CİN SURESİ

[ 072.001 ] ( KK )

Þõáú ÃõæÍöíó Åöáóíøó Ãóäøóåõ ÇÓúÊóãóÚó äóÝóÑñ ãöäó ÇáúÌöäøö ÝóÞóÇáõæÇ ÅöäøóÇ ÓóãöÚúäóÇ ÞõÑúÂäðÇ ÚóÌóÈðÇ ﴿ ١ ﴾

[ 072.001 ] ( MŞ )

 

[ 072.001 ] ( AY )

(Ey Resûlüm, Mekke kâfirlerine) de ki: “Bana, şu gerçek vahy olundu: Bir takım cinler (sabah namazında Kur’ân okuduğumu) işittiler de (kavimlerine döndükleri zaman) dediler ki, biz çok hoş bir Kur’ân dinledik;

[ 072.001 ] ( EO )

Deki vahy olundu bana hakıkat bir takım cinnin dinleyip de şöyle dedikleri: inan olsun biz acâib bir Kur'an dinledik.

[ 072.001 ] ( ES )

Deki: Hakikat bir takım cinnin Kur'ân dinleyip de şöyle dedikleri bana vahyedildi. Şüphesiz biz, hayret verici bir Kur'ân dinledik.

[ 072.001 ] ( NQ )

Say (O Muhammad ): "It has been revealed to me that a group (from three to ten in number) of jinns listened (to this Qur'an). They said: 'Verily! We have heard a wonderful Recital (this Qur'an)!

[ 072.002 ] ( KK )

íóåúÏöí Åöáóì ÇáÑøõÔúÏö ÝóÂãóäøóÇ Èöåö æóáóäú äõÔúÑößó ÈöÑóÈøöäóÇ ÃóÍóÏðÇ ﴿ ٢ ﴾

[ 072.002 ] ( MŞ )

 

[ 072.002 ] ( AY )

Hidâyete erdiriyor, biz de ona îman ettik. Bundan böyle Rabbimize asla hiç kimseyi ortak koşmıyacağız.

[ 072.002 ] ( EO )

Rüşde irdiriyor, biz de ona iyman eyledik, rabbımıza hiç kimseyi şerik koşmıyacağız.

[ 072.002 ] ( ES )

O Kur'ân hidayete erdiriyor, biz de ona iman ettik. Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.

[ 072.002 ] ( NQ )

'It guides to the Right Path, and we have believed therein, and we shall never join (in worship) anything with our Lord (Allah).

[ 072.003 ] ( KK )

æóÃóäøóåõ ÊóÚóÇáóì ÌóÏøõ ÑóÈøöäóÇ ãóÇ ÇÊøóÎóÐó ÕóÇÍöÈóÉð æóáÇó æóáóÏðÇ ﴿ ٣ ﴾

[ 072.003 ] ( MŞ )

 

[ 072.003 ] ( AY )

Şüphesiz Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk...

[ 072.003 ] ( EO )

Ve doğrusu o rabbımızın şanı çok yüksek, ne bir arkadaş edinmiş ne de bir veled.

[ 072.003 ] ( ES )

Doğrusu, Rabbimizin şanı çok yüksektir. Ne bir arkadaş edinmiştir, ne de bir çocuk.

[ 072.003 ] ( NQ )

'And exalted be the Majesty of our Lord, He has taken neither a wife, nor a son (or offspring or children).

[ 072.004 ] ( KK )

æóÃóäøóåõ ßóÇäó íóÞõæáõ ÓóÝöíåõäóÇ Úóáóì Çááøóåö ÔóØóØðÇ ﴿ ٤ ﴾

[ 072.004 ] ( MŞ )

 

[ 072.004 ] ( AY )

Gerçekten bizim cahilimiz (İblis), Allah’a karşı saçma söz söylüyormuş.

[ 072.004 ] ( EO )

Ve doğrusu bizim sefiyh, Allaha karşı saçma söylüyormuş.

