İNFİTAR SURESİ
[ 082.001 ] | ( KK ) |
إِذَا السَّمَاءُ انْفَطَرَتْ ﴿ ١ ﴾ |
[ 082.001 ] | ( MŞ ) |
Semâ (gök) yarıldığı zaman, |
[ 082.001 ] | ( AY ) |
Semâ yarıldığı zaman, |
[ 082.001 ] | ( EO ) |
Semâ çatladığı vakıt. |
[ 082.001 ] | ( ES ) |
Gök çatladığı vakit, |
[ 082.001 ] | ( NQ ) |
When the heaven is cleft asunder. |
[ 082.002 ] | ( KK ) |
وَإِذَا الْكَوَاكِبُ انْتَثَرَتْ ﴿ ٢ ﴾ |
[ 082.002 ] | ( MŞ ) |
Yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman, |
[ 082.002 ] | ( AY ) |
Yıldızlar dökülüb saçıldığı zaman, |
[ 082.002 ] | ( EO ) |
Ve Yıldızlar döküldüğü vakıt. |
[ 082.002 ] | ( ES ) |
Yıldızlar döküldüğü vakit, |
[ 082.002 ] | ( NQ ) |
And when the stars have fallen and scattered; |
[ 082.003 ] | ( KK ) |
وَإِذَا الْبِحَارُ فُجِّرَتْ ﴿ ٣ ﴾ |
[ 082.003 ] | ( MŞ ) |
Denizler fışkırtıldığı (veya kaynatılıp birbirine karıştığı,) (tek
deniz hâline geldiği veya denizler kuruduğu) zaman, |
[ 082.003 ] | ( AY ) |
Denizler kaynatılıb birbirine karıştırıldığı zaman, |
[ 082.003 ] | ( EO ) |
Ve denizler akıtıldığı vakıt. |
[ 082.003 ] | ( ES ) |
Denizler yarılıp akıtıldığı vakit, |
[ 082.003 ] | ( NQ ) |
And when the seas are burst forth; |
[ 082.004 ] | ( KK ) |
وَإِذَا الْقُبُورُ بُعْثِرَتْ ﴿ ٤ ﴾ |
[ 082.004 ] | ( MŞ ) |
Kabirlerin içi dışına getirildiği (ölüler diriltilip çıkarıldığı) zaman: |
[ 082.004 ] | ( AY ) |
Kabirler deşildiği zaman, |
[ 082.004 ] | ( EO ) |
Ve kabirler deşildiği vakıt. |
[ 082.004 ] | ( ES ) |
Kabirlerin içi dışına getirildiği vakit, |
[ 082.004 ] | ( NQ ) |
And when the graves are turned upside down (and they bring out their contents) |
[ 082.005 ] | ( KK ) |
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ وَأَخَّرَتْ ﴿ ٥ ﴾ |
[ 082.005 ] | ( MŞ ) |
(O gün) her nefis, (dünyada amel olarak) ne (yapıp) öne sürdüğünü ve ne (yapmayıp) geride bıraktığını bilmiştir (bilecektir). |
[ 082.005 ] | ( AY ) |
Herkes (dünyada) yaptığı iyiliği ve bıraktığı kötülüğü bilecektir. |
[ 082.005 ] | ( EO ) |
Bilir bir nefis: nedir takdîm ettiği ve te'hîr ettiği? |
[ 082.005 ] | ( ES ) |
Herkes neyi önünden gönderdiğini ve neyi geri bıraktığını bilir. |
[ 082.005 ] | ( NQ ) |
(Then) a person will know what he has sent forward and (what he has) left behind (of good or bad deeds). |
[ 082.006 ] | ( KK ) |
يَاأَيُّهَا الْاِنْسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ ﴿ ٦ ﴾ |
[ 082.006 ] | ( MŞ ) |
Ey (kâfir) insan! Kerîm (ihsân ve nimetleri bol) olan Rabbine karşı seni aldatan nedir? (Niçin emirlerini yapmayarak ona isyân ediyorsun?) |
[ 082.006 ] | ( AY ) |
Ey (kâfir) insan! Kerîm olan Rabbine karşı seni aldatan ne? |
[ 082.006 ] | ( EO ) |
Ey insan! Ne mağrur etti seni o kerîm Rabbına? |
[ 082.006 ] | ( ES ) |
Ey insan! İhsanı bol Rabb'ine karşı seni aldatan nedir? |
[ 082.006 ] | ( NQ ) |
O man! What has made you careless concerning your Lord, the Most Generous? |
[ 082.007 ] | ( KK ) |
الَّذِي خَلَقَكَ فَسَوَّاكَ فَعَدَلَكَ ﴿ ٧ ﴾ |
[ 082.007 ] | ( MŞ ) |
O (Allah ki,) seni yaratıp düzgün ve dengeli kıldı, (organlarını) uygun ve ölçülü yaptı. |
[ 082.007 ] | ( AY ) |
O Rab ki, seni yarattı, seni (sağlam insan) düzenine koydu, sana uygun bir biçim verdi. |
[ 082.007 ] | ( EO ) |
