CUM'A SURESİ

[ 062.001 ] ( KK )

íõÓóÈøöÍõ áöáøóåö ãóÇ Ýöí ÇáÓøóãóÇæóÇÊö æóãóÇ Ýöí ÇáúÃóÑúÖö Çáúãóáößö ÇáúÞõÏøõæÓö ÇáúÚóÒöíÒö ÇáúÍóßöíãö ﴿ ١ ﴾

[ 062.001 ] ( MŞ )

 

[ 062.001 ] ( AY )

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ı tesbih eder. O, öyle bir Melik ki, Kuddüs’dür= her noksan şeyden münezzehtir, Azîz’dir= her şeye galibdir, Hakîm’dir= bütün işlerinde hikmet sahibidir.

[ 062.001 ] ( EO )

Tesbîh eder Allah için Göklerde ki ve Yerdeki o öyle lekesiz kuddûs melik ki hem azîz hem hakîm.

[ 062.001 ] ( ES )

Göklerde ve yerde olanların hepsi padişah, mukaddes, azîz ve hakîm olan Allah'ı tesbih etmektedir.

[ 062.001 ] ( NQ )

Whatsoever is in the heavens and whatsoever is on the earth glorifies Allah, the King (of everything), the Holy, the All-Mighty, the All-Wise.

[ 062.002 ] ( KK )

åõæó ÇáøóÐöí ÈóÚóËó Ýöí ÇáúÃõãøöíøöíäó ÑóÓõæáÇð ãöäúåõãú íóÊúáõæ Úóáóíúåöãú ÂíóÇÊöåö æóíõÒóßøöíåöãú æóíõÚóáøöãõåõãõ ÇáúßöÊóÇÈó æóÇáúÍößúãóÉó æóÅöäú ßóÇäõæÇ ãöäú ÞóÈúáõ áóÝöí ÖóáÇóáò ãõÈöíäò ﴿ ٢ ﴾

[ 062.002 ] ( MŞ )

 

[ 062.002 ] ( AY )

(Çoğu okuma yazma bilmiyen) Arablar içinde, soylarından bir peygamber gönderen O’dur. (Bu Peygamber Muhammed aleyhisselâm) üzerlerine O’nun âyetlerini okuyor, onları (şirk kirinden) temizliyor, kendilerine Kur’ân ve şerîat (dinî hükümler) öğretiyor. Hâlbuki bundan önce (Peygamberin gelişinden evvel) açık bir sapıklık içinde idiler.

[ 062.002 ] ( EO )

Odur ki: ümmîler içinde kendilerinden bir Resul gönderdi, üzerlerine onun âyetlerini okuyor ve onları temize çıkarıp parlatıyor, kendilerine kitab ve hikmet öğretiyor, halbu ki bundan evvel açık bir dalâl içinde idiler

[ 062.002 ] ( ES )

O'dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderdi. Oysa onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde idiler.

[ 062.002 ] ( NQ )

He it is Who sent among the unlettered ones a Messenger (Muhammad ) from among themselves, reciting to them His Verses, purifying them (from the filth of disbelief and polytheism), and teaching them the Book (this Qur'an, Islamic laws and Islamic jurisprudence) and Al-Hikmah (As-Sunnah: legal ways, orders, acts of worship, etc. of Prophet Muhammad ). And verily, they had been before in mainfest error;

[ 062.003 ] ( KK )

æóÂÎóÑöíäó ãöäúåõãú áóãøóÇ íóáúÍóÞõæÇ Èöåöãú æóåõæó ÇáúÚóÒöíÒõ ÇáúÍóßöíãõ ﴿ ٣ ﴾

[ 062.003 ] ( MŞ )

 

[ 062.003 ] ( AY )

(Allah, hem okuyub yazmak bilmiyen ümmî Arap’lara peygamberini gönderdi, hem de) onlardan başkalarına, (ashabdan sonra kıyâmete kadar gelecek olanlara) ki, henüz onlara, (bu ilk Arab’lara) kavuşmamışlardır. O, Azîz’dir= her şeye galibdir, Hakîm’dir= işinde hikmet sahibidir.

[ 062.003 ] ( EO )

Ve daha onlardan başkalarına ki henüz onlara lâhık olmadılar, o öyle azîz öyle hakîm.

