MÜDDESSİR SURESİ
[ 074.001 ] | ( KK ) |
íóÇÃóíøõåóÇ ÇáúãõÏøóËøöÑõ ﴿ ١ ﴾ |
[ 074.001 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.001 ] | ( AY ) |
Ey (elbisesine) bürünen Peygamber! |
[ 074.001 ] | ( EO ) |
Ey bürünen (Müddessir)! |
[ 074.001 ] | ( ES ) |
Ey örtüsüne bürünen (Peygamber)! |
[ 074.001 ] | ( NQ ) |
O you (Muhammad ) enveloped (in garments)! |
[ 074.002 ] | ( KK ) |
Þõãú ÝóÃóäúÐöÑú ﴿ ٢ ﴾ |
[ 074.002 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.002 ] | ( AY ) |
Kalk da (kavmini Allah’ın azabı ile) korkut; (îman etmezlerse azaba uğrıyacaklarını kendilerine haber ver). |
[ 074.002 ] | ( EO ) |
Kalk artık inzar et. |
[ 074.002 ] | ( ES ) |
Kalk artık uyar. |
[ 074.002 ] | ( NQ ) |
Arise and warn! |
[ 074.003 ] | ( KK ) |
æóÑóÈøóßó ÝóßóÈøöÑú ﴿ ٣ ﴾ |
[ 074.003 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.003 ] | ( AY ) |
Rabbini yücelt, (O’nu tenzîh et). |
[ 074.003 ] | ( EO ) |
Ve rabbını artık büyükle. |
[ 074.003 ] | ( ES ) |
Sadece Rabbini yücelt. |
[ 074.003 ] | ( NQ ) |
And your Lord (Allah) magnify! |
[ 074.004 ] | ( KK ) |
æóËöíóÇÈóßó ÝóØóåøöÑú ﴿ ٤ ﴾ |
[ 074.004 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.004 ] | ( AY ) |
Elbiseni de (daima) temiz tut. |
[ 074.004 ] | ( EO ) |
Ve elbiseni artık temizle |
[ 074.004 ] | ( ES ) |
Elbiseni temizle. |
[ 074.004 ] | ( NQ ) |
And your garments purify! |
[ 074.005 ] | ( KK ) |
æóÇáÑøõÌúÒó ÝóÇåúÌõÑú ﴿ ٥ ﴾ |
[ 074.005 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.005 ] | ( AY ) |
Azaba vesile olan şeyleri terkde sebat et. |
[ 074.005 ] | ( EO ) |
Ve o pislikleri artık def' eyle. |
[ 074.005 ] | ( ES ) |
Pislikten sakın. |
[ 074.005 ] | ( NQ ) |
And keep away from Ar-Rujz (the idols)! |
[ 074.006 ] | ( KK ) |
æóáÇó Êóãúäõäú ÊóÓúÊóßúËöÑõ ﴿ ٦ ﴾ |
[ 074.006 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.006 ] | ( AY ) |
Az bir şey verip karşılığında çok şey isteme. |
[ 074.006 ] | ( EO ) |
Hem çoksunarak menn etme. |
[ 074.006 ] | ( ES ) |
Yaptığını çok görerek başa kakma. |
[ 074.006 ] | ( NQ ) |
And give not a thing in order to have more (or consider not your deeds of Allah's obedience as a favour to Allah). |
[ 074.007 ] | ( KK ) |
æóáöÑóÈøößó ÝóÇÕúÈöÑú ﴿ ٧ ﴾ |
[ 074.007 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.007 ] | ( AY ) |
Rabbinin rızası için sabret. |
[ 074.007 ] | ( EO ) |
Ve rabın için sabr eyle. |
[ 074.007 ] | ( ES ) |
Rabbin için sabret. |
[ 074.007 ] | ( NQ ) |
And be patient for the sake of your Lord (i.e. perform your duty to Allah)! |
[ 074.008 ] | ( KK ) |
ÝóÅöÐóÇ äõÞöÑó Ýöí ÇáäøóÇÞõæÑö ﴿ ٨ ﴾ |
[ 074.008 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.008 ] | ( AY ) |
O Sûr’a üfürüldüğü zaman, |
[ 074.008 ] | ( EO ) |
Çünkü o boru öttürüldü mü bir. |
[ 074.008 ] | ( ES ) |
O sûra üflendiği zaman, |
[ 074.008 ] | ( NQ ) |
Then, when the Trumpet is sounded (i.e. its second blowing); |
[ 074.009 ] | ( KK ) |
ÝóÐóáößó íóæúãóÆöÐò íóæúãñ ÚóÓöíÑñ ﴿ ٩ ﴾ |
[ 074.009 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.009 ] | ( AY ) |
İşte o kıyâmet vakti çok şiddetli bir gündür; |
[ 074.009 ] | ( EO ) |
O işte o gün pek zorlu gündür. |
[ 074.009 ] | ( ES ) |
