TEGABÜN SURESİ
 

[ 064.001 ] ( KK )

íõÓóÈøöÍõ áöáøóåö ãóÇ Ýöí ÇáÓøóãóÇæóÇÊö æóãóÇ Ýöí ÇáúÃóÑúÖö áóåõ Çáúãõáúßõ æóáóåõ ÇáúÍóãúÏõ æóåõæó Úóáóì ßõáøö ÔóíúÁò ÞóÏöíÑñ ﴿ ١ ﴾

[ 064.001 ] ( MŞ )

 

[ 064.001 ] ( AY )

Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ı tesbih eder, (zerresinden küresine, ne varsa hep O’nun kudret ve azametine şahidlik eder). Mülk O’nun, hamd da O’nun: O her şeye kadîrdir.

[ 064.001 ] ( EO )

Tesbîh eder Allaha Göklerde ve Yerdeki, mülk onun, hamd onun ve o her şey'e kadîrdir.

[ 064.001 ] ( ES )

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadır. Her şeye gücü yeten O'dur.

[ 064.001 ] ( NQ )

Whatsoever is in the heavens and whatsoever is on the earth glorifies Allah. His is the dominion, and to Him belong all the praises and thanks, and He is Able to do all things.

[ 064.002 ] ( KK )

åõæó ÇáøóÐöí ÎóáóÞóßõãú Ýóãöäúßõãú ßóÇÝöÑñ æóãöäúßõãú ãõÄúãöäñ æóÇááøóåõ ÈöãóÇ ÊóÚúãóáõæäó ÈóÕöíÑñ ﴿ ٢ ﴾

[ 064.002 ] ( MŞ )

 

[ 064.002 ] ( AY )

Sizi yaratan O’dur; öyle iken içinizden kimi kâfir oluyor, kimi mü'min...Allah bütün yaptıklarınızı görendir.

[ 064.002 ] ( EO )

Odur sizi yaratan, öyle iken içinizden kimi kâfir, kimi mü'min, bununla beraber Allah her ne yaparsanız görür.

[ 064.002 ] ( ES )

Sizi O yarattı. Kiminiz kâfirdir, kiminiz mümin. Allah yaptıklarınızı görmektedir.

[ 064.002 ] ( NQ )

He it is Who created you, then some of you are disbelievers and some of you are believers. And Allah is All-Seer of what you do.

[ 064.003 ] ( KK )

ÎóáóÞó ÇáÓøóãóÇæóÇÊö æóÇáúÃóÑúÖó ÈöÇáúÍóÞøö æóÕóæøóÑóßõãú ÝóÃóÍúÓóäó ÕõæóÑóßõãú æóÅöáóíúåö ÇáúãóÕöíÑõ ﴿ ٣ ﴾

[ 064.003 ] ( MŞ )

 

[ 064.003 ] ( AY )

Gökleri ve yeri üstün bir hikmetle yarattı. Size şekil verdi de, şekillerinizi güzel yaptı. Nihâyet dönüş de O’nadır.

[ 064.003 ] ( EO )

O ki Gökleri ve Yeri hakk ile yarattı ve size suret verdi, suretlerinizi güzel de yaptı, nihayet gidiş de onadır.

[ 064.003 ] ( ES )

Zira gökleri ve yeri hak ile yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak O'nadır.

[ 064.003 ] ( NQ )

He has created the heavens and the earth with truth, and He shaped you and made good your shapes, and to Him is the final Return.

[ 064.004 ] ( KK )

íóÚúáóãõ ãóÇ Ýöí ÇáÓøóãóÇæóÇÊö æóÇáúÃóÑúÖö æóíóÚúáóãõ ãóÇ ÊõÓöÑøõæäó æóãóÇ ÊõÚúáöäõæäó æóÇááøóåõ Úóáöíãñ ÈöÐóÇÊö ÇáÕøõÏõæÑö ﴿ ٤ ﴾

[ 064.004 ] ( MŞ )

 

[ 064.004 ] ( AY )

Göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Sizin bütün gizlediklerinizi ve aşikâre yaptıklarınızı da bilir. Allah, bütün kalplerde olanı bilendir.

