قُلْ يَاأَيُّهَا الْكَافِرُونَ ﴿ ١ ﴾

(Ey Resûlüm! Sana, “Bir sene bizim putlarımıza ibâdet et. Bir sene de biz senin ilâhına ibâdet edelim.” diyenlere) de ki: Ey kâfirler!

(Ey Resûlüm! Sana, bir yıl bizim putlarımıza ibâdet et; biz de senin İlâh’ına bir yıl ibâdet edelim; diyen o kafirlere) de ki: “Ey Kâfirler!

Deki: ey kâfirler!.

De ki: Ey kâfirler

Say (O Muhammad ( ) to these Mushrikun and Kafirun): "O Al-Kafirun (disbelievers in Allah, in His Oneness, in His Angels, in His Books, in His Messengers, in the Day of Resurrection, and in Al-Qadar, etc.)!

لاَ أَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَ ﴿ ٢ ﴾

Ben, sizin tapmakta olduğunuz (putlar)a ibâdet etmem.

Ben, sizin ibâdet etmekte olduklarınıza (putlara) tapmam.

Tapmam o tapdıklarınıza

Sizin taptıklarınıza ben tapmam.

I worship not that which you worship,

وَلاَ أَنْتُمْ عَابِدُونَ مَا أَعْبُدُ ﴿ ٣ ﴾

Benim (bir olan Allah’a) ibâdet(e devam) edeceğime de sizler tapıcılar değilsiniz (ve tapmazsınız).

Siz de, benim ibâdet etmekte olduğuma (Allah’a) ibâdet ediciler değilsiniz.

Siz de tapanlardan değilsiniz benim ma'buduma.

Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz.

Nor will you worship that which I worship.

وَلاَ أَنَا عَابِدٌ مَا عَبَدْتُمْ ﴿ ٤ ﴾

Ben sizin tapmakta olduğunuz (putlar)a (hiçbir zaman) asla (tapmadım ve) tapacak (da) değilim. 

Zaten ben, sizin tapmış olduklarınıza tapan değilim.

Hem ben tapıcı değilim sizin taptıklarınıza.

Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim.

And I shall not worship that which you are worshipping.
 

وَلاَ أَنْتُمْ عَابِدُونَ مَا أَعْبُدُ ﴿ ٥ ﴾

Sizler de benim ibâdet etmekde olduğum (bir olan Allah’)a (hiçbir zaman) tapıcılar değilsiniz. 

Siz de (hiç bir zaman), benim ibâdet etmekte olduğuma ibâdet ediciler değilsiniz.

Hem de siz tapıcılardan değilsiniz benim ma'buduma.

Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz.

Nor will you worship that which I worship.

لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ ﴿ ٦ ﴾

(Bu durumda) sizin dininiz (Allah’ı inkâr edişiniz veya hesabınız yahut helâkınızı tercih etmenizin vebâli) size, benim dinim (Allah'ı birlemem ve ihlâslı oluşum veya hesabım yahut hak üzere olmamın mükâfatı) da banadır. (Ben, sizleri hakka ve kurtuluşa çağırmak için gönderilmiş bir peygamberim. Bu hak da putlara tapmayı bırakıp bir olan Allah’a îman etmeyi teklif eden İslâm dinidir. Bunu sizlere tebliğ ettim. Artık sorumluluk sizdedir.)

Sizin dininiz (bâtıl inancınız) size, benim dinim de bana...”

Size dîniniz, bana dînim.

Sizin dininiz size, benim dinim banadır.

To you be your religion, and to me my religion (Islamic Monotheism).