TALAK SURESİ
[ 065.001 ] | ( KK ) |
íóÇÃóíøõåóÇ ÇáäøóÈöíøõ ÅöÐóÇ ØóáøóÞúÊõãú ÇáäøöÓóÇÁó ÝóØóáøöÞõæåõäøó áöÚöÏøóÊöåöäøó æóÃóÍúÕõæÇ ÇáúÚöÏøóÉó æóÇÊøóÞõæÇ Çááøóåó ÑóÈøóßõãú áÇó ÊõÎúÑöÌõæåõäøó ãöäú ÈõíõæÊöåöäøó æóáÇó íóÎúÑõÌúäó ÅöáÇøó Ãóäú íóÃúÊöíäó ÈöÝóÇÍöÔóÉò ãõÈóíøöäóÉò æóÊöáúßó ÍõÏõæÏõ Çááøóåö æóãóäú íóÊóÚóÏøó ÍõÏõæÏó Çááøóåö ÝóÞóÏú Ùóáóãó äóÝúÓóåõ áÇó ÊóÏúÑöí áóÚóáøó Çááøóåó íõÍúÏöËõ ÈóÚúÏó Ðóáößó ÃóãúÑðÇ ﴿ ١ ﴾ |
[ 065.001 ] | ( MŞ ) |
|
[ 065.001 ] | ( AY ) |
Ey Peygamber (ve onun ümmeti olanlar)! Kadınları boşamak istediğiniz zaman, onları, (adet hallerinden) temizlenmeleri vaktinde boşayın ve iddeti, (üç hayızdan temizlenme müddetini) sayın. (Kendilerine zarar vermek hususunda) Rabbiniz olan Allah’dan korkun. Onları (boşandıkları) evlerinden çıkarmayın; (iddetleri bitinceye kadar) kendileri de çıkmasınlar; meğer ki, açık bir edepsizlik etmiş olsunlar. Bu hükümler, Allah’ın hududlarıdır. Kim Allah’ın hududunu aşarsa, nefsine zulüm etmiş olur. Bilmezsin, belki Allah, onun (bu bir veya iki defa boşamanın) arkasından bir iş (sevgi) çıkarır. (Böylece tekrar birleşmek ve anlaşmak hasıl olur). |
[ 065.001 ] | ( EO ) |
Ey o Peygamber! Kadınları boşadığınız vakıt ıddetlerine doğru boşayın ve ıddeti sayın ve Rabbınız Allahdan korkun, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar meğer ki açık bir terbiyesizlik etmiş olalar, bunlar Allahın ta'yin ettiği hududdur ve her kim Allahın hududuna tecavüz ederse nefsine zulmetmiş olur, bilmezsin belki Allah onun arkasından bir iş çıkarır. |
[ 065.001 ] | ( ES ) |
Ey Peygamber! Kadınları boşamak istediğiniz zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir. |
[ 065.001 ] | ( NQ ) |
O Prophet ( )! When you divorce women, divorce them at their 'Iddah (prescribed periods), and count (accurately) their'Iddah (periods ). And fear Allah your Lord (O Muslims), and turn them not out of their (husband's) homes, nor shall they (themselves) leave, except in case they are guilty of some open illegal sexual intercourse. And those are the set limits of Allah. And whosoever transgresses the set limits of Allah, then indeed he has wronged himself. You (the one who divorces his wife) know not, it may be that Allah will afterward bring some new thing to pass (i.e. to return her back to you if that was the first or second divorce). |
[ 065.002 ] | ( KK ) |
ÝóÅöÐóÇ ÈóáóÛúäó ÃóÌóáóåõäøó ÝóÃóãúÓößõæåõäøó ÈöãóÚúÑõæÝò Ãóæú ÝóÇÑöÞõæåõäøó ÈöãóÚúÑõæÝò æóÃóÔúåöÏõæÇ Ðóæóì ÚóÏúáò ãöäúßõãú æóÃóÞöíãõæÇ ÇáÔøóåóÇÏóÉó áöáøóåö Ðóáößõãú íõæÚóÙõ Èöåö ãóäú ßóÇäó íõÄúãöäõ ÈöÇááøóåö æóÇáúíóæúãö ÇáúÂÎöÑö æóãóäú íóÊøóÞö Çááøóåó íóÌúÚóáú áóåõ ãóÎúÑóÌðÇ ﴿ ٢ ﴾ |
[ 065.002 ] | ( MŞ ) |
|
[ 065.002 ] | ( AY ) |
