Geri

   

 

 

 

İleri

 

40- Bir musibet sırasında oturan ve kendisinde hüzün farkedilen kimse bâbı

1311 Bana Amre bintu Abdirrahmân haber verip şöyle dedi: Ben Âişe (r.anha)'den işittim, şöyle dedi: Peygamber'e (Mûte şehîdleri) Zeyd ibn Hârise'nin, Ca'fer'in, Abdullah ibn Revâha'nın şehîdlik haberi geldiği zaman, Peygamber (mescidde) oturmuştu. Yüzünde hüzün ve keder eseri fark ediliyordu. Ben de kapının Rasûlüllah'ın görülebileceği bir aralığından, yâni kapının yarığından kendisine bakıyordum. Bu sırada Rasûlüllah'a bir adam geldi ve:

— Ca'fer'in kadınları, dedi ve onların ağlaştıklarını söyledi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o kimseye kadınları bu çığlıktan men' etmesini emretti. O adam gitti. Sonra ikinci defa Rasûlüllah'a geldi ve kadınların kendisine itaat etmediklerini haber verdi. Rasûlüllah yine:

— "Kadınları nehyet!" buyurdu. O adam üçüncü defa geldi ve:

— Yâ Rasûlallah! Vallahi kadınlar bize galebe ettiler, dedi. (Râvî Amre dedi ki:) Âişe: Rasûlüllah o adama: "Bu kadınların ağızlarına toprak saç" buyurdu, dedi.

Âişe dedi ki: Ben de o adama: Allah senin burnunu topraklasın, yânı Allah seni zelîl etsin. Sen ne Rasûlüllah'ın sana verdiği emri yerine getirdin, ne de hüzün ve keder içinde bulunan Rasûlüllah'ı kendi hâlinde bıraktın! Dedim.

1312 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Maûne kuyusunda yetmiş kadar kurrâ şehîd edildiği zaman bir ay kunût yaptı (ve müşrikler aleyhine duâ etti). Ben Rasûlüllah'ın o zamandan daha şiddetli bir hüzünle üzüldüğünü asla görmedim.