8 - KUR’ÂN'lN SON NÂZİL OLAN ÂYETLERİBu konuda farklı rivâyetler vardır. 307 Buhârî ve Müslim Berâ İbn-i Âzib'in şöyle dediğini rivâyet ederler: «Son inen âyet, Nisâ sûresinin ***** «Senden fetva istiyorlar. De ki: Allah..» (176.) âyeti, son inen sûre ise Tevbe sûresidir. 308 Buhârî, İbn-i Abbâs'dan son inen âyetin «r i b a» âyeti olduğunu nakleder. Beyhakî Hazret-i Ömer'den benzeri bir rivâyette bulunur. Bu âyet, Bakara sûresinin ***** «Ey îman edenler, Allah'dan korkun...» (278.) âyetidir. Ahmed b. Hanbel ve İbn-i Mâce'nin Hazret-i Ömer'den rivâyetlerine göre son nâzil olan âyet, riba âyetidir. 310 İbn-i Merdeveyh, Ebû Saîdi'l-Hudri'nin şu rivâyetini nakleder Hazret-i Ömer bize hitaben, Kur’ânın son inen âyeti riba âyetidir, demişti. Nesâî, İkrime tarikiyle İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini rivâyet eder: Kur’ândan son inen âyet, Bakara sûresinin ... ***** «Şu günden sakının ki, o gün -hepiniz- Allah'a döndürüleceksiniz...» (281.) âyetidir. İbn-i Merdeveyh, Said b. Cübeyr tarikiyle İbn-i Abbâs'dan «son inen âyet» lâfzıyla buna benzer bir rivâyette bulunmuştur. İbn-i Cerîr, Avfî ve Dahhâk tarikiyle İbn-i Abbâs'dan aynı mealde bir rivâyet nakleder. 314 Firyâbî, «T e f s î r»inde İbn-i Sâlih, Kelbî ve Süfyan'ın rivâyetine göre, İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini nakleder: «Son inen âyet, Bakara sûresinin ***** ... ***** «Şu günden sakının ki o gün -hepiniz- Allah'a döndürüleceksiniz...» (281.) âyetidir. Bu âyet nâzil olduktan 81 gün sonra, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat etmiştir.» İbn-i Ebî Hâtim, Saîd İbn-i Cubeyr'in şöyle dediğini nakleder Kur’ân'ın son inen âyeti, Bakara sûresinin 281. âyetidir. Bu âyetin nüzûlünden itibaren Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 9 gece yaşamıştır, rabiu'l-evvelin ikinci günü Pazartesi vefat etmiştir. 316 İbn-i Cerîr, İbn-i Cureyc'den aynı rivâyette bulunur. İbn-i Ebî Hâtim, Atıyye tarikiyle Said b. Cubeyr'in son inen âyetin Bakara sûresi, 281. âyetidir, sözünü nakleder. Ebû Ubeyd «Fedâil» adlı eserinde İbn-i Şihâb'ın: «Arşa inen son âyet, riba ve borçlanma ile ilgili âyetler olduğu» sözünü nakleder. İbn-i Cerîr'in, İbn-i Şihab tarikiyle Saîd b. Museyyeb'den rivâyet edildiğine göre, zaman bakımından Arşa inen son âyetin borçlanma âyeti olduğunu nakleder. Bu, isnadı sahih, mürsel bir hadisdir. 320 Bana göre, ribâ âyeti hakkındaki bu rivâyetlerle borçlanma ayeti arasında herhangi bir aykırılık yoktur. Gerçek olan şudur ki; bu âyetler Mushaftaki tertibinde olduğu gibi bir defada inmiştir, hepsi aynı kıssada birleşmektedir. Bu rivâyetlerden her biri, adıgeçen âyetlerden Bazılarının, son inen âyet olduğunu bildirir, bu da doğrudur. Berâ'ın sözüne göre son inen âyet, farzlarla ilgili, Nisa sûresinin ***** «Senden fetva istiyorlar...» (176.) âyetidir. İbn-i Hacer, «Buhârî Şerh»inde bu konuda şunları söyler. «Ribâ ayeti hakkkındaki iki ayrı görüşü birleştirme yolu, Bakara sûresinin 28.ayeti olan bu âyetin, riba hakkında inen âyetlerin sonuncusu olmasıdır. Çünkü Bu Âyet, kendisinden önceki âyetlere atfedilmiştir.» Bu rivâyetlerle Berâ'ın sözünü birleştirme yolu, her iki âyetin beraberce nâzil olmasıdır. Böylece, diğerlerine nazaran bu iki âyetin, son inen âyetler olduğu görüşüne uygun düşer. Nisa sûresindeki âyetlerin son inen âyet olması Bakara süresindeki âyetin aksine mirasla mukayyed olması ihtimali vardır. Bunun aksi de ihtimal dahilindedir. Bakara âyetinde nüzûlün hitamını gerektiren vefat manasına işaretten dolayı birincisi, tercihe daha şayandır. 