İşte o gün pek zorlu bir gündür. |
[ 074.009 ] | ( NQ ) |
Truly, that Day will be a Hard Day. |
[ 074.010 ] | ( KK ) |
Úóáóì ÇáúßóÇÝöÑöíäó ÛóíúÑõ íóÓöíÑò ﴿ ١٠ ﴾ |
[ 074.010 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.010 ] | ( AY ) |
kâfirlere hiç kolay değildir. |
[ 074.010 ] | ( EO ) |
Kâfirlere hiç kolay değildir. |
[ 074.010 ] | ( ES ) |
Kâfirler için hiç kolay değildir. |
[ 074.010 ] | ( NQ ) |
Far from easy for the disbelievers. |
[ 074.011 ] | ( KK ) |
ÐóÑúäöí æóãóäú ÎóáóÞúÊõ æóÍöíÏðÇ ﴿ ١١ ﴾ |
[ 074.011 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.011 ] | ( AY ) |
(Mal ve evlâtsız olarak) tek başına yarattığım o kâfiri (Velid İbni Muğîre’yi) bana bırak. |
[ 074.011 ] | ( EO ) |
Bırak bana o herifi ki yarattım da tem tek. |
[ 074.011 ] | ( ES ) |
Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak. |
[ 074.011 ] | ( NQ ) |
Leave Me Alone (to deal) with whom I created Alone (without any means, i.e. Al-Walid bin Al-Mughirah Al-Makhzumi)! |
[ 074.012 ] | ( KK ) |
æóÌóÚóáúÊõ áóåõ ãóÇáÇð ãóãúÏõæÏðÇ ﴿ ١٢ ﴾ |
[ 074.012 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.012 ] | ( AY ) |
(Çırılçıplak yarattığım) bu adama da (sonra) uzun boylu mal verdim. |
[ 074.012 ] | ( EO ) |
Hem uzun boylu mal verdim. |
[ 074.012 ] | ( ES ) |
Hem ona bol servet verdim. |
[ 074.012 ] | ( NQ ) |
And then granted him resources in abundance. |
[ 074.013 ] | ( KK ) |
æóÈóäöíäó ÔõåõæÏðÇ ﴿ ١٣ ﴾ |
[ 074.013 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.013 ] | ( AY ) |
Hem (kendisi ile) hazır bulunan oğullar... |
[ 074.013 ] | ( EO ) |
Hem goz önünde uğullar |
[ 074.013 ] | ( ES ) |
Hem göz önünde oğullar verdim. |
[ 074.013 ] | ( NQ ) |
And children to be by his side! |
[ 074.014 ] | ( KK ) |
æóãóåøóÏúÊõ áóåõ ÊóãúåöíÏðÇ ﴿ ١٤ ﴾ |
[ 074.014 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.014 ] | ( AY ) |
Ona nimet döşedim de döşedim... |
[ 074.014 ] | ( EO ) |
Hem kendisine bir döşeyip döşedim. |
[ 074.014 ] | ( ES ) |
Hem ona büyük imkânlar sağladım. |
[ 074.014 ] | ( NQ ) |
And made life smooth and comfortable for him! |
[ 074.015 ] | ( KK ) |
Ëõãøó íóØúãóÚõ Ãóäú ÃóÒöíÏó ﴿ ١٥ ﴾ |
[ 074.015 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.015 ] | ( AY ) |
Sonra da arzu eder ki, daha artırayım. |
[ 074.015 ] | ( EO ) |
Sonra da tama' eder ki daha artırayım. |
[ 074.015 ] | ( ES ) |
Sonra da şiddetle arzu eder ki daha da artırayım. |
[ 074.015 ] | ( NQ ) |
After all that he desires that I should give more; |
[ 074.016 ] | ( KK ) |
ßóáÇøó Åöäøóåõ ßóÇäó áöÂíóÇÊöäóÇ ÚóäöíÏðÇ ﴿ ١٦ ﴾ |
[ 074.016 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.016 ] | ( AY ) |
Hayır, (istediğine kavuşamaz) çünkü o, âyetlerimize karşı bir inkârcı idi. |
[ 074.016 ] | ( EO ) |
Hayır, çünkü o bizim âyetlerimize bir anud kesildi. |
[ 074.016 ] | ( ES ) |
Hayır, çünkü o bizim âyetlerimize karşı bir inatçı kesildi. |
[ 074.016 ] | ( NQ ) |
Nay! Verily, he has been stubborn and opposing Our Ayat (proofs, evidences, verses, lessons, signs, revelations, etc.). |
[ 074.017 ] | ( KK ) |
ÓóÃõÑúåöÞõåõ ÕóÚõæÏðÇ ﴿ ١٧ ﴾ |
[ 074.017 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.017 ] | ( AY ) |
