42- Mekke ve Mekke'nin En Meşhur Binası Olan Kâbe’nin Fazileti İle Yüce Allah'ın Şu Kavlinin Tefsiri Bâbı:"Hani biz beyti insanlar için bir toplantı yeri ve emin bir mahall yapmıştık (hatırlayın). Siz de İbrahim Makaamı'ndan bir namazgah edinin. İbrahim ile ismail'e de: 'Evimi, tavaf edenler, ibâdet kasdıyle orada kalanlar, rükû ve sucûd eyleyenler için titizlikle temizleyin' diye kuvvetli emir vermiştik. Hani İbrahim: 'Ey Rabbim! Burasını emniyetli bir şehir yap ve ahâlîsinden Allah'a ve âhiret gününe inananları türlü mahsûller ve servetlerle rızıklandır” demişti. (Allah da:) - Kâfir olanı dahî kısa bir zaman için (yaşadığı müddetçe) fâidelendireceğim. Sonra onu cehennem azabına icbar edeceğim. Varacağı yer ne kötüdür, buyurmuştu. Hani İbrahim o Beyt'in temellerini İsmail ile birlikte yükseltiyordu (da ikisi de şöyle dua etmişlerdi): 'Ey Rabb'imiz, Bizden (şu hizmeti) kabul buyur. Şübhesiz hakkıyle işiten, kemâliyle bilen Sen 'sin Sen. Ey Rabb'imiz, ikimizi de sana teslimiyette sabit kıl. Soyumuzdan da (yalnız sana boyun eğen) müslümân bir ümmet (yetiştir) ve bize ibâdet edeceğimiz yerleri (hacc amellerini) göster. Tevbemizi kabul et. Çünkü tevbeleri en çok kabul eden, kemâliyle acıyan Sen'sin Sen!" (el-Bakar: 125-127) 1607 Ben Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan işittim; şöyle dedi: Kureyş tarafından Ka'be bina olunurken, Peygamber ile amucası Abbâs gidip, birlikte taşları omuzlarında taşıyorlardı. Abbâs Peygamber'e: İzârını çıkar da boynun üzerine koy, dedi. İzârını çıkarıp koyacağı sırada hemen yere düştü. Ve iki gözü semâya dikilerek; Abbâs'a: "îzârımı bana göster" dedi. Akabinde izârını alıp onu kendi üzerine bağladı . 1608 Muhammed ibn Ebî Bekr'in oğlu Abdullah, Abdullah ibn Umer'e, Âişe'den haber vermiştir: Peygamber'in zevcesi Âişe şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), ben Âişe'ye hitaben: — ''Kavmin Kureyş'in Ka'be'yi bina ederlerken, İbrâhîm Peygamber'in koyduğu temellerden bir kısmını terkederek kısalttıklarını bilmez misin?" dedi. Ben: — Yâ Rasûlallah! Sen Ka'be'nin duvarlarını İbrâhîm'in temelleri üzerine döndürmez misin? dedim. Rasûlullah: — "Kavminin zamanı kâfirlik devrine yakın olmasaydı, muhakkak ben Ka'be 'nin duvarlarını İbrâhîm'in temelleri üzerine yapardım'' buyurdu . Abdullah ibnu Umer: Vallahi Âişe bu sözü muhakkak Rasûlullah'tan işitmiştir. -Ben Rasûlullah'ın Hicr'a yakın bulunan o iki Ka'be köşesini isti'lâmı terkettiğini sanmam; ancak şu var ki, herhalde Beyt, İbrâhîm'in temelleri üzere tamâm olmamıştır, demiş (böylece Âişe'yi te'yîd etmiş)tir . 1609 Bize Eş'as, el-Esved ibn Yezîd'den tahdîs etti ki, Âişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir: Ben Peygamber'e İsmâîl Hicri'nin duvarından sorup: — Bu duvar Beyt'ten midir? dedim. Rasûlullah: — "Evet, duvar Beyt 'tendir" buyurdu. Ben yine: — Kureyş için ne mâni' vardı ki duvarı yani Hıcr'i Beyt'in içine katmadılar? dedim. Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): — "Kavmin olan Kureyş'in bu Hıcr'ı, Ka'be'ye girdirmeye ve Ka'be içine katmaya büdçeleri kısa gelip yetmedi" buyurdu. Ben yine: — Ka'be'nin kapısı neden bu kadar yüksektir? diye sordum. : Rasûlullah: — "Senin kavmin, dilediklerini Ka'be'ye girdirmeleri, dilediklerini de girmekten men' etmeleri için böyle yaptılar. Eğer kavmin Câhiliyet devrine yakın olmasaydı, Hıcr'ın duvarını Beyt'e katmak ve Beyt'in kapısını yer seviyesine indirmek isterdim. Fakat duvarı Beyt 'e girdirmem ve Ka 'be kapısını yer seviyesine indirmemden ötürü, onların gönüllerinin kırılmasından endîşe ederim" buyurdu . 1610 Bize.Ebû Usâme, Hişâm'dan; o da Bâbası Urve'den tahdîs etti ki, Âişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana şöyle buyurdu: "Eğer senin kavminin küfrden ayrılması yeni olmasaydı, ben elbette Beyt'i bozar, sonra onu İbrâhîm Peygamber'in temeli üzerine bina ederdim. Şübhesiz Kureyş Beyt 'in binasını kısattmıştır ve Beyt için bir half yânı kapı yapmıştır. (Diğer zabta göre mütekellim zamîri ile: Ben ona bir half yani bir kapı yapardım)" buyurdu. Ebû Muâviye Muhammed ibn Hazım şöyle dedi: Bize Hişâm, "Halfen", yani bir kapı diye tahdîs etti . 1611 Bize Cerîr ibn Hazım tahdîs edip şöyle dedi: Bize Yezîd ibnu Rûmân, Urve'den; o da Âişe (radıyallahü anha)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Âişe'ye hitaben şöyle buyurmuştur: — "Yâ Âişe! Senin kavmin Câhiliyet.devrine zamanca yakın olmayaydı, ben Beyt'in yıkılmasını emrederdim ; o da yıkılırdı. Sonra Beyt'ten dışarıda bırakılan Hıcr'ı, Beyt'e katar ve kapısını da yere yapışık yapardım. Bir de Beyt'e biri şark tarafında, öbürü de garb tarafında olmak üzere iki tane kapı koydururdum. Bu suretle de Beyt'i, İbrâhîm Peygamber'in temeline ulaştırmış olurdum". Urve: İşte Abdullah ibn Zubeyr'i Beyt'i yıkmaya ve yeniden inşâya sevk eden sebeb, Âişe'nin haber verdiği Peygamber'in bu arzusudur, demiştir. Cerîr ibn Hazım dedi ki: Bana Yezîd ibn Rûmân: — İbn Zubeyr, Beyt'^yıktığı ve yeniden bina ettiği zaman, ben de hâzır bulundum. O, Hıcr'dan bir mıkdârını Beyt'e katmıştı. Bu sırada ben, İbrâhîm Peygamber'in deve hörgüçleri gibi olan temel taşlarını gördüm, dedi. Cerîr dedi ki: ben de Yezîd'e: — İbrâhîm'in bu temellerinin yeri neresidir? diye sordum. Yezîd: — (Gel!) Şimdi onu sana göstereyim, dedi. Ben kendisiyle beraber Hıcr'e girdim. O bana: — İşte şurasıdır, diye Hıcr'ın aslî hududunun bulunduğu bir yer işaret edip gösterdi. Cerîr dedi ki: Ben Hıcr'den olan bu yerin altı zıra' yâhud ona yakın mikdâr olduğunu takdîr ettim . |