NUH SURESİ
[ 071.001 ] | ( KK ) |
ÅöäøóÇ ÃóÑúÓóáúäóÇ äõæÍðÇ Åöáóì Þóæúãöåö Ãóäú ÃóäÐöÑó Þóæúãóßó ãöäú ÞóÈúáö Ãóäú íóÃúÊöíóåõãú ÚóÐóÇÈñ Ãóáöíãñ ﴿ ١ ﴾ |
[ 071.001 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.001 ] | ( AY ) |
Gerçekten biz, Nûh’u kavmine gönderdik: “Kavmine acıklı bir azap gelmezden önce onları korkut” diye... |
[ 071.001 ] | ( EO ) |
Haberiniz olsun ki biz Nuhu kavmına gönderdik, kavmını inzar et diye, gelmezden evvel onlara bir azâbı elîm. |
[ 071.001 ] | ( ES ) |
Gerçekten biz Nûh'u kavmine gönderdik, "kavmine acı bir azap gelmezden önce onları uyar" diye. |
[ 071.001 ] | ( NQ ) |
Verily, We sent Nuh (Noah) to his people (Saying): "Warn your people before there comes to them a painful torment." |
[ 071.002 ] | ( KK ) |
ÞóÇáó íóÇÞóæúãö Åöäøöí áóßõãú äóÐöíÑñ ãõÈöíäñ ﴿ ٢ ﴾ |
[ 071.002 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.002 ] | ( AY ) |
(Nûh onlara) dedi ki: “Ey kavmim! Muhakkak ki ben, size (azap ile korkutan) açık bir peygamberim; |
[ 071.002 ] | ( EO ) |
Dedi ki: ey kavmım! Haberiniz olsun ben size açık bir nezîrim. |
[ 071.002 ] | ( ES ) |
Dedi ki, "ey kavmim! Gerçekten ben size açık bir uyarıcıyım". |
[ 071.002 ] | ( NQ ) |
He said: "O my people! Verily, I am a plain warner to you, |
[ 071.003 ] | ( KK ) |
Ãóäö ÇÚúÈõÏõæÇ Çááøóåó æóÇÊøóÞõæåõ æóÃóØöíÚõæäö ﴿ ٣ ﴾ |
[ 071.003 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.003 ] | ( AY ) |
Allah’a ibâdet edin, O’ndan korkun ve bana da itâat edin diye... |
[ 071.003 ] | ( EO ) |
Şöyle ki Allaha kulluk edin ve ona korunun ve bana itaat eyleyin. |
[ 071.003 ] | ( ES ) |
Şöyle ki, "Allah'a kulluk edin, ondan korkun ve bana itaat edin." |
[ 071.003 ] | ( NQ ) |
That you should worship Allah (Alone), be dutiful to Him, and obey
me, |
[ 071.004 ] | ( KK ) |
íóÛúÝöÑú áóßõãú ãöäú ÐõäõæÈößõãú æóíõÄóÎøöÑúßõãú Åöáóì ÃóÌóáò ãõÓóãøðì Åöäøó ÃóÌóáó Çááøóåö ÅöÐóÇ ÌóÇÁó áÇó íõÄóÎøóÑõ áóæú ßõäúÊõãú ÊóÚúáóãõæäó ﴿ ٤ ﴾ |
[ 071.004 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.004 ] | ( AY ) |
(Bu takdirde Allah) günahlarınızdan size bağışlar ve sizi muayyen bir vakte kadar (azap çektirmeksizin ölüm anına dek) geri bırakır. Şüphe yok ki, Allah’ın takdir ettiği ecel (ölüm) gelince geri bırakılmaz; eğer bilseydiniz, (îman eder de azaptan kurtulurdunuz.) |
[ 071.004 ] | ( EO ) |
Günahlarınızdan size mağfiret buyursun ve sizi müsemma bir ecele kadar te'hîr eylesin, muhakkak ki Allahın takdir eylediği ecel gelince te'hîr olunmaz eğer bilseidiniz!. |
[ 071.004 ] | ( ES ) |
"Günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz Allah'ın takdir ettiği süre gelince ertelenmez. Eğer bilseydiniz.." (inanırdınız). |
[ 071.004 ] | ( NQ ) |
He (Allah) will forgive you of your sins and respite you to an appointed term. Verily, the term of Allah when it comes, cannot be delayed, if you but knew." |
[ 071.005 ] | ( KK ) |
ÞóÇáó ÑóÈøö Åöäøöí ÏóÚóæúÊõ Þóæúãöí áóíúáÇð æóäóåóÇÑðÇ ﴿ ٥ ﴾ |
