Geri

   

 

 

 

İleri

 

31- Namaz kılacak kimsenin, nerede olursa olsun, kıble cihetine yönelmesi bâbı

Ve Ebû Hureyre şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bulunduğun yerde kıble cihetine yönel ve Allahu Ekberde" buyurdu.

401 Berâ' ibn Âzîb (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), (Medine'de) on altı yahut on yedi ay Beytu'l-Makdis'e doğru namaz kılmıştı. Halbuki Rasûlüllah kıblesinin Ka'be'ye yöneltilmesini arzu ederdi. Bunun üzerine azîz ve celîl olan Allah: "Biz, yüzünü çok kerre göğe doğru evirip çevirdiğini muhakkak görüyoruz. Şimdi seni herhalde hoşnûd olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. (Namazda) Yüzünü artık Mescidi Haram tarafına çevir. (Ey mü'minler) siz de nerede bulunursanız (namazda) yüzlerinizi o yana döndürün..." (el-Bakara: 144) âyetini indirdi. Rasûlüllah da Ka'be tarafına yöneldi. Bunun üzerine, insanlardan bir takım beyinsizler -ki onlar Yahûdîler'dir-: "Müslümanları, üzerinde durdukları kıblelerinden çeviren nedir?" dediler. "De ki: Doğu da Allah’ın, batı da. O, kimi dilerse onu dosdoğru yola iletir" (el-Bakara: 142). Bu kıble tahvili akabinde bir kimse Peygamber'le beraber (Ka'be'ye doğru) namaz kıldı da, namaz kıldıktan sonra yola çıktı. Nihayet Beytu'l-Makdis'e doğru ikindi namazı kılmakta olan bir Ensâr cemaatına uğradı. Onlara: Peygamber'le beraber namaz kıldığını, Peygamber'in Ka'be cihetine yöneldiğine şehâdet ederek söyledi. Bu haber üzerine o cemâat (namazlarını bozmadan) Ka'be tarafına yönelinceye kadar meyil edip döndüler.

402 Câbir (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) seferde nâfile namâzı devesi üstünde, deve O'nu nereye yöneltirse yöneltsin kılardı. Bir farz namaz kılmak istediği zaman ise deveden iner ve kıbleye yönelirdi.

403 Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kıldırdı. İbrâhîm Nahaî: Amma Peygamber namazı artık mı, yoksa eksik mi kıldırdı bilmiyorum, dedi. (Sonra ibn Mes'ûd'un lâfzını rivayete dönerek, şöyle dedi): Peygamber selâm verince, kendisine hitaben: Yâ Rasûlallah, namaz hakkında yeniden bir şey mi geldi? diye soruldu. Rasûlüllah:

 " (Yok) neden sordun?" dedi. Yâ Rasûlallah şöyle böyle kıldırdın da ondan, dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (hemen teşehhüd vaziyeti almak için) iki bacağını kıvırdı ve kıbleye karşı yönelip iki secde ettikten sonra selâm verdi. Yüzünü bize döndürünce şöyle buyurdu:

"Şu muhakkak ki, şayet namaz hakkında yeni birşey gelmiş olaydı, onu size elbette haber verirdim. Lâkin ben de sizin gibi beşerim. Siz unuttuğunuz gibi, ben de unuturum. (Bir şey) unuttuğum zaman bana hatırlatınız. İçinizden biri namazda şekk edecek olursa doğruyu araştırsın , (doğrudur diye verdiği) karâr üzerine namazını tamamlasın. Sonra selâm versin, ondan sonra da iki kerre secde etsin".