NASR SURESİ

[ 110.001 ] ( KK )

إِذَا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ ﴿ ١ ﴾

[ 110.001 ] ( MŞ )

Allah’ın (düşmanlarına karşı peygamberine veya mü'minlere) yardımı ve (Mekke’nin veya Hayber’in yahut Tâif’in veyahut Medâin’nin veya diğer memleketlerin) feth(i) geldiğinde (zafer günü), 

[ 110.001 ] ( AY )

(Ey Resûlüm, düşmanlar üzerine) Allah’ın zaferi ve Mekke’nin fethi gelip de;

[ 110.001 ] ( EO )

Gelip de Allahın nusreti ve feth.

[ 110.001 ] ( ES )

Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde,

[ 110.001 ] ( NQ )

When comes the Help of Allah (to you, O Muhammad ( ) against your enemies) and the conquest (of Makkah),

[ 110.002 ] ( KK )

وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا ﴿ ٢ ﴾

[ 110.002 ] ( MŞ )

İnsanların (Mekke’den, Tâif’ten, Yemen’den, Havâzin’den ve diğer şehir ve memleketlerden gelip) Allah'ın dinine (İslam’a) bölük bölük (topluluklar hâlinde) girdiklerini gördüğün zaman, 

[ 110.002 ] ( AY )

İnsanları, Allah’ın dinine (İslâm’a) bölük bölük girerlerken gördüğün zaman,

[ 110.002 ] ( EO )

Gördüğün vakıt nâsı girerlerken Allah dînine fevcâ fevc.

[ 110.002 ] ( ES )

Ve insanların dalga dalga Allah'ın dinine girdiklerini gördüğünde,

[ 110.002 ] ( NQ )

And you see that the people enter Allah's religion (Islam) in crowds,

[ 110.003 ] ( KK )

فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا ﴿ ٣ ﴾

[ 110.003 ] ( MŞ )

Hemen (sana ihsân etmiş olduğu fetih ve nimetler dolayı­sıyla) Rabbini hamd ile tesbih et (O’nu kâmil sıfatlarla zikretmek ve noksan sıfatlardan uzaklaştırmak için sübhânellahi de veya namaz kıl) ve O'na istigfâr et (O'ndan kendin veya ümmetin için magfiret dile, bağışlanma iste). Şübhesiz ki O, tevbeleri çok kabul edendir.
(Ümm-i Seleme “radıyallahü anhē” buyurdu:
Peygamber “aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm”, son zamanlarında ne zaman kalkar, oturur, gider ve gelirse, mutlaka:
Sübhânellâhi ve bi-hamdihi estagfirullâhe ve etûbu ileyh [Allah'ı tesbih ve tenzih ederim ve O'na hamdederim. Allah'ta'n mağfiret diler ve O'na tevbe ederim.] der ve Çünkü ben bununla emrolundum.” bu­yururdu. Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde, nasr sûresini sonuna kadar okudu. Bk. Kurtubî.
Resûlüllah “sallallahü aleyhi ve selem”, bu sûre nazil olduktan sonra kıldığı her namazda mutlaka Rabbim, seni tesbih eder ve sana hamd ederim. Allah'ım, beni mağfiret eyle! derdi. Bk. Buhârî. IV, 1900; Müslim, I, 350, 351; Nesâî, ti, 190: Müsned, VI, 190.
Bu sûre inince, Abbâs “radıyallahü anh” ağlamaya başladı. Peygamber “aleyhisselâm” ona: "Ne diye ağlıyorsun amcacığım?" dedi. Abbâs: “Sana vefatının yaklaştı­ğı haberi verildi.” dedi. Peygamber “aleyhisselâm”: "Şüphe yok ki, durum senin dediğin gibidir." buyurdu. Ondan sonra da altmış gün yaşadı. Bu süre zarfında yüzünün gül­düğü görülmedi. Bk. Kurtubî [Diğer rivâyetler için de aynı kaynağa bakınız].
Ebû Hureyre “radıyallahü anh” dedi ki: Bu sûrenin inişinden sonra Peygamber “aleyhisselâm”, daha çok ibadet etmeye başladı. O kadar ki ayakları şisti, bedeni zayıfladı, daha az gülümser ve daha çok ağlar oldu. Bk. Kurtubî.)

[ 110.003 ] ( AY )

Artık Rabbini hamd ile tesbih et, (Allah’a hamd ederek Sübhanellah de, yahut Allah için namaz kıl) ve O’ndan mağfiret dile. Muhakkak ki O, Tevvâb’dır = tevbeleri kabu edendir.

[ 110.003 ] ( EO )

Artık tesbîh et Rabbına hamdiyle ve mağfiretini dile, muhakkak ki o bir tevvab bulunuyor.

[ 110.003 ] ( ES )

Rabbini öğerek tesbih et, O'ndan bağışlanmanı dile, çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.

[ 110.003 ] ( NQ )

So glorify the Praises of your Lord, and ask for His Forgiveness. Verily, He is the One Who accepts the repentance and forgives.