MÜZZEMMİL SURESİ
[ 073.001 ] | ( KK ) |
íóÇÃóíøõåóÇ ÇáúãõÒøóãøöáõ ﴿ ١ ﴾ |
[ 073.001 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.001 ] | ( AY ) |
Ey elbiselerine bürünüp yatan (Peygamber)! |
[ 073.001 ] | ( EO ) |
Ey o örtünen (Müzzemmil)!. |
[ 073.001 ] | ( ES ) |
Ey örtünen! (Peygamber) |
[ 073.001 ] | ( NQ ) |
O you wrapped in garments (i.e. Prophet Muhammad )! |
[ 073.002 ] | ( KK ) |
Þõãú Çááøóíúáó ÅöáÇøó ÞóáöíáÇð ﴿ ٢ ﴾ |
[ 073.002 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.002 ] | ( AY ) |
(Namaz kılmak ve ibâdet etmek için) gece kalk; ancak birazı müstesna. |
[ 073.002 ] | ( EO ) |
Kalk gice, meğer biraz. |
[ 073.002 ] | ( ES ) |
Gecenin birazı hariç olmak üzere geceleyin kalk (namaz kıl). |
[ 073.002 ] | ( NQ ) |
Stand (to pray) all night, except a little. |
[ 073.003 ] | ( KK ) |
äöÕúÝóåõ Ãóæö ÇäúÞõÕú ãöäúåõ ÞóáöíáÇð ﴿ ٣ ﴾ |
[ 073.003 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.003 ] | ( AY ) |
Gecenin yarısını kalk, yahut bu yarıdan biraz eksilt; |
[ 073.003 ] | ( EO ) |
Yarısı, yâhud eksilt ondan biraz. |
[ 073.003 ] | ( ES ) |
Gecenin yarısında kalk, yahut yarısından biraz eksilt. |
[ 073.003 ] | ( NQ ) |
Half of it, or a little less than that, |
[ 073.004 ] | ( KK ) |
Ãóæú ÒöÏú Úóáóíúåö æóÑóÊøöáö ÇáúÞõÑúÂäó ÊóÑúÊöíáÇð ﴿ ٤ ﴾ |
[ 073.004 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.004 ] | ( AY ) |
yahut o yarının üzerine ilâve et. Kur’ân’ı da yavaş ve açık olarak güzelce oku. |
[ 073.004 ] | ( EO ) |
Yâhud artır ve Kur'an oku, tertil ile yavaş yavaş güzel güzel |
[ 073.004 ] | ( ES ) |
Veya bunu artır ve ağır ağır Kur'ân oku. |
[ 073.004 ] | ( NQ ) |
Or a little more; and recite the Qur'an (aloud) in a slow, (pleasant tone and) style . |
[ 073.005 ] | ( KK ) |
ÅöäøóÇ ÓóäõáúÞöí Úóáóíúßó ÞóæúáÇð ËóÞöíáÇð ﴿ ٥ ﴾ |
[ 073.005 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.005 ] | ( AY ) |
Çünkü biz, sana, (sorumluluğu) ağır bir söz (Kur’ân) vahy edeceğiz. |
[ 073.005 ] | ( EO ) |
Çünkü biz senin üzerine ağır bir söz ilka edeceğiz. |
[ 073.005 ] | ( ES ) |
Doğrusu biz, senin üzerine ağır bir söz bırakacağız (Kur'an vahyedeceğiz). |
[ 073.005 ] | ( NQ ) |
Verily, We shall send down to you a weighty Word (i.e. obligations, legal laws, etc.). |
[ 073.006 ] | ( KK ) |
Åöäøó äóÇÔöÆóÉó Çááøóíúáö åöíó ÃóÔóÏøõ æóØúÆðÇ æóÃóÞúæóãõ ÞöíáÇð ﴿ ٦ ﴾ |
[ 073.006 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.006 ] | ( AY ) |
Muhakkak ki gece (ibâdet için yatağından) kalkan kişi, neşe bakımından daha kuvvetli, (Kur’ân’ı) okuyuş bakımından da daha sağlamdır. |
[ 073.006 ] | ( EO ) |
Çünkü gece neş'esi hem daha dokunaklı hem deyişce daha sağlamdır. |
[ 073.006 ] | ( ES ) |
Çünkü gece kalkışı hem daha etkili, hem de söz bakımından daha sağlamdır. |
[ 073.006 ] | ( NQ ) |
Verily, the rising by night (for Tahajjud prayer) is very hard and most potent and good for governing (the soul), and most suitable for (understanding) the Word (of Allah). |