Sonra (üç adet görme) müddetlerinin sonuna yaklaştıkları zaman, onları güzellikle (ric’at yaparak nikâhınızda) tutun, yahut güzellikle (haklarını ödeyerek) onlardan ayrılın ve içinizden adalet sahibi iki erkeği de şahid yapın. (Siz de ey şahidler), şahidliği Allah için doğru ifa edin. Bu, size söylenen var ya, onunla Allah’a ve Âhiret gününe îman etmekte olan kimselere öğüt verilir. Kim de Allah’dan korkarsa, ona (darlıktan genişliğe) bir çıkış yolu ihsan eder. |
[ 065.002 ] | ( EO ) |
Sonra müddetlerini doldurmağa yaklaştıklarında onları güzellikle tutun yâhud güzellikle ayrılın ve sizlerden adalet sahibi iki erkeği işhad eyleyin, şehadeti de Allah için doğru eda edin, bu size söylenenleri duydunuz a, bununla Allaha ve Âhıret gününe iyman eder kimselere öğüt verilir, her kim de Allahdan korkarsa Allah ona bir mahrec müyesser kılar. |
[ 065.002 ] | ( ES ) |
Sürelerinin sonuna vardıklarında onları güzelce tutun, yahut güzellikle onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şahidliği Allah için yapın. İşte Allah'a ve son güne inanan kimseye öğütlenen budur. Kim Allah'tan korkarsa Allah ona bir çıkış yolu yaratır. |
[ 065.002 ] | ( NQ ) |
Then when they are about to fulfil their term appointed, either take them back in a good manner or part with them in a good manner. And take for witness two just persons from among you (Muslims). And establish the witness for Allah. That will be an admonition given to him who believes in Allah and the Last Day. And whosoever fears Allah and keeps his duty to Him, He will make a way for him to get out (from every difficulty). |
[ 065.003 ] | ( KK ) |
æóíóÑúÒõÞúåõ ãöäú ÍóíúËõ áÇó íóÍúÊóÓöÈõ æóãóäú íóÊóæóßøóáú Úóáóì Çááøóåö Ýóåõæó ÍóÓúÈõåõ Åöäøó Çááøóåó ÈóÇáöÛõ ÃóãúÑöåö ÞóÏú ÌóÚóáó Çááøóåõ áößõáøö ÔóíúÁò ÞóÏúÑðÇ ﴿ ٣ ﴾ |
[ 065.003 ] | ( MŞ ) |
|
[ 065.003 ] | ( AY ) |
Bir de ona, ummadığı yerden rızık verir. Kim Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter. Muhakkak ki Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir kader, (ölçü ve muayyen bir zaman) tayin etmiştir. |
[ 065.003 ] | ( EO ) |
Ve onu hatır-u hayaline gelmez cihetten merzuk eder ve her kim Allaha tevekkül kılarsa o ona yetişir, her halde Allah emrini yerine getirir, Allah her şey için bir mıkdar ta'yin etmiştir. |
[ 065.003 ] | ( ES ) |
Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur. |
[ 065.003 ] | ( NQ ) |
And He will provide him from (sources) he never could imagine. And whosoever puts his trust in Allah, then He will suffice him. Verily, Allah will accomplish his purpose. Indeed Allah has set a measure for all things. |
[ 065.004 ] | ( KK ) |
æóÇááÇøóÆöí íóÆöÓúäó ãöäó ÇáúãóÍöíÖö ãöäú äöÓóÇÆößõãú Åöäö ÇÑúÊóÈúÊõãú ÝóÚöÏøóÊõåõäøó ËóáÇóËóÉõ ÃóÔúåõÑò æóÇááÇøóÆöí áóãú íóÍöÖúäó æóÃõæáÇóÊõ ÇáúÃóÍúãóÇáö ÃóÌóáõåõäøó Ãóäú íóÖóÚúäó Íóãúáóåõäøó æóãóäú íóÊøóÞö Çááøóåó íóÌúÚóáú áóåõ ãöäú ÃóãúÑöåö íõÓúÑðÇ ﴿ ٤ ﴾ |
[ 065.004 ] | ( MŞ ) |
|
[ 065.004 ] | ( AY ) |
(Yaşlılık dolayısı ile) hayızdan kesilmiş kadınlarınız (hakkındaki iddet bekleme hükmünden) şübhelendinizse, (Bunu bilemediğinize göre) onların iddeti de üç aydır; henüz hayız görmiyenler de öyle... (Boşandıkları zaman üç ay iddet beklerler.) Gebe kadınların iddetleri ise, çocuklarını doğurmaları ile son bulur. Kim Allah’dan korkarsa, Allah onun işine bir kolaylık verir. |