[ 062.003 ] ( ES )

Henüz onlara katılmamış bulunan diğer insanlara da (o Peygamberi göndermiştir). O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

[ 062.003 ] ( NQ )

And He has sent him (Prophet Muhammad ) also to others among them (Muslims) who have not yet joined them (but they will come). And He (Allah) is the All-Mighty, the All-Wise.

[ 062.004 ] ( KK )

Ðóáößó ÝóÖúáõ Çááøóåö íõÄúÊöíåö ãóäú íóÔóÇÁõ æóÇááøóåõ Ðõæ ÇáúÝóÖúáö ÇáúÚóÙöíãö ﴿ ٤ ﴾

[ 062.004 ] ( MŞ )

 

[ 062.004 ] ( AY )

İşte bu (peygamberlik), Allah’ın fazlıdır; onu dilediğine verir. Allah, çok büyük ihsan sahibidir.

[ 062.004 ] ( EO )

İşte o, Allahın fazlıdır, onu dilediğine verir ve Allah çok büyük fazl sahibidir.

[ 062.004 ] ( ES )

Bu, Allah'ın lütfudur. Allah, büyük lütuf sahibidir.

[ 062.004 ] ( NQ )

That is the Grace of Allah, which He bestows on whom He wills. And Allah is the Owner of Mighty Grace.

[ 062.005 ] ( KK )

ãóËóáõ ÇáøóÐöíäó ÍõãøöáõæÇ ÇáÊøóæúÑóÇÉó Ëõãøó áóãú íóÍúãöáõæåóÇ ßóãóËóáö ÇáúÍöãóÇÑö íóÍúãöáõ ÃóÓúÝóÇÑðÇ ÈöÆúÓó ãóËóáõ ÇáúÞóæúãö ÇáøóÐöíäó ßóÐøóÈõæÇ ÈöÂíóÇÊö Çááøóåö æóÇááøóåõ áÇó íóåúÏöí ÇáúÞóæúãó ÇáÙøóÇáöãöíäó ﴿ ٥ ﴾

[ 062.005 ] ( MŞ )

 

[ 062.005 ] ( AY )

Kendilerine Tevrât’la amel teklif edildikten sonra, onunla amel etmiyenlerin hâli, cildlerle kitap taşıyan eşeğin hâline benzer. Allah’ın âyetlerini inkâr eden kavmin hâli ne çirkin!... Allah, zâlimler topluluğunu hidâyete erdirmez.

[ 062.005 ] ( EO )

Kendilerine Tevrat yükletilen sonra onu hâmil olmıyan kişilerin meselî, cildlerle kitab taşıyan eşeğin haline benzer, Allahın âyetlerini tekzib eden kavmın meselî ne çirkin! Allah zalimler güruhunu doğru yola çıkarmaz.

[ 062.005 ] ( ES )

Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kitaplar taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlayanların durumu ne kötüdür. Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.

[ 062.005 ] ( NQ )

The likeness of those who were entrusted with the (obligation of the) Taurat (Torah) (i.e. to obey its commandments and to practise its legal laws), but who subsequently failed in those (obligations), is as the likeness of a donkey who carries huge burdens of books (but understands nothing from them). How bad is the example (or the likeness) of people who deny the Ayat(proofs, evidences, verses, signs, revelations, etc.) of Allah. And Allah guides not the people who are Zalimun (polytheists, wrong-doers, disbelievers, etc.).

[ 062.006 ] ( KK )

Þõáú íóÇÃóíøõåóÇ ÇáøóÐöíäó åóÇÏõæÇ Åöäú ÒóÚóãúÊõãú Ãóäøóßõãú ÃóæúáöíóÇÁõ áöáøóåö ãöäú Ïõæäö ÇáäøóÇÓö ÝóÊóãóäøóæúÇ ÇáúãóæúÊó Åöäú ßõäúÊõãú ÕóÇÏöÞöíäó ﴿ ٦ ﴾

[ 062.006 ] ( MŞ )

 

[ 062.006 ] ( AY )

(Ey Resûlüm), de ki: “ Ey Yahûdî’ler! Eğer siz, diğer insanlardan başka olarak Allah’ın dostları bulunduğunuzu zannediyorsanız, haydin ölmeyi isteyin; şâyet (davanızda) sadık kimselerseniz...”