322 Hâkim «M u s t e d r e k»inde Ubeyyu'bnu Ka'b'ın şöyle dediğini rivâyet eder: «Kur’ân'ın son inen âyeti, Tevbe sûresinin ***** «Andolsun, içinizden öyle bir peygamber geldi ki..» ile başlayan son İki Ayetidir. Abdullah b. Ahmed «Z e v â i d u' l - M u s n e d»inde ve İbn-i Merdeveyh eserinde, Ubeyyu'bnu Ka'b'dan şu rivâyeti nakleder: «Hazret-i Ebû Bekir hilâfeti zamanında Kur'ân'ı cem ederek Mushaf haline getirenler, Tevbe sûresinin ***** «sonra sıvışıyorlar..Allah onların kalplerini (İmandan) çevirmiştir.»(127.) âyetine geldiklerinde bunun, Kur’ân'ın son inen âyet olduğunu zannetmişlerdi. Ubeyyu'bnu Ka'b onlara; bu âyetin son inen âyet olmadığını söyleyerek, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyetten sonra bana aynı sûrenin ***** «Andolsun, içinizden size öyle bir peygamber geldi ki» (128-129.) âyetlerini de okudu, Kur’ân'ın son inen âyeti bunlardır, dedi. Sonra da ilk okuduğu âyet olan Enbiyâ sûresinin *****«Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona ... diye vahyetmiş olmayalım.» (25.) âyeti ile sözünü tamamladı. İbn-i Merdeveyh gene Ubeyy'den şunu rivâyet eder: «Cenâb-ı Hak Kur’ân'ın son âyeti olarak, Tevbe sûresinin son iki âyetini indirmiştir. «İbnu'l-Enbârî aynı rivâyeti zaman bakımından semaya en yakın olan âyet» lâfzı ile nakleder. Ebû’ş-Şeyh Tefsir'inde Aliyyu'bnu Zeyd tarikiyle Yûsufu'l-Mekki'den İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini nakleder: «Son inen âyet, Tevbe sûresinin son iki,âyetidir.» Müslim, İbn-i Abbâs'ın şu sözünü rivâyet eder: Son inen sûre Nasr sûresidir. Tirmizî ve Hâkim, Hazret-i Âişe'nin şöyle dediğini naklederler: «Son inen sûre Mâide sûresidir. Bu sûrede helal gördüklerinizi, helal kabul ediniz.» Gene Tirmizî ve Hâkim, Abdullah b. Amr'ın şu sözünü naklederler: «Son inen sûre, Mâide ile Feth, yani Nasr sûreleridir.» Hazret-i Osman'ın meşhur bir hadisinde, Kur’ân'ın son inen sûresinin, Tevbe sûresi olduğu ifade edilir. Beyhakî: «Şayet doğruysa, bu rivâyetler arasındaki farkları kaldırmanın tek yolu, herkes soruyu bildiği ile cevaplandırmış olmasıdır,» der. 331 Kadı Ebû Bekr «e l - i n t i s a r» adlı kitabında: «Bu rivâyetlerin hiç biri merfu değildir. Herkes kendi içtihadı ve zann-ı gâlibi ile konuşmuştur. Belki de bunlar, vefat ettiği gün; ya da hastalanmadan az önce Resûlüllah'dan (sallallahü aleyhi ve sellem) duydukları son sözden haber vermişlerdir. Bir kısmı da bizzat Resûlüllah'(sallallahü aleyhi ve sellem) dan duymamış, fakat sonradan işitmiş olabilirler. Resûlüllahın en son okuduğu bu âyetin, diğer âyetlerle birlikte inmesi, bununla beraber inen âyetlerin diğerlerinin yazılmasından sonra yazılması, bunun da âyetlerin tertibinde son indiği zannedilmesi muhtemeldir,» der. Bu konuda yapılan garib rivâyetlerden biri de, İbn-i Cerîr'in Muaviye b. Ebî Süfyan'dan naklettiği şu rivâyettir. Muâviye Kehf sûresinin ***** ***** «...Kim Rabbı'na kavuşmayı ümid ediyorsa... ») 110.) âyetini okudu ve Kur’ânın son inen âyeti budur, dedi. İbn-i Kesir: Bu nakil, müşkildir. Belki bu sözle Muâviye, bu âyetten sonra kendisini neshedecek veya hükmünü