[ 071.005 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.005 ] | ( AY ) |
Nûh dedi ki: “ Ey Rabbim! Ben kavmimi gece ve gündüz (imana) dâvet ettim. |
[ 071.005 ] | ( EO ) |
Dedi ki ya rab! Ben kavmımı gece gündüz da'vet ettim. |
[ 071.005 ] | ( ES ) |
Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Ben kavmimi gece gündüz davet ettim." |
[ 071.005 ] | ( NQ ) |
He said: "O my Lord! Verily, I have called my people night and day (i.e. secretly and openly to accept the doctrine of Islamic Monotheism) , |
[ 071.006 ] | ( KK ) |
Ýóáóãú íóÒöÏúåõãú ÏõÚóÇÆöí ÅöáÇøó ÝöÑóÇÑðÇ ﴿ ٦ ﴾ |
[ 071.006 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.006 ] | ( AY ) |
Fakat benim dâvet etmem, onlara ancak (îmandan) kaçmağı artırdı. |
[ 071.006 ] | ( EO ) |
Fakat benim çağırmam onlara firardan başka bir şey artırmadı. |
[ 071.006 ] | ( ES ) |
"Fakat benim çağırmam, onların sadece kaçmalarını artırdı." |
[ 071.006 ] | ( NQ ) |
But all my calling added nothing but to (their) flight (from the
truth). |
[ 071.007 ] | ( KK ) |
æóÅöäøöí ßõáøóãóÇ ÏóÚóæúÊõåõãú áöÊóÛúÝöÑó áóåõãú ÌóÚóáõæÇ ÃóÕóÇÈöÚóåõãú Ýöí ÂÐóÇäöåöãú æóÇÓúÊóÛúÔóæúÇ ËöíóÇÈóåõãú æóÃóÕóÑøõæÇ æóÇÓúÊóßúÈóÑõæÇ ÇÓúÊößúÈóÇÑðÇ ﴿ ٧ ﴾ |
[ 071.007 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.007 ] | ( AY ) |
Şüphesiz ben, onları senin bağışlaman için her dâvet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve elbiselerine büründüler (ki beni görmesinler, küfürde) ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler. |
[ 071.007 ] | ( EO ) |
Ve ben onları mağfiret buyurman için her da'vet ettiğimde onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve esvablarına büründüler ve ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler. |
[ 071.007 ] | ( ES ) |
"Ben onları senin bağışlaman için her davet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ısrar ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler. " |
[ 071.007 ] | ( NQ ) |
And verily! Every time I called unto them that You might forgive them, they thrust their fingers into their ears, covered themselves up with their garments, and persisted (in their refusal), and magnified themselves in pride. |
[ 071.008 ] | ( KK ) |
Ëõãøó Åöäøöí ÏóÚóæúÊõåõãú ÌöåóÇÑðÇ ﴿ ٨ ﴾ |
[ 071.008 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.008 ] | ( AY ) |
Sonra ben, onları aşikâre olarak (tevbeye) çağırdım. |
[ 071.008 ] | ( EO ) |
Sonra ben onları yüksek sesle çağırdım. |
[ 071.008 ] | ( ES ) |
"Sonra ben onları açık açık çağırdım." |
[ 071.008 ] | ( NQ ) |
Then verily, I called to them openly (aloud); |
[ 071.009 ] | ( KK ) |
Ëõãøó Åöäøöí ÃóÚúáóäúÊõ áóåõãú æóÃóÓúÑóÑúÊõ áóåõãú ÅöÓúÑóÇÑðÇ ﴿ ٩ ﴾ |
[ 071.009 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.009 ] | ( AY ) |
Sonra, hem ilân ederek onlara söyledim, hem gizliden gizliye söyledim onlara... |
[ 071.009 ] | ( EO ) |
Sonra hem i'lâm ederek söyledim onlara hem gizli gizli söyledim. |