Muhakkak ben, onu, meşakkatli bir azaba sardıracağım. |
[ 074.017 ] | ( EO ) |
Ben onu dimdik sarpa sardıracağım. |
[ 074.017 ] | ( ES ) |
Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım. |
[ 074.017 ] | ( NQ ) |
I shall oblige him to (climb a slippery mountain in the Hell-fire called As-Sa'ud, or to) face a severe torment! |
[ 074.018 ] | ( KK ) |
Åöäøóåõ ÝóßøóÑó æóÞóÏøóÑó ﴿ ١٨ ﴾ |
[ 074.018 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.018 ] | ( AY ) |
Çünkü o (Velid İbni Muğire), kendi kendine bir düşündü ve (zannınca peygambere söyliyecek sözünü) uydurub kurdu. |
[ 074.018 ] | ( EO ) |
Çünkü o bir düşündü, ölçtü biçti. |
[ 074.018 ] | ( ES ) |
Çünkü o bir düşündü, ölçtü, biçti. |
[ 074.018 ] | ( NQ ) |
Verily, he thought and plotted; |
[ 074.019 ] | ( KK ) |
ÝóÞõÊöáó ßóíúÝó ÞóÏøóÑó ﴿ ١٩ ﴾ |
[ 074.019 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.019 ] | ( AY ) |
Kahrolası ne biçim (söz) uydurdu!... (Peygambere nasıl sihirbaz dedi!...) |
[ 074.019 ] | ( EO ) |
Kahrolası nasıl bitçi. |
[ 074.019 ] | ( ES ) |
Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti. |
[ 074.019 ] | ( NQ ) |
So let him be cursed! How he plotted! |
[ 074.020 ] | ( KK ) |
Ëõãøó ÞõÊöáó ßóíúÝó ÞóÏøóÑó ﴿ ٢٠ ﴾ |
[ 074.020 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.020 ] | ( AY ) |
Sonra kahrolası ne biçim (söz) uydurdu!... |
[ 074.020 ] | ( EO ) |
Sonra kahr olası nasıl biçti. |
[ 074.020 ] | ( ES ) |
Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti. |
[ 074.020 ] | ( NQ ) |
And once more let him be cursed, how he plotted! |
[ 074.021 ] | ( KK ) |
Ëõãøó äóÙóÑó ﴿ ٢١ ﴾ |
[ 074.021 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.021 ] | ( AY ) |
Sonra (döndü insanların yüzüne) baktı. |
[ 074.021 ] | ( EO ) |
Sonra baktı. |
[ 074.021 ] | ( ES ) |
Sonra baktı. |
[ 074.021 ] | ( NQ ) |
Then he thought; |
[ 074.022 ] | ( KK ) |
Ëõãøó ÚóÈóÓó æóÈóÓóÑó ﴿ ٢٢ ﴾ |
[ 074.022 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.022 ] | ( AY ) |
Sonra (söyliyecek söz bulamadığından) suratını astı ve kaşlarını çattı. |
[ 074.022 ] | ( EO ) |
Sonra kaşını çattı ve ekşiyerek surat astı. |
[ 074.022 ] | ( ES ) |
Sonra kaşını çattı, surat astı. |
[ 074.022 ] | ( NQ ) |
Then he frowned and he looked in a bad tempered way; |
[ 074.023 ] | ( KK ) |
Ëõãøó ÃóÏúÈóÑó æóÇÓúÊóßúÈóÑó ﴿ ٢٣ ﴾ |
[ 074.023 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.023 ] | ( AY ) |
Nihâyet (Peygambere ve ashabına) arka çevirdi ve kibirlendi de; |
[ 074.023 ] | ( EO ) |
Sonra ardına döndü ve büyüklük tasladı da. |
[ 074.023 ] | ( ES ) |
Sonra arkasını döndü ve büyüklük tasladı. |
[ 074.023 ] | ( NQ ) |
Then he turned back and was proud; |
[ 074.024 ] | ( KK ) |
ÝóÞóÇáó Åöäú åóÐóÇ ÅöáÇøó ÓöÍúÑñ íõÄúËóÑõ ﴿ ٢٤ ﴾ |
[ 074.024 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.024 ] | ( AY ) |
Şöyle dedi: “ Bu ancak (başka sihirbazdan) öğrenilen bir sihirdir. |
[ 074.024 ] | ( EO ) |
Bu, dedi «başka değil, bir sihri müser. |
[ 074.024 ] | ( ES ) |
"Bu, dedi, başka değil öğretilegelen bir sihirdir." |
[ 074.024 ] | ( NQ ) |
Then he said: "This is nothing but magic from that of old; |