[ 072.004 ] ( ES )

Meğer bizim beyinsiz (İblis), Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş.

[ 072.004 ] ( NQ )

'And that the foolish among us [i.e. Iblis (Satan) or the polytheists amongst the jinns] used to utter against Allah that which was wrong and not right.

[ 072.005 ] ( KK )

æóÃóäøóÇ ÙóäóäøóÇ Ãóäú áóäú ÊóÞõæáó ÇáúÇöäúÓõ æóÇáúÌöäøõ Úóáóì Çááøóåö ßóÐöÈðÇ ﴿ ٥ ﴾

[ 072.005 ] ( MŞ )

 

[ 072.005 ] ( AY )

Hakikaten biz, insan ile cin, Allah’a karşı asla yalan söylemez sanmışız.

[ 072.005 ] ( EO )

Ve doğrusu biz, İns ü Cinn Allaha karşı asla yalan söylemez sanmışız.

[ 072.005 ] ( ES )

Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah'a karşı asla yalan söylemez sanmışız.

[ 072.005 ] ( NQ )

'And verily, we thought that men and jinns would not utter a lie against Allah.

[ 072.006 ] ( KK )

æóÃóäøóåõ ßóÇäó ÑöÌóÇáñ ãöäó ÇáúÇöäúÓö íóÚõæÐõæäó ÈöÑöÌóÇáò ãöäó ÇáúÌöäøö ÝóÒóÇÏõæåõãú ÑóåóÞðÇ ﴿ ٦ ﴾

[ 072.006 ] ( MŞ )

 

[ 072.006 ] ( AY )

Şüphesiz insanlardan bazı erkekler, cinden bazı erkeklere sığınıyorlardı da, cinlerin kibir ve azgınlıklarını artırıyorlardı.

[ 072.006 ] ( EO )

Ve doğrusu İnsten ba'zî rical Cinden ba'zî ricale sığınıyorlardı da onların istiylâlarını artırıyorlardı.

[ 072.006 ] ( ES )

Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklıklarını artırırlardı.

[ 072.006 ] ( NQ )

'And verily, there were men among mankind who took shelter with the masculine among the jinns, but they (jinns) increased them (mankind) in sin and disbelief.

[ 072.007 ] ( KK )

æóÃóäøóåõãú ÙóäøõæÇ ßóãóÇ ÙóäóäúÊõãú Ãóäú áóäú íóÈúÚóËó Çááøóåõ ÃóÍóÏðÇ ﴿ ٧ ﴾

[ 072.007 ] ( MŞ )

 

[ 072.007 ] ( AY )

O insanlar da, (ey cinler) sizin zannettiğiniz gibi, Allah’ın ebedîyen hiç bir kimseyi öldükten sonra diriltmiyeceğini zannetmişlerdi.

[ 072.007 ] ( EO )

Ve doğrusu onlar sizin zann ettiğiniz gibi zann etmişlerdi ki: Allah ebedâ hiç bir kimseyi ba's etmiyecek.

[ 072.007 ] ( ES )

Doğrusu onlar sizin zannettiğiniz gibi, zannetmişlerdi ki, Allah asla kimseyi Peygamber göndermeyecek.

[ 072.007 ] ( NQ )

'And they thought as you thought, that Allah will not send any Messenger (to mankind or jinns).

[ 072.008 ] ( KK )

æóÃóäøóÇ áóãóÓúäóÇ ÇáÓøóãóÇÁó ÝóæóÌóÏúäóÇåóÇ ãõáöÆóÊú ÍóÑóÓðÇ ÔóÏöíÏðÇ æóÔõåõÈðÇ ﴿ ٨ ﴾

[ 072.008 ] ( MŞ )

 

[ 072.008 ] ( AY )

Şüphesiz biz (cinler topluluğu, meleklerin sözünü dinlemek için) semayı yokladık da, onu (meleklerden ibaret) çok kuvvetli bekçiler ve şihaplarla (akan yakıcı yıldızlarla) doldurulmuş bulduk.

