Geri

   

 

 

 

İleri

 

3- Ölümden sonra, kefeni içine sarıldığı zaman ölünün yanına girmek bâbı

1252- … ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Ebû Seleme haber verdi. Ona da peygamberin zevcesi Âişe (r. anha) haber verip şöyle demiştir: ( Peygamberin vefatı üzerine) Ebu Bekr, Sunh’daki meskeninden atına binip geldi. Atından inip mescide girdi. Mesciddeki insanlarla konuşmadı. Doğru Âişe'nin odasına girdi. Hemen Peygamber'e yaklaştı. Peygamber'in yüzü Yemânî bir bürde ile örtülü idi. Yüzünden örtüyü açtı. Sonra üzerine kapandı ve O'nu öptü; sonra ağladı. Bunun ardından: Yâ Nebiyallah! Bâbam sana feda olsun. Allah sana bu ölüm şiddetinden başka ikinci bir ölüm vermeyecektir. Sana yazılmış olan bu mukadder ölüm geçidini ise şimdi geçmiş bulunuyorsun, dedi.

1253-Râvî Ebû Seleme şöyle dedi: İbn Abbâs da bana şunu haber verdi. Ebû Bekr, Âişe'nin odasından çıktı. O sırada Omer insanlara birşeyler söylüyordu. Ebû Bekr ona:

— Otur, dedi.

Fakat Omer (dehşetinden) oturmadı. Ebû Bekr tekrar:

— Otur, dedi.

Omer yine oturmadı. Bunun üzerine Ebû Bekr yüksek sesle şehâdet getirdi. Bu sırada halk Omer'i bırakıp, Ebû Bekr'in yanına geldiler. Ebû Bekr Allah'a hamd ve sena ettikten sonra, şunları söyledi:

Amma ba'du: Sizden her kim Muhammed'e ibâdet ediyor idiyse, bilsin ki, Muhammed ölmüştür. Her kim de Allah'a ibâdet ediyorsa, bilsin ki, Allah diridir, ölümsüzdür. Yüce Allah şöyle buyurdu: “Muhammed ancak bir rasûldür. O 'ndan evvel daha nice rasûller gelip geçmiştir. Şimdi O, ölür yahut öldürülürse ökçelerinizin üstünde (gerisin geri) mi döneceksiniz? Kim böyle iki ökçesi üzerinde (ardına) dönerse elbette Allah 'a hiçbir şeyle zarar yapmış olmaz. Allah şükr (ve sebat) edenlere mükâfat verecektir" (Âl-i İmrân: 144).

İbn Abbâs rivayetine devamla: Allah'a yemin ederim ki, Ebû Bekr bu âyeti okuyuncaya kadar sahâbîler hayretlerinden bu âyeti hiç bilmiyorlarmış gibi idiler. Sanki Allah bu âyeti yeni indirmişti de, onlar Ebû Bekr'den yeni duyup öğreniyorlardı. Her işiten sahâbî muhakkak âyeti (hayret içinde) kendi diliyle okuyordu.

1254 ibn Şihâb şöyle demiştir: Bana Zeyd ibn Sâbit'in oğlu Hârice haber verdi. Ona da Ensâr'dan, Peygamber'e bey'at etmiş olan Ümmü’l-Alâ' ismindeki kadın (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Muhacirler kur'a ile (Ensâr arasında) taksim edilmişti. Bizim ailenin payına da Usmân ibn Maz'ûn düşmüştü. Biz Usmân'ı evlerimizde konuk ettik. Fakat Usmân (bir süre sonra) ölüm sebebi olan bir hastalıkla hastalandı. Vefat edince gasl edildi ve kendi elbisesi ile kefenlendi. Sonra Rasûluilah cenazeye geldi. Ben (cenazeyi tezkiye ederek):

— Yâ Ebâ Sâib! Allah'ın rahmeti senin üzerine olsun. Benim senin hakkındaki şehâdetim şudur: Yemîn ederim ki, Allah seni kerem ve inayetine mazhar kılmıştır, dedim.

Bunun üzerine Peygamber:

— "Allah’n bu ölüye kerem ve inayet ettiğini sana bildiren nedir?" buyurdu.

Ben:

— Yâ Rasûlallah! Bâbam sana feda olsun. Allah (buna ikram etmez de) kime ikram eder? dedim.

Bu defa da Peygamber:

"Usmân ibn Maz'ûn'a gelince, muhakkak ki, ölüm ona gelmiştir. Ve Allah 'a yemîn ederim ki, ben de bu ölü için hayr ve saadet ummaktayım. Yine Allah 'a yemin ederim ki, ben Allah 'in Rasûlü iken bana (ve size, yarm) Allah tarafından ne muamele yapılacağını bilemem" buyurdu.

Ümmü’l-Alâ': Vallahi bundan sonra ben ebeden hiçbir kimseyi tezkiye etmem, demiştir.

1255 Bize el-Leys, bu hadîsin benzerini tahdîs etti. Ve Nâfi' ibnu Yezîd, Ukayl'den "Ona ne muamele yapılacağını bilemem" şeklinde söyledi.

Bu hadîsi rivayet etmekte ona Şuayb, Amr ibnu Dînâr ve Ma'mer mutâbaat etmişlerdir.

1256 Bize Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: Ben Muhammed ibnu'l-Münkedir'den işittim; o şöyle dedi: Ben Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'ten işittim; o şöyle dedi: Bâbam (Uhud'da) şehîd edildiği zaman, ben ağlayarak yüzünden elbisesini açmaya başladım. Oradakiler beni ağlamaktan nehyediyorlardı. Halbuki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni nehyetmiyordu. Halam Fâtıma da ağlamaya başladı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): " (Yâ Fâtıma!) Siz ona ağlasanız da, ağlamasanız da, siz şehidi yerinden kaldırıncaya kadar melekler kanatlarıyle onu gölgelendirmekte devam ettiler'' buyurdu.

Bu hadîsi rivayet etmekte Şu'be'ye, İbn Cureyc mutâbaat etmiş ve şöyle demiştir: Bana ibnu'l-Münkedir, bunu Câbir (radıyallahü anh)'den işittiğini haber verdi.