[ 062.006 ] ( EO )

De ki ey o Yehûdî olanlar! Siz sair insanlardan başka olarak Allahın dostları bulunduğunuzu zu'm ediyorsanız haydin ölmeyi temenni edin, eğer (da'vanızda) sadıklarsanız öyle yapın.

[ 062.006 ] ( ES )

De ki: "Ey Yahudi olanlar! Eğer insanlar arasında yalnız sizin, Allah'ın dostları olduğunuzu sanıyorsanız, o halde ölümü temenni edin, doğru iseniz?"

[ 062.006 ] ( NQ )

Say (O Muhammad ): "O you Jews! If you pretend that you are friends of Allah, to the exclusion of (all) other mankind, then long for death if you are truthful."

[ 062.007 ] ( KK )

æóáÇó íóÊóãóäøóæúäóåõ ÃóÈóÏðÇ ÈöãóÇ ÞóÏøóãóÊú ÃóíúÏöíåöãú æóÇááøóåõ Úóáöíãñ ÈöÇáÙøóÇáöãöíäó ﴿ ٧ ﴾

[ 062.007 ] ( MŞ )

 

[ 062.007 ] ( AY )

Hâlbuki onlar, ellerinin öne sürdüğü günahlar yüzünden, ölümü hiç bir zaman isteyemezler. Allah zâlimleri pek iyi bilir, (ona göre cezalarını verir).

[ 062.007 ] ( EO )

Halbu ki ellerinin takdim ettiği günahlar yüzünden onu ebeden temenni edemezler, Allah zalimleri bilir.

[ 062.007 ] ( ES )

Ama onlar, ellerinin (yapıp) öne sürdüğü (işler) yüzünden ölümü asla temenni etmezler. Allah zalimleri bilir.

[ 062.007 ] ( NQ )

But they will never long for it (death), because of what (deeds) their hands have sent before them! And Allah knows well theZalimun (polytheists, wrong-doers, disbelievers, etc.).

[ 062.008 ] ( KK )

Þõáú Åöäøó ÇáúãóæúÊó ÇáøóÐöí ÊóÝöÑøõæäó ãöäúåõ ÝóÅöäøóåõ ãõáÇóÞöíßõãú Ëõãøó ÊõÑóÏøõæäó Åöáóì ÚóÇáöãö ÇáúÛóíúÈö æóÇáÔøóåóÇÏóÉö ÝóíõäóÈøöÆõßõãú ÈöãóÇ ßõäúÊõãú ÊóÚúãóáõæäó ﴿ ٨ ﴾

[ 062.008 ] ( MŞ )

 

[ 062.008 ] ( AY )

(Ey Resûlüm, onlara) de ki: “Haberiniz olsun, o kaçıp durduğunuz ölüm, muhakkak gelip size kavuşacaktır. Sonra hem gizliyi, hem aşikârı bilen Allah’a döndürüleceksiniz de, O, size neler yaptığınızı haber verecektir; (buna göre sizi cezalandıracaktır).

[ 062.008 ] ( EO )

De ki: haberiniz olsun o kaçıp durduğunuz ölüm muhakkak gelip size çatacak, sonra, o bütün gayb ve şehadeti bilene iade olunacaksınız da o size neler yaptığınızı haber verecektir.

[ 062.008 ] ( ES )

De ki: "Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra görünmeyeni ve görüneni bilene döndürüleceksiniz. O size (bütün) yaptıklarınızı haber verecektir.

[ 062.008 ] ( NQ )

Say (to them): "Verily, the death from which you flee will surely meet you, then you will be sent back to (Allah), the All-Knower of the unseen and the seen, and He will tell you what you used to do."

[ 062.009 ] ( KK )

íóÇÃóíøõåóÇ ÇáøóÐöíäó ÂãóäõæÇ ÅöÐóÇ äõæÏöíó áöáÕøóáÇóÉö ãöäú íóæúãö ÇáúÌõãõÚóÉö ÝóÇÓúÚóæúÇ Åöáóì ÐößúÑö Çááøóåö æóÐóÑõæÇ ÇáúÈóíúÚó Ðóáößõãú ÎóíúÑñ áóßõãú Åöäú ßõäúÊõãú ÊóÚúáóãõæäó ﴿ ٩ ﴾

[ 062.009 ] ( MŞ )

 

[ 062.009 ] ( AY )

Ey îman edenler! Cuma günü, namaz için ezan okunduğu zaman hemen Allah’ın zikrine, (hutbe dinlemeye ve namaz kılmaya) gidin; alışverişi bırakın. Bu (hutbe dinlemek ve namaz kılmak), sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz...