Ki seni yarattı, düzenine koydu, tenasüb ve ı'tidal verdi. |
[ 082.007 ] | ( ES ) |
O Allah ki seni yarattı, seni düzgün yapılı kılıp ölçülü bir biçim verdi. |
[ 082.007 ] | ( NQ ) |
Who created you, fashioned you perfectly, and gave you due proportion; |
[ 082.008 ] | ( KK ) |
فِي أَيِّ صُورَةٍ مَا شَاءَ رَكَّبَكَ ﴿ ٨ ﴾ |
[ 082.008 ] | ( MŞ ) |
(Güzellik, çirkinlik, uzunluk, kısalık gibi) seni dilediği bir sûrette şekillendirdi. |
[ 082.008 ] | ( AY ) |
Seni, muhtelif sûretlerden dilediği bir şekilde terkib eyledi. |
[ 082.008 ] | ( EO ) |
Dilediği her hangi bir surette terkîb etti |
[ 082.008 ] | ( ES ) |
Seni dilediği her hangi bir şekilde parçalardan oluşturdu. |
[ 082.008 ] | ( NQ ) |
In whatever form He willed, He put you together. |
[ 082.009 ] | ( KK ) |
كَلاَّ بَلْ تُكَذِّبُونَ بِالدِّينِ ﴿ ٩ ﴾ |
[ 082.009 ] | ( MŞ ) |
Hayır (siz sadece Allah'ın keremini ve nimetlerini inkâr etmiyorsunuz), siz, hesap ve ceza gününü yalanlıyorsunuz. |
[ 082.009 ] | ( AY ) |
Hayır, (siz sadece Allahın keremini inkâr etmiyorsunuz,) aslında siz, hesap ve ceza gününü inkâr ediyorsunuz. |
[ 082.009 ] | ( EO ) |
Hayır hayır, doğrusu siz dîni tekzîb ediyor, cezaya inanmıyorsunuz. |
[ 082.009 ] | ( ES ) |
Hayır hayır, siz cezayı yalanlıyorsunuz. |
[ 082.009 ] | ( NQ ) |
Nay! But you deny the Recompense (reward for good deeds and punishment for evil deeds). |
[ 082.010 ] | ( KK ) |
وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ ﴿ ١٠ ﴾ |
[ 082.010 ] | ( MŞ ) |
Hâlbuki üzerinizde (söz ve hareketlerinizi daima) gözetleyiciler, |
[ 082.010 ] | ( AY ) |
Hâlbuki üzerinizde gözetleyici melekler var, |
[ 082.010 ] | ( EO ) |
Halbuki üzerinizde hâfızlar var. |
[ 082.010 ] | ( ES ) |
Oysa üzerinizde koruyucular var. |
[ 082.010 ] | ( NQ ) |
But verily, over you (are appointed angels in charge of mankind) to watch you, |
[ 082.011 ] | ( KK ) |
كِرَامًا كَاتِبِينَ ﴿ ١١ ﴾ |
[ 082.011 ] | ( MŞ ) |
(Amellerinizi yazan ve Allah katında) kerîm olan (çok şerefli)
kâtipler (yazıcı melekler) var. |
[ 082.011 ] | ( AY ) |
(Amellerinizi yazan ve Allah katında) kerîm olan kâtib melekler var; |
[ 082.011 ] | ( EO ) |
Kiram kâtibler var. |
[ 082.011 ] | ( ES ) |
Değerli yazıcılar |
[ 082.011 ] | ( NQ ) |
Kiraman (honourable) Katibin writing down (your deeds), |
[ 082.012 ] | ( KK ) |
يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ ﴿ ١٢ ﴾ |
[ 082.012 ] | ( MŞ ) |
(İyilik ve kötülük olarak) ne yaparsanız bilirler. |
[ 082.012 ] | ( AY ) |
Her ne yaparsanız bilirler... |
[ 082.012 ] | ( EO ) |
Her ne yaparsanız biliyorlar. |
[ 082.012 ] | ( ES ) |
Onlar, siz her ne yaparsanız bilirler |
[ 082.012 ] | ( NQ ) |
They know all that you do. |
[ 082.013 ] | ( KK ) |
إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ ﴿ ١٣ ﴾ |
[ 082.013 ] | ( MŞ ) |
Hiç şüphe yok ki, iyiler (Mü'minler/îmanlarında sâdık ve samimi olanlar), naîm (cennetin) de, |
[ 082.013 ] | ( AY ) |
Muhakkak ki iyiler, Naîm Cennetindedirler; |
[ 082.013 ] | ( EO ) |
Şüphesiz ki iyiler naîm içindedir. |
[ 082.013 ] | ( ES ) |
Kuşkusuz iyiler nimet içindedirler. |
[ 082.013 ] | ( NQ ) |
Verily, the Abrar (pious and righteous) will be in delight (Paradise); |
