TEBBET SURESİ

[ 111.001 ] ( KK )

تَبَّتْ يَدَا أَبِي لَهَبٍ وَتَبَّ ﴿ ١ ﴾

[ 111.001 ] ( MŞ )

Ebû Leheb'in elleri kurusun (Ebû Leheb helâk olsun, kahrolsun)! Zaten kurudu da.
([Önce] en yakın akrabanı uyar [İslâm’a davet et. Bunu kabul etmeyenlerin sonsuz ateşte yanacaklarını söyle [Şuara 26/214] âyeti nâzil olunca, Resûlüllah “sallellâhü aleyhi ve selem”, en yakın akrabasını açıkça dîne davet etmişti. Amcası Ebû Leheb, ağzını bozmuş, kötü şeyler söylemiş ve “Bizi bunun için mi çağırdın?” demişti. Bk. Kurtubî.) 

[ 111.001 ] ( AY )

Elleri kurusun, Ebû Leheb’in... Zaten kurudu, mahvoldu o... (Çünkü kendisini, peygamber imana davet ettiği zaman, Allah’ın peygamberine beddua etmişti o.)

[ 111.001 ] ( EO )

Yuh oldu iki eli Ebu Lehebin, kendi de yuh.

[ 111.001 ] ( ES )

Ebu Leheb'in elleri kurusun (yok olsun o), zaten yok oldu ya.

[ 111.001 ] ( NQ )

Perish the two hands of Abu Lahab (an uncle of the Prophet), and perish he!

[ 111.002 ] ( KK )

مَا أَغْنَى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَ ﴿ ٢ ﴾

[ 111.002 ] ( MŞ )

Ona ne malı, ne de kazandığı fayda verdi (O’nu babasından kalan miras malı ve kazancı kurtaramadı).

[ 111.002 ] ( AY )

Ne malı fayda verdi ona, ne kazandığı...

[ 111.002 ] ( EO )

Ne malı fâide verdi ona ne kazandığı.

[ 111.002 ] ( ES )

Ne malı ne de kazandığı onu kurtaramadı.

[ 111.002 ] ( NQ )

His wealth and his children (etc.) will not benefit him!

[ 111.003 ] ( KK )

سَيَصْلَى نَارًا ذَاتَ لَهَبٍ ﴿ ٣ ﴾

[ 111.003 ] ( MŞ )

O, alevli bir ateşe yaslanacaktır.

[ 111.003 ] ( AY )

O, bir alevli ateşe girecek.

[ 111.003 ] ( EO )

O bir alevli ateşe yaslanacak.

[ 111.003 ] ( ES )

(O), alevli bir ateşe girecektir.

[ 111.003 ] ( NQ )

He will be burnt in a Fire of blazing flames!

[ 111.004 ] ( KK )

وَامْرَأَتُهُ حَمَّالَةَ الْحَطَبِ ﴿ ٤ ﴾

[ 111.004 ] ( MŞ )

Karısı da odun hammalı olarak (onunla beraber cehenneme girecektir). (Çünkü Ümm-i cemîl denilen bu kadın, peygamber “sallellâhü aleyhi ve selem”in geçeceği yollara geceleyin diken saçar veya kocasının düşmanlık ateşini körükleyerek ona eziyet etmesini sağlardı.)

[ 111.004 ] ( AY )

(Peygambere eziyyet ve düşmanlık eden) karısı da (cehennemde) odun hammalı olarak (oraya girecek);

[ 111.004 ] ( EO )

Karısı da, odun hammalı olarak.

[ 111.004 ] ( ES )

Karısı da odun hamalı olarak (onunla beraber girecektir).

[ 111.004 ] ( NQ )

And his wife too, who carries wood (thorns of Sadan which she used to put on the way of the Prophet ( ) , or use to slander him).

[ 111.005 ] ( KK )

فِي جِيدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ ﴿ ٥ ﴾

[ 111.005 ] ( MŞ )

(Diken demetini oduncular gibi boynuna bağlayıp getirdiği için “ceza, fiil cinsinden olur” kuralına uygun olarak karısının) boynunda bükülmüş bir ip olduğu hâlde (ateşe atılacaktır).

[ 111.005 ] ( AY )

Boynunda bükülmüş bir ip (zincir) olduğu hâlde...

[ 111.005 ] ( EO )

Gerdanında bir ip ki fitillisinden.

[ 111.005 ] ( ES )

Boynunda da hurma lifinden bir ip olacaktır.

[ 111.005 ] ( NQ )

In her neck is a twisted rope of Masad (palm fibre).