HÜMEZE SURESİ

[ 104.001 ] ( KK )

وَيْلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لُمَزَةٍ ﴿ ١ ﴾

[ 104.001 ] ( MŞ )

Arkadan çekiştirmeyi (gıybet etmeyi), yüze karşı (el, kaş ve göz hareketleriyle) ayıplamayı ve alay etmeyi âdet (huy) hâline getiren herkese veyl (şiddetli azap) olsun!
(Hadis-i şerifte buyruldu:
Allahü teâlâ’nın kullarının en kötüleri başkalarının lâflarını taşıyanlar, birbirlerini sevenlerin arasını açanlar, suçsuz, gü­nahsız kimselerin kusurlarını ortaya çıkarmaya çalışanlardır. Bk. Buhârî, Edebu'l-müfred, s. 119; Münzirî, Tergîb, III, 325.)

[ 104.001 ] ( AY )

Azap olsun, (insanları arkalarından çekiştiren) her ayıplayıcıya, yüzlerine karşı dil uzatıcıya!...

[ 104.001 ] ( EO )

Veyl bütün «hümeze lümeze» güruhuna.

[ 104.001 ] ( ES )

Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, göz kaş hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline!

[ 104.001 ] ( NQ )

Woe to every slanderer and backbiter.

[ 104.002 ] ( KK )

اَلَّذِي جَمَعَ مَالاً وَعَدَّدَهُ ﴿ ٢ ﴾

[ 104.002 ] ( MŞ )

(İnsanları açıktan ve gizli olarak ayıplayan) o (kişi), mal toplayan ve onu (Allah'a itâat yolunda harcamayıp) tekrar tekrar sayan (zamanın şartlarına göre biriktiren)dir.
(İlgili âyet-i kerimelerde buyruldu:
O, hayrı alabildiğine engelleyen[dir]. Bk. Kâf 50/25; Kalem 68/12.
O, [mal ve para] toplayıp kaba [kasaya] dolduran [ve Allah yolunda gerekli harcamayı yapmayandır]. Bk. Meâric 70/18.)

[ 104.002 ] ( AY )

O ki, bir çok mal toplamış ve onu sayıp durmaktadır...

[ 104.002 ] ( EO )

Ona ki bir mal toplamış ve onu saymaktadır.

[ 104.002 ] ( ES )

Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline!

[ 104.002 ] ( NQ )

Who has gathered wealth and counted it,

[ 104.003 ] ( KK )

يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُ أَخْلَدَهُ ﴿ ٣ ﴾

[ 104.003 ] ( MŞ )

Malının kendisini ebedî (sonsuz) kılacağını sanır. (Malının çokluğunun sebep olduğu tûl-i emel ve gafleti, onu böyle bir zanna sürükler.)

[ 104.003 ] ( AY )

Sanıyor ki, onun malı, kendisini (dünyada) ebedîleştirecektir.

[ 104.003 ] ( EO )

Malı kendisini muhalled kılmış sanır.

[ 104.003 ] ( ES )

Malının, kendisini ebedi yaşatacağını sanır.

[ 104.003 ] ( NQ )

He thinks that his wealth will make him last forever!

[ 104.004 ] ( KK )

كَلاَّ لَيُنْبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِ ﴿ ٤ ﴾

[ 104.004 ] ( MŞ )

Hayır (malı onu ölümsüzleştirmez. İnsanı ebedileştiren îman, ilim ve sâlih amellerdir ki, ona cennette ancak Mü’minler kavuşabileceklerdir). Yemin olsun ki o, hutameye atılacaktır.

[ 104.004 ] ( AY )

Hayır, (malı onu kurtaramaz). Muhakkak o Hutame’ye (ateşe) atılacaktır.

[ 104.004 ] ( EO )

Hayır celâlim hakkı için atılacaktır o (tamuya) hutameye.

[ 104.004 ] ( ES )

Hayır, andolsun ki, o hutame (cehennem)ye atılacaktır.

[ 104.004 ] ( NQ )

Nay! Verily, he will be thrown into the crushing Fire.

[ 104.005 ] ( KK )

وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحُطَمَةُ ﴿ ٥ ﴾

[ 104.005 ] ( MŞ )

(Ey Resûlüm,) hutamenin ne olduğunu sana bildiren nedir? (Sen onun ne olduğunu bilir misin?) 

[ 104.005 ] ( AY )

Bildin mi Hutame nedir?:

[ 104.005 ] ( EO )

Ve bildin mi hutame ne?

[ 104.005 ] ( ES )

Hutame'nin ne olduğunu bilir misin?

[ 104.005 ] ( NQ )

And what will make you know what the crushing Fire is?

[ 104.006 ] ( KK )

نَارُ اللَّهِ الْمُوقَدَةُ ﴿ ٦ ﴾

[ 104.006 ] ( MŞ )

O, Allah'ın (emir ve kudretiyle hiç sönmemek üzere) tutuşturulmuş (cehennem) ateşidir. (O’nu söndürmeye kimsenin gücü yetmez.)

[ 104.006 ] ( AY )

O, Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir.

[ 104.006 ] ( EO )

Allahın tutuşturulmuş ateşi.

[ 104.006 ] ( ES )

O, kalplerin içine işleyecek, Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir.

[ 104.006 ] ( NQ )

The fire of Allah, kindled,

[ 104.007 ] ( KK )

اَلَّتِي تَطَّلِعُ عَلَى الْأَفْئِدَةِ ﴿ ٧ ﴾

[ 104.007 ] ( MŞ )

O (ateş yandıkça tırmanıp) kalplerin tâ üstüne çıkar (içine işler).

[ 104.007 ] ( AY )

Öyle ki, onun acısı kalplere kadar girer.

[ 104.007 ] ( EO )

Ki çıkar gönüller üstüne

[ 104.007 ] ( ES )

O, kalplerin içine işleyecek, Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir.

[ 104.007 ] ( NQ )

Which leaps up over the hearts,

[ 104.008 ] ( KK )

إِنَّهَا عَلَيْهِمْ مُؤْصَدَةٌ ﴿ ٨ ﴾

[ 104.008 ] ( MŞ )

O (ateşin kapıları da) onların üstüne sıkıca kapatılmıştır. (Üzerlerine kapıları sımsıkı kapatılmış bir ateş [Beled 90/20] ile) 

[ 104.008 ] ( AY )

O (ateş), kapatılacaktır onların üstüne;

[ 104.008 ] ( EO )

O kapatılacaktır onlar üstüne.

[ 104.008 ] ( ES )

Cehennemlikler, dikilmiş direklere bağlı oldukları halde, o ateşin kapıları üzerlerine kapatılacaktır.

[ 104.008 ] ( NQ )

Verily, it shall be closed in on them,

[ 104.009 ] ( KK )

فِي عَمَدٍ مُمَدَّدَةٍ ﴿ ٩ ﴾

[ 104.009 ] ( MŞ )

(Kendileri) uzatılmış sütun(lara bağlı) olarak (azap göreceklerdir).

[ 104.009 ] ( AY )

Uzatılmış direklere bağlı oldukları hâlde...

[ 104.009 ] ( EO )

Uzatılmış sütunlarda üzerlerine kapatılacaktır.

[ 104.009 ] ( ES )

Cehennemlikler, dikilmiş direklere bağlı oldukları halde, o ateşin kapıları üzerlerine kapatılacaktır.

[ 104.009 ] ( NQ )

In pillars stretched forth (i.e. they will be punished in the Fire with pillars, etc.).