[ 071.009 ] | ( ES ) |
"Sonra hem ilan ederek söyledim onlara, hem gizli gizli. " |
[ 071.009 ] | ( NQ ) |
Then verily, I proclaimed to them in public, and I have appealed to them in private, |
[ 071.010 ] | ( KK ) |
ÝóÞõáúÊõ ÇÓúÊóÛúÝöÑõæÇ ÑóÈøóßõãú Åöäøóåõ ßóÇäó ÛóÝøóÇÑðÇ ﴿ ١٠ ﴾ |
[ 071.010 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.010 ] | ( AY ) |
Dedim ki: Gelin, Rabbinizin mağfiretini isteyin; çünkü O, Gaffâr’dır= mağfireti çok boldur. |
[ 071.010 ] | ( EO ) |
Gelin dedim: rabbınızın mağfiretini isteyin, çünkü, o, mağfireti çok bir gaffardır |
[ 071.010 ] | ( ES ) |
"Gelin, dedim, Rabbinizin sizi bağışlamasını isteyin. Çünkü o çok bağışlayıcıdır." |
[ 071.010 ] | ( NQ ) |
I said (to them): 'Ask forgiveness from your Lord; Verily, He is
Oft-Forgiving; |
[ 071.011 ] | ( KK ) |
íõÑúÓöáö ÇáÓøóãóÇÁó Úóáóíúßõãú ãöÏúÑóÇÑðÇ ﴿ ١١ ﴾ |
[ 071.011 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.011 ] | ( AY ) |
(Rabbinizin mağfiretini dilediğiniz takdirde, Allah) üzerine bol bol yağmur salıverir. |
[ 071.011 ] | ( EO ) |
Bol hayır ile üzerinize semayı salsın. |
[ 071.011 ] | ( ES ) |
"Üzerinize gökten bol yağmur yağdırsın." |
[ 071.011 ] | ( NQ ) |
'He will send rain to you in abundance; |
[ 071.012 ] | ( KK ) |
æóíõãúÏöÏúßõãú ÈöÃóãúæóÇáò æóÈóäöíäó æóíóÌúÚóáú áóßõãú ÌóäøóÇÊò æóíóÌúÚóáú áóßõãú ÃóäúåóÇÑðÇ ﴿ ١٢ ﴾ |
[ 071.012 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.012 ] | ( AY ) |
Hem mallarınızı, hem de oğullarınızı çoğaltır ve size bahçeler yaratır, size ırmaklar akıtır. |
[ 071.012 ] | ( EO ) |
Ve size mallar ve oğullarla imdad eylesin, ve sizin için Cennetler yapsın, sizin için ırmaklar yapsın. |
[ 071.012 ] | ( ES ) |
"Mallar ve oğullar vererek sizin imdadınıza koşsun. Sizin için bahçeler yapsın, ırmaklar yapsın." |
[ 071.012 ] | ( NQ ) |
'And give you increase in wealth and children, and bestow on you gardens and bestow on you rivers.' |
[ 071.013 ] | ( KK ) |
ãóÇ áóßõãú áÇó ÊóÑúÌõæäó áöáøóåö æóÞóÇÑðÇ ﴿ ١٣ ﴾ |
[ 071.013 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.013 ] | ( AY ) |
Neyse siz, Allah’dan korkmazsınız, (O’nun azametini tanımazsınız?) |
[ 071.013 ] | ( EO ) |
Neye siz ummazsınız Allah için bir vakar. |
[ 071.013 ] | ( ES ) |
"Niçin siz Allah'a bir vakar yakıştıramıyorsunuz?" |
[ 071.013 ] | ( NQ ) |
What is the matter with you, [that you fear not Allah (His punishment), and] you hope not for reward (from Allah or you believe not in His Oneness). |
[ 071.014 ] | ( KK ) |
æóÞóÏú ÎóáóÞóßõãú ÃóØúæóÇÑðÇ ﴿ ١٤ ﴾ |
[ 071.014 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.014 ] | ( AY ) |
Hâlbuki O, sizi, türlü türlü hallerle yaratmıştır. |
[ 071.014 ] | ( EO ) |
Yaratmış iken o sizi tavır tavır bu tavra kadar. |
[ 071.014 ] | ( ES ) |
"Oysa o sizi aşama aşama yaratmıştır." |
[ 071.014 ] | ( NQ ) |
While He has created you in (different) stages [i.e. first Nutfah, then 'Alaqah and then Mudghah, see (V.23:13,14) the Qur'an]. |
