1- Medine'nin Haremi Bâbı1900 Bize Asım Ebû Abdirrahmân el-Ahvel, Enes (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "el-Medîne şuradan şuraya kadar haremdir. Bu sahanın ağacı kesilmez, burada bid'at çıkarılmaz. Kim bu Medine Haremi içinde (Kitâb ve sünnete aykırı) bir bid'at ortaya koyarsa Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti o kimse üzerine olsun" buyurmuştur 1901 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye geldi ve Mescid'in bina edilmesini emretti. Bunun için Neccâr Oğulları’na: — "Ey Neccâr Oğulları! Bu arsanızın bedelini bana söyleyiniz!" dedi. Onlar: — Biz onun bedelini istemiyoruz; biz onu Allah'a bırakıyoruz, dediler. Peygamber (bu hibeyi kabul etmeyip bedelini ödedi; sonra) oradaki müşrik kabirlerinin kaldırılmasını emretti. Kabirler açılıp başka tarafa taşındı. Sonra harabelik yerlerin düzeltilmesini emretti; oralar da düzeltildi. İçindeki yabanî hurma ağaçlarının kesilmesini emretti; onlar da kesildi. Bu hurma gövdelerini Mescid'in kıble tarafına dizdiler. 1902 Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Medine'nin iki kara taşlığı arasındaki saha benim dilimle (Allah tarafından) Harem kılındı” buyurmuştur. Yine Ebû Hureyre dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Harise Oğulları’na geldi de: "Ey Harise Oğulları! Ben sizleri Harem sahasından dışarı çıktınız görüyorum" dedi. Sonra (onların Harem dâhilinde bulunduklarını hatırladı da): "Hayır, sizler Harem içinde ikaamet etmektesiniz" diyerek, onlara iltifat etti. 1903 Alî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizim yanımızda (şerîat hükümlerinden yazılı) olan şey, yalnız Allah'ın Kitâbı'dır, bir de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den (yazdığım) şu sahifedir: "Medine şuraya kadar Âir Dağı arası Harem'dir. Kim Medine'nin bu Harem sahası içinde bir bid'at çıkarırsa yahut bir bid'atçıyı barındırırsa Allah'ın azâbı, meleklerin laneti ve bütün insanların nefreti onun üzerine olsun. Ondan ne bir sarf ve ne de bir adl (yani farz ve nafile) kabul olunmaz. Müslümanların emânı birdir (Bir müslimin kâfire emânı, bütün müslümanlarca sahihtir; muteberdir). Kim bir müslümana verdiği ahdi bozarsa Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun. Ondan ne bir sarf ve ne de bir adl kabul olunmaz. Her kim de kendi velililerinin ve efendilerinin izni olmaksızın başka bir kavmi velî ve efendi edinirse, bu kimse üzerine de Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların la'neti yağsın. Bu kimseden de ne bir sarf ve ne de bir adl kabul olunmaz". |