[ 064.004 ] ( EO )

O Göklerde ve Yerde ne varsa bilir ve sizler her ne sirr tutar ve her ne açıklarsanız hepsini bilir ve Allah bütün sînelerin künhünü bilir.

[ 064.004 ] ( ES )

Göklerde ve yerde olanları, gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilir. Allah, göğüslerin özünü bilir.

[ 064.004 ] ( NQ )

He knows what is in the heavens and on earth, and He knows what you conceal and what you reveal. And Allah is the All-Knower of what is in the breasts (of men).

[ 064.005 ] ( KK )

Ãóáóãú íóÃúÊößõãú äóÈóÃõ ÇáøóÐöíäó ßóÝóÑõæÇ ãöäú ÞóÈúáõ ÝóÐóÇÞõæÇ æóÈóÇáó ÃóãúÑöåöãú æóáóåõãú ÚóÐóÇÈñ Ãóáöíãñ ﴿ ٥ ﴾

[ 064.005 ] ( MŞ )

 

[ 064.005 ] ( AY )

(Ey Kâfirler)! Bundan önce, kâfir olanların (helâk) haberi gelmedi mi size? Öyle ki, yaptıklarının cezasını (dünyada azap çekmekle) taddılar. Daha da onlara (Âhirette) acıklı bir azap var.

[ 064.005 ] ( EO )

Bundan evvel küfr edenlerin haberi gelmedi mi size? Ki yaptıklarının vebalini tattılar, daha da onlara elîm bir azâb var.

[ 064.005 ] ( ES )

Önceden inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? (Onlar) işlerinin vebalini tattılar ve onlar için acı bir azap vardır.

[ 064.005 ] ( NQ )

Has not the news reached you of those who disbelieved aforetime? And so they tasted the evil result of their disbelief, and theirs will be a painful torment.

[ 064.006 ] ( KK )

Ðóáößó ÈöÃóäøóåõ ßóÇäóÊú ÊóÃúÊöíåöãú ÑõÓõáõåõãú ÈöÇáúÈóíøöäóÇÊö ÝóÞóÇáõæÇ ÃóÈóÔóÑñ íóåúÏõæäóäóÇ ÝóßóÝóÑõæÇ æóÊóæóáøóæúÇ æóÇÓúÊóÛúäóì Çááøóåõ æóÇááøóåõ Ûóäöíøñ ÍóãöíÏñ ﴿ ٦ ﴾

[ 064.006 ] ( MŞ )

 

[ 064.006 ] ( AY )

Çünkü, onlara peygamberleri mûcizelerle geliyordu da onlar: “Bizi bir insan mı yola getirecek? deyib inkâr etmişler ve yüz çevirmişlerdi. Allah da (değil onların îmanına), hiç bir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah hiç bir şeye muhtaç değildir, hamd edilmeğe lâyıktır.

[ 064.006 ] ( EO )

Çünkü onlara Peygamberleri beyyinelerle geliyordu da onlar bizi bir beşer mi yola getirecek? Deyip küfr etmişler ve aksine gitmişlerdi, Allah da müstağni olduğunu gösterdi, öyle ya Allah ganîdir hamîddir.

[ 064.006 ] ( ES )

Böyledir, çünkü onlara peygamberleri, açık deliller getirirlerdi, fakat onlar: "Bir insan mı bize yol gösterecek?" dediler ve yüz çevirdiler. Allah da muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, övülmeye lâyıktır.

[ 064.006 ] ( NQ )

That was because there came to them their Messengers with clear proofs (signs), but they said: "Shall mere men guide us?" So they disbelieved and turned away (from the truth), and Allah was not in need (of them). And Allah is Rich (Free of all wants), Worthy of all praise.