[ 071.015 ] | ( KK ) |
Ãóáóãú ÊóÑóæúÇ ßóíúÝó ÎóáóÞó Çááøóåõ ÓóÈúÚó ÓóãóÇæóÇÊò ØöÈóÇÞðÇ ﴿ ١٥ ﴾ |
[ 071.015 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.015 ] | ( AY ) |
Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka nasıl yaratmış? |
[ 071.015 ] | ( EO ) |
Görmediniz mi nasıl yaratmış Allah yedi Semayı uygun tabaka tabaka? |
[ 071.015 ] | ( ES ) |
"Görmediniz mi Allah yedi göğü uygun tabakalar halinde nasıl yaratmış?" |
[ 071.015 ] | ( NQ ) |
See you not how Allah has created the seven heavens one above another, |
[ 071.016 ] | ( KK ) |
æóÌóÚóáó ÇáúÞóãóÑó Ýöíåöäøó äõæÑðÇ æóÌóÚóáó ÇáÔøóãúÓó ÓöÑóÇÌðÇ ﴿ ١٦ ﴾ |
[ 071.016 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.016 ] | ( AY ) |
Ay’ı içlerinde bir nûr kıldı, güneşi de kıldı bir kandil... |
[ 071.016 ] | ( EO ) |
Kameri kılmış içlerinde bir nur, güneşi de kılmış bir lâmba. |
[ 071.016 ] | ( ES ) |
Ve Ay'ı bunların içinde bir nur yapmış, güneşi de bir lamba kılmış. |
[ 071.016 ] | ( NQ ) |
And has made the moon a light therein, and made the sun a lamp? |
[ 071.017 ] | ( KK ) |
æóÇááøóåõ ÃóäúÈóÊóßõãú ãöäó ÇáúÃóÑúÖö äóÈóÇÊðÇ ﴿ ١٧ ﴾ |
[ 071.017 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.017 ] | ( AY ) |
Allah sizi (babanız Âdem’i) arzdan yaratıp meydana çıkardı. |
[ 071.017 ] | ( EO ) |
Ve Allah yetiştirdi sizi Arzdan nebat tarziyle. |
[ 071.017 ] | ( ES ) |
Allah sizi yerden bir bitki bitirir gibi bitirdi. |
[ 071.017 ] | ( NQ ) |
And Allah has brought you forth from the (dust of) earth. [Tafsir At-Tabari, Vol.29, Page 97]. |
[ 071.018 ] | ( KK ) |
Ëõãøó íõÚöíÏõßõãú ÝöíåóÇ æóíõÎúÑöÌõßõãú ÅöÎúÑóÇÌðÇ ﴿ ١٨ ﴾ |
[ 071.018 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.018 ] | ( AY ) |
Sonra sizi oraya döndürecek ve sizi bir daha çıkışla (kabirden) çıkaracak. |
[ 071.018 ] | ( EO ) |
Sonra sizi onda geri çevirecek ve çıkaracak sizi bir çıkarış daha. |
[ 071.018 ] | ( ES ) |
Sonra sizi tekrar oraya geri çevirecek ve tekrar çıkaracaktır. |
[ 071.018 ] | ( NQ ) |
Afterwards He will return you into it (the earth), and bring you forth (again on the Day of Resurrection)? |
[ 071.019 ] | ( KK ) |
æóÇááøóåõ ÌóÚóáó áóßõãõ ÇáúÃóÑúÖó ÈöÓóÇØðÇ ﴿ ١٩ ﴾ |
[ 071.019 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.019 ] | ( AY ) |
Allah sizin için arzı bir döşek yapmıştır; |
[ 071.019 ] | ( EO ) |
Ve Allah sizin için Arzı bir sergi yapmıştır |
[ 071.019 ] | ( ES ) |
Allah sizin için yeri bir yaygı yapmıştır. |
[ 071.019 ] | ( NQ ) |
And Allah has made for you the earth wide spread (an expanse). |
[ 071.020 ] | ( KK ) |
áöÊóÓúáõßõæÇ ãöäúåóÇ ÓõÈõáÇð ÝöÌóÇÌðÇ ﴿ ٢٠ ﴾ |
[ 071.020 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.020 ] | ( AY ) |
Onun geniş yollarında gezesiniz diye...” |
[ 071.020 ] | ( EO ) |
Gidesiniz diye ondan geniş geniş yollarda. |
[ 071.020 ] | ( ES ) |
Ki, ondan açılan geniş geniş yollarda gidesiniz. |
[ 071.020 ] | ( NQ ) |
That you may go about therein in broad roads. |
