1- Ramazân Orucunun Vucûbu Ve Yüce Allah'ın Şu Kavli Bâbı:Ey îmân edenler, sizden evvelki (ümmet)lere yazıldığı gibi, sizin üzerinize de oruç tutmak yazıldı, tâ ki korunasınız" (el-Bakara: 183) 1925 Talha ibnu Ubeydillah (şöyle demiştir): Bir A'râbî başının saçları dağınık hâlde Rasûlüllah’a geldi ve: — Yâ Rasûlallah! Allah benim üzerime namazdan neyi farz kıldı, bana haber ver! Dedi. Rasûlüllah: — "Beş vakit namazı (farz etti), ancak senin kendiliğinden bir şey kılman olabilir" buyurdu. O zât: — Allah benim üzerime oruç tutmaktan neyi farz kıldı, bana haber ver! dedi. Rasûlüllah: — "Ramazân ayını farz kıldı, ancak senin kendiliğinden bir mikdâr oruç tutman olabilir" buyurdu. O zât: — Allah'ın benim üzerime zekâttan farz kıldığı şeyi bana haber ver! Dedi. Rasûlüllah o zâta İslâm'ın ibâdet yollarını (zekâtı, miktarlarını, haccı ve hükümlerini) haber verdi. A'râbî: — Sana (hakkı) ikram eden Allah'a yemîn ederim ki, ben kendiliğimden gönüllü hiçbir şeyi yapmam. Allah'ın benim üzerime farz kıldığı şeylerden de hiçbir şeyi eksik yapmam, dedi. Bu sözü üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Eğer doğru söylediyse felah buldu"; yahut da: "Eğer doğru söylüyorsa cennete girdi" buyurdu. 1926 Ibn Ömer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) âşûrâ orucu tuttu ve âşûrâ orucunu tutmayı emretti. Ramazân orucu farz kılınınca, âşûrâ orucu tutmak terk olundu. (Râvî dedi ki:) Abdullah ibn Omer âşûrâ orucunu tutmazdı, ancak tutmakta olduğu nafile oruca tesadüf etmesi olabilirdi. 1927 Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Kureyş, Câhiliyet devrinde âşûrâ günü oruç tutardı. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) -Medine'ye gelince insanlara- bu âşûrâ orucunu tutmayı emretti. Nihayet ramazân orucu farz kılınınca Rasûlüllah: "Âşûrâ orucunu tutmak isteyen, onu yine tutsun; isteyen de yesin" buyurdu. |