[ 072.008 ] ( EO )

Ve doğrusu biz o Semayı yokladık da onu öyle bulduk ki şiddetli muhafızlar ve şihablarla doldurulmuş.

[ 072.008 ] ( ES )

(Cinler, dediler ki): "Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk."

[ 072.008 ] ( NQ )

'And we have sought to reach the heaven; but found it filled with stern guards and flaming fires.

[ 072.009 ] ( KK )

æóÃóäøóÇ ßõäøóÇ äóÞúÚõÏõ ãöäúåóÇ ãóÞóÇÚöÏó áöáÓøóãúÚö Ýóãóäú íóÓúÊóãöÚö ÇáúÂäó íóÌöÏú áóåõ ÔöåóÇÈðÇ ÑóÕóÏðÇ ﴿ ٩ ﴾

[ 072.009 ] ( MŞ )

 

[ 072.009 ] ( AY )

Hâlbuki biz (Peygamberin gönderilmesinden önce) haber dinlemek için göğün bazı (bekçilerden boş) yerlerine otururduk; fakat şimdi, kim dinleyecek olursa, kendisini gözetleyen bir şihap (yakıcı bir yıldız) buluyor.

[ 072.009 ] ( EO )

Ve doğrusu biz ondan dinlemek için ba'zî mevkı'lere otururduk, fakat şimdi her kim dinliyecek olursa onun için gözeten bir şihab buluyor.

[ 072.009 ] ( ES )

"Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor."

[ 072.009 ] ( NQ )

'And verily, we used to sit there in stations, to (steal) a hearing, but any who listens now will find a flaming fire watching him in ambush.

[ 072.010 ] ( KK )

æóÃóäøóÇ áÇó äóÏúÑöí ÃóÔóÑøñ ÃõÑöíÏó Èöãóäú Ýöí ÇáúÃóÑúÖö Ãóãú ÃóÑóÇÏó Èöåöãú ÑóÈøõåõãú ÑóÔóÏðÇ ﴿ ١٠ ﴾

[ 072.010 ] ( MŞ )

 

[ 072.010 ] ( AY )

Şüphesiz biz bilmeyiz; o arzdaki kimselere bir fenalık mı istenmiştir; yoksa Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir?

[ 072.010 ] ( EO )

Ve doğrusu biz bilmeyiz o Arzdaki kimselere bir şer mi irade edilmiştir, yoksa rabları onlara bir hayır mı murad etmiştir.

[ 072.010 ] ( ES )

"Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?"

[ 072.010 ] ( NQ )

'And we know not whether evil is intended for those on earth, or whether their Lord intends for them a Right Path.

[ 072.011 ] ( KK )

æóÃóäøóÇ ãöäøóÇ ÇáÕøóÇáöÍõæäó æóãöäøóÇ Ïõæäó Ðóáößó ßõäøóÇ ØóÑóÇÆöÞó ÞöÏóÏðÇ ﴿ ١١ ﴾

[ 072.011 ] ( MŞ )

 

[ 072.011 ] ( AY )

Şüphesiz, biz cinlerin içinde, mü'min olanlar da var, içimizden bundan aşağı (kâfirler) olan da var. (Allah’a îman etmezden önce) çeşit çeşit mezheplere ayrılmış idik.

[ 072.011 ] ( EO )

Ve doğrusu bizler: bizlerden salih olanlar da var, olmıyanlar da var dilim dilim tarikatler olmuşuz

[ 072.011 ] ( ES )

Doğrusu bizler; bizden iyi olanlar da var, olmayanlar da var. Biz çeşitli yollara ayrılmışız.

[ 072.011 ] ( NQ )

'There are among us some that are righteous, and some the contrary; we are groups each having a different way (religious sect, etc.).