değiştirecek bir âyetin inmediğini, bilakis bu âyetin sabit ve muhkem âyetlerden olduğunu kasdetmektedir, der. Şunu ilâve etmek isterim ki, buna benzer bir rivâyeti de Buhârî ve diğerleri İbn-i Abbâs'dan şöyle naklederler: «Nisâ sûresinin ***** ***** «Kim bir Mü'mini kasden öldürürse onun cezası cehennemdir.» (93.) âyeti, Kur’ân'ın son inen âyetidir. Bunu hiçbir âyet neshetmemiştîr.» Ahmed b. Hanbel ve Nesâî de İbn-i Abbâs'ın: Bu son inen âyettir, bunu hiçbir âyet neshetmemiştir, dediğini naklederler. İbn-i Merdeveyh, Mücahid tariki ile Ummu Seleme'nin şöyle dediğini rivâyet eder Son inen âyet, Ali İmrân sûresinin ***** Rableri onlara karşılık verdi...» (195.) âyetidir. Bu da Ummu Seleme'nin şu sözüne dayanır: «Ya Resûlallah, Allah âyetlerinde erkekleri zikrederken, kadınları niye zikretmiyor? deyince Nisâ sûresinin ***** «Allah'ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri arzu etmeyin...» (32.) âyeti, sonra da Ahzâb sûresinin ***** «Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar...» (35.) âyeti nâzil olmuştur. Bu âyet, nüzûl bakımından ya üç âyetin sonuncusu ya da özellikle erkekler hakkında inen âyetten sonra inen âyettir. 337 İbn-i Cerîr, Hazret-i Enes'in şöyle dediğini rivâyet eder: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Yalnız Allah'a ihlâsla bağlanmak, yalnız O'na ibadet etmek, kendisine şirk koşmadan namazını kılan, zekâtını verenler, dünyadan Allah kendilerinden razı olarak ayrılmış olurlar, buyuruyor. Enes bunu Kitabullah'ın son inen âyetlerinden olan Tevbe sûresinin ***** «...Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar ve zekatı verirlerse...» (5.) âyeti doğrular der. Derim ki, Enes bundan en son inen âyeti kasdeder. İmâmu'l-Harameyn «B u r h â n»ında, En'am sûresinin ***** ***** «De ki: Bana vahyolunan da (bu haram dediklerinizi) yiyen bir kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum..» (145.) âyetini Kur’ân'ın son inen âyet olduğuna işaret eder. İbnu'l-Hassar bu sûrenin, ittifakla Mekkî olduğunu, bu âyetin sûrenin nüzûlünden daha sonra indiğine dair bir nakil bulunmadığını, bilakis bu âyetin Mekke'deki müşriklerin karşı çıkmaları ve husûmetleri hakkında indiğini, ifade eder. Önceden geçtiği gibi, müşkil olan bir diğer âyet, Mâide sûresinin ***** ***** «...bugün dininizi tamamladım....» (3.) âyetidir. Bu âyet Veda Haccı arafesinde nâzil olmuştur. Âyetin mânasından anlaşıldığına göre, daha önce inen bütün hüküm ve farzlar tamamlanmış olmaktadır. Bunu, Bir kısım ulema açıkca belirtir. Bu ulemadan biri olan Suddî şöyle der: Bu âyetten sonra helâl ve haramla ilgili ahkâm inmemiştir. Bununla beraber ribâ, borçlanma ve kelâle âyetlerinin, bu âyetten sonra indiğine dair rivâyetler vardır. İbn-i Cerîr bu müşkili açarak şöyle demiştir: En doğru olan Allah Taâlâ'nın Müslümanlara Mekke'de tam imkân sağlaması, müşrikleri buradan çıkarması aralarında müşrikler olmadığı için serbestçe hac farizasını sağlaması ile dinlerini tamamlamıştır, şeklinde te'vil etmektir. Sonra bunu, İbn-i Ebî Talha tarikiyla İbn-i Abbâs'dan rivâyet ettiği şu sözle kuvvetlendirir: Müşrikler ve Müslümanlar beraberce haccederlerdi. Tevbe sûresi nâzil olunca müşriklerin Kâ'beye girmeleri yasaklanmış, Müslümanlar tek başına hacc etmişlerdi. Bu da, Mâide sûresinin 3. âyetinde ifade edilen «nimetin tamamlanmasıdır.» |