45 - UMUM VE HUSUS İFADE EDEN ÂYETLERKelimede umumilik, tahsise gitmeksizin, uygun olan bütün mânayı ihtiva etmesidir. Umumiliği ifade eden çeşitli kelimeler vardır. Bunlardan biri ***** kelimesidir. Bu kelime ***** «(Yer) üzerinde bulunan herşey yok olacaktır.» (Rahmân, 26.) âyetinde görüldüğü gibi mübteda, veya ***** «Meleklerin hepsi topluca secde ettiler..» (Hicr, 30.) âyetinde görüldüğü gibi, tâbi'dir. Tesniye ve cemi sigalarıyla birlikte ***** ve ***** kelimeleri de umum ifade eder. ***** «..fakat o kimse ki anasına babasına: 'Öf size' dedi..» (Ahkâf, 17.) âyeti buna misaldir. Âyette ki ismi mevsul olan ***** den, kendinden sonra gelen ***** «İşte bunlar da kendilerine (azab) sözü gerçek olmuş kimselerdir..» (Ahkâf, 18.) âyetinin delaletiyle ebeveynine, bu sözü söyleyen herkes kastedilmiştir. ***** «İnanıp yararlı işler yapanlara gelince onlar da cennet halkıdır..» (Bakara, 82.), ***** «Güzel davrananlara daha güzel karşılık ve fazlası var..» (Yûnus, 26.), ***** «..Allah'tan korkanlar için.. Rableri katında cennetler vardır..» (Âl-i İmrân, 15.), ***** «..adetten kesilen kadınlar..» (Talak, 4.), ***** «Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı..şahit getirin..» (Nisâ, 15.), ***** «içinizden iki kişi, fuhuş yaparsa, onlara eziyet edin..» (Nisâ, 16.) âyetleri, bununla ilgili diğer misallerdir. Şart, istifham ve ismi mevsul olarak kullanılan ***** ve ***** kelimeleri, umum ifade eden kelimelerdendir. ***** «..hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler onundur..» (İsrâ, 110.), ***** «Siz ve Allah'tan başka taptıklarınız cehennemin odunusunuz..» (Enbiya, 98.), ***** «..kötülüğü yapan cezasını çeker..» (Nisâ, 123.) âyetleri bunlara misaldir. Muzaf olan çoğul kelimelerle, ***** ile muarraf olan çoğul kelimeler, umum ifade eden kelimelerdendir. ***** «Allah size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında ...tavsiye eder..» (Nisâ, 11.), ***** «Felaha ulaştı o Mü’minler.» (Mü’minûn, 1.), ***** «..müşrikleri öldürün..» (Tevbe, 5.) âyetleri bunlara misaldir. Muzaf olan cins kelimelerle, ***** ile muarraf olan cins kelimeler, umum ifade eden kelimelerdendir. Allah'ın bütün emirlerine ***** «..Allah'ın buyruklarına karşı gelenler..sakınsınlar..» (Nûr, 63.) âyeti, her türlü alış-veriş ifade eden ***** «Allah alış verişi helal kıldı.» (Bakara, 275.) âyeti, ***** «..ancak îman edip..» âyetinin delaletiyle her insana şâmil olan ***** «İnsan ziyan içindedir.» (Asr, 2-3.) âyetleri buna misaldir. Nefiy ve nehiy ifade eden edatlardan sonra gelen nekre isimler, umum ifade eden kelimelerdendir. ***** «..sakın ana ve babana 'öf bile deme..» (İsrâ, 23.), ***** «Hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri bizim yanımızda olmasın.» (Hicr, 21.), ***** «İşte o Kitap kendisinde hiç şüphe yoktur.» (Bakara, 2.), ***** «..bilsin ki hacda kadına yaklaşmak, günaha sapmak, kavga yoktur..» (Bakara, 197.) âyetleri buna misaldir. Şarttan sonra gelen nekre isimler de umum ifade ederler, ***** «..müşriklerden biri sana sığınırsa, onu güvene al; ta ki Allah'ın sözünü dinlesin..» (Tevbe, 6.) âyeti buna misaldir. Nimet ve ihsanı ifade eden kelimelerden sonra gelen nekre isimler de umum ifade ederler. ***** «Gökten tertemiz bir su indirdik...» (Furkan, 48.) âyeti buna misaldir. 