[ 065.004 ] | ( EO ) |
Hayızdan kesilmiş olan kadınlarınız - şübhelendinizse - onların ıddeti de üç aydır, hayız görmiyenler de öyle, yüklülerin ise ecelleri hamillerini vaz'ı etmeleridir ve her kim Allaha korunursa Allah onun işine bir kolaylık verir. |
[ 065.004 ] | ( ES ) |
Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdetini görmemiş bulunanlardan eğer şüphe ederseniz (iddetlerinin nasıl olacağında tereddüt ederseniz), onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları, doğum yapmalarıdır. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir. |
[ 065.004 ] | ( NQ ) |
And those of your women as have passed the age of monthly courses, for them the 'Iddah (prescribed period), if you have doubts (about their periods), is three months, and for those who have no courses [(i.e. they are still immature) their 'Iddah(prescribed period) is three months likewise, except in case of death] . And for those who are pregnant (whether they are divorced or their husbands are dead), their 'Iddah (prescribed period) is until they deliver (their burdens), and whosoever fears Allah and keeps his duty to Him, He will make his matter easy for him. |
[ 065.005 ] | ( KK ) |
Ðóáößó ÃóãúÑõ Çááøóåö ÃóäúÒóáóåõ Åöáóíúßõãú æóãóäú íóÊøóÞö Çááøóåó íõßóÝøöÑú Úóäúåõ ÓóíøöÆóÇÊöåö æóíõÚúÙöãú áóåõ ÃóÌúÑðÇ ﴿ ٥ ﴾ |
[ 065.005 ] | ( MŞ ) |
|
[ 065.005 ] | ( AY ) |
İşte bu (anlatılan hükümler), Allah’ın emridir; (amel etmek için) onu size indirdi. Kim Allah’dan korkarsa, Allah onun günahlarını örter ve onun sevabını büyütür. |
[ 065.005 ] | ( EO ) |
İşte bu (anlatılan ahkâm) Allahın emridir, onu size indirdi ve her kim Allahdan korkarsa Allah onun kabahatlerini örter ve ecrini büyültür. |
[ 065.005 ] | ( ES ) |
Bu, Allah'ın size indirdiği buyruğudur. Kim Allah'tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükafatını büyütür. |
[ 065.005 ] | ( NQ ) |
That is the Command of Allah, which He has sent down to you, and whosoever fears Allah and keeps his duty to Him, He will remit his sins from him, and will enlarge his reward. |
[ 065.006 ] | ( KK ) |
ÃóÓúßöäõæåõäøó ãöäú ÍóíúËõ ÓóßóäúÊõãú ãöäú æõÌúÏößõãú æóáÇó ÊõÖóÇÑøõæåõäøó áöÊõÖóíøöÞõæÇ Úóáóíúåöäøó æóÅöäú ßõäøó ÃõæáÇóÊö Íóãúáò ÝóÃóäúÝöÞõæÇ Úóáóíúåöäøó ÍóÊøóì íóÖóÚúäó Íóãúáóåõäøó ÝóÅöäú ÃóÑúÖóÚúäó áóßõãú ÝóÂÊõæåõäøó ÃõÌõæÑóåõäøó æóÃúÊóãöÑõæÇ Èóíúäóßõãú ÈöãóÚúÑõæÝò æóÅöäú ÊóÚóÇÓóÑúÊõãú ÝóÓóÊõÑúÖöÚõ áóåõ ÃõÎúÑóì ﴿ ٦ ﴾ |
[ 065.006 ] | ( MŞ ) |
|
[ 065.006 ] | ( AY ) |