[ 082.014 ] | ( KK ) |
وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفِي جَحِيمٍ ﴿ ١٤ ﴾ |
[ 082.014 ] | ( MŞ ) |
Fâcirler (kâfirler) ise, cahîmde (cehennemde)dirler. |
[ 082.014 ] | ( AY ) |
Facirler (kâfirler) ise, cehennemdedirler. |
[ 082.014 ] | ( EO ) |
Ve şübhesiz ki fâcirler Cahîm içindedirler. |
[ 082.014 ] | ( ES ) |
Kötüler de cehennemdedirler. |
[ 082.014 ] | ( NQ ) |
And verily, the Fujjar (the wicked, disbelievers, sinners and evil-doers) will be in the blazing Fire (Hell), |
[ 082.015 ] | ( KK ) |
يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ الدِّينِ ﴿ ١٥ ﴾ |
[ 082.015 ] | ( MŞ ) |
Dîn (ceza) günü oraya (cehenneme) gireceklerdir. |
[ 082.015 ] | ( AY ) |
Hesap günü oraya atılacaklar... |
[ 082.015 ] | ( EO ) |
Din günü ona yaslanacaklardır. |
[ 082.015 ] | ( ES ) |
Ceza günü ona girecekler. |
[ 082.015 ] | ( NQ ) |
In which they will enter, and taste its burning flame on the Day of Recompense, |
[ 082.016 ] | ( KK ) |
وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَائِبِينَ ﴿ ١٦ ﴾ |
[ 082.016 ] | ( MŞ ) |
Oradan asla çıkarılacak değildirler. (Kabirlerinde de o ateşin sıkıntısından kurtulamayacaklardır.) |
[ 082.016 ] | ( AY ) |
Oradan asla çıkacak değillerdir. |
[ 082.016 ] | ( EO ) |
Ve ondan gâib olmıyacaklardır. |
[ 082.016 ] | ( ES ) |
Onlar o cehennemin gözünden kaçamazlar. |
[ 082.016 ] | ( NQ ) |
And they (Al-Fujjar) will not be absent therefrom (i.e. will not go out from the Hell). |
[ 082.017 ] | ( KK ) |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ ﴿ ١٧ ﴾ |
[ 082.017 ] | ( MŞ ) |
(Ey Resûlüm!) Dîn (ceza) günü nedir? bilir misin? |
[ 082.017 ] | ( AY ) |
Bildin mi, nedir hesap günü? |
[ 082.017 ] | ( EO ) |
Ve bildin mi nedir din günü? |
[ 082.017 ] | ( ES ) |
Ceza gününün ne olduğunu sen bilir misin? |
[ 082.017 ] | ( NQ ) |
And what will make you know what the Day of Recompense is? |
[ 082.018 ] | ( KK ) |
ثُمَّ مَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ ﴿ ١٨ ﴾ |
[ 082.018 ] | ( MŞ ) |
Evet, Dîn (ceza) günü nedir? bilir misin? (Dîn gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?) |
[ 082.018 ] | ( AY ) |
Evet, bildin mi nedir hesap günü? |
[ 082.018 ] | ( EO ) |
Evet bildin mi nedir din günü? |
[ 082.018 ] | ( ES ) |
Evet, bilir misin nedir acaba o ceza günü? |
[ 082.018 ] | ( NQ ) |
Again, what will make you know what the Day of Recompense is? |
[ 082.019 ] | ( KK ) |
يَوْمَ لاَ تَمْلِكُ نَفْسٌ لِنَفْسٍ شَيْئًا وَالْأَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِلَّهِ ﴿ ١٩ ﴾ |
[ 082.019 ] | ( MŞ ) |
O öyle bir gündür ki, kimse kimseye sahip olamaz (fayda veremez). O
gün emir (ve hüküm), yalnız Allah'ındır. |
[ 082.019 ] | ( AY ) |
Öyle bir gündür ki, kimse kimseye sahip olamaz, (fayda veremez). Emir ve hüküm, o gün yalnız Allahındır. |
[ 082.019 ] | ( EO ) |
O gün ki kimse kimse için bir şey'e mâlik olmaz, emir o gün yalnız Allahındır. |
[ 082.019 ] | ( ES ) |
O gün, hiç kimsenin başkası için hiçbir şeye sahip olamadığı gündür. O gün buyruk yalnız Allah'ındır. |
[ 082.019 ] | ( NQ ) |
(It will be) the Day when no person shall have power (to do) anything for another, and the Decision, that Day, will be (wholly) with Allah. |