1 - Umum İfade Eden ÂyetlerBunlar üçe ayrılır: a- Umumiliği değişmeyenler. Kadı Celaleddin el-Bulkini buna dair misallerin ender olduğunu söyler. Her umumi kelimenin, muhakkak bir tahsis yönü vardır. ***** «Ey insanlar, Rabbinizden korkun..» (Lokman, 33.) âyetinde mükellef olmayanlar tahsis edilmiştir. ***** «Leş..size..haram kılındı..» (Mâide, 3,) âyetinde ise, zaruret hali tahsis edilmiştir, balık ve çekirge ölüsünde zaruret hali, aynen böyledir. ***** «..faizi haram kılmıştır..» (Bakara, 275.) âyetini, mahsulünden istifade etmek için verilen hurmalıkla ilgili hadis tahsis etmiştir. Zerkeşî «el-Burhan»ında, Kur’ân'da buna dair pek çok misal olduğunu zikrederek şu âyetleri misal getirir: ***** «..Allah herşeyi bilir..» (Mâide, 97.), ***** «Allah insanlara hiç zulmetmez..» (Yûnus, 44.), ***** «Rabbin kimseye zulmetmez..» (Kehf, 49.), ***** «Allah sizi topraktan, sonra nutfeden...yarattı.» (Fâtır, 11.), ***** «Allah yeri size yerleşme yeri yaptı..» (Gâfir, 64.). Zerkeşî'nin verdiği bu misaller hakkında şunu söylemek isterim: Bu âyetler, feri hükümler taşımayan âyetlerdir. Kur’ân'da tahsis ifade etmeyen şu âyeti gördüm: ***** «Analarınız...size haram kılındı..» (Nisa, 23.) b- Kendisiyle husus murad edilen umumilik. c- Hususilik ifade eden umumilik. Ulema, bu ikisi arasında şu farkları tesbit etmiştir: Kendisiyle hususilik murad edilen umumi kelime, ne lafız, ne de hüküm bakımından bütün fertlere şamil değildir. Bu ancak, fertlerden biri hakkında geçerlidir. Husus ifade eden umumilikten ise, hüküm yönü hariç, lafız bakımından bütün fertleri içine alan umumilik anlaşılır. Bu husustan birincisi, ikincisinin hilafına, lâfzın asıl mânası başka bir mânaya nakledildiğinden, tamamen mecâzidir. Fakat bu konuda ulemanın farklı görüşleri vardır. Doğru olan, mecâzi mâna değil, hakiki mânadır. İmâmu'l-Haremeyn'in fukahadan naklettiğine göre Hanbelilerin tamamı Şâfiî ve Hanefiyye'nin ekserisi bu görüştedirler. Ebû Hâmid el-Gazâlî, bu görüşün şafii mezhebine ait olduğunu söyler. Subki de, bunu doğrular. Bir kelimede mevcut mânanın bir kısmı tahsis edildikten sonra, diğer kısmının umumi mânada kalması, hiç tahsis yapılmamış gibidir. Bu da ittifakla mecâzi mânada umumilik değil, hakiki mânadaki umumiliktir. Birincisinde yapılan tahsisin karinesi akli, ikincisinde ise lafzîdir. Birincisinde yapılan tahsisin karinesi daimi, diğerinde ise daimi değildir. Birincisinde ittifakla bir kişi kastedilirken, ikicisinde ise ihtilaf vardır. Kendisiyle hususilik murad edilen umumiliğe