[ 064.007 ] ( KK )

ÒóÚóãó ÇáøóÐöíäó ßóÝóÑõæÇ Ãóäú áóäú íõÈúÚóËõæÇ Þõáú Èóáóì æóÑóÈøöí áóÊõÈúÚóËõäøó Ëõãøó áóÊõäóÈøóÄõäøó ÈöãóÇ ÚóãöáúÊõãú æóÐóáößó Úóáóì Çááøóåö íóÓöíÑñ ﴿ ٧ ﴾

[ 064.007 ] ( MŞ )

 

[ 064.007 ] ( AY )

Kâfir olanlar, asla öldükten sonra diriltilmiyeceklerini zannedib iddia ettiler. (Ey Resûlüm, onlara) de ki: “ Hayır, (zannettiğiniz gibi değil) Rabbim hakkı için muhakkak diriltileceksiniz. Sonra da (hesaba çekilerek) muhakkak yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu ise, Allah’a göre kolaydır.

[ 064.007 ] ( EO )

Küfredenler asla ba's olunmıyacaklarını zu'mettiler, de ki, hayır rabbım hakkı için muhakkak ba's olunacaksınız, sonra da muhakkak yaptıklarınız size anlatılacaktır ve o Allaha göre kolaydır.

[ 064.007 ] ( ES )

İnkâr edenler, katiyyen diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: "Hayır! Rabbim hakkı için mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydır".

[ 064.007 ] ( NQ )

The disbelievers pretend that they will never be resurrected (for the Account). Say (O Muhammad ): "Yes! By my Lord, you will certainly be resurrected, then you will be informed of (and recompensed for) what you did, and that is easy for Allah.

[ 064.008 ] ( KK )

ÝóÂãöäõæÇ ÈöÇááøóåö æóÑóÓõæáöåö æóÇáäøõæÑö ÇáøóÐöí ÃóäúÒóáúäóÇ æóÇááøóåõ ÈöãóÇ ÊóÚúãóáõæäó ÎóÈöíÑñ ﴿ ٨ ﴾

[ 064.008 ] ( MŞ )

 

[ 064.008 ] ( AY )

Onun için, siz, Allah’a, Peygamberine ve indirdiğimiz Kur’ân’a îman ediniz. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

[ 064.008 ] ( EO )

Onun için siz Allaha ve Resulüne indirdiğimiz nûra iyman ediniz ve Allah her ne yaparsanız haberdardır.

[ 064.008 ] ( ES )

Artık Allah'a, Resulüne ve indirdiğimiz nura (Kur'ân'a) inanın. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

[ 064.008 ] ( NQ )

Therefore, believe in Allah and His Messenger (Muhammad ), and in the Light (this Qur'an) which We have sent down. And Allah is All-Aware of what you do.

[ 064.009 ] ( KK )

íóæúãó íóÌúãóÚõßõãú áöíóæúãö ÇáúÌóãúÚö Ðóáößó íóæúãõ ÇáÊøóÛóÇÈõäö æóãóäú íõÄúãöäú ÈöÇááøóåö æóíóÚúãóáú ÕóÇáöÍðÇ íõßóÝøöÑú Úóäúåõ ÓóíøöÆóÇÊöåö æóíõÏúÎöáúåõ ÌóäøóÇÊò ÊóÌúÑöí ãöäú ÊóÍúÊöåóÇ ÇáúÃóäúåóÇÑõ ÎóÇáöÏöíäó ÝöíåóÇ ÃóÈóÏðÇ Ðóáößó ÇáúÝóæúÒõ ÇáúÚóÙöíãõ ﴿ ٩ ﴾

[ 064.009 ] ( MŞ )

 

[ 064.009 ] ( AY )

Sizi, o toplanma günü (hesap) için bir araya getireceği günü (kıyâmeti) hatırla. İşte bu, (kâfirler için) aldanma günüdür. Kim Allah’a îman eder ve sâlih amel işlerse, Allah onun günahlarını örter ve onu, (ağaçları) altından ırmaklar akar cennetlere koyar; ebedî olarak oralarda kalıcılar oldukları hâlde... İşte bu, çok büyük kurtuluştur.

[ 064.009 ] ( EO )

Sizi o dernek gününe dereceği gün ki o gün tegabün günü (kâr ve zarar günü) dür, her kim Allaha iyman eder de yaraşıklı iş yaparsa Allah onun kabahatlerini örter de onu altından ırmaklar akar Cennetlere kor, öyle ki Ebediyyen onlarda kalmak üzere, işte büyük kurtuluş odur.