(Boşamış olduğunuz) o kadınları, (iddetleri zarfında) gücünüzün yettiği kadar oturduğunuz yerin bir kısmında oturtun. Bir de üzerlerine tazyik yapmak için onlara zarar vermeye kalkışmayın ve eğer gebe iseler, çocuklarını doğuruncaya kadar nafakalarını verin. Sonra (boşadığınız kadınlarla ilginiz kesilince) sizin hesabınıza (çocuklarınızı) emzirirlerse, o vakit de ücretlerini verin ve aranızda iyilikle (ücret işini) müşâvere edin; anlaşın. Eğer (anne çocuğa süt vermemekle) güçlüğe uğrarsanız, bu takdirde baba hesabına (çocuğu) başka bir kadın emzirecektir. |
[ 065.006 ] | ( EO ) |
O kadınları gücünüzün yettiğinden sâkin olduğunuz yerin bir kısmında iskân ediniz, ve üzerlerine tazyık yapmak için onları ızrara kalkışmayınız ve eğer yüklü iseler hamillerini vaz'ı edinciye kadar nefakalarını verin, sonra sizin hisabınıza emzirirlerse o vakit de ecirlerini verin ve aranızda iyilikle emr edin ve eğer zorlaşıyorsanız o halde baba hisabına diğer bir emzikli emzirecektir. |
[ 065.006 ] | ( ES ) |
O kadınları, gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onları sıkıştırmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Şayet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar onları besleyin. Sonra sizin için emzirirlerse ücretlerini verin ve aranızda güzellikle konuşup danışın. Güçlük çekerseniz çocuğu, başka bir kadın emzirecektir. |
[ 065.006 ] | ( NQ ) |
Lodge them (the divorced women) where you dwell, according to your means, and do not treat them in such a harmful way that they be obliged to leave. And if they are pregnant, then spend on them till they deliver. Then if they give suck to the children for you, give them their due payment, and let each of you accept the advice of the other in a just way. But if you make difficulties for one another, then some other woman may give suck for him (the father of the child). |
[ 065.007 ] | ( KK ) |
áöíõäúÝöÞú Ðõæ ÓóÚóÉò ãöäú ÓóÚóÊöåö æóãóäú ÞõÏöÑó Úóáóíúåö ÑöÒúÞõåõ ÝóáúíõäúÝöÞú ãöãøóÇ ÂÊóÇåõ Çááøóåõ áÇó íõßóáøöÝõ Çááøóåõ äóÝúÓðÇ ÅöáÇøó ãóÇ ÂÊóÇåóÇ ÓóíóÌúÚóáõ Çááøóåõ ÈóÚúÏó ÚõÓúÑò íõÓúÑðÇ ﴿ ٧ ﴾ |
[ 065.007 ] | ( MŞ ) |
|
[ 065.007 ] | ( AY ) |
Genişliği (zenginliği) olan, (boşanmış kadınlara ve süt annelere) genişliğinden nafaka versin; rızkı dar olan da, Allah’ın ona verdiğinden harcasın. Allah bir kimseyi, ancak ona verdiği şeyle mükellef tutar. Allah bir güçlüğün arkasından bir kolaylık ihsan eder. |
[ 065.007 ] | ( EO ) |
Genişliği olan genişliğinden infak etsin, rızkı dar olan da Allahın ona verdiğinden infak eylesin, Allah bir nefse verdiğinden başka teklif etmez, Allah bir usrun arkasından bir yüsür yapar. |
[ 065.007 ] | ( ES ) |
Eli geniş olan genişliğine göre nafaka versin. Rızkı kısılmış bulunan da Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah bir kişiye ne vermişse ancak onu teklif eder. Allah bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır. |
[ 065.007 ] | ( NQ ) |
Let the rich man spend according to his means, and the man whose resources are restricted, let him spend according to what Allah has given him. Allah puts no burden on any person beyond what He has given him. Allah will grant after hardship, ease. |
