ADİYAT SURESİ

[ 100.001 ] ( KK )

وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا ﴿ ١ ﴾

[ 100.001 ] ( MŞ )

Yemin olsun o harıl harıl (ses çıkararak gaza/savaş yolunda) koşan (at)lara,

[ 100.001 ] ( AY )

And olsun, soluyarak koşanlara (gâzilerin atlarına),

[ 100.001 ] ( EO )

O harıl harıl koşular koşan.

[ 100.001 ] ( ES )

O harıl harıl (savaşa) koşanlara,

[ 100.001 ] ( NQ )

By the (steeds) that run, with panting (breath),

[ 100.002 ] ( KK )

فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا ﴿ ٢ ﴾

[ 100.002 ] ( MŞ )

O (tırnaklarıyla yerden) ateş çıkaran (at)lara,

[ 100.002 ] ( AY )

O tırnaklarıyla ateş çakanlara,

[ 100.002 ] ( EO )

Çakarak da ateşler saçan.

[ 100.002 ] ( ES )

(Tırnaklarıyla yerden) ateş çıkaranlara,

[ 100.002 ] ( NQ )

Striking sparks of fire (by their hooves),

[ 100.003 ] ( KK )

فَالْمُغِيرَاتِ صُبْحًا ﴿ ٣ ﴾

[ 100.003 ] ( MŞ )

Sabah vakti akın eden (at)lara,

[ 100.003 ] ( AY )

Sabah vakti akın edenlere,

[ 100.003 ] ( EO )

Ve sabahleyin baskın basan.

[ 100.003 ] ( ES )

Sabahleyin akın edenlere,

[ 100.003 ] ( NQ )

And scouring to the raid at dawn

[ 100.004 ] ( KK )

فَأَثَرْنَ بِهِ نَقْعًا ﴿ ٤ ﴾

[ 100.004 ] ( MŞ )

(Koşarak) toz koparan (at)lara,

[ 100.004 ] ( AY )

Nihâyet, o vakit toz duman koparanlara,

[ 100.004 ] ( EO )

Derken savurup da bir toz duman

[ 100.004 ] ( ES )

Tozu dumana karıştıranlara,

[ 100.004 ] ( NQ )

And raise the dust in clouds the while,

[ 100.005 ] ( KK )

فَوَسَطْنَ بِهِ جَمْعًا ﴿ ٥ ﴾

[ 100.005 ] ( MŞ )

(Düşman) topluluğun(un) içine dalan (at)lara yemin olsun ki:

[ 100.005 ] ( AY )

Böylece, o dem, düşman topluluğu ortasına girenlere ki,

[ 100.005 ] ( EO )

Bir derneği o demde ortalayan: kuvvetlere kasem eylerim ki.

[ 100.005 ] ( ES )

Derken bir topluluğun ortasına dalanlara yemin ederim ki,

[ 100.005 ] ( NQ )

Penetrating forthwith as one into the midst (of the foe);

[ 100.006 ] ( KK )

إِنَّ الْإِنْسَانَ لِرَبِّهِ لَكَنُودٌ ﴿ ٦ ﴾

[ 100.006 ] ( MŞ )

Muhakkak insan (veya o kâfir insan) Rabbin(in vediği nimetler)e karşı çok nankördür.

[ 100.006 ] ( AY )

Muhakkak insan Rabbine karşı çok nankördür.

[ 100.006 ] ( EO )

Pek nankördür o insan rabbine.

[ 100.006 ] ( ES )

Şüphesiz insan, Rabbine karşı çok nankördür.

[ 100.006 ] ( NQ )

Verily! Man (disbeliever) is ungrateful to his Lord;

[ 100.007 ] ( KK )

وَإِنَّهُ عَلَى ذَلِكَ لَشَهِيدٌ ﴿ ٧ ﴾

[ 100.007 ] ( MŞ )

Hiç şüphe yok ki, kendisi (veya Hak teâlâ) da buna hakkıyle şâhittir.

[ 100.007 ] ( AY )

İnsan da, bu nankör oluşuna şâhittir.

[ 100.007 ] ( EO )

Ve o kendi şâhiddir buna

[ 100.007 ] ( ES )

Ve kendisi de buna şahittir.

[ 100.007 ] ( NQ )

And to that fact he bears witness (by his deeds);

[ 100.008 ] ( KK )

وَإِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَدِيدٌ ﴿ ٨ ﴾

[ 100.008 ] ( MŞ )

Gerçekten o, malı sevdiği için çok katı (cimri)dir.

[ 100.008 ] ( AY )

Gerçekten o, malı sevdiği için çok cimridir.

[ 100.008 ] ( EO )

Ve o sevdiği için serveti katıdır, çetindir ona.

[ 100.008 ] ( ES )

Gerçekten o dünya malını çok sevdiği için katıdır.

[ 100.008 ] ( NQ )

And verily, he is violent in the love of wealth.

[ 100.009 ] ( KK )

أَفَلاَ يَعْلَمُ إِذَا بُعْثِرَ مَا فِي الْقُبُورِ ﴿ ٩ ﴾

[ 100.009 ] ( MŞ )

Fakat (hâlâ) o (insan) bilmez mi ki: Kabirlerdeki (ölü)ler (diriltilip) çıkarıldığında, 

[ 100.009 ] ( AY )

Fakat bilmez mi o insan, kabirlerdeki ölüler diriltilip çıkarıldığı;

[ 100.009 ] ( EO )

Fakat bilmiyecek mi? Deşlidiği zaman o kabirdekiler

[ 100.009 ] ( ES )

Bilmiyor mu ki, kabirlerin içindekiler fırlatılacak.

[ 100.009 ] ( NQ )

Knows he not that when the contents of the graves are brought out and poured forth (all mankind is resurrected).

[ 100.010 ] ( KK )

وَحُصِّلَ مَا فِي الصُّدُورِ ﴿ ١٠ ﴾

[ 100.010 ] ( MŞ )

Göğüslerde (kalplerde hayır ve şerre ait) ne varsa derlenip toparlandığında (veya açıklandığında),

[ 100.010 ] ( AY )

Ve (iyi veya kötü) kalplerde ne varsa ayrılıb açıklandığı zaman, o gün Rableri, onlardan (gizli ve aşikâr bütün yaptıklarından) haberdardır.

[ 100.010 ] ( EO )

Ve derildiği zaman o sadırdakiler

[ 100.010 ] ( ES )

Ve sinelerin içindekiler derlenecek.

[ 100.010 ] ( NQ )

And that which is in the breasts (of men) shall be made known.

[ 100.011 ] ( KK )

إِنَّ رَبَّهُمْ بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَخَبِيرٌ ﴿ ١١ ﴾

[ 100.011 ] ( MŞ )

Hiç şüphe yok Rableri o (kıyâmet) gün(ünde) onlar(ın her hâlin)den elbette haberdârdır (gizli ve açık bütün yaptıklarını tamamiyle bilip cezalarını verecektir).

[ 100.011 ] ( AY )

Ve (iyi veya kötü) kalplerde ne varsa ayrılıb açıklandığı zaman, o gün Rableri, onlardan (gizli ve aşikâr bütün yaptıklarından) haberdardır.

[ 100.011 ] ( EO )

O gün o rableri onlara elbette habîrdir.

[ 100.011 ] ( ES )

O gün Rableri onların bütün yaptıklarından haberdardır

[ 100.011 ] ( NQ )

Verily, that Day (i.e. the Day of Resurrection) their Lord will be Well-Acquainted with them (as to their deeds), (and will reward them for their deeds).