[ 074.025 ] | ( KK ) |
Åöäú åóÐóÇ ÅöáÇøó Þóæúáõ ÇáúÈóÔóÑö ﴿ ٢٥ ﴾ |
[ 074.025 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.025 ] | ( AY ) |
Muhakkak bu (kimsenin söylediği söz), bir insan sözüdür.” |
[ 074.025 ] | ( EO ) |
Başka değil kavli beşer. |
[ 074.025 ] | ( ES ) |
"Bu, sadece bir insan sözüdür." |
[ 074.025 ] | ( NQ ) |
This is nothing but the word of a human being! |
[ 074.026 ] | ( KK ) |
ÓóÃõÕúáöíåö ÓóÞóÑó ﴿ ٢٦ ﴾ |
[ 074.026 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.026 ] | ( AY ) |
Ben de muhakkak onu (Velid İbni Muğîre’yi) cehenneme sokacağım. |
[ 074.026 ] | ( EO ) |
Yaslıyacağım onu Sekare. |
[ 074.026 ] | ( ES ) |
Ben onu Sekar'a (cehenneme) sokacağım. |
[ 074.026 ] | ( NQ ) |
I will cast him into Hell-fire |
[ 074.027 ] | ( KK ) |
æóãóÇ ÃóÏúÑóÇßó ãóÇ ÓóÞóÑõ ﴿ ٢٧ ﴾ |
[ 074.027 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.027 ] | ( AY ) |
Hem (Ey Resûlüm) bilir misin, nedir o cehennem!... |
[ 074.027 ] | ( EO ) |
Bilirmisin hem ne sekar. |
[ 074.027 ] | ( ES ) |
Bilir misin sen, nedir o sekar? |
[ 074.027 ] | ( NQ ) |
And what will make you know exactly what Hell-fire is? |
[ 074.028 ] | ( KK ) |
áÇó ÊõÈúÞöí æóáÇó ÊóÐóÑõ ﴿ ٢٨ ﴾ |
[ 074.028 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.028 ] | ( AY ) |
(İnsanların bedeninde et) bırakmaz, (kemik de) koymaz. |
[ 074.028 ] | ( EO ) |
Ne bakıyye kor ne bırakır. |
[ 074.028 ] | ( ES ) |
Ne geriye bir şey kor, ne bırakır. |
[ 074.028 ] | ( NQ ) |
It spares not (any sinner), nor does it leave (anything unburnt)! |
[ 074.029 ] | ( KK ) |
áóæøóÇÍóÉñ áöáúÈóÔóÑö ﴿ ٢٩ ﴾ |
[ 074.029 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.029 ] | ( AY ) |
O cehennem, insanları yakıb kavurandır. |
[ 074.029 ] | ( EO ) |
Beşere susamış bir susuz. |
[ 074.029 ] | ( ES ) |
Durmadan derileri kavurur. |
[ 074.029 ] | ( NQ ) |
Burning the skins! |
[ 074.030 ] | ( KK ) |
ÚóáóíúåóÇ ÊöÓúÚóÉó ÚóÔóÑó ﴿ ٣٠ ﴾ |
[ 074.030 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.030 ] | ( AY ) |
Üzerinde ondokuz melek var. |
[ 074.030 ] | ( EO ) |
Üzerinde on dokuz. |
[ 074.030 ] | ( ES ) |
Üzerinde ondokuz (melek) vardır. |
[ 074.030 ] | ( NQ ) |
Over it are nineteen (angels as guardians and keepers of Hell). |
[ 074.031 ] | ( KK ) |
æóãóÇ ÌóÚóáúäóÇ ÃóÕúÍóÇÈó ÇáäøóÇÑö ÅöáÇøó ãóáÇóÆößóÉð æóãóÇ ÌóÚóáúäóÇ ÚöÏøóÊóåõãú ÅöáÇøó ÝöÊúäóÉð áöáøóÐöíäó ßóÝóÑõæÇ áöíóÓúÊóíúÞöäó ÇáøóÐöíäó ÃõæÊõæÇ ÇáúßöÊóÇÈó æóíóÒúÏóÇÏó ÇáøóÐöíäó ÂãóäõæÇ ÅöíãóÇäðÇ æóáÇó íóÑúÊóÇÈó ÇáøóÐöíäó ÃõæÊõæÇ ÇáúßöÊóÇÈó æóÇáúãõÄúãöäõæäó æóáöíóÞõæáó ÇáøóÐöíäó Ýöí ÞõáõæÈöåöãú ãóÑóÖñ æóÇáúßóÇÝöÑõæäó ãóÇÐóÇ ÃóÑóÇÏó Çááøóåõ ÈöåóÐóÇ ãóËóáÇð ßóÐóáößó íõÖöáøõ Çááøóåõ ãóäú íóÔóÇÁõ æóíóåúÏöí ãóäú íóÔóÇÁõ æóãóÇ íóÚúáóãõ ÌõäõæÏó ÑóÈøößó ÅöáÇøó åõæó æóãóÇ åöíó ÅöáÇøó ÐößúÑóì áöáúÈóÔóÑö ﴿ ٣١ ﴾ |
[ 074.031 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.031 ] | ( AY ) |