misal; ***** «Onlar ki, halk kendilerine: 'İnsanlar size karşı ordu toplamışlar..» (Âl-i İmrân, 173.) âyetidir. Âyette sözü edilen; ya Nuaym b. Mesûd el-Eşcaî, veya Huzaa kabilesinden biridir. İbn-i Merdeveyh bunu, Ebû Râfi'den rivâyet etmiştir. Zira adı geçen bu iki kişiden biri, Mü’minleri Ebû Sufyan'la karşılaşmadan alıkoymada, çok sayıda kişiyi temsil etmektedir. el-Fârisi; umumi lafızlardan bir kişinin murad edildiğini gösteren âyetin ***** «O şeytan sizi kendi dostlarıyla korkutuyor..» (Âl-i İmrân, 175.) âyeti olduğunu, âyetteki ***** ismi işareti ile bizatihi şeytan kastedildiğini, şayet mâna umumi olsaydı, âyet ***** «işte onlar şeytanlardır.» şeklinde olacağını, bu bakımdan bu âyetin umumilikte, bir kişinin kastedildiğini gösteren açık bir delil olduğunu söyler. Bu misallerden biri de ***** «..yoksa insanları kıskanıyorlar mı?..» (Nisâ, 54.) âyetidir. Bu âyetteki ***** kelimesinden, bütün güzel huyları kendisinde topladığından, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kastedilmektedir. ***** «Sonra, insanların akın ettiği yerden siz de akın edin..» (Bakara, 199.) âyetinde İbn-i Cerîr, Dahhak tarikıyle İbn-i Abbâs'dan yaptığı rivâyette, ***** «..insanların döndüğü yerden..» maksadın İbrahim (aleyhisselâm) olduğunu söyler. İbn-i Cinni «el-Muhteseb» adlı eserinde Said b. Cubeyr'den gelen ***** «Unutkanın (Adem a.s.) akın edip döndüğü yerden..» şeklindeki garip kıraata göre bunun, ***** «(bizim tavsiyemizi) unuttu. Biz onda bir azim (ve sebat) bulmadık.» (Tâhâ, 115.) âyetine dayanarak, Adem (aleyhisselâm) olduğunu söyler. ***** «Zekeriyya Mabedde durmuş namaz kılarken melekler ona..diye seslendiler.» (Âl-i İmrân, 39.) âyetinde, İbn-i Mesûd'un kıraatında olduğu gibi, ***** kelimesinden Cebrâîl kasdedilmiştir. Hususilik ifade eden umumun, Kur’ân'da pek çok misali vardır. Bu gibi âyetler, mensûh âyetlerden daha çoktur. Zira her umumi lâfzın, bir tahsis yönü vardır. Umumi mânayı tahsis eden ifade ya muttasıldır, ya da munfasıldır. Muttasıl olanlar, Kur’ân'da beş ayrı şekilde bulunur: a- istisna şeklinde gelir. ***** «Namuslu kadınlara (zina suçu) atıp da sonra (bu suçlamalarını ispat için) dört şahit getirmeyenlere seksen değnek vurun ve artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. Onlar yoldan çıkmış kimselerdir. Ancak bundan sonra tevbe edip uslananlar hariç..» (Nûr, 4-5.), ***** «şairler(e gelince) onlara da azgınlar uyar..Ancak inananlar, yararlı işler yapanlar..» (Şuara, 224-227.), ***** «..kim bunları yaparsa günahı(nın cezasını) bulur. Ancak tevbe edip..» (Furkan, 68,70.), ***** «Ellerinize geçen (cariye)ler müstesna, evli kadınlar (la evlenmeniz) de (yasaklandı.) (Nisâ, 24.), ***** «..Allah'tan başka herşey yok olacaktır..» (Kasas, 88.) âyetleri buna misaldir. b- Vasıf şeklinde gelir. ***** «..kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızın yanınızda bulunan üvey kızlarınız..» (Nisâ, 23.) âyeti