[ 073.007 ] | ( KK ) |
Åöäøó áóßó Ýöí ÇóáäøóåóÇÑö ÓóÈúÍðÇ ØóæöíáÇð ﴿ ٧ ﴾ |
[ 073.007 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.007 ] | ( AY ) |
Şüphesiz sana, gündüz uzun bir meşguliyet var; (bunun için geceleyin bol bol ibâdet etmek en uygundur). |
[ 073.007 ] | ( EO ) |
Çünkü sana gündüzün uzun bir yüzüş vardır |
[ 073.007 ] | ( ES ) |
Çünkü gündüz senin için uzun bir meşguliyet vardır. |
[ 073.007 ] | ( NQ ) |
Verily, there is for you by day prolonged occupation with ordinary duties, |
[ 073.008 ] | ( KK ) |
æóÇÐúßõÑö ÇÓúãó ÑóÈøößó æóÊóÈóÊøóáú Åöáóíúåö ÊóÈúÊöíáÇð ﴿ ٨ ﴾ |
[ 073.008 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.008 ] | ( AY ) |
Hem Rabbinin ismini an ve her şeyden kesilerek O’na ihlâs ile ibâdet et. |
[ 073.008 ] | ( EO ) |
Hem rabbının ismini an ve masivâdan kesilerek ona çekil. |
[ 073.008 ] | ( ES ) |
Rabbinin adını an ve bütün gönlünle ona yönel. |
[ 073.008 ] | ( NQ ) |
And remember the Name of your Lord and devote yourself to Him with a complete devotion. |
[ 073.009 ] | ( KK ) |
ÑóÈøõ ÇáúãóÔúÑöÞö æóÇáúãóÛúÑöÈö áÇó Åöáóåó ÅöáÇøó åõæó ÝóÇÊøóÎöÐúåõ æóßöíáÇð ﴿ ٩ ﴾ |
[ 073.009 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.009 ] | ( AY ) |
O, doğunun da, batının da Rabbidir; O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde yalnız O’nu kendine vekîl edin; |
[ 073.009 ] | ( EO ) |
O meşrik u mağribin rabbı, başka tanrı yok ancak o, o halde yalnız onu tut vekîl. |
[ 073.009 ] | ( ES ) |
O, doğunun ve batının Rabbidir. Ondan başka tanrı yoktur. O halde yalnız O'nu vekil tut. |
[ 073.009 ] | ( NQ ) |
(He Alone is) the Lord of the east and the west, La ilaha illa Huwa (none has the right to be worshipped but He). So take Him Alone as Wakil (Disposer of your affairs) . |
[ 073.010 ] | ( KK ) |
æóÇÕúÈöÑú Úóáóì ãóÇ íóÞõæáõæäó æóÇåúÌõÑúåõãú åóÌúÑðÇ ÌóãöíáÇð ﴿ ١٠ ﴾ |
[ 073.010 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.010 ] | ( AY ) |
Ve inkârcıların diyeceklerine, (sana iftira ve yalanlarına) sabırlı ol ve onları güzel bir şekilde terk edip ayrıl. |
[ 073.010 ] | ( EO ) |
Ve ağyarın diyeceklerine sabret ve onları bir hecri cemîl ile terket ayrıl. |
[ 073.010 ] | ( ES ) |
Başkalarının diyeceklerine sabret, güzellikle onlardan ayrıl. |
[ 073.010 ] | ( NQ ) |
And be patient (O Muhammad ) with what they say, and keep away from them in a good way. |
[ 073.011 ] | ( KK ) |
æóÐóÑúäöí æóÇáúãõßóÐøöÈöíäó Ãõæáöí ÇáäøóÚúãóÉö æóãóåøöáúåõãú ÞóáöíáÇð ﴿ ١١ ﴾ |
[ 073.011 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.011 ] | ( AY ) |
(Ey Resûlüm, seni) inkâr eden o refah sahiblerini bana bırak ve onlara biraz mühlet ver; (yakında Bedir savaşında ve kıyâmette onların cezasını vereceğim). |
[ 073.011 ] | ( EO ) |
Ve bırak da bana o tekzîb edici zevk-u refah sahiblerini, mühlet ver onlara biraz. |
[ 073.011 ] | ( ES ) |
O yalanlayıcı zevk ve refah sahiplerini bana bırak, onlara biraz mühlet ver. |
