ALAK SURESİ
[ 096.001 ] | ( KK ) |
اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ ﴿ ١ ﴾ |
[ 096.001 ] | ( MŞ ) |
(Ey Resûlüm, besmele getirerek) (her şeyi) yaratan Rabbinin ismi ile (Kur'ân'ı) oku. |
[ 096.001 ] | ( AY ) |
(Ey Resûlüm, besmele getirerek) Rabbinin adı ile (Kurânı) oku ki, (her şeyi) o yarattı. |
[ 096.001 ] | ( EO ) |
Oku ismiyle o rabbının ki yarattı. |
[ 096.001 ] | ( ES ) |
Yaratan Rabbinin adıyla oku! |
[ 096.001 ] | ( NQ ) |
Read! In the Name of your Lord, Who has created (all that exists), |
[ 096.002 ] | ( KK ) |
خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍ ﴿ ٢ ﴾ |
[ 096.002 ] | ( MŞ ) |
O, (yarattıklarının en şereflisi olan) insan (cinsin)i bir aleka (embriyo)dan yarattı. (O putlara ibâdet edenlere bunu söyle! Belki düşünürler de kendi elleriyle yaptıkları putların değil, ancak kendilerini ve her şeyi yaratan varlığın ibâdete, hamde ve senâya lâyık olduğunu anlarlar. ) |
[ 096.002 ] | ( AY ) |
İnsanı bir kan pıhtısından yarattı. |
[ 096.002 ] | ( EO ) |
İnsanı bir alaktan yarattı. |
[ 096.002 ] | ( ES ) |
O, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı. |
[ 096.002 ] | ( NQ ) |
Has created man from a clot (a piece of thick coagulated blood). |
[ 096.003 ] | ( KK ) |
اِقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ ﴿ ٣ ﴾ |
[ 096.003 ] | ( MŞ ) |
Oku! Rabbin sonsuz kerem sâhibi (kulların câhilliklerine karşı hilmi ile muamele edip onları cezalandırmakta acele etmeyen veya bilgisizliklerini affedip bağışlayan yahut karşılıksız ikram eden)dir. |
[ 096.003 ] | ( AY ) |
Oku... Senin Rabbin nihâyetsiz kerem sahibidir. |
[ 096.003 ] | ( EO ) |
Oku, o keremine nihayet olmıyan rabbındır |
[ 096.003 ] | ( ES ) |
Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. |
[ 096.003 ] | ( NQ ) |
Read! And your Lord is the Most Generous, |
[ 096.004 ] | ( KK ) |
اَلَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ ﴿ ٤ ﴾ |
[ 096.004 ] | ( MŞ ) |
O (Rab) ki, kalemle (yazmayı) öğretti. |
[ 096.004 ] | ( AY ) |
Ki O, kalem ile (yazıyı) öğretti, |
[ 096.004 ] | ( EO ) |
Kalem ile öreten de. |
[ 096.004 ] | ( ES ) |
Rab ki kalemle yazmayı öğretti. |
[ 096.004 ] | ( NQ ) |
Who has taught (the writing) by the pen [the first person to write was Prophet Idrees (Enoch)], |
[ 096.005 ] | ( KK ) |
عَلَّمَ الْإِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ ﴿ ٥ ﴾ |
[ 096.005 ] | ( MŞ ) |
O, insan(d)a (öğrenme kâbiliyeti yaratarak, ona deliller gösterip
âyetler indirerek) bilmediğini öğretti. |
[ 096.005 ] | ( AY ) |
İnsana bilmediği şeyleri öğretti. |
[ 096.005 ] | ( EO ) |
O insana bilmediği şeyleri öğretti. |
[ 096.005 ] | ( ES ) |