buna misaldir. c- Şart şeklinde gelir. ***** «Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyelerden, mükatebe (akdi) yapmak isteyenlerle -eğer kendilerinde bir iyilik görürseniz- mükatebe yapın..» (Nûr, 33.) ile ***** «Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir (mal) bırakacaksa..vasiyet de bulunmak farz kılındı..» (Bakara, 180.) âyetleri buna misaldir. d- Gaye olarak gelir. ***** «Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resulünün kanunlarını tanımayanlarla.. cizye verinceye kadar savaşın.» (Tevbe, 29.), ***** «temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın..» (Bakara, 222.), ***** «..Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin..» (Bakara, 196.), ***** «şafağın beyaz ipliği siyah iplikten ayırdedilinceye kadar yeyin, için.» (Bakara, 187.) âyetleri buna misaldir. e- Bedelu'l-ba'z mine'l-kül şeklinde gelir. ***** «..oraya yol bulabilen insana, Allah için Kabe'yi haccetmesi gerekir..» (Âl-i İmrân, 97.) âyeti buna misaldir. Umum mânayı tahsis eden munfasıl âyetlere misal şunlardır. ***** «Boşanmış kadınlar üç kur' kendilerini gözetlerler..» (Bakara, 228.) âyeti, ***** «.. îman eden kadınları nikahlayıp da, henüz onlara dokunmadan boşarsanız..» (Ahzâb, 49.) âyeti ve ***** «..Gebe olanların bekleme süresi, yüklerini bırakmalarına kadardır..» (Talak, 4.) âyetiyle tahsis edilmiştir. ***** «Leş, kan..size haram kılındı..» (Mâide, 3.) âyeti, ***** «Deniz avı ve onu yemek size de, yolculara da, geçimlik olarak helal kılınmıştır..» (Mâide, 96.) âyetiyle ölüden balığın ölüsü, ***** akıcı kan (En'am, 145.) âyetiyle de pıhtılaşmış kan, tahsis edilmiştir. ***** «..onlardan birine milyonlarca lira (mehir) verseniz bile verdiğinizden hiçbir şeyi geri almayınız..» (Nisâ, 20.) âyeti, ***** «..kadının hakkından vazgeçmesinde, karı kocaya bir günah yoktur..» (Bakara, 229.) âyetiyle tahsis edilmiştir. ***** «Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz değnek vurun..» (Nûr, 2.) âyeti ***** «..onlara hür kadınlara uygulananın yarısı (uygulanır).» (Nisâ, 25.) âyetiyle tahsis edilmiştir. ***** «..size helal olan (başka) kadınlardan..alın..» (Nisâ, 3.) âyeti, ***** «Size (şunlarla evlenmeniz) haram kılındı: Analarınız..» (Nisâ, 23.) âyetiyle tahsis edilmiştir. Hadisle tahsis edilen âyetlere misal; ***** «Allah alış verişi helal kıldı..» (Bakara, 275.) âyetidir. Bu âyeti, gayrı meşru alış verişle ilgili pek çok hadis tahsis etmektedir. ***** «..faizi haram kıldı» (Bakara, 275.) âyetini, mahsulünden istifade etmek için verilen hurmalıkla ilgili hadis, tahsis etmiştir. Mirasla ilgili âyetleri, katil ile dinsiz vereseleri hariç tutan hadis tahsis etmiştir. ***** «..