[ 064.009 ] ( ES )

Toplanma günü için sizi topladığı zaman var ya, işte o gün, kimin aldandığının açığa çıkacağı aldanma günüdür. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur.

[ 064.009 ] ( NQ )

(And remember) the Day when He will gather you (all) on the Day of Gathering, that will be the Day of mutual loss and gain (i.e. loss for the disbelievers as they will enter the Hell-fire and gain for the believers as they will enter Paradise). And whosoever believes in Allah and performs righteous good deeds, He will remit from him his sins, and will admit him to Gardens under which rivers flow (Paradise) to dwell therein forever, that will be the great success.

[ 064.010 ] ( KK )

æóÇáøóÐöíäó ßóÝóÑõæÇ æóßóÐøóÈõæÇ ÈöÂíóÇÊöäóÇ ÃõæáóÆößó ÃóÕúÍóÇÈõ ÇáäøóÇÑö ÎóÇáöÏöíäó ÝöíåóÇ æóÈöÆúÓó ÇáúãóÕöíÑõ ﴿ ١٠ ﴾

[ 064.010 ] ( MŞ )

 

[ 064.010 ] ( AY )

(Allah’ın vahdaniyyetini) inkâr edenler, bir de âyetlerimizi (Peygamberi ve Kur’ân’ı) yalanlıyanlar ise, cehennemliktirler; orada devamlı kalacaklardır. O, ne fena varılacak yerdir!...

[ 064.010 ] ( EO )

Küfredip âyetlerimizi tekzib eyliyenler ise, onlar eshabı nardırlar, orada muhalled kalacaklardır, o ise ne fena varılacak yerdir.

[ 064.010 ] ( ES )

İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedi kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası!

[ 064.010 ] ( NQ )

But those who disbelieved (in the Oneness of Allah - Islamic Monotheism) and denied Our Ayat (proofs, evidences, verses, lessons, signs, revelations, etc.), they will be the dwellers of the Fire, to dwell therein forever. And worst indeed is that destination.

[ 064.011 ] ( KK )

ãóÇ ÃóÕóÇÈó ãöäú ãõÕöíÈóÉò ÅöáÇøó ÈöÅöÐúäö Çááøóåö æóãóäú íõÄúãöäú ÈöÇááøóåö íóåúÏö ÞóáúÈóåõ æóÇááøóåõ Èößõáøö ÔóíúÁò Úóáöíãñ ﴿ ١١ ﴾

[ 064.011 ] ( MŞ )

 

[ 064.011 ] ( AY )

Allah’ın izni olmayınca, hiç bir musibet başa gelmez. Kim de Allah’a îman ederse, Allah onun kalbine hidâyet verir. Allah her şeyi (noksansız) bilendir.

[ 064.011 ] ( EO )

Allahın izni olmayınca hiç bir musîbet isabet etmez, her kim de Allaha iyman ederse o onun kalbine hidayet verir, ve Allah her şey'i bilir.

[ 064.011 ] ( ES )

Allah'ın izni olmayınca hiç bir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.

[ 064.011 ] ( NQ )

No calamity befalls, but with the Leave [i.e. decision and Qadar (Divine Preordainments)] of Allah, and whosoever believes in Allah, He guides his heart [to the true Faith with certainty, i.e. what has befallen him was already written for him by Allah from the Qadar (Divine Preordainments)], and Allah is the All-Knower of everything.

[ 064.012 ] ( KK )

æóÃóØöíÚõæÇ Çááøóåó æóÃóØöíÚõæÇ ÇáÑøóÓõæáó ÝóÅöäú ÊóæóáøóíúÊõãú ÝóÅöäøóãóÇ Úóáóì ÑóÓõæáöäóÇ ÇáúÈóáÇóÛõ ÇáúãõÈöíäõ ﴿ ١٢ ﴾

[ 064.012 ] ( MŞ )

 

[ 064.012 ] ( AY )

(İmandan sonra) Allah’a itâat edin; Peygambere itâat edin. Eğer (itâat etmekten) yüz çevirirseniz, Peygamberimize düşen sadece açık bir tebliğdir. (Görevi bundan ibarettir, onu da yapmıştır.)

