3 - GÜNDÜZ VE GECE İNEN ÂYETLER236 Gündüz inen âyetler için pek çok misal vardır. İbn-i Habib: «Kur’ân'ın çoğu gün düz inmiştir» der. Gece inen âyetleri araştırdım, şu misalleri buldum. Kıblenin tahvili hususunda nâzil olan Bakara sûresinin (144.) âyeti Sahihayn'ın İbn-i Ömer'den rivâyetine göre, geceleyin nâzil olmuştur. İbn-i Ömer şöyle der. «Müslümanlar sabah namazında Kubâ mescidinde iken biri onlara gelerek: Bu gece Resûlüllah'a bir âyet nâzil oldu, kıbleye dönmesi emredildi.» Müslim'in Enes'den rivâyetine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Beytu'l-Makdise yönelmiş halde namaz kılarken ***** «Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilip durduğunu görüyoruz..» (Bakara, 144.) âyeti nâzil olmuş, Benû Seleme kabilesinden biri onlara giderek, sabah namazının ikinci rükûunda yetişmiş: «Bilesiniz ki, kıbleniz Kâbe'ye çevrilmiştir» şeklinde haber vermiştir. Bunun üzerine namazdakiler yönlerini kıbleye çevirmişlerdir. Fakat Sahihayn'ın Berâ'dan rivâyetlerine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 16 veya 17 ay Beytu'l-Makdise doğru namaz kılmıştı. Bu süre içinde bütün arzusu Kâbe'ye doğru yönelmekti. Kâbe'ye doğru ilk kıldığı namaz, yanında bir cemaat olduğu halde, ikindi namazı idi. Cemaattan biri ayrılarak Kubâ mescidine geldi. Onlara rukûda iken yetişti ve şöyle dedi: «Allah'a yemin ederim ki Resûlüllah'la beraber Kâbe'ye doğru namaz kıldım. Onlar da namazı bozmadan Kâbe'ye yöneldiler.» Bu rivâyetten de anlaşıldığı üzere âyet, gündüzün öğle ile ikindi arasında nâzil olmuştur. Kadı Celâluddîn'e göre; ileri sürülen delillerin gereği olarak âyet, gece nâzil olmuştur. Çünkü Kubâ mescidinde vuku bulan kıblenin tahvili, sabah namazında gerçekleşmiştir. Kubâ mescidi ise Medine'ye yakın bir yerdedir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi vakti inen bir âyeti ertesi günün sabahına kadar haber vermemesi, gerçeğe uygun değildir. İbn-i Hacer bu âyetin, gündüz nâzil olduğu ihtimalinin daha kuvvetli olduğunu belirtir. İbn-i Ömer'in rivâyet ettiği hadise şu karşılık verilebilir Âyetin nüzûl haberi Medine'de oturan Benû Hârise'ye ikindi vakti, Medine dışındaki Kubalı Benû Amr b. Avf kabilesine de sabah namazı vaktinde ulaşmıştır. İbn-i Ömer'in rivâyetinde geçen «bu gece nâzil oldu» ifadesi, bir önceki günün bir kısmını içine alan geceden mecâzdır. Şurasını açıklamak isterim ki; bu sözü, Nesâî'nin Ebû Saîd b. Muallâ'dan yaptığı rivâyet doğrular. Ebû Said şöyle der «Bir gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minberde iken yanından geçiyorduk. Yeni bir durum olduğunu hissedince oturdum; Resûlüllahın (sallallahü aleyhi ve sellem), kıblenin tahvilini bildiren âyeti okuduğunu duydum. Sonra minberden indi, öğle namazını kıldı. Âli imrân sûresinin son âyetleri de geceleyin inmiştir. İbn-i Hibbân «S a h i h» inde, İbn-i Munzir, İbn-i Merdeveyh ve «K i t a b u' t - T e f e k k ü r» sahibi İbn-i Ebî’d-Dünya