[ 072.012 ] ( KK )

æóÃóäøóÇ ÙóäóäøóÇ Ãóäú áóäú äõÚúÌöÒó Çááøóåó Ýöí ÇáúÃóÑúÖö æóáóäú äõÚúÌöÒóåõ åóÑóÈðÇ ﴿ ١٢ ﴾

[ 072.012 ] ( MŞ )

 

[ 072.012 ] ( AY )

Gerçekten biz anladık ki, Allah’ı yeryüzünde acze düşürmemize asla imkân yok, kaçmakla da hiç bir zaman O’nu âciz bırakamayız.

[ 072.012 ] ( EO )

Ve doğrusu biz anladık ki Allahı Arzda acze düşürmemize ihtimal yok, kaçmakla da onu asla âciz bırakamayız

[ 072.012 ] ( ES )

"Doğrusu biz anladık ki, Allah'ı yerde acze düşürmemize imkân yok. Kaçmakla da O'nu asla âciz bırakamayacağız."

[ 072.012 ] ( NQ )

'And we think that we cannot escape (from the punishment of) Allah in the earth, nor can we escape (from the punishment) by flight.

[ 072.013 ] ( KK )

æóÃóäøóÇ áóãøóÇ ÓóãöÚúäóÇ ÇáúåõÏóì ÂãóäøóÇ Èöåö Ýóãóäú íõÄúãöäú ÈöÑóÈøöåö ÝóáÇó íóÎóÇÝõ ÈóÎúÓðÇ æóáÇó ÑóåóÞðÇ ﴿ ١٣ ﴾

[ 072.013 ] ( MŞ )

 

[ 072.013 ] ( AY )

Gerçekten biz, O Kur’ân’ı dinlediğimiz zaman ona îman ettik. Kim Rabbine îman ederse, artık ne mükâfatının azalacağından, ne de bir haksızlığa uğrıyacağından korkmaz.

[ 072.013 ] ( EO )

Ve doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iyman ettik, her kim o rabbına iyman ederse artık ne hakkı yenmek ne de istiylâ olunmak korkusu kalmaz.

[ 072.013 ] ( ES )

"Doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iman ettik. Kim Rabbine inanırsa, ne hakkının eksik verilmesinden korkar, ne de kendisine kötülük edilmesinden."

[ 072.013 ] ( NQ )

'And indeed when we heard the Guidance (this Qur'an), we believed therein (Islamic Monotheism), and whosoever believes in his Lord shall have no fear, either of a decrease in the reward of his good deeds or an increase in punishment for his sins.

[ 072.014 ] ( KK )

æóÃóäøóÇ ãöäøóÇ ÇáúãõÓúáöãõæäó æóãöäøóÇ ÇáúÞóÇÓöØõæäó Ýóãóäú ÃóÓúáóãó ÝóÃõæáóÆößó ÊóÍóÑøóæúÇ ÑóÔóÏðÇ ﴿ ١٤ ﴾

[ 072.014 ] ( MŞ )

 

[ 072.014 ] ( AY )

Gerçekten bizim içimizde (Kur’ân’a ve Peygambere îman eden) müslümanlar da var, bizden (îman etmiyen) zâlimler de var. Müslüman olanlar, işte onlar hidâyeti arayanlardır; (ve ona lâyık bulunanlardır).

[ 072.014 ] ( EO )

Ve doğrusu bizler: bizlerden müslimler de var, haksızlar da var, müslim olanlar, işte onlar rüşd-ü savabı arıyanlardır

[ 072.014 ] ( ES )

"Ve biz, bizlerden müslümanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Müslüman olanlar, işte onlar doğru yolu arayanlardır."

[ 072.014 ] ( NQ )

'And of us some are Muslims (who have submitted to Allah, after listening to this Qur'an), and of us some are Al-Qasitun(disbelievers those who have deviated from the Right Path)'. And whosoever has embraced Islam (i.e. has become a Muslim by submitting to Allah), then such have sought the Right Path."