[ 071.021 ] | ( KK ) |
ÞóÇáó äõæÍñ ÑóÈøö Åöäøóåõãú ÚóÕóæúäöí æóÇÊøóÈóÚõæÇ ãóäú áóãú íóÒöÏúåõ ãóÇáõåõ æóæóáóÏõåõ ÅöáÇøó ÎóÓóÇÑðÇ ﴿ ٢١ ﴾ |
[ 071.021 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.021 ] | ( AY ) |
Nûh şöyle dedi: “ Rabbim! onlar, (kendilerine emrettiğim şeylerde) bana isyan ettiler. Malı ve çocuğu kendisine hüsrandan başka bir şey artırmıyan kimselere uydular; |
[ 071.021 ] | ( EO ) |
Nuh dediki: yarab! Ma'lûmun onlar bana ısyan ettiler ve malı ve veledi kendisine hasardan başka bir şey arttırmıyan kimsenin ardınca gittiler |
[ 071.021 ] | ( ES ) |
Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; malı ve çocuğu hüsrandan başka bir şeyini artırmayan kimsenin ardına düştüler." |
[ 071.021 ] | ( NQ ) |
Nuh (Noah) said: "My Lord! They have disobeyed me, and followed one whose wealth and children give him no increase but only loss. |
[ 071.022 ] | ( KK ) |
æóãóßóÑõæÇ ãóßúÑðÇ ßõÈøóÇÑðÇ ﴿ ٢٢ ﴾ |
[ 071.022 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.022 ] | ( AY ) |
Ve çok büyük bir hileye giriştiler, (Nûh’a eziyete kalkıştılar). |
[ 071.022 ] | ( EO ) |
Ve büyük büyük mekre giriştiler. |
[ 071.022 ] | ( ES ) |
"Büyük büyük tuzaklar kurdular." |
[ 071.022 ] | ( NQ ) |
And they have plotted a mighty plot. |
[ 071.023 ] | ( KK ) |
æóÞóÇáõæÇ áÇó ÊóÐóÑõäøó ÂáöåóÊóßõãú æóáÇó ÊóÐóÑõäøó æóÏøðÇ æóáÇó ÓõæóÇÚðÇ æóáÇó íóÛõæËó æóíóÚõæÞó æóäóÓúÑðÇ ﴿ ٢٣ ﴾ |
[ 071.023 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.023 ] | ( AY ) |
Bir de (ileri gelenler, yardakçılarına) şöyle dediler: Sakın ilâhlarınızı (tapındığınız putları) bırakmayın. Hele (en büyükleri olan) Vedd’i, Suva’ı, Yeğûs’u, Ye’ûk’u, Nesr’i, asla bıramayın... |
[ 071.023 ] | ( EO ) |
Ve sakın ilâhlarınızı bırakmayın ve sakın bırakmayın ne Veddi, ne Suvâı, ne de Yeğûsü ve Ye'ûku ve Nesri dediler. |
[ 071.023 ] | ( ES ) |
Dediler ki: "Sakın tanrılarınızı bırakmayın, ne Vedd'i, ne Suva'ı ve ne de Yeğus'u, Yeûk'u ve Nesr'i." |
[ 071.023 ] | ( NQ ) |
And they have said: 'You shall not leave your gods, nor shall you leave Wadd, nor Suwa', nor Yaghuth, nor Ya'uq, nor Nasr(names of the idols); |
[ 071.024 ] | ( KK ) |
æóÞóÏú ÃóÖóáøõæÇ ßóËöíÑðÇ æóáÇó ÊóÒöÏö ÇáÙøóÇáöãöíäó ÅöáÇøó ÖóáÇóáÇð ﴿ ٢٤ ﴾ |
[ 071.024 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.024 ] | ( AY ) |
Gerçekten bunlar çok kimseleri yoldan çıkardılar. (Ey Rabbim!) Sen de zâlimlerin ancak helâkini artırır.” |
[ 071.024 ] | ( EO ) |
Ve çoğunu şaşırttılar, sen de zalimleri artırma ancak şaşkınlıkca artır. |
[ 071.024 ] | ( ES ) |
Çok kişiyi yoldan saptırdılar. Sen de o zalimlerin sadece şaşkınlıklarını artır. |
[ 071.024 ] | ( NQ ) |
And indeed they have led many astray. And (O Allah): 'Grant no increase to the Zalimun (polytheists, wrong-doers, and disbelievers, etc.) save error.' |
[ 071.025 ] | ( KK ) |
ãöãøóÇ ÎóØöíÆóÇÊöåöãú ÃõÛúÑöÞõæÇ ÝóÃõÏúÎöáõæÇ äóÇÑðÇ Ýóáóãú íóÌöÏõæÇ áóåõãú ãöäú Ïõæäö Çááøóåö ÃóäúÕóÇÑðÇ ﴿ ٢٥ ﴾ |
