33- Yolculukta oruç tutma ve oruç tutmama (nın hükmü) bâbı1976 Abdullah ibn Ebî Evfâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Rasûlüllah ile beraber (ramazân içinde) bir seferde bulunduk. Rasûlüllah birisine (yânı Bilâl'e): — "İn de benim için sevîk karıştır!" buyurdu. Bilâl: — Yâ Rasûlallah! Güneş (yânı güneşin nuru) bakîdir, dedi. Rasûlüllah tekrar: — "İn de bana sevîk bulamacı yap!" buyurdu. Bilâl yine: — Yâ Rasûlallah, daha güneş var! Dedi. Rasûlüllah üçüncü defa: — "İn de benim için sevîk karıştır!" buyurdu. Bunun üzerine Bilâl (devesinden) indi ve Rasûlüllah için sevîk buladı. Rasûlüllah o bulamacı içti de sonra elini şu doğu tarafa atıp işaret etti, sonra: — "Gecenin bu doğu taraftan belirdiğini gördüğünüzde, oruçlunun iftar vakti girmiştir" buyurdu. Bu hadîsin aslım Ebû İshâk eş-Şeybânî'den rivayet etmekte Cerîr ibn Abdilhamîd ile Ebû Bekr ibn Ayyaş, râvî Sufyân ibn Uyeyne'ye mutâbaat etmişlerdir. 1977 Âişe (r.anha)'den (o, şöyle demiştir): Hamza ibn Amr el Eslemî: Yâ Rasûlallah, ben arka arkaya oruç tutuyorum, dedi. 1978 Peygamber'in zevcesi Âişe (r.anha)'den (o, şöyle demiştir): Hamza ibn Amr el-Eslemî, Peygamber'e: — Ben yolculukta oruç tutayım mı? diye sordu. Bu zât çok oruç tutardı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — "İstersen oruç tut, istersen ye!" buyurdu. |