[ 072.015 ] ( KK )

æóÃóãøóÇ ÇáúÞóÇÓöØõæäó ÝóßóÇäõæÇ áöÌóåóäøóãó ÍóØóÈðÇ ﴿ ١٥ ﴾

[ 072.015 ] ( MŞ )

 

[ 072.015 ] ( AY )

Zulüm edenlere (kâfirlere) gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.”

[ 072.015 ] ( EO )

Amma haksızlar Cehenneme odun olmuşlardır.

[ 072.015 ] ( ES )

Ama yoldan çıkanlar, işte onlar cehenneme odun olmuşlardır.

[ 072.015 ] ( NQ )

And as for the Qasitun (disbelievers who deviated from the Right Path), they shall be firewood for Hell,

[ 072.016 ] ( KK )

æóÃäú áóæöÇÓúÊóÞóÇãõæÇ Úóáóì ÇáØøóÑöíÞóÉö óáÇóÓúÞóíúäóÇåõãú ãóÇÁð ÛóÏóÞðÇ ﴿ ١٦ ﴾

[ 072.016 ] ( MŞ )

 

[ 072.016 ] ( AY )

Eğer insanlar ve cinler, İslâm ve îman yolunda hep dosdoğru gitselerdi. Elbette biz onların hepsine bol bol su (rızık) verirdik.

[ 072.016 ] ( EO )

Ve hakıkat o tarikat üzere istikametle gitselerdi elbette kendilerini bol bir su ile suvarırdık.

[ 072.016 ] ( ES )

Onlar gerçekten o yol üzere dosdoğru gitselerdi, elbette kendilerine bol bir su verirdik.

[ 072.016 ] ( NQ )

If they (non-Muslims) had believed in Allah, and went on the Right Way (i.e. Islam) We should surely have bestowed on them water (rain) in abundance.

[ 072.017 ] ( KK )

áöäóÝúÊöäóåõãú Ýöíåö æóãóäú íõÚúÑöÖú Úóäú ÐößúÑö ÑóÈøöåö íóÓúáõßúåõ ÚóÐóÇÈðÇ ÕóÚóÏðÇ ﴿ ١٧ ﴾

[ 072.017 ] ( MŞ )

 

[ 072.017 ] ( AY )

Kendilerini bu nimet için deneyelim diye... (Acaba nasıl şükredecekler?) Kim de Rabbine ibâdet etmekten yüz çevirirse, Allah onu şiddeti artan bir azaba sokar.

[ 072.017 ] ( EO )

Ki onları onun içinde imtihan edelim, her kim de rabbının zikrinden yüz çevirirse o onu gittikçe yükselen bir azâba sokar.

[ 072.017 ] ( ES )

Ki onları onunla sınayalım. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.

[ 072.017 ] ( NQ )

That We might try them thereby. And whosoever turns away from the Reminder of his Lord (i.e. this Qur'an, and practice not its laws and orders), He will cause him to enter in a severe torment (i.e. Hell).

[ 072.018 ] ( KK )

æóÃóäøó ÇáúãóÓóÇÌöÏó áöáøóåö ÝóáÇó ÊóÏúÚõæÇ ãóÚó Çááøóåö ÃóÍóÏðÇ ﴿ ١٨ ﴾

[ 072.018 ] ( MŞ )

 

[ 072.018 ] ( AY )

Muhakkak ki bütün mescidler, Allah’a ibâdet için kurulmuşlardır. O hâlde Allah ile beraber başka birine ibâdet etmeyin; (ancak O’na ibâdet edin.)

[ 072.018 ] ( EO )

Ve hakıkat mescidler hep Allah içindir, o halde Allahın yanında başka birine duâ etmeyin.

[ 072.018 ] ( ES )

Mescitler kuşkusuz Allah'ındır. O halde Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın.