[ 065.008 ] | ( KK ) |
æóßóÃóíøöäú ãöäú ÞóÑúíóÉò ÚóÊóÊú Úóäú ÃóãúÑö ÑóÈøöåóÇ æóÑõÓõáöåö ÝóÍóÇÓóÈúäóÇåóÇ ÍöÓóÇÈðÇ ÔóÏöíÏðÇ æóÚóÐøóÈúäóÇåóÇ ÚóÐóÇÈðÇ äõßúÑðÇ ﴿ ٨ ﴾ |
[ 065.008 ] | ( MŞ ) |
|
[ 065.008 ] | ( AY ) |
Nice memleket (halkı) Rabbinin ve peygamberlerinin emrinden çıkıb azdı da, biz onları şiddetli bir hesaba çektik ve görülmedik bir azabla kendilerini azablandırdık. |
[ 065.008 ] | ( EO ) |
Nice memleket (nice şenlik) Rabbının ve rasullerinin emrinden çıkıp azdı da biz onu şiddetli bir hisaba çektik ve görülmedik bir azâba giriftar eyledik. |
[ 065.008 ] | ( ES ) |
Nice kent var ki Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine başkaldırdı, biz de onları çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemiş şekilde azab ettik. |
[ 065.008 ] | ( NQ ) |
And many a town (population) revolted against the Command of its Lord and His Messengers, and We called it to a severe account (i.e. torment in this worldly life), and shall punish it with a horrible torment (in Hell, in the Hereafter). |
[ 065.009 ] | ( KK ) |
ÝóÐóÇÞóÊú æóÈóÇáó ÃóãúÑöåóÇ æóßóÇäó ÚóÇÞöÈóÉõ ÃóãúÑöåóÇ ÎõÓúÑðÇ ﴿ ٩ ﴾ |
[ 065.009 ] | ( MŞ ) |
|
[ 065.009 ] | ( AY ) |
Öylece küfürlerinin cezasını taddılar ve işlerinin sonu bir hüsran oldu. (Âhirette de bir perişanlık içindeler.) |
[ 065.009 ] | ( EO ) |
O suretle emrinin vebalini tattı ve işinin akıbeti bir hüsran oldu |
[ 065.009 ] | ( ES ) |
İşlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu tam bir hüsran olmuştur. |
[ 065.009 ] | ( NQ ) |
So it tasted the evil result of its disbelief, and the consequence of its disbelief was loss (destruction in this life and an eternal punishment in the Hereafter). |
[ 065.010 ] | ( KK ) |
ÃóÚóÏøó Çááøóåõ áóåõãú ÚóÐóÇÈðÇ ÔóÏöíÏðÇ ÝóÇÊøóÞõæÇ Çááøóåó íóÇÃõæáöí ÇáúÃóáúÈóÇÈö ÇáøóÐöíäó ÂãóäõæÇ ÞóÏú ÃóäúÒóáó Çááøóåõ Åöáóíúßõãú ÐößúÑðÇ ﴿ ١٠ ﴾ |
[ 065.010 ] | ( MŞ ) |
|
[ 065.010 ] | ( AY ) |
Allah, (Âhirette) onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O hâlde Allah’dan korkun, ey akıl sahibleri!... Ey îman edenler; İşte Allah, size bir zikir (Kur’ân) indirdi. |
[ 065.010 ] | ( EO ) |
Allah öyleler için şehid bir azâb hazırlamıştır, ondan dolayı Allahtan korkun da korunun ey halis özü, temiz aklı olanlar: iyman edenler! İşte Allah size bir zikr indirdi. |
[ 065.010 ] | ( ES ) |
Allah onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O halde ey inanan akl-ı selim sahipleri! Allah'tan korkun, Allah size bir uyarıcı gönderdi. |
[ 065.010 ] | ( NQ ) |
Allah has prepared for them a severe torment. So fear Allah and keep your duty to Him, O men of understanding who have believed! - Allah has indeed sent down to you a Reminder (this Qur'an). |
[ 065.011 ] | ( KK ) |
ÑóÓõæáÇð íóÊúáõæ Úóáóíúßõãú ÂíóÇÊö Çááøóåö ãõÈóíøöäóÇÊò áöíõÎúÑöÌó ÇáøóÐöíäó ÂãóäõæÇ æóÚóãöáõæÇ ÇáÕøóÇáöÍóÇÊö ãöäó ÇáÙøõáõãóÇÊö Åöáóì ÇáäøõæÑö æóãóäú íõÄúãöäú ÈöÇááøóåö æóíóÚúãóáú ÕóÇáöÍðÇ íõÏúÎöáúåõ ÌóäøóÇÊò ÊóÌúÑöí ãöäú ÊóÍúÊöåóÇ ÇáúÃóäúåóÇÑõ ÎóÇáöÏöíäó ÝöíåóÇ ÃóÈóÏðÇ ÞóÏú ÃóÍúÓóäó Çááøóåõ áóåõ ÑöÒúÞðÇ ﴿ ١١ ﴾ |