İnsana bilmediği şeyleri öğretti. |
[ 096.005 ] | ( NQ ) |
Has taught man that which he knew not. |
[ 096.006 ] | ( KK ) |
كَلاَّ إِنَّ الْإِنْسَانَ لَيَطْغَى ﴿ ٦ ﴾ |
[ 096.006 ] | ( MŞ ) |
Hayır! (Rabbinin bunca iyiliğine, ihsânına rağmen o) insan
(küfretmek, tebliğde bulunan peygamberi ve âyetleri inkâr etmek
suretiyle) gerçekten azar (kibirlilikte direnir). |
[ 096.006 ] | ( AY ) |
Şüphesiz (kâfir) insan azgınlık eder, |
[ 096.006 ] | ( EO ) |
Sakın okumamak etme, çünkü insan muhakkak tuğyan eder |
[ 096.006 ] | ( ES ) |
Hayır! Doğrusu (kâfir) insan azgınlık eder. |
[ 096.006 ] | ( NQ ) |
Nay! Verily, man does transgress all bounds (in disbelief and evil deed, etc.). |
[ 096.007 ] | ( KK ) |
أَنْ رَآهُ اسْتَغْنَى ﴿ ٧ ﴾ |
[ 096.007 ] | ( MŞ ) |
Kendisini (mal ve şöhretinden dolayı) müstağni (zengin, hiç bir şeye ihtiyaç duymadığını) gördüğü için (azar). |
[ 096.007 ] | ( AY ) |
Kendini (sahip olduğu mal ile Allahdan) müstağni görmekle... |
[ 096.007 ] | ( EO ) |
Kendini müstağni görmekle. |
[ 096.007 ] | ( ES ) |
Kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için. |
[ 096.007 ] | ( NQ ) |
Because he considers himself self-sufficient. |
[ 096.008 ] | ( KK ) |
إِنَّ إِلَى رَبِّكَ الرُّجْعَى ﴿ ٨ ﴾ |
[ 096.008 ] | ( MŞ ) |
(Ey insan,) şüphesiz dönüş(ün) ancak Rabbinedir (Âhirette O'nun huzurunda bu azgınlığının hesabını vereceksin). |
[ 096.008 ] | ( AY ) |
Muhakkak ki, (ey insan!) Nihâyet Rabbinedir dönüş. |
[ 096.008 ] | ( EO ) |
Her halde nihayet rabbınadır dönüş. |
[ 096.008 ] | ( ES ) |
Muhakkak ki dönüş mutlaka Rabbinedir. |
[ 096.008 ] | ( NQ ) |
Surely! Unto your Lord is the return. |
[ 096.009 ] | ( KK ) |
أَرَأَيْتَ الَّذِي يَنْهَى ﴿ ٩ ﴾ |
[ 096.009 ] | ( MŞ ) |
(Ey Resûlüm!) Gördün mü şu men edeni? |
[ 096.009 ] | ( AY ) |
(9-10) Gördün mü, namaz kıldığı zaman peygamberi yasaklayanı. |
[ 096.009 ] | ( EO ) |
Baksan a: o nehyedene |
[ 096.009 ] | ( ES ) |
Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü? |
[ 096.009 ] | ( NQ ) |
Have you (O Muhammad ( )) seen him (i.e. Abu Jahl) who prevents, |
[ 096.010 ] | ( KK ) |
عَبْدًا إِذَا صَلَّى ﴿ ١٠ ﴾ |
[ 096.010 ] | ( MŞ ) |
Bir kulu namaz kılarken. (Peygamberi namazdan engellemek isteyen Ebû
Cehil adındaki o adamın eylem plânını bildin mi?) |
[ 096.010 ] | ( AY ) |
(9-10) Gördün mü, namaz kıldığı zaman peygamberi yasaklayanı. |
[ 096.010 ] | ( EO ) |
Bir kulu namaz kıldığında. |
[ 096.010 ] | ( ES ) |
Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü? |
[ 096.010 ] | ( NQ ) |
A slave (Muhammad ( )) when he prays? |
[ 096.011 ] | ( KK ) |
أَرَأَيْتَ إِنْ كَانَ عَلَى الْهُدَى ﴿ ١١ ﴾ |