[ 072.018 ] ( NQ )

And the mosques are for Allah (Alone), so invoke not anyone along with Allah.

[ 072.019 ] ( KK )

æóÃóäøóåõ áóãøóÇ ÞóÇãó ÚóÈúÏõ Çááøóåö íóÏúÚõæåõ ßóÇÏõæÇ íóßõæäõæäó Úóáóíúåö áöÈóÏðÇ ﴿ ١٩ ﴾

[ 072.019 ] ( MŞ )

 

[ 072.019 ] ( AY )

Şu gerçek de var: Allah’ın kulu (Hazret-i Peygamber), kalkmış O’na ibâdet ederken, nerde ise cinler (Kur’ân’ı dinleyelim diye peygamberin) etrafında üstüste yığılıyorlardı.

[ 072.019 ] ( EO )

Ve filhakıka o Allahın kulu kalkmış ona duâ ederken üzerine keçeleneyazdılar

[ 072.019 ] ( ES )

Allah'ın kulu (Hz. Peygamber) kalkmış O'na dua ederken, neredeyse (cinler) onun et rafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.

[ 072.019 ] ( NQ )

(It has been revealed to me that) When the slave of Allah (Muhammad ) stood up invoking (his Lord Allah) in prayer to Him they (the jinns) just made round him a dense crowd as if sticking one over the other (in order to listen to the Prophet's recitation).

[ 072.020 ] ( KK )

Þõáú ÅöäøóãóÇ ÃóÏúÚõæ ÑóÈøöí æóáÇó ÃõÔúÑößõ Èöåö ÃóÍóÏðÇ ﴿ ٢٠ ﴾

[ 072.020 ] ( MŞ )

 

[ 072.020 ] ( AY )

(Ey Resûlüm), de ki: “ Ben, ancak Rabbime ibâdet ederim ve O’na hiç bir şeyi ortak koşmam.”

[ 072.020 ] ( EO )

De ki ben ancak rabbıma duâ ederim ve ona hiç bir şerik koşmam.

[ 072.020 ] ( ES )

De ki: "Ben ancak Rabbime dua eder ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmam"

[ 072.020 ] ( NQ )

Say (O Muhammad ): "I invoke only my Lord (Allah Alone), and I associate none as partners along with Him."

[ 072.021 ] ( KK )

Þõáú Åöäøöí áÇó Ãóãúáößõ áóßõãú ÖóÑøðÇ æóáÇó ÑóÔóÏðÇ ﴿ ٢١ ﴾

[ 072.021 ] ( MŞ )

 

[ 072.021 ] ( AY )

(Ey Resûlüm, Mekke halkına) de ki: “ Ben, size, kendiliğimden ne bir zarar, ne de bir fayda yapma kudretine sahip değilim.”

[ 072.021 ] ( EO )

De ki haberiniz olsun ben size kendiliğimden ne bir zarar, ne de bir irşad yapamam.

[ 072.021 ] ( ES )

De ki, "Haberiniz olsun, ben size kendiliğimden ne bir zarar verebilirim, ne de bir yol gösterebilirim."

[ 072.021 ] ( NQ )

Say: "It is not in my power to cause you harm, or to bring you to the Right Path."

[ 072.022 ] ( KK )

Þõáú Åöäøöí áóäú íõÌöíÑóäöí ãöäó Çááøóåö ÃóÍóÏñ æóáóäú ÃóÌöÏó ãöäú Ïõæäöåö ãõáúÊóÍóÏðÇ ﴿ ٢٢ ﴾

[ 072.022 ] ( MŞ )

 

[ 072.022 ] ( AY )

De ki: “ Şüphesiz beni Allah’dan kimse kurtaramaz ve O’ndan başka bir sığınak da asla bulamam.

[ 072.022 ] ( EO )

De ki Allahdan beni kimse kurtaramaz ve ben ondan başka bir sığınacak bulamam.