[ 065.011 ] | ( MŞ ) |
|
[ 065.011 ] | ( AY ) |
Bir Peygamber gönderdi; Allah’ın emir ve yasaklarını açıklayan âyetlerini sizlere karşı okuyor ki, îman edip sâlih ameller işliyenleri karanlıklardan (küfür ve cehaletten), nûra (imana ve aydınlığa) çıkarsın. Kim Allah’a îman edip de sâlih amel işlerse, Allah onu (Âhirette ağaçları) altından ırmaklar akar cennetlere, içlerinde ebedî kalmak üzere koyacaktır. Şüphesiz Allah, ona, ne güzel bir rızık ihsan etmiş!... |
[ 065.011 ] | ( EO ) |
Bir Rasul gönderdi, Allahın nûrlar saçan, yollar açan âyetlerini sizlere karşı okuyorki iyman edip salih amel işliyenleri zulmetlerden nûra çıkarsın ve her kim Allaha iyman edip salâh ile çalışırsa Allah onu altından ırmaklar akar cennetlere koyacak: orada ebediyyen muhalledler, öyleki Allah ona hakikaten güzel bir rızk ihsan etmiş. |
[ 065.011 ] | ( ES ) |
Size Allah'ın açık açık âyetlerini okuyan bir elçi (gönderdi) ki inanıp faydalı işler yapanları, karanlıklardan aydınlığa çıkarsın. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa (Allah) onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah ona gerçekten ne güzel rızık vermiştir. |
[ 065.011 ] | ( NQ ) |
(And has also sent to you) a Messenger (Muhammad ), who recites to you the Verses of Allah (the Qur'an) containing clear explanations, that He may take out, those who believe and do righteous good deeds from the darkness (of polytheism and disbelief) to the light (of Monotheism and true Faith). And whosoever believes in Allah and performs righteous good deeds, He will admit him into Gardens under which rivers flow (Paradise), to dwell therein forever. Allah has indeed granted for him an excellent provision. |
[ 065.012 ] | ( KK ) |
Çóááøóåõ ÇáøóÐöí ÎóáóÞó ÓóÈúÚó ÓóãóÇæóÇÊò æóãöäó ÇáúÃóÑúÖö ãöËúáóåõäøó íóÊóäóÒøóáõ ÇáúÃóãúÑõ Èóíúäóåõäøó áöÊóÚúáóãõæÇ Ãóäøó Çááøóåó Úóáóì ßõáøö ÔóíúÁò ÞóÏöíÑñ æóÃóäøó Çááøóåó ÞóÏú ÃóÍóÇØó Èößõáøö ÔóíúÁò ÚöáúãðÇ ﴿ ١٢ ﴾ |
[ 065.012 ] | ( MŞ ) |
|
[ 065.012 ] | ( AY ) |
O Allah’dır ki, yedi (kat) gök yaratmış, arzdan da onların mislini (yine yedi kat)... Allah’ın emri ve kazası, bütün bunların arasında inib duruyor; bilesiniz ki, Allah her şeye kadirdir ve her şeyi ilmi ile kuşatmıştır. |
[ 065.012 ] | ( EO ) |
O Allah ki yedi Semâ yaratmış. Arzdan da onların bir mislini,. |
[ 065.012 ] | ( ES ) |
Allah O'dur ki yedi göğü ve yerden de onlar kadarını yarattı. Emir bunlar arasında iner ki Allah'ın her şeye kâdir olduğunu ve Allah'ın bilgisinin, her şeyi kuşattığını bilesiniz. |
[ 065.012 ] | ( NQ ) |
It is Allah Who has created seven heavens and of the earth the like thereof (i.e. seven). His Command descends between them (heavens and earth), that you may know that Allah has power over all things, and that Allah surrounds (comprehends) all things in (His) Knowledge. |