KUREYŞ SURESİ

[ 106.001 ] ( KK )

لِإِيلاَفِ قُرَيْشٍ ﴿ ١ ﴾

[ 106.001 ] ( MŞ )

(Ey Resûlüm,) Kureyş (kavmine verdiğim sayısız nimetler içinde onların) emniyet ve selâmeti için (Fil ashâbını helâk etmem vardır. Fîl ashâbı onlara çok sıkıntı veriyordu.)

[ 106.001 ] ( AY )

(Ey Resûlüm, o Kureyş kabilesine haber ver ki, diğer nimetler bir yana, hiç olmazsa şu iki büyük nimet olan) Kureyş’in meydana getirilmiş ünsiyyet ve alışkanlıkları için:

[ 106.001 ] ( EO )

İylâfı için Kureyşin.

[ 106.001 ] ( ES )

Kureyş'in ilâfı (güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak) için.

[ 106.001 ] ( NQ )

(It is a great Grace and Protection from Allah), for the taming of the Quraish,

[ 106.002 ] ( KK )

إِيلاَفِهِمْ رِحْلَةَ الشِّتَاءِ وَالصَّيْفِ ﴿ ٢ ﴾

[ 106.002 ] ( MŞ )

(Özellikle) kışın (Yemen'e) ve yazın (Şam'a) seyahatlere alıştırdığı (onlara verilen birçok nimetten dolayı Allah’a kulluk etmiyorlarsa, hiç olmazsa, yolculuk ve ticaretleri konusunda onları güven ve selâmete kavuşturduğu) için,

[ 106.002 ] ( AY )

Kışın (Yemen’e) ve yazın (Şam’a) göç etmeğe alıştıkları için;

[ 106.002 ] ( EO )

Sefere iylâfları yazın, kışın.

[ 106.002 ] ( ES )

Kış ve yaz seferlerinde (faydalandıkları andlaşmaların) kadrini bilmiş olmaları için.

[ 106.002 ] ( NQ )

(And with all those Allah's Grace and Protections for their taming, We cause) the (Quraish) caravans to set forth safe in winter (to the south), and in summer (to the north without any fear),

[ 106.003 ] ( KK )

فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هَذَا الْبَيْتِ ﴿ ٣ ﴾

[ 106.003 ] ( MŞ )

Şu Beyt’in (Kâ'be’nin) Rabbine (bu nimetin bir şükrü ve itirafı olarak) kulluk etsinler. (Tevhîd, kulluğun, ibâdetlerin anahtarıdır.)

[ 106.003 ] ( AY )

Bu Beyt’in = Kâ'be’nin Rabbine ibâdet etsinler, (putlara tapmayı terk etsinler).

[ 106.003 ] ( EO )

Hiç olmazsa onun için kulluk etsinler rabbine bu Beytin.

[ 106.003 ] ( ES )

Bu Beyt (Kâbe)nin Rabbine kulluk etsinler.

[ 106.003 ] ( NQ )

So let them worship (Allah) the Lord of this House (the Ka'bah in Makkah).

[ 106.004 ] ( KK )

اَلَّذِي أَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَآمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ ﴿ ٤ ﴾

[ 106.004 ] ( MŞ )

(O Rab ki, Mekkelilerin Habeşlilerden aldıkları yiyeceklerle veya kıtlık senelerinde Yemen’den getirilen ürünlerle) onları açlıktan doyurdu (kurtardı) ve kendilerini (Fil ashâbının) korku(sun)dan emin (güvenli) kıldı.
(İlgili âyet-i kerimede şöyle buyrulur:
O vakit [Peygamberim] İbrâhim: “Ey Rabbim, bu [mekânı] emin [güvenli] bir belde [şehir] kıl. […] îman edenleri çeşitli meyvalarla rızıklandır!” diye dua etmişti. Bk. Bakara 2/126.)

[ 106.004 ] ( AY )

O Rab ki, onları açlıktan doyurdu ve kendilerini (Ashâb-ı Fîl’in saldığı) korkudan emîn kıldı...

[ 106.004 ] ( EO )

Ki onları açlıktan doyurdu, ve korkudan emîn buyurdu.

[ 106.004 ] ( ES )

O, kendilerini açlıktan kurtararak beslemiştir ve her tehlikeye karşı onlara emniyet vermiştir.

[ 106.004 ] ( NQ )

(He) Who has fed them against hunger, and has made them safe from fear.