[ 071.025 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.025 ] | ( AY ) |
Onlar günahları yüzünden suda boğuldular da ateşe atıldılar. Artık Allah’dan başka, kendilerine yardımcılar bulamadılar. |
[ 071.025 ] | ( EO ) |
Bir çok hatîatlarından dolayı suya boğuldularda ateşe atıldılar ve kendilerine Allahın dûnünden yardımcılar bulamadılar. |
[ 071.025 ] | ( ES ) |
Hatalarından dolayı boğuldular, ateşe sokuldular, kendilerine Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar. |
[ 071.025 ] | ( NQ ) |
Because of their sins they were drowned, then were made to enter the Fire, and they found none to help them instead of Allah. |
[ 071.026 ] | ( KK ) |
æóÞóÇáó äõæÍñ ÑóÈøö áÇó ÊóÐóÑú Úóáóì ÇáúÃóÑúÖö ãöäó ÇáúßóÇÝöÑöíäó ÏóíøóÇÑðÇ ﴿ ٢٦ ﴾ |
[ 071.026 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.026 ] | ( AY ) |
Nuh, şöyle demişti: “ Ey Rabbim! kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma; |
[ 071.026 ] | ( EO ) |
Nuh demiştiki: yarab, bırakma yeryüzünde kâfirlerden bir deyyar. |
[ 071.026 ] | ( ES ) |
Nûh dedi ki: "Yeryüzünde kafirlerden bir tek kişi bırakma." |
[ 071.026 ] | ( NQ ) |
And Nuh (Noah) said: "My Lord! Leave not one of the disbelievers on the earth! |
[ 071.027 ] | ( KK ) |
Åöäøóßó Åöäú ÊóÐóÑúåõãú íõÖöáøõæÇ ÚöÈóÇÏóßó æóáÇó íóáöÏõæÇ ÅöáÇøó ÝóÇÌöÑðÇ ßóÝøóÇÑðÇ ﴿ ٢٧ ﴾ |
[ 071.027 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.027 ] | ( AY ) |
Çünkü sen, onları bırakırsan, senin kullarını sapıtırlar ve ancak bir nankör facir doğururlar. |
[ 071.027 ] | ( EO ) |
Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarıyorlar, ve nankör facirden başka da doğurmuyorlar. |
[ 071.027 ] | ( ES ) |
"Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar ve sadece ahlâksız ve kâfir çocuklar doğururlar." |
[ 071.027 ] | ( NQ ) |
If You leave them, they will mislead Your slaves, and they will beget none but wicked disbelievers. |
[ 071.028 ] | ( KK ) |
ÑóÈøö ÇÛúÝöÑú áöí æóáöæóÇáöÏóíøó æóáöãóäú ÏóÎóáó ÈóíúÊöíó ãõÄúãöäðÇ æóáöáúãõÄúãöäöíäó æóÇáúãõÄúãöäóÇÊö æóáÇó ÊóÒöÏö ÇáÙøóÇáöãöíäó ÅöáÇøó ÊóÈóÇÑðÇ ﴿ ٢٨ ﴾ |
[ 071.028 ] | ( MŞ ) |
|
[ 071.028 ] | ( AY ) |
Rabbim! Beni, ana-babamı, mü'min olarak evime gireni, bütün mü'min erkekleri ve bütün mü'min kadınları bağışla. Zâlimlerin ise, ancak helâkini artır... |
[ 071.028 ] | ( EO ) |
Yarab! Mağfiret buyur bana, ve babama anama, mü'min olarak evime girene ve bütün mü'minîn, ve mü'minâta, zalimleri ise artırma ancak helâkça artır. |
[ 071.028 ] | ( ES ) |
"Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mümin olarak evime girene ve bütün inanmış erkek ve kadınlara mağfiret buyur. Zalimlerin de sadece helakini artır." |
[ 071.028 ] | ( NQ ) |
My Lord! Forgive me, and my parents, and him who enters my home as a believer, and all the believing men and women. And to the Zalimun (polytheists, wrong-doers, and disbelievers, etc.) grant You no increase but destruction! |