146- Bâb: Kadın, (haccın rüknü olan) ifada tavafını yapmasının ardından hayızlandığı zaman?1785 Âişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir: Peygamber'in zevcesi olan Huyeyy kızı Safiyye (nahr günü ifâda tavafını yaptıktan sonra) hayızlandı. Ben onun hayızlanmasını Rasûlullah'a zikrettim. Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "O bizi yolumuzdan habsedici bir kadın mı oldu?" Onun yanındakiler: Safiyye ifâda tavafını yapmıştır, dediler. Rasûlullah: "O takdirde bizi habsetmesi yoktur" buyurdu . 1786 (Ikrime şöyle demiştir): Medine ahâlîsi İbn Abbâs'a, ifâda tavafını yapmış da sonra hayz olmuş kadının durumunu sordular. İbn Abbâs onlara: — İfâda tavafını yapmış da sonra hayz olmuş bulunan kadın, Mekke'den memleketine hareket eder, dedi, Sorucular: — Biz senin sözünü almayız; Zeyd ibn Sâbit'in sözünü de bırakmayız, dediler. îbn Abbâs: — Medine'ye vardığınız zaman, bu mes'eleyi başından geçmiş kimselere sorunuz, dedi. Medine'ye geldiklerinde bu mesveleyi sordular. Sordukları kimseler içinde Ümmü Süleym de vardı. Ümmü Süleym onlara Safiyye'nin hadîsini zikretti . Bu hadîsi Hâlid el-Hazzâ ile Katâde de İkrime'den rivayet etmişlerdir . 1787 Bize Abdullah ibnu Tâvûs, Bâbası Tâvûs ibn Keysân'dan tahdîs etti ki, îbnu Abbâs (radıyallahü anh): — İfâda tavafını (hayızdan evvel) yaptığı zaman böyle hayızlı için (veda tavafını terkedip) memleketine dönmesine ruhsat verildi, demiştir. 1788-Tâvûs ibn Keysân aynı senedle dedi ki: Ben İbn Umer'den işittim, o da: (Evvelâ) hayızlı kadın (temizlenip veda tavafını yapmadıkça) memleketine hareket edemez, diyordu. Bundan bir zaman sonra da yine İbn Umer'den işittim ki, o, bu sefer: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (ifâda tavafını yapmış olan) hayızlı kadınlara veda tavafını terke müsâade buyurdu, diyordu . 1789 Bize Ebû Avâne, Mansûr ibnu'l-Mu'temir'den; o da İbrâhîm en-Nahaî'den; o da el-Esved ibn Yezîd'den; o da Âişe'den tahdîs etti. Âişe ' (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz Peygamber'in beraberinde haccdan başka bir niyetimiz olduğunu bilmeksizin, Medine'den yola çıktık. Nihayet Peygamber Mekke'ye geldi, Beyt'i tavaf etti, Safa ile Merve arasında da dolaşıp sa'y etti. Fakat beraberinde kurbân bulunduğu için kendisi ihramdan çıkmadı. Kadınlarından ve sahâbîlerinden O'nun yanında bulunan herkes de tavaf ve sa'ylerini yaptılar. Bunlardan beraberinde kurbânı bulunmayan kimseler ihramdan çıkıp halâl oldular. (Ben) Âişe ise hayz oldu. Haccımızdan olan bütün menseklerimizi, yânı hacc işlerimizi yerine getirdik. Nihayet Hasbe gecesi, yani Muhassab mevkiinde bulunduğumuz gece -ki o, dağılma gecesidir- olunca Âişe: — Yâ Rasûlallah! Benden başka olan sahâbîlerinin hepsi bir hacc ve bir umre ile dönüyorlar, (ben ise bir tek hacc ile dönüyorum), dedi. Rasûlullah: — ' 'Mekke 'ye geldiğimiz gecelerde sen Beyt'i tavaf etmedin mi?'' diye sordu. Ben: — Hayır, etmedim, diye cevâb verdim. Rasûlullah: — "Öyle ise kardeşin Abdurrahmân ile beraber Ten'îm mevkiine kadar çık. Oradan umre niyetiyle ihrama girip telbiye et. (Tavaf ve sa'y edip umreni tamamladığında) buluşma yerin şu ve şu yerlerdir (yani buralarda buluşalım)", dedi. Bunun üzerine ben Abdurrahmân'in beraberinde Ten'îm'e kadar çıktım ve oradan umre niyetiyle ihrama girip telbiye eyledim . (Minâ günlerinde) Safiyye bintu Huyeyy de hayz olmuştu. Peygamber: — "Akra, halka (Kesici, kökten kazıyıcı kadın) Muhakkak ki sen bizleri yolumuzdan habsedicisin! Sen nahr günü ifâda tavafını yapmadın mı?" dedi. Safiyye: — Evet ifâda tavafını yaptım, dedi. Bunun üzerine Peygamber: — " Öyleyse (hayızh için veda tavafını terkde) be's yoktur; haydi yola çık!" buyurdu . Âişe dedi ki: Ben (umremi tamamladıktan sonra) Peygamber’e Muhassab'da Mekke ahâlîsi üzerine doğru çıkar halde kavuştum, ben de aşağıya doğru üzerlerine iniyordum. Yâhud ben yukarı çıkıyorken O aşağıya iniyordu. Ve Müsedded kendi Müsned'indeki rivayetinde: Peygamber: "Sen (Mekke'ye geldiğimiz gecelerde) tavafı yapmadın mı?" diye sorduğunda, ben: Hayır, yapmadım, dedim şeklinde söylemiştir. Bu hadîsi Mansûr'dan "Hayır, yapmadım" kavliyle rivayet etmesinde Müsedded'e, Cerîr ibnu Abdilhamîd mutâbaat etmiştir . |