[ 096.011 ] | ( MŞ ) |
Gördün mü (o adamın cüretini)? Ya o (namazı engellenmek istenen kul/peygamber, Allahın gösterdiği) doğru yol (olan hak yol)da ise, |
[ 096.011 ] | ( AY ) |
(11-12) Ya o peygamber hidâyet üzere ise; ya da takvâ ile emrediyorsa!... |
[ 096.011 ] | ( EO ) |
Baksan a, o hidayet üzere giderse. |
[ 096.011 ] | ( ES ) |
Gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) doğru yolda olur, |
[ 096.011 ] | ( NQ ) |
Tell me, if he (Muhammad ( )) is on the guidance (of Allah)? |
[ 096.012 ] | ( KK ) |
أَوْ أَمَرَ بِالتَّقْوَى ﴿ ١٢ ﴾ |
[ 096.012 ] | ( MŞ ) |
Yahut takvayı (iyiliği söyleyip putlara tapmamayı) emretti ise? |
[ 096.012 ] | ( AY ) |
(11-12) Ya o peygamber hidâyet üzere ise; ya da takvâ ile emrediyorsa!... |
[ 096.012 ] | ( EO ) |
Yâhud takva ile emrederse fenâ mı? |
[ 096.012 ] | ( ES ) |
Veya kötülüklerden sakınmayı emrederse? |
[ 096.012 ] | ( NQ ) |
Or enjoins piety? |
[ 096.013 ] | ( KK ) |
أَرَأَيْتَ إِنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّى ﴿ ١٣ ﴾ |
[ 096.013 ] | ( MŞ ) |
Gördün mü, ya o (adam/Ebû Cehil Kur'ânı) yalanladı ve (îmandan) yüz çevirdi ise, |
[ 096.013 ] | ( AY ) |
(13-14) O (Kâfir Ebû Cehil de Kurânı) yalanlıyor ve (îmandan) yüz çeviriyorsa; bilmedi mi ki, Allah, (o kâfirin yaptıklarını) görüyor, (cezasını verecektir)!... |
[ 096.013 ] | ( EO ) |
Baksan a: tekzîb eder, aksine giderse iyi mi? |
[ 096.013 ] | ( ES ) |
Gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar, yüzçevirirse, |
[ 096.013 ] | ( NQ ) |
Tell me if he (the disbeliever, Abu Jahl) denies (the truth, i.e. this Qur'an), and turns away? |
[ 096.014 ] | ( KK ) |
أَلَمْ يَعْلَمْ بِأَنَّ اللَّهَ يَرَى ﴿ ١٤ ﴾ |
[ 096.014 ] | ( MŞ ) |
O (adam,) Allah'ın (her şeyi) görmekte olduğunu hiç bilmez mi? |
[ 096.014 ] | ( AY ) |
(13-14) O (Kâfir Ebû Cehil de Kurânı) yalanlıyor ve (îmandan) yüz çeviriyorsa; bilmedi mi ki, Allah, (o kâfirin yaptıklarını) görüyor, (cezasını verecektir)!... |
[ 096.014 ] | ( EO ) |
Her halde Allahın görüyorduğunu bilmiyor mu? |
[ 096.014 ] | ( ES ) |
O adam, Allah'ın kendini gördüğünü hiç bilmiyor mu? |
[ 096.014 ] | ( NQ ) |
Knows he not that Allah does see (what he does)? |
[ 096.015 ] | ( KK ) |
كَلاَّ لَئِنْ لَمْ يَنْتَهِ لَنَسْفَعاً بِالنَّاصِيَةِ ﴿ ١٥ ﴾ |
[ 096.015 ] | ( MŞ ) |
Hayır (Peygamberi namazdan alıkoymak istiyen o müşrik Ebû Cehil, eyleminden vazgeçsin)! Yemin olsun, eğer (aklını başına alıp) vazgeçmezse, muhakkak onu aln(ındaki saç)ından (perçeminden) yakalar (ateşe sürükler)iz. |
[ 096.015 ] | ( AY ) |