Biz o ateşin muhafızlarını hep meleklerden ibaret kıldık. Sayılarını da ancak kâfir olanlar için bir fitne yaptık, (zira on dokuz meleği azımsayarak onları helâk edebileceklerini sandılar); kendilerine kitap verilenler de Kur’ân’ın hak olduğuna inansınlar; (çünkü onların kitablarında da bu meleklerin sayısı on dokuzdur); mü'minlerin de îmanlarını artırsın. Kendilerine kitap verilenlerle mü'minler (böylece) şüpheye düşmesinler. Kalplerinde bir hastalık (nifâk) bulunanlarla kâfirler de şöyle desin: “ Allah bu sayı ile beraber hangi şeyi murad etmiştir? İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını da ancak kendisi bilir. O cehennem de insanlar için ancak bir öğüddür. |
[ 074.031 ] | ( EO ) |
Hem biz o ateşin muhafızlarını hep Melâike yaptık, sayılarını da ancak küfr edenler için bir fitne kıldık ki kitab verilmiş olanlar yakîn edinsin ve iyman edenlere iyman artırsın, kitab verilenler ve mü'minler şübhelenmesin, kalblerinde bir maraz bulunanlarla kâfirler de desin: Allah bununla meselâ ne murad etmiş? İşte böyle Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir ve rabbının ordularını ancak kendisi bilir ve o ancak bir öğüttür düşünmek için beşer. |
[ 074.031 ] | ( ES ) |
Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. İşte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir. |
[ 074.031 ] | ( NQ ) |
And We have set none but angels as guardians of the Fire, and We have fixed their number (19) only as a trial for the disbelievers, in order that the people of the Scripture (Jews and Christians) may arrive at a certainty [that this Qur'an is the truth as it agrees with their Books i.e. their number (19) is written in the Taurat (Torah) and the Injeel (Gospel)] and the believers may increase in Faith (as this Qur'an is the truth) and that no doubts may be left for the people of the Scripture and the believers, and that those in whose hearts is a disease (of hypocrisy) and the disbelievers may say: "What Allah intends by this (curious) example ?" Thus Allah leads astray whom He wills and guides whom He wills. And none can know the hosts of your Lord but He. And this (Hell) is nothing else than a (warning) reminder to mankind. |
[ 074.032 ] | ( KK ) |
ßóáÇøó æóÇáúÞóãóÑö ﴿ ٣٢ ﴾ |
[ 074.032 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.032 ] | ( AY ) |
Hayır, onlar öğüd almazlar! Kamer hakkı için, |
[ 074.032 ] | ( EO ) |
Hayır hayır o Kamere. |
[ 074.032 ] | ( ES ) |
Hayır, andolsun aya, |
[ 074.032 ] | ( NQ ) |
Nay, and by the moon, |
[ 074.033 ] | ( KK ) |
æóÇááøóíúáö ÅöÐú ÃóÏúÈóÑó ﴿ ٣٣ ﴾ |
[ 074.033 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.033 ] | ( AY ) |
Dönüp geldiği zaman, o gece hakkı için, |
[ 074.033 ] | ( EO ) |
Ve döndüğü dem o geceye. |
[ 074.033 ] | ( ES ) |
Döndüğü an o geceye, |
[ 074.033 ] | ( NQ ) |
And by the night when it withdraws, |
[ 074.034 ] | ( KK ) |
æóÇáÕøõÈúÍö ÅöÐóÇ ÃóÓúÝóÑó ﴿ ٣٤ ﴾ |
[ 074.034 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.034 ] | ( AY ) |
Ağardığı sıra o sabah hakkı için, |
[ 074.034 ] | ( EO ) |
Ve açtığı sıra o sabaha Kesem olsun ki. |
[ 074.034 ] | ( ES ) |
Ve açtığı sıra o sabaha. |
[ 074.034 ] | ( NQ ) |
And by the dawn when it brightens, |
[ 074.035 ] | ( KK ) |
ÅöäøóåóÇ óáÇöÍúÏóì ÇáúßõÈóÑö ﴿ ٣٥ ﴾ |
[ 074.035 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.035 ] | ( AY ) |
Muhakkak o cehennem, büyük belâlardan biridir; |
[ 074.035 ] | ( EO ) |
her halde büyüklerin biridir o Sekar. |