[ 072.022 ] ( ES )

De ki, "Allah'tan beni kimse kurtaramaz ve ben O'ndan başka bir sığınacak bulamam."

[ 072.022 ] ( NQ )

Say (O Muhammad ): "None can protect me from Allah's punishment (if I were to disobey Him), nor should I find refuge except in Him.

[ 072.023 ] ( KK )

ÅöáÇøó ÈóáÇóÛðÇ ãöäó Çááøóåö æóÑöÓóÇáÇóÊöåö æóãóäú íóÚúÕö Çááøóåó æóÑóÓõæáóåõ ÝóÅöäøó áóåõ äóÇÑó Ìóåóäøóãó ÎóÇáöÏöíäó ÝöíåóÇ ÃóÈóÏðÇ ﴿ ٢٣ ﴾

[ 072.023 ] ( MŞ )

 

[ 072.023 ] ( AY )

Ben ancak Allah’dan ve gönderdiklerinden bir tebliğ yaparım. Kim de Allah’a ve peygamberine isyan ederse, muhakkak ona cehennem ateşi vardır; orada devamlı kalıcılar olmak üzere...

[ 072.023 ] ( EO )

Ancak Allahdan ve risalâtından bir tebliğ yapabilirim, her kim de Allaha ve Resulüne ısyan ederse muhakakki ona Cehennem ateşi var, içinde ebedâ kalmak üzere onlar.

[ 072.023 ] ( ES )

"Benim yapabileceğim, sadece Allah'tan size duyuru yapmak ve O'nun elçilik görevlerini yerine getirmektir." Artık kim Allah'a ve onun elçisine baş kaldırırsa, ona içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır.

[ 072.023 ] ( NQ )

(Mine is) but conveyance (of the truth) from Allah and His Messages (of Islamic Monotheism), and whosoever disobeys Allah and His Messenger, then verily, for him is the Fire of Hell, he shall dwell therein forever .

[ 072.024 ] ( KK )

ÍóÊøóì ÅöÐóÇ ÑóÃóæúÇ ãóÇ íõæÚóÏõæäó ÝóÓóíóÚúáóãõæäó ãóäú ÃóÖúÚóÝõ äóÇÕöÑðÇ æóÃóÞóáøõ ÚóÏóÏðÇ ﴿ ٢٤ ﴾

[ 072.024 ] ( MŞ )

 

[ 072.024 ] ( AY )

Nihâyet o vaad olundukları azabı (kıyâmette) gördükleri vakit; yardımcısı en zayıf, sayıca da en az olan kimmiş bilecekler; (O mu, yoksa kendileri mi).

[ 072.024 ] ( EO )

Nihayet o va'dolundukları şey'i gördükleri vakıt artık bileceklerdirki yardımcısı en zaıyf ve sayıca en aza olan kimmiş?

[ 072.024 ] ( ES )

Kendilerine vaad edilen şeyi gördükleri zaman, kimin yardımcısının en zayıf ve en az olduğunu bileceklerdir.

[ 072.024 ] ( NQ )

Till, when they see that which they are promised, then they will know who it is that is weaker concerning helpers and less important concerning numbers.

[ 072.025 ] ( KK )

Þõáú Åöäú ÃóÏúÑöí ÃóÞóÑöíÈñ ãóÇ ÊõæÚóÏõæäó Ãóãú íóÌúÚóáõ áóåõ ÑóÈøöí ÃóãóÏðÇ ﴿ ٢٥ ﴾

[ 072.025 ] ( MŞ )

 

[ 072.025 ] ( AY )

(Ey Resûlüm), de ki: “ Bilmiyorum, o korkutulduğunuz azap yakın mı, yoksa Rabbim ona uzun bir müddet mi tayin eder?”

[ 072.025 ] ( EO )

De ki: dirayet ile bilmem: yakınmı o size va'dolunan? Yoksa Rabbım onun için bir uzun gayemi yapar?