[ 062.009 ] ( EO )

Ey o bütün iyman edenler! Cum'a günü namaz için nida olunduğunda hemen Allahın zikrine koşun ve alım satımı bırakın, o sizin için daha hayırlıdır, eğer bilirseniz.

[ 062.009 ] ( ES )

Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrıldığı(nız) zaman, Allah'ı anmaya koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.

[ 062.009 ] ( NQ )

O you who believe (Muslims)! When the call is proclaimed for the Salat (prayer) on the day of Friday (Jumu'ah prayer), come to the remembrance of Allah [Jumu'ah religious talk (Khutbah) and Salat (prayer)] and leave off business (and every other thing), that is better for you if you did but know!

[ 062.010 ] ( KK )

ÝóÅöÐóÇ ÞõÖöíóÊö ÇáÕøóáóæÉõ ÝóÇäúÊóÔöÑõæÇ Ýöí ÇáúÃóÑúÖö æóÇÈúÊóÛõæÇ ãöäú ÝóÖúáö Çááøóåö æóÇÐúßõÑõæÇ Çááøóåó ßóËöíÑðÇ áóÚóáøóßõãú ÊõÝúáöÍõæäó ﴿ ١٠ ﴾

[ 062.010 ] ( MŞ )

 

[ 062.010 ] ( AY )

Sonra namaz kılınınca, yeryüzüne dağılın da Allah’ın fazlından rızk arayın. Allah’ı (her halinizde) çok anın ki, (dünya ve Âhiret saâdetine kavuşub azaptan) kurtulabilesiniz.

[ 062.010 ] ( EO )

Sonra da namaz kılındımı Yer yüzünde dağılın da Allahın fazlından nasîb arayın ve Allahı çok zikredin ki felâh bulabilesiniz.

[ 062.010 ] ( ES )

Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan (nasibinizi) arayın. Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.

[ 062.010 ] ( NQ )

Then when the (Jumu'ah) Salat (prayer) is finished, you may disperse through the land, and seek the Bounty of Allah (by working, etc.), and remember Allah much, that you may be successful.

[ 062.011 ] ( KK )

æóÅöÐóÇ ÑóÃóæúÇ ÊöÌóÇÑóÉð Ãóæú áóåúæðÇ ÇäúÝóÖøõæÇ ÅöáóíúåóÇ æóÊóÑóßõæßó ÞóÇÆöãðÇ Þõáú ãóÇ ÚöäúÏó Çááøóåö ÎóíúÑñ ãöäó Çááøóåúæö æóãöäó ÇáÊøöÌóÇÑóÉö æóÇááøóåõ ÎóíúÑõ ÇáÑøóÇÒöÞöíäó ﴿ ١١ ﴾

[ 062.011 ] ( MŞ )

 

[ 062.011 ] ( AY )

Böyle iken, (şiddetli bir kıtlığın hüküm sürdüğü bir zamanda sen hutbe okurken, zahire yüklü bir ticaret kafilesinin gelişini haber veren def seslerini ashab duyunca; hutbeyi terk etmenin bir zararı olmıyacağı düşüncesine kapılarak) bir ticaret veya eğlenti (def sesi) gördüklerinde, ona fırladılar da seni (hutbede) ayakta bıraktılar. (Mescidde yalnız on iki kişi kalmıştı). De ki: “ Allah katında olan sevab, eğlentiden de, ticaretten de hayırlıdır. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.”

[ 062.011 ] ( EO )

Böyle iken bir ticaret veya eğlenti gördüklerinde ona fırladılar da seni ayakta bıraktılar. De ki: Allahın yanındaki, eğlentiden de ticaretten de hayırlıdır ve Allah rızk verenlerin en hayırlısıdır.

[ 062.011 ] ( ES )

Bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona gittiler ve seni ayakta bıraktılar. De ki: "Allah'ın yanında bulunan, eğlenceden ve ticaretten de hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır."

[ 062.011 ] ( NQ )

And when they see some merchandise or some amusement [beating of Tambur (drum) etc.] they disperse headlong to it, and leave you (Muhammad ) standing [while delivering Jumu'ah's religious talk (Khutbah)]. Say "That which Allah has is better than any amusement or merchandise! And Allah is the Best of providers."