[ 074.035 ] | ( ES ) |
Kuşkusuz o Sekar, büyük belalardan biridir. |
[ 074.035 ] | ( NQ ) |
Verily, it (Hell, or their denial of the Prophet Muhammad , or the Day of Resurrection) is but one of the greatest calamities. |
[ 074.036 ] | ( KK ) |
äóÐöíÑðÇ áöáúÈóÔóÑö ﴿ ٣٦ ﴾ |
[ 074.036 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.036 ] | ( AY ) |
Kocundurmak için insanları, |
[ 074.036 ] | ( EO ) |
Kocundurmak için beşeri. |
[ 074.036 ] | ( ES ) |
Uyarmak için insanları.. |
[ 074.036 ] | ( NQ ) |
A warning to mankind, |
[ 074.037 ] | ( KK ) |
áöãóäú ÔóÇÁó ãöäúßõãú Ãóäú íóÊóÞóÏøóãó Ãóæú íóÊóÃóÎøóÑó ﴿ ٣٧ ﴾ |
[ 074.037 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.037 ] | ( AY ) |
İçinizden (hayırda) ileri gitmek, yahut geri kalmak istiyenleri... |
[ 074.037 ] | ( EO ) |
İçinizden ileri gitmek veya geri kalmak istiyen kimseleri. |
[ 074.037 ] | ( ES ) |
İçinizden ileri gitmek veya geri kalmak isteyen kimseleri.. |
[ 074.037 ] | ( NQ ) |
To any of you that chooses to go forward (by working righteous deeds), or to remain behind (by commiting sins), |
[ 074.038 ] | ( KK ) |
ßõáøõ äóÝúÓò ÈöãóÇ ßóÓóÈóÊú ÑóåöíäóÉñ ﴿ ٣٨ ﴾ |
[ 074.038 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.038 ] | ( AY ) |
Herkes kazandığına karşılık bir rehinedir; (hesabını doğru vermekle ancak kendisini kurtarabilir). |
[ 074.038 ] | ( EO ) |
Her nefis kazancına bağlıdır. |
[ 074.038 ] | ( ES ) |
Her nefis kendi kazancına bağlıdır. |
[ 074.038 ] | ( NQ ) |
Every person is a pledge for what he has earned, |
[ 074.039 ] | ( KK ) |
ÅöáÇøó ÃóÕúÍóÇÈó Çáúíóãöíäö ﴿ ٣٩ ﴾ |
[ 074.039 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.039 ] | ( AY ) |
Ancak sağcılar (kitabları sağ ellerine verilenler), |
[ 074.039 ] | ( EO ) |
Ancak ashabı yemîn. |
[ 074.039 ] | ( ES ) |
Ancak amel defterleri sağından verilenler hariç. |
[ 074.039 ] | ( NQ ) |
Except those on the Right, (i.e. the pious true believers of Islamic Monotheism); |
[ 074.040 ] | ( KK ) |
Ýöí ÌóäøóÇÊò íóÊóÓóÇÁóáõæäó ﴿ ٤٠ ﴾ |
[ 074.040 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.040 ] | ( AY ) |
Cennetlerdedirler; sorarlar. |
[ 074.040 ] | ( EO ) |
Cennetlerdedir, soruşdururlar. |
[ 074.040 ] | ( ES ) |
Onlar cennettedirler, sorup dururlar. |
[ 074.040 ] | ( NQ ) |
In Gardens (Paradise) they will ask one another, |
[ 074.041 ] | ( KK ) |
Úóäö ÇáúãõÌúÑöãöíäó ﴿ ٤١ ﴾ |
[ 074.041 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.041 ] | ( AY ) |
Mücrimlerden; |
[ 074.041 ] | ( EO ) |
Mücrimlerden. |
[ 074.041 ] | ( ES ) |
Suçluların durumunu. |
[ 074.041 ] | ( NQ ) |
About Al-Mujrimun (polytheists, criminals, disbelievers, etc.), (And they will say to them): |
[ 074.042 ] | ( KK ) |
ãóÇ Óóáóßóßõãú Ýöí ÓóÞóÑó ﴿ ٤٢ ﴾ |
[ 074.042 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.042 ] | ( AY ) |
“Sizi cehenneme sokan nedir?” |
[ 074.042 ] | ( EO ) |
Nedir, diye: sizi sekare sokan? |
[ 074.042 ] | ( ES ) |
"Nedir sizi Sekar'a sokan?" diye. |
[ 074.042 ] | ( NQ ) |
What has caused you to enter Hell? |
[ 074.043 ] | ( KK ) |
ÞóÇáõæÇ áóãú äóßõ ãöäó ÇáúãõÕóáøöíäó ﴿ ٤٣ ﴾ |
[ 074.043 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.043 ] | ( AY ) |