[ 073.011 ] | ( NQ ) |
And leave Me Alone to deal with the beliers (those who deny My Verses, etc.), and those who are in possession of good things of life. And give them respite for a little while. |
[ 073.012 ] | ( KK ) |
Åöäøó áóÏóíúäóÇ ÃóäßóÇáÇð æóÌóÍöíãðÇ ﴿ ١٢ ﴾ |
[ 073.012 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.012 ] | ( AY ) |
Zira (Âhirette kâfirler için) bizim yanımızda bukağılar ve (içine) girecekleri bir ateş var. |
[ 073.012 ] | ( EO ) |
Çünkü bizim yanımızda bukağılar var, ve bir cehîm var |
[ 073.012 ] | ( ES ) |
Zira bizim yanımızda bukağılar var, bir cehennem var. |
[ 073.012 ] | ( NQ ) |
Verily, with Us are fetters (to bind them), and a raging Fire. |
[ 073.013 ] | ( KK ) |
æóØóÚóÇãðÇ ÐóÇ ÛõÕøóÉò æóÚóÐóÇÈðÇ ÃóáöíãðÇ ﴿ ١٣ ﴾ |
[ 073.013 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.013 ] | ( AY ) |
Bir de boğaza takılıp kalan bir yiyecek var. Ayrıca acıklı bir azap da var. |
[ 073.013 ] | ( EO ) |
Ve buğaza duran bir ta'am ve bir azâbi elîm var. |
[ 073.013 ] | ( ES ) |
Boğaza duran bir yiyecek, elem verici bir azap var. |
[ 073.013 ] | ( NQ ) |
And a food that chokes, and a painful torment. |
[ 073.014 ] | ( KK ) |
íóæúãó ÊóÑúÌõÝõ ÇáúÃóÑúÖõ æóÇáúÌöÈóÇáõ æóßóÇäóÊö ÇáúÌöÈóÇáõ ßóËöíÈðÇ ãóåöíáÇð ﴿ ١٤ ﴾ |
[ 073.014 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.014 ] | ( AY ) |
O gün arz ve dağlar sarsılacak, bütün dağlar erimiş bir kum yığını olacaktır. |
[ 073.014 ] | ( EO ) |
O gün ki yer ve dağlar sarsılacak, dağlar erimiş bir kum yığınına dönecektir. |
[ 073.014 ] | ( ES ) |
O gün yer ve dağlar sarsılacak, dağlar erimiş bir kum yığınına dönecek. |
[ 073.014 ] | ( NQ ) |
On the Day when the earth and the mountains will be in violent shake, and the mountains will be a heap of sand poured out and flowing down. |
[ 073.015 ] | ( KK ) |
ÅöäøóÇ ÃóÑúÓóáúäóÇ Åöáóíúßõãú ÑóÓõæáÇð ÔóÇåöÏðÇ Úóáóíúßõãú ßóãóÇ ÃóÑúÓóáúäóÇ Åöáóì ÝöÑúÚóæúäó ÑóÓõæáÇð ﴿ ١٥ ﴾ |
[ 073.015 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.015 ] | ( AY ) |
Gerçekten biz, (Ey Mekke halkı) Fir'avun’a bir peygamber gönderdiğimiz gibi, size de (kıyâmet günü) şahidlik edecek bir peygamber gönderdik; (îman edip etmediğinizi ifade edecektir). |
[ 073.015 ] | ( EO ) |
Haberiniz olsun biz size bir Resul gönderdik, üzerinizde şâhid, netekim gönderdiğimiz gibi Fir'avne bir Resul |
[ 073.015 ] | ( ES ) |
Doğrusu biz size tanıklık edecek bir elçi gönderdik. Nitekim Firavun'a da bir elçi göndermiştik. |
[ 073.015 ] | ( NQ ) |
Verily, We have sent to you (O men) a Messenger (Muhammad ) to be a witness over you, as We did send a Messenger [Musa (Moses)] to Fir'aun (Pharaoh) . |
[ 073.016 ] | ( KK ) |
ÝóÚóÕóì ÝöÑúÚóæúäõ ÇáÑøóÓõæáó ÝóÃóÎóÐúäóÇåõ ÃóÎúÐðÇ æóÈöíáÇð ﴿ ١٦ ﴾ |
[ 073.016 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.016 ] | ( AY ) |
Öyle ki, Fir'avun o peygambere isyan etti, biz de onu şiddetli bir azabla yakalayıverdik. |
[ 073.016 ] | ( EO ) |