Hazret-i Âişe'den şöyle rivâyet ederler: «Sabah ezanını okumak üzere Hazret-i Bilâl Resûlüllah'a gelir. Ağladığını görünce 'Neden ağlıyorsunuz' diye sorar. Resûlüllah cevaben: 'Niye ağlamayayım? bu gece bana gerçekten göklerin ve yerin yaratılışında akıl sahipleri için birçok delil vardır, meâlindeki âyetler nâzil oldu, bunları okuyup da düşünmeyenlere yazıklar olsun' der.» Maide sûresinin ***** «Allah seni insanlardan korur...» (67.) âyeti geceleyin inmiştir. Tirmizî ve Hâkim, Hazret-i Âişe'den şöyle rivâyet ederler Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyet ininceye kadar ashâbı tarafından korunurdu. İndikten sonra hâne-i saadetinden başını çıkanp şöyle seslenmiştir: «Ey nâs dağdınız. Allahu Teâlâ beni koruyacağına dair vaadde bulundu.» Taberânî, İsmet b. Mâlik el-Hutami'nin şu sözünü rivâyet eder «Bu âyet nâzil olana kadar, Resûlüllahı (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleri biz korurduk. Âyetin nüzûlünden sonra, bu vazifemiz sona erdi.» En'âm sûresi bütünüyle geceleyin nâzil olmuştur. Taberânî, «F e d â i l» adlı eserinde Ebû Ubeyd, İbn-i Abbâs'ın şu kavlini rivâyet ederler «En'âm sûresi bütünüyle geceleyin Mekke'de yetmiş bin meleğin tesbih sesleri arasında nâzil olmuştur.» Tevbe sûresinin ***** «...geri kalanlar...» (118.) âyeti, geceleyin nâzil olmuştur. Buhârî ve Müslim, Ka'b b. Mâlik'in şöyle dediğini rivâyet etmişlerdir. «Cenâb-ı Hak tevbelerimizi gecenin son üçte birinde kabul etti.» Meryem sûresi de geceleyin nâzil olmuştur. Taberânî, Ebû Meryem el-Gâssâni'nin şöyle dediğini rivâyet eder «Resûlüllah'a geldim, bu gece bir kızım nâzil oldu, kızına Meryem adını ver, buyurdu. Hac sûresinin ilk âyetleri de geceleyin nâzil olmuştur. Bunu, İbn-i Habib ve«Kitabun-Nasih ve'l-Mensûh»unda Muhammed b. Berekâti's-Saîdî zikretmişlerdir. Sehâvî «C e m â l u' l - K u r r â» da bunu desteklemiştir. İbn-i Merdeveyh'in İmrân b. Husayn'dan şu rivâyeti buna delil teşkil etmektedir. Bu âyet Resûlüllah'ın bir gazvesinde geceleyin sahâbenin bir kısmına uyku basınca dağılmalarından sonra nâzil oldu. Resûlüllah yüksek sesle, inen bu âyeti onlara duyurdu. Ahzâb sûresinin, kadınlann örtüleriyle çıkma iznini veren âyeti de, geceleyin inmiştir. Kâdî Celâluddin, bunun ***** «Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle...» (59.) âyet olmasının daha doğru olacağını belirtir. Buhârî, Hazret-i Âişe'den naklettiği bir rivâyete göre; ezvacı mutahhare'den Sevde, örtü âyeti indikten sonra bir iş için evinden çıkmıştı. İri yapılı bir kadın olduğundan, herkesce tanınıyordu. Hazret-i Ömer yolda onunla karşılaşınca «Ya Sevde, Allaha yemin ederim ki bu halinle gözümüzden kaçmıyor, herkesce tanınıyorsun; dışarı nasıl çıkman gerekeceğini biraz düşün,» dedi. Bunun üzerine Sevde: «Hemen Resûlüllaha (sallallahü aleyhi ve sellem) döndüm, elinde küçük bir et parçası olduğu halde akşam yemeğini yerken yanına geldim, ve: Ya Resûlallah, bazı