Onlar şöyle derler: “ Biz namaz kılanlardan değildik, |
[ 074.043 ] | ( EO ) |
Derler: biz namaz kılanlardan değildik. |
[ 074.043 ] | ( ES ) |
Suçlular der ki: "Biz namaz kılanlardan değildik." |
[ 074.043 ] | ( NQ ) |
They will say: "We were not of those who used to offer their Salat (prayers) |
[ 074.044 ] | ( KK ) |
æóáóãú äóßõ äõØúÚöãõ ÇáúãöÓúßöíäó ﴿ ٤٤ ﴾ |
[ 074.044 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.044 ] | ( AY ) |
Yoksula yedirmezdik, |
[ 074.044 ] | ( EO ) |
Ve fukaraya yemek yedirmezdik. |
[ 074.044 ] | ( ES ) |
"Yoksula da yedirmezdik." |
[ 074.044 ] | ( NQ ) |
Nor we used to feed Al-Miskin (the poor); |
[ 074.045 ] | ( KK ) |
æóßõäøóÇ äóÎõæÖõ ãóÚó ÇáúÎóÇÆöÖöíäó ﴿ ٤٥ ﴾ |
[ 074.045 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.045 ] | ( AY ) |
Batıla dalanlarla beraber dalıyorduk, |
[ 074.045 ] | ( EO ) |
Batakçılarla dalar giderdik. |
[ 074.045 ] | ( ES ) |
"Boş şeylere dalanlarla dalar giderdik." |
[ 074.045 ] | ( NQ ) |
And we used to talk falsehood (all that which Allah hated) with vain talkers . |
[ 074.046 ] | ( KK ) |
æóßõäøóÇ äõßóÐøöÈõ Èöíóæúãö ÇáÏøöíäö ﴿ ٤٦ ﴾ |
[ 074.046 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.046 ] | ( AY ) |
Hesap gününü de yalan sayardık. |
[ 074.046 ] | ( EO ) |
Ve ceza gününe yalan derdik. |
[ 074.046 ] | ( ES ) |
"Ceza gününü yalanlardık." |
[ 074.046 ] | ( NQ ) |
And we used to belie the Day of Recompense |
[ 074.047 ] | ( KK ) |
ÍóÊøóì ÃóÊóÇäóÇ ÇáúíóÞöíäõ ﴿ ٤٧ ﴾ |
[ 074.047 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.047 ] | ( AY ) |
Nihâyet bize ölüm gelip çattı.” |
[ 074.047 ] | ( EO ) |
Tâ gelinciye kadar bize o yakîn. |
[ 074.047 ] | ( ES ) |
"Nihayet bize ölüm gelip çattı." |
[ 074.047 ] | ( NQ ) |
Until there came to us (the death) that is certain." |
[ 074.048 ] | ( KK ) |
ÝóãóÇ ÊóäúÝóÚõåõãú ÔóÝóÇÚóÉõ ÇáÔøóÇÝöÚöíäó ﴿ ٤٨ ﴾ |
[ 074.048 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.048 ] | ( AY ) |
Fakat (o vakit) şefaatçilerin şefaatı onlara fayda vermez. |
[ 074.048 ] | ( EO ) |
Fakat fâide vermez o vakıt şefaati şefaatçilerin. |
[ 074.048 ] | ( ES ) |
Artık onlara şefaatçilerin şefaatı fayda vermez. |
[ 074.048 ] | ( NQ ) |
So no intercession of intercessors will be of any use to them. |
[ 074.049 ] | ( KK ) |
ÝóãóÇ áóåõãú Úóäö ÇáÊøóÐúßöÑóÉö ãõÚúÑöÖöíäó ﴿ ٤٩ ﴾ |
[ 074.049 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.049 ] | ( AY ) |
Böyle iken onlara (Mekke halkına) ne oluyor ki, Kur’ân’dan yüz çeviriyorlar. |
[ 074.049 ] | ( EO ) |
Ya şimdi ne ma'ziretleri var o öğüdden yüz çevirirlerken. |
[ 074.049 ] | ( ES ) |
Şimdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var? |
[ 074.049 ] | ( NQ ) |
Then what is wrong with them (i.e. the disbelievers) that they turn away from (receiving) admonition? |
[ 074.050 ] | ( KK ) |
ßóÃóäøóåõãú ÍõãõÑñ ãõÓúÊóäúÝöÑóÉñ ﴿ ٥٠ ﴾ |
[ 074.050 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.050 ] | ( AY ) |
Sanki ürkmüş yaban eşekleri; |
[ 074.050 ] | ( EO ) |
Sanki ürkmüş yaban eşekleri. |
[ 074.050 ] | ( ES ) |
Sanki onlar ürkmüş yaban eşekleri. |
[ 074.050 ] | ( NQ ) |
As if they were frightened (wild) donkeys. |