Ki Fir'avn o Resule ısyan etti de biz onu vehîm bir tutuşla tuttuk alıverdik. |
[ 073.016 ] | ( ES ) |
Firavun o elçiye isyan etmişti. Biz de onu ağır bir yakalayışla yakaladık. |
[ 073.016 ] | ( NQ ) |
But Fir'aun (Pharaoh) disobeyed the Messenger [Musa (Moses)], so We seized him with a severe punishment. |
[ 073.017 ] | ( KK ) |
ÝóßóíúÝó ÊóÊøóÞõæäó Åöäú ßóÝóÑúÊõãú íóæúãðÇ íóÌúÚóáõ ÇáúæöáúÏóÇäó ÔöíÈðÇ ﴿ ١٧ ﴾ |
[ 073.017 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.017 ] | ( AY ) |
O hâlde, küfre varırsanız, çocukları ak saçlılar hâline çevirecek bir günün (kıyâmetin) azabından kendinizi nasıl koruyacaksınız? |
[ 073.017 ] | ( EO ) |
O halde siz nasıl korunursunuz küfredersiniz? O gün ki çocukları ak saçlı kocalara çevirir. |
[ 073.017 ] | ( ES ) |
Peki inkâr ederseniz, çocukları ihtiyarlatacak o günden (kıyamet gününden) kendinizi nasıl kurtaracaksınız? |
[ 073.017 ] | ( NQ ) |
Then how can you avoid the punishment, if you disbelieve, on a Day that will make the children grey-headed (i.e. the Day of Resurrection)? |
[ 073.018 ] | ( KK ) |
ÇáÓøóãóÇÁõ ãõäúÝóØöÑñ Èöåö ßóÇäó æóÚúÏõåõ ãóÝúÚõæáÇð ﴿ ١٨ ﴾ |
[ 073.018 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.018 ] | ( AY ) |
O günün şiddetinden gök yarılmış ve Allah’ın vaadi tahakkuk etmiştir. |
[ 073.018 ] | ( EO ) |
Sema onunla çatlamıştır ve onun va'di fi'le çıkarılmıştır. |
[ 073.018 ] | ( ES ) |
O günün dehşetinden gök yarılır. Allah'ın sözü kesinlikle gerçekleşmiştir. |
[ 073.018 ] | ( NQ ) |
Whereon the heaven will be cleft asunder? His Promise is certainly to be accomplished. |
[ 073.019 ] | ( KK ) |
Åöäøó åóÐöåö ÊóÐúßöÑóÉñ Ýóãóäú ÔóÇÁó ÇÊøóÎóÐó Åöáóì ÑóÈøöåö ÓóÈöíáÇð ﴿ ١٩ ﴾ |
[ 073.019 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.019 ] | ( AY ) |
İşte, bu âyetler, bir öğüddür; artık istiyen (îman eder, öğüd alır da) Allah’ına giden bir yol tutar. |
[ 073.019 ] | ( EO ) |
İşte bu bir tezkiredir, artık dileyen rabbına bir yol tutar. |
[ 073.019 ] | ( ES ) |
İşte bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar. |
[ 073.019 ] | ( NQ ) |
Verily, this is an admonition, therefore whosoever will, let him take a Path to His Lord! |
[ 073.020 ] | ( KK ) |
Åöäøó ÑóÈøóßó íóÚúáóãõ Ãóäøóßó ÊóÞõæãõ ÃóÏúäóì ãöäú ËõáõËóí Çááøóíúáö æóäöÕúÝóåõ æóËõáõËóåõ æóØóÇÆöÝóÉñ ãöäó ÇáøóÐöíäó ãóÚóßó æóÇááøóåõ íõÞóÏøöÑõ Çááøóíúáó æóÇáäøóåóÇÑó Úóáöãó Ãóäú áóäú ÊõÍúÕõæåõ ÝóÊóÇÈó Úóáóíúßõãú ÝóÇÞúÑóÁõæÇ ãóÇ ÊóíóÓøóÑó ãöäó ÇáúÞõÑúÂäö Úóáöãó Ãóäú Óóíóßõæäõ ãöäúßõãú ãóÑúÖóì æóÂÎóÑõæäó íóÖúÑöÈõæäó Ýöí ÇáúÃóÑúÖö íóÈúÊóÛõæäó ãöäú ÝóÖúáö Çááøóåö æóÂÎóÑõæäó íõÞóÇÊöáõæäó Ýöí ÓóÈöíáö Çááøóåö ÝóÇÞúÑóÁõæÇ ãóÇ ÊóíóÓøóÑó ãöäúåõ æóÃóÞöíãõæÇ ÇáÕøóáóæÉó æóÂÊõæÇ ÇáÒøóßóæÉó æóÃóÞúÑöÖõæÇ Çááøóåó ÞóÑúÖðÇ ÍóÓóäðÇ æóãóÇ ÊõÞóÏøöãõæÇ öáÃóäúÝõÓößõãú ãöäú ÎóíúÑò ÊóÌöÏõæåõ ÚöäúÏó Çááøóåö åõæó ÎóíúÑðÇ æóÃóÚúÙóãó ÃóÌúÑðÇ æóÇÓúÊóÛúÝöÑõæÇ Çááøóåó Åöäøó Çááøóåó ÛóÝõæÑñ ÑóÍöíãñ ﴿ ٢٠ ﴾ |
[ 073.020 ] | ( MŞ ) |
|
[ 073.020 ] | ( AY ) |