(Peygamberi namazdan alıkoymak isteyen kâfir Ebû Cehil, teşebbüs ve düşüncelerinden) vazgeçsin. Celâlim hakkı için, eğer (aklını başına alıp) vazgeçmezse, muhakkak onu perçeminden yakalayıp (ateşe) sürükleyeceğiz: |
[ 096.015 ] | ( EO ) |
Sakın, Celâlim hakkı için eğer (akıllanıp) vaz geçmezse muhakkak sürükleyeceğiz elbet biz o alnı. |
[ 096.015 ] | ( ES ) |
Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz. |
[ 096.015 ] | ( NQ ) |
Nay! If he (Abu Jahl) ceases not, We will catch him by the forelock, |
[ 096.016 ] | ( KK ) |
نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍ ﴿ ١٦ ﴾ |
[ 096.016 ] | ( MŞ ) |
O yalancı (ve) günahkâr aln(ındaki saç)ı(ndan perçeminden tutar, cehenneme atarız). |
[ 096.016 ] | ( AY ) |
Yalancı, günahkâr perçeminden...(Perçem sahibi o yalancı müşriki sürükleyib cehenneme atacağız). |
[ 096.016 ] | ( EO ) |
Yalancı, câni bir alnı. |
[ 096.016 ] | ( ES ) |
Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz. |
[ 096.016 ] | ( NQ ) |
A lying, sinful forelock! |
[ 096.017 ] | ( KK ) |
فَلْيَدْعُ نَادِيَه ﴿ ١٧ ﴾ |
[ 096.017 ] | ( MŞ ) |
O zaman (gücü yetiyorsa) meclisini (kendisine yardım eden adamlarını, aşiretini) çağırsın. |
[ 096.017 ] | ( AY ) |
O vakit, (kendisine yardım için) taraftarlarını çağırıb toplasın. |
[ 096.017 ] | ( EO ) |
O vakıt çağırsın o kurultayını, meclisini. |
[ 096.017 ] | ( ES ) |
O zaman o taraftarlarını yardıma çağırsın. |
[ 096.017 ] | ( NQ ) |
Then, let him call upon his council (of helpers), |
[ 096.018 ] | ( KK ) |
سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَ ﴿ ١٨ ﴾ |
[ 096.018 ] | ( MŞ ) |
Biz (de onu cezalandırmak için azap melekleri olan) zebanîleri çağıracağız. |
[ 096.018 ] | ( AY ) |
Biz, (onu cehenneme atsınlar diye) Zebânîleri çağıracağız. |
[ 096.018 ] | ( EO ) |
Biz, çağıracağız zebanileri. |
[ 096.018 ] | ( ES ) |
Biz de Zebanileri çağıracağız. |
[ 096.018 ] | ( NQ ) |
We will call the guards of Hell (to deal with him)! |
[ 096.019 ] | ( KK ) |
كَلاَّ لاَ تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ ﴿ ١٩ ﴾ |
[ 096.019 ] | ( MŞ ) |
Hayır! (Durum Ebû Cehil'in zannettiği gibi değildir. Onun yolu
sapıklıktır.) Sakın on(un namazını terk et hususundaki çağrısın)a
uyma, secdene (namazına) devam et (Allah için namaz kıl.) (İtâat) ve
(ibâdetle Rabbinin rahmetine) yaklaş1. |
[ 096.019 ] | ( AY ) |
Hayır, (Ebû Cehlin yolu sapıktır). Sakın onu dinleme, secdene
(namazına) devam et de (Rabbinin rahmetine) yaklaş, (Ey Resûlüm!) |
[ 096.019 ] | ( EO ) |
Sakın onu dinleme de secde et ve yaklaş. |
[ 096.019 ] | ( ES ) |
Sakın onu dinleme de (Rabbine) secde et ve yaklaş. |
[ 096.019 ] | ( NQ ) |
Nay! (O Muhammad ( ))! Do not obey him (Abu Jahl). Fall prostrate and draw near to Allah! |