[ 074.051 ] | ( KK ) |
ÝóÑøóÊú ãöäú ÞóÓúæóÑóÉò ﴿ ٥١ ﴾ |
[ 074.051 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.051 ] | ( AY ) |
Aslandan kaçmaktalar... |
[ 074.051 ] | ( EO ) |
Arslandan kaçmaktalar. |
[ 074.051 ] | ( ES ) |
Arslandan kaçmaktalar. |
[ 074.051 ] | ( NQ ) |
Fleeing from a hunter, or a lion, or a beast of prey. |
[ 074.052 ] | ( KK ) |
Èóáú íõÑöíÏõ ßõáøõ ÇãúÑöÆò ãöäúåõãú Ãóäú íõÄúÊóì ÕõÍõÝðÇ ãõäóÔøóÑóÉð ﴿ ٥٢ ﴾ |
[ 074.052 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.052 ] | ( AY ) |
Şüphesiz, onlardan her biri (Allah tarafından) kendisine okuyacak olduğu ayrı kitaplar dağıtılmasını istiyor, (ki orada peygambere îman etmek gerektiğine dair Allah’ın emrini bulsun). |
[ 074.052 ] | ( EO ) |
Yok onlardan her kişi kendisine ayrı sahifelerle tezkireler dağıtılmasını istiyor. |
[ 074.052 ] | ( ES ) |
Hayır, onlardan her kişi kendisine açılmış sayfalar verilmesini istiyor. |
[ 074.052 ] | ( NQ ) |
Nay, everyone of them desires that he should be given pages spread out (coming from Allah with a writing that Islam is the right religion, and Muhammad has come with the truth from Allah the Lord of the heavens and earth, etc.). |
[ 074.053 ] | ( KK ) |
ßóáÇøó Èóáú áÇó íóÎóÇÝõæäó ÇáúÂÎöÑóÉó ﴿ ٥٣ ﴾ |
[ 074.053 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.053 ] | ( AY ) |
Hayır, (onlara bu istedikleri verilmez), hakikat şu ki, onlar Âhiretten korkmazlar. |
[ 074.053 ] | ( EO ) |
Hayır, doğrusu Âhıretten korkmıyorlar. |
[ 074.053 ] | ( ES ) |
Yok, yok onlar ahiretten korkmuyorlar. |
[ 074.053 ] | ( NQ ) |
Nay! But they fear not the Hereafter (from Allah's punishment). |
[ 074.054 ] | ( KK ) |
ßóáÇøó Åöäøóåõ ÊóÐúßöÑóÉñ ﴿ ٥٤ ﴾ |
[ 074.054 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.054 ] | ( AY ) |
Hayır, zannettikleri gibi değil, Muhakkak O Kur’ân (Allah’dan) bir öğüddür. |
[ 074.054 ] | ( EO ) |
hayır hayır o muhakkak bir tezkire. |
[ 074.054 ] | ( ES ) |
Hayır, hayır, O kur'ân kuşkusuz bir öğüttür. |
[ 074.054 ] | ( NQ ) |
Nay, verily, this (Qur'an) is an admonition, |
[ 074.055 ] | ( KK ) |
Ýóãóäú ÔóÇÁó ÐóßóÑóåõ ﴿ ٥٥ ﴾ |
[ 074.055 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.055 ] | ( AY ) |
Artık dileyen kimse ondan öğüd alır. |
[ 074.055 ] | ( EO ) |
Dileyen onu tezekkür ede. |
[ 074.055 ] | ( ES ) |
Dileyen onu düşünür. |
[ 074.055 ] | ( NQ ) |
So whosoever will (let him read it), and receive admonition (from it)! |
[ 074.056 ] | ( KK ) |
æóãóÇ íóÐúßõÑõæäó ÅöáÇøó Ãóäú íóÔóÇÁó Çááøóåõ åõæó Ãóåúáõ ÇáÊøóÞúæóì æóÃóåúáõ ÇáúãóÛúÝöÑóÉö ﴿ ٥٦ ﴾ |
[ 074.056 ] | ( MŞ ) |
|
[ 074.056 ] | ( AY ) |
Bununla beraber Allah dilemeyince öğüd almazlar; koruyacak da O’dur, bağışlayacak da O... |
[ 074.056 ] | ( EO ) |
Maamafih Allah dilemeyince düşünmezler, koruyacak da odur, mağfiret edecek de. |
[ 074.056 ] | ( ES ) |
Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da. |
[ 074.056 ] | ( NQ ) |
And they will not receive admonition unless Allah wills; He (Allah) is the One, deserving that mankind should be afraid of, and should be dutiful to Him, and should not take any Ilah (God) along with Him, and He is the One Who forgives (sins). |