[ 064.012 ] ( EO )

İyman edin de Allaha itaat eyleyin ve Resulüne itaat eyleyin eğer aksine giderseniz Resulünüze aid olan açık bir tebliğden ibarettir.

[ 064.012 ] ( ES )

Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen apaçık bir duyurmadır.

[ 064.012 ] ( NQ )

Obey Allah, and obey the Messenger (Muhammad ), but if you turn away, then the duty of Our Messenger is only to convey (the Message) clearly.

[ 064.013 ] ( KK )

Çóááøóåõ áÇó Åöáóåó ÅöáÇøó åõæó æóÚóáóì Çááøóåö ÝóáúíóÊóæóßøóáö ÇáúãõÄúãöäõæäó ﴿ ١٣ ﴾

[ 064.013 ] ( MŞ )

 

[ 064.013 ] ( AY )

Allah var, O’ndan başka hiç bir ilâh yok; onun için Allah’a tevekkül etsin mü'minler...

[ 064.013 ] ( EO )

Allahdan başka Tanrı yoktur, onun için mü'minler hep Allaha dayansınlar.

[ 064.013 ] ( ES )

Allah ki O'ndan başka tanrı yoktur. Müminler Allah'a dayansınlar.

[ 064.013 ] ( NQ )

Allah! La ilaha illa Huwa (none has the right to be worshipped but He), and in Allah (Alone), therefore, let the believers put their trust.

[ 064.014 ] ( KK )

íóÇÃóíøõåóÇ ÇáøóÐöíäó ÂãóäõæÇ Åöäøó ãöäú ÃóÒúæóÇÌößõãú æóÃóæúáÇóÏößõãú ÚóÏõæøðÇ áóßõãú ÝóÇÍúÐóÑõæåõãú æóÅöäú ÊóÚúÝõæÇ æóÊóÕúÝóÍõæÇ æóÊóÛúÝöÑõæÇ ÝóÅöäøó Çááøóåó ÛóÝõæÑñ ÑóÍöíãñ ﴿ ١٤ ﴾

[ 064.014 ] ( MŞ )

 

[ 064.014 ] ( AY )

Ey îman edenler! Haberiniz olsun ki, zevcelerinizle evlâdlarınızdan bir kısmı, (sizi ibâdetten alıkoymak, emirlerinize uymamak sûretiyle) size bir nevi düşmandır. O hâlde onlardan sakının; (kötülüklerinden emîn olmayınız). Bununla beraber afv eder, kusurlarına bakmaz, günahlarını örterseniz, şüphe yok ki Allah Gafûr’dur= çok bağışlayandır, Rahîm’dir= çok merhametlidir.

[ 064.014 ] ( EO )

Ey o bütün iyman edenler! Haberiniz olsun ki çiftleriniz ve evlâdlarınızdan size düşman vardır, onun için onların mahzurlarından sakının, bununla beraber afveder, kusurlarına bakmaz, örterseniz şübhe yok ki Allah gafurdur rahîmdir.

[ 064.014 ] ( ES )

Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, hoş görür ve bağışlarsanız, bilin ki Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir.

[ 064.014 ] ( NQ )

O you who believe! Verily, among your wives and your children there are enemies for you (i.e. may stop you from the obedience of Allah), therefore beware of them! But if you pardon (them) and overlook, and forgive (their faults), then verily, Allah is Oft-Forgiving, Most Merciful.

[ 064.015 ] ( KK )

ÅöäøóãóÇ ÃóãúæóÇáõßõãú æóÃóæúáÇóÏõßõãú ÝöÊúäóÉñ æóÇááøóåõ ÚöäúÏóåõ ÃóÌúÑñ ÚóÙöíãñ ﴿ ١٥ ﴾

[ 064.015 ] ( MŞ )

 

[ 064.015 ] ( AY )

Her hâlde mallarınız ve çocuklarınız (sizin için) bir belâ ve imtihandır; (çünkü sizi birtakım günahlara sokabilirler). Allah ise, büyük sevab O’nun katındadır.