Muhakkak Rabbin biliyor ki, sen, gece üçte ikisine yakın, yarısı kadar ve üçte biri (olan bir müddet namaz için) kalkıyorsun; ashabından bir topluluk da seninle beraberdir. Gece ve gündüzün miktarlarını ancak Allah takdir eder. O bildi ki, bundan öte, onu başaramazsınız; (bütün geceyi ibâdetle geçiremezsiniz). Onun için sizden hafifletti; (gece kaim olmayı size farz kılmadı). Artık Kur’ân’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmiştir ki, aranızda hastalar olacak, bir kısmı Allah’ın fazlından rızk aramak için (ticaret maksadı ile) yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmı da Allah yolunda çarpışacaklar. O hâlde Kur’ân’dan kolayınıza geleni okuyun, namazı kılın, zekâtı verin, Allah için (diğer hayır yollarına) hâlisane harcayın. Nefisleriniz için (bu dünyada) peşin olarak ne hayır işlerseniz, onun sevabını Allah katında daha hayırlı ve mükâfat bakımından daha büyük bulacaksınız. Bir de Allah’dan mağfiret dileyin; çünkü O, Gafûr’dur= mağfireti çok boldur, Rahîm’dir= çok merhametlidir. |
[ 073.020 ] | ( EO ) |
Filhakıka rabbın biliyor ki sen muhakkak gece üçte ikisine yakın ve yarısı ve üçte biri kalkıyorsun beraberindekilerden de bir tâife, halbuki geceyi gündüzü Allah takdir eder, bildi ki siz onu bundan öte başaramazsınız, onun için size lutf ile ircaı nazar buyurdu, bundan böyle Kur'andan ne kolay gelirse okuyun, bildi ki içinizden hastalar olacak, diğer bir takımları Allahın fazlından bir kâr aramak üzere Yer yüzünde yol tepecekler, diğer bir takımları da Allah yolunda çarpışacaklar, o halde ondan ne kolay gelirse okuyun ve namazı kılın ve zekâtı verin ve Allaha karzı hasen takdim edin, kendilerinizin hisabına hayr olarak her nede takdim ederseniz onu Allah yanında daha hayırlı ve ecirce daha büyük bulacaksınız, hem de Allaha istiğfar edin, şübhesiz ki Allah gafurdur rahîmdir. |
[ 073.020 ] | ( ES ) |
Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir. |
[ 073.020 ] | ( NQ ) |
Verily, your Lord knows that you do stand (to pray at night) a little less than two-thirds of the night, or half the night, or a third of the night, and so do a party of those with you, And Allah measures the night and the day. He knows that you are unable to pray the whole night, so He has turned to you (in mercy). So, recite you of the Qur'an as much as may be easy for you. He knows that there will be some among you sick, others travelling through the land, seeking of Allah's Bounty; yet others fighting in Allah's Cause. So recite as much of the Qur'an as may be easy (for you), and perform As-Salat (Iqamat-as-Salat) and giveZakat, and lend to Allah a goodly loan, and whatever good you send before you for yourselves, (i.e. Nawafil non-obligatory acts of worship: prayers, charity, fasting, Hajj and 'Umrah, etc.), you will certainly find it with Allah, better and greater in reward. And seek Forgiveness of Allah. Verily, Allah is Oft-Forgiving, Most-Merciful. |