üç hayız müddeti..» (Bakara, 228.) âyetini, cariyenin durumunu belirten hadisi nebevi tahsis etmiştir. ***** «..tertemiz bir su..» (Furkan, 48.) âyetini, hadisi nebevi tayin ederek tahsis etmiştir. ***** «Erkek hırsız ve kadın hırsızın..ellerini kesin..» (Mâide, 38.) âyetini, çeyrek dinar çalanın hırsız olmayacağını belirten hadisi nebevi tahsis etmiştir. İcma'ın tahsis ettiği âyetlere misal, miras âyetleridir. Mekki'nin zikrettiğine göre köle icmaen mirasa dahil olmaz. Kıyasın tahsis ettiği âyetlere misal ***** «..onlardan her birine yüzer değnek vurun..» (Nûr, 2.) âyetidir. Bu âyeti ***** «..onlara hür kadınlara edilen ezanın yarısı edilir..» (Nisâ, 25.) âyetindeki, cariyenin durumuna kıyasla, kölenin durumunu tayin eden kıyas, tahsis etmiştir. Bunu da Mekki zikretmiştir. 2- Umum Mânadaki Hadislerin Âyetle TahsisiUmum mânadaki hadisleri tahsis eden âyetler çok azdır. ***** «..cizye verene kadar..» (Tevbe, 29.) âyeti bunlardandır. Bu âyet ***** «İnsanlar Allah'tan başka (gerçek) tanrı yoktur, deyinceye kadar, onlarla savaşmakla emrolundum.» hadisini tahsis etmiştir. ***** «Namazlara, özellikle orta namaza devam edin..» (Bakara, 238.) âyeti, Resûlüllah'ın mekruh vakitlerde namaz kılmayı yasaklamasındaki umumiliği, tahsis etmiştir. ***** «..yünlerinden, tüy ve kıllarından..» (Nahl, 80.) âyeti, ***** Diriden ayrılan şey ölü hükmündedir. hadisindeki umumiliği tahsis etmiştir. ***** «..zekat memurlarına ve müellefei kuluba..» (Tevbe, 60.) âyeti, ***** Sadakalar, zengine ve gücü kuvveti yerinde olanlara helal değildir. Hadisinin umumiliğini tahsis etmiştir. ***** «..saldıranla savaşınız..» (Hucurat, 9.) âyeti, ***** İki Müslüman kılıçlarıyla karşılaşırsa, katil de maktül de cehennemdedir, hadisinin umumiliğini tahsis etmiştir. 3- Umum ve Hususla İlgili Bazı MeselelerUmumilik, medih veya zemle ilgili olduğunda, devamlı olur mu? Bu hususta şu görüşler ileri sürülmüştür. a- Evet, umumilik devamlıdır. Çünkü onu umumilikten ayıracak bir sebeb olmadığı gibi, umumilikle medih veya zem arasında ters düşen bir husus mevcut değildir. b- Umumilik devamlı olmaz. Çünkü umumi mânada değil, medih veya zem mânasında kullanılmıştır. c- En doğrusu, bu iki şıkka açıklık getirmektir. Lafızdaki umumilik, umumilik mânası taşımayan diğer umumi bir lafızla nakzedilmedikçe umumi, nakzedilirse tahsis olur. Böylece her iki görüş, birleştirilmiştir. Umumiliği baki olana misal; ***** «..iyiler, şüphesiz nimet içindedirler. Allah'ın buyruğundan çıkanlar, cehennemdedirler.» (İnfitar, 13-14.) âyetleridir. Umumiliği baki kalmayana misal; ***** «Onlar, eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar..» (Mü’minûn, 5-6.) âyetlerdir. Âyetteki gaye medihtir. Halbuki âyetin zâhiri, cariye iki kızkardeşi de müştereken içine almaktadır. ***** «..geçenler müstesna iki kızkardeşi bir arada almak..» (Nisâ, 23.) âyeti, buradaki umumiliği nakzetmektedir. Çünkü medih mânası taşımayan bu âyetin hükmü, cariyeye de şamildir. Bu yüzden ***** «..cariyeleri dışında..» âyetindeki zâhiri mâna, tahsis edilmiştir. Zemme misal; ***** «..altın ve gümüşü biriktirip..» (Tevbe, 34.) âyetidir. Âyetteki