[ 064.015 ] ( EO )

Her halde mallarınız ve evlâdlarınız bir fitnedir, Allah ise büyük ecir, onun yanındadır.

[ 064.015 ] ( ES )

Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükafat ise Allah'ın yanındadır.

[ 064.015 ] ( NQ )

Your wealth and your children are only a trial, whereas Allah! With Him is a great reward (Paradise).

[ 064.016 ] ( KK )

ÝóÇÊøóÞõæÇ Çááøóåó ãóÇ ÇÓúÊóØóÚúÊõãú æóÇÓúãóÚõæÇ æóÃóØöíÚõæÇ æóÃóäúÝöÞõæÇ ÎóíúÑðÇ öáÃóäúÝõÓößõãú æóãóäú íõæÞó ÔõÍøó äóÝúÓöåö ÝóÃõæáóÆößó åõãõ ÇáúãõÝúáöÍõæäó ﴿ ١٦ ﴾

[ 064.016 ] ( MŞ )

 

[ 064.016 ] ( AY )

Onun için, gücünüz yettiği kadar Allah’dan korkun, (takva sahibi olun. Emirlerine uyun, yasaklarından kaçının). Öğüdlerini dinleyin, emirlerine itâat edin. (Hayır yollarına) harcayın; nefisleriniz için hayır yapın, Kim nefsinin cimriliğinden kurtarılırsa, işte bunlar (azaptan) kurtulanlardır.

[ 064.016 ] ( EO )

Onun için gücünüz yettiği kadar Allaha korunun, dinleyin, itaat edin, infak edin, kendileriniz için hayır yapın, her kim de nefsinin hırsından korunursa işte onlar felâh bulanlardır.

[ 064.016 ] ( ES )

O halde gücünüzün yettiği kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

[ 064.016 ] ( NQ )

So keep your duty to Allah and fear Him as much as you can; listen and obey; and spend in charity, that is better for yourselves. And whosoever is saved from his own covetousness, then they are the successful ones.

[ 064.017 ] ( KK )

Åöäú ÊõÞúÑöÖõæÇ Çááøóåó ÞóÑúÖðÇ ÍóÓóäðÇ íõÖóÇÚöÝúåõ áóßõãú æóíóÛúÝöÑú áóßõãú æóÇááøóåõ ÔóßõæÑñ Íóáöíãñ ﴿ ١٧ ﴾

[ 064.017 ] ( MŞ )

 

[ 064.017 ] ( AY )

Eğer Allah’ın emrine uygun olarak ihlâs ile harcarsanız, Allah onu size, kat kat (mükâfatı ile) artırıb verir. Hem de günahlarınızı bağışlar. Allah Şekûr’dur= azıcık bir iyiliğe çok sevab verir, Halîm’dir= azabı vermekte acele etmez.

[ 064.017 ] ( EO )

Eğer Allaha bir karzı hasen arz ederseniz onu sizin için katlayıverir ve sizi de mağfiret buyurur, Allah şekûrdur halîmdir.

[ 064.017 ] ( ES )

Eğer Allah'a güzel bir borç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat yapar ve sizi bağışlar. Allah çok mükafat verendir, halimdir.

[ 064.017 ] ( NQ )

If you lend to Allah a goodly loan (i.e. spend in Allah's Cause) He will double it for you, and will forgive you. And Allah is Most Ready to appreciate and to reward, Most Forbearing,

[ 064.018 ] ( KK )

ÚóÇáöãõ ÇáúÛóíúÈö æóÇáÔøóåóÇÏóÉö ÇáúÚóÒöíÒõ ÇáúÍóßöíãõ ﴿ ١٨ ﴾

[ 064.018 ] ( MŞ )

 

[ 064.018 ] ( AY )

Gizliyi de, aşikârı da bilen Azîz Hakîm’dir; (her şeye galibdir, hikmet sahibidir.)

[ 064.018 ] ( EO )

Gaybe de şehadete de âlim, azîz, hakîmdir.

[ 064.018 ] ( ES )

Görünmeyeni ve görüneni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir.

[ 064.018 ] ( NQ )

All-Knower of the unseen and seen, the All-Mighty, the All-Wise.