[ 072.025 ] ( ES )

De ki: "Ben bilmem, o size vaad edilen şey yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar.."

[ 072.025 ] ( NQ )

Say (O Muhammad ): "I know not whether (the punishment) which you are promised is near or whether my Lord will appoint for it a distant term.

[ 072.026 ] ( KK )

ÚóÇáöãõ ÇáúÛóíúÈö ÝóáÇó íõÙúåöÑõ Úóáóì ÛóíúÈöåö ÃóÍóÏðÇ ﴿ ٢٦ ﴾

[ 072.026 ] ( MŞ )

 

[ 072.026 ] ( AY )

O, bütün gaybi bilendir; gaybe dair ilmini ise, hiç kimseye açmaz.

[ 072.026 ] ( EO )

O bütün gaybi bilir, fakat gaybına kimseyi ap açık agâh etmez.

[ 072.026 ] ( ES )

O bütün gaybı bilir. Fakat gaybını hiç kimseye açmaz.

[ 072.026 ] ( NQ )

(He Alone) the All-Knower of the Gha'ib (unseen), and He reveals to none His Gha'ib (unseen).

[ 072.027 ] ( KK )

ÅöáÇøó ãóäö ÇÑúÊóÖóì ãöäú ÑóÓõæáò ÝóÅöäøóåõ íóÓúáõßõ ãöäú Èóíúäö íóÏóíúåö æóãöäú ÎóáúÝöåö ÑóÕóÏðÇ ﴿ ٢٧ ﴾

[ 072.027 ] ( MŞ )

 

[ 072.027 ] ( AY )

Ancak bir peygamber olarak seçtiği müstesnadır; (O’na gaybe dair bazı ilimleri açıklar ve bunlar mûcize olur). Çünkü Allah, peygamberin önünden ve ardından muhafız melekler tayin eder (de O’nu korurlar).

[ 072.027 ] ( EO )

İhtiyar buyurduğu bir Resulden başka, çünkü onun önünden ve ardından râsıdler dizer.

[ 072.027 ] ( ES )

Ancak seçtiği elçiye açar. Çünkü onun önünden ve ardından gözetleyiciler salar.

[ 072.027 ] ( NQ )

Except to a Messenger (from mankind) whom He has chosen (He informs him of unseen as much as He likes), and then He makes a band of watching guards (angels) to march before him and behind him.

[ 072.028 ] ( KK )

áöíóÚúáóãó Ãóäú ÞóÏú ÃóÈúáóÛõæÇ ÑöÓóÇáÇóÊö ÑóÈøöåöãú æóÃóÍóÇØó ÈöãóÇ áóÏóíúåöãú æóÃóÍúÕóì ßõáøó ÔóíúÁò ÚóÏóÏðÇ ﴿ ٢٨ ﴾

[ 072.028 ] ( MŞ )

 

[ 072.028 ] ( AY )

O Peygamber şunu bilsin ki, o elçiler Rablerinin risaletlerini tamamıyla eriştirmişlerdir ve O, elçilerin yanındaki ilmi kuşatmış ve her şeyi sayıca saymıştır.

[ 072.028 ] ( EO )

Bilsin diyeki onlar rablarının risaletlerini hakkıyle iriştirmişlerdir ve o onların nezdindekini ihata etmiş ve her şey'i sayısiyle ihsa buyurmuştur

[ 072.028 ] ( ES )

Bilsin diye ki, onlar Rablerinin elçiliklerini yerine getirmişlerdir. Allah onlarda bulunan her şeyi kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır.

[ 072.028 ] ( NQ )

[He (Allah) protects them (the Messengers)], till He sees that they (the Messengers) have conveyed the Messages of their Lord (Allah). And He (Allah) surrounds all that which is with them, and He (Allah) keeps count of all things (i.e. He knows the exact number of everything).