gaye, zemdir. Âyetin zâhiri, mubah olan ziynet eşyasına şamildir. Cabir'in rivâyet ettiği, ***** Ziynet eşyasında zekat yoktur, hadisi, umumiliği nakzetmektedir. Bu yüzden âyetin mânası, hususiliğe hamledilir. ***** Ey Peygamber, ***** Ey Resûl, gibi ifadelerle Resûlüllah'a mahsus hitabın, ümmetine şamil olup olmadığı hususunda ihtilaf edilmiştir. Bu hitabın, ümmetine şamil olduğu söylenir. Çünkü bir büyüğe yapılan emir, örf ve adete göre, etbaına da emir sayılır. Usulde sahih olan hükme göre hitap hususi olduğundan, ümmetine şamil olmaması gerekir. ***** Ey insanlar, gibi hitapların Resûle şamil olup olmadığı hususunda ihtilaf edilmiştir. Bu husustaki görüşler şunlardır: Ekseriyetin de kabul ettiği en doğru görüş; hitabın umumiliğinden, Resûle de şamil olmasıdır. İbn-i Ebî Hâtim, Zuhri'nin şöyle dediğini rivâyet eder: Allahü teâlâ; ey İman edenler, şöyle şöyle yapın, buyurduğu zaman Resûl de bu hitaba dahil olur. Bir diğer görüşe göre, dahil olmaz. Kendisindeki bazı hususiyetlerden dolayı, tebliğ etmekle vazifeli olduğundan, bu hitap kendisi tarafından yapılmaktadır. Eğer âyette ***** kelimesi mevcutsa, bunu tebliğ etmekle vazifeli olduğundan, hitap Resûle şamil olmaz. ***** kelimesi, kendisinin, muhataplar arasına girmediğine bir karinedir.. Şayet ***** kelimesi mevcut değilse, yapılan hitaba kendileri de muhatap olur. Usulde essah olan kavle göre, ***** Ey insanlar, hitabı, lâfzı umumi olduğundan, kâfire ve köleye şamildir. Fer'i hükümlere muhatap olmadığından dolayı Kâfire, seran menfaati efendisine ait olduğundan dolayı köleye şamil olmadığı söylenir. Âyetlerde geçen ***** lâfzının, kadını da içine alıp almadığı, ihtilaf konusu olmuştur. Doğru olan, bu lâfza kadının dahil olmasıdır. Hanefiyye, bunun hilafınadır. ***** «Erkek ve kadın, Mü’min olarak, kim yararlı iş işlerse..» (Nisâ, 124.) âyetindeki ***** lâfzı, kadın ve erkeğe delalet ettiğini göstermektedir. ***** «Sizlerden kim, Allah'a ve Resûlüne boyun eğerse..» (Ahzâb, 31.) âyeti de böyledir. Cemi müzekker salim sigasına kadınların dahil olup olmadığı konusunda ihtilaf edilmiştir. Doğru olan, karine bulunmadıkça, dahil olmamasıdır. Fakat cemi mükesser sigasına, ihtilafsız dahil olur. ***** Ey Kitap ehli, şeklindeki hitabın Mü’minlere şamil olup olmadığı konusunda da ihtilaf edilmiştir. Doğru olan, bu lâfzın sadece ehli Kitab'a hitap ettiğinden, Mü’minlerin buna dahil olmamasıdır. Şayet Mü’minler âyetin mânasında ehli Kitap ortak olmuşlarsa, hitap kendilerine de şamildir. Aksi takdirde şamil olmazlar, denilmiştir. ***** Ey Mü’minler, hitabının, ehli Kitab'a şamil olup olmadığı konusunda da ihtilaf edilmiştir. Ehli Kitap, feri hükümlere muhatab olmadıklarından, hitaba dahil değillerdir, denildiği gibi, dahil oldukları da söylenir. İbnu's-Semânî bu görüşü benimsemiş, ***** Ey Mü’minler, hitabının tahsis için değil, Mü’minlerin şerefini belirtmek için geldiğini söylemiştir. |