ihtiyaçlarımı görmek üzere dışarı çıkmıştım. Ömer bana şöyle dedi, şeklinde konuştu. Onun bu müracaatı üzerine, elindeki eti henüz bırakmadan, âyet nâzil oldu ve: Allah size ihtiyaçlarınızı görmek için dışarı çıkmanıza izin verdi, buyurarak endişesini izâle etti. 249 Kadı Celâluddin der ki: Bu âyetin gece indiğini söylemiştik. Çünkü kadınlar, Buhârî'nin ifk ile ilgili Hazret-i Âişe'den naklettiği rivâyette olduğu gibi ancak geceleri ihtiyaçları için çıkarlardı. Zuhruf sûresinin ***** «Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor...» (45.) âyeti, geceleyin nâzil olmuştur. İbn-i Habib'e göre bu âyet, isrâ gecesi nâzil olmuştur. Fetih sûresinin de ilk âyetleri, gece nâzil olmuştur. Buhârî, Hazret-i Ömer'den rivâyet ettiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Fetih sûresinin ilk âyetlerini okuyarak: «Bu gece bana bir sûre nâzil oldu ki benim için her şeyden daha sevimlidir» buyurdu ve ***** «Ey Muhammed biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik...» (Fetih, 1.) âyetini okudu. Münafikûn sûresi, Tirmizî'nin Zeyd b. Erkam'dan rivâyet ettiğine göre, geceleyin nâzil olmuştur. 252 Mürselât sûresi de geceleyin nâzil olmuştur. Sehâvînin rivâyet ettiğine göre sûre, karanlık bir gecede Hirâ'da inmiştir. Bu rivâyet sıhhati olmayan bir rivâyettir. İsmailî «S a h i h»inde Buhârî'den naklettiği bir rivâyette gördüğüme göre, bu sürenin Arefe gecesi Mina mağarasında indiğini söyler. Bu rivâyet Buhârî ile Müslim'de, arefe gecesi sözü olmaksızın, nakledilmektedir. Arefe gecesinden maksat, Zilhiccenin dokuzuncu gecesidir. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mina'da bu gece kalmıştı. Muavvizeteyn sûreleri de geceleyin nâzil olmuştur. İbn-i Eşte «K i t a b u' l - M e s â h i f» inde şöyle der: Bize, Muhammed b. Ya'kûb ona Ebû Davûd, ona Osman b. Ebî Şeybe, ona Cerîr, ona Kays ve ona da Ukbe b. Âmiri'l-Cuhenî rivâyet ettiğine göre Resûlüllah şöyle buyurmuştur. «Bu gece bana, misli görülmeyen âyetler nâzil olmuştur. Bu âyetler de, Felak ve Nâs sûrelerinin âyetleridir.» 1 - Gece İle Gündüz Arasında Seher Vaktinde inen Âyetler 255 Maide sûresinin teyemmümle ilgili ***** «Ey müminler namaza kalkmayı dilediğinizde...» (6.) âyeti bunlardandır. Buhârî'nin Âişe'den rivâyetine göre; sabah namazı vaktinde Resûlüllah kalkıp su aradı; bulamayınca bu âyet nâzil oldu. Âli imrân sûresinin ***** «Sana o işte hiçbir şey düşmez...» (128.) âyeti de bu vakitte nâzil olmuştur. Buhârî'nin rivâyetine göre âyet, Resûlüllah sabah namazının son rekâtında iken Ebû Sufyân ve avanesine beddua etmek istediği sırada nâzil olmuştur. Tenbih Burada şunu hatırlatmak isterim: Hâkim'in «T a r i h»inde rivâyet ettiği üzere Cabir'in merfu olarak rivâyet ettiği: «Rüyanın en doğru olanı, gündüz görülen rüyadır. Çünkü Allahü Teâlâ vahyi bana gündüz indirdi,» mealideki hadîsine ne dersin diye sorulursa, hadisin münker olduğunu, onunla delil getirilemeceğini söylerim. |