SAF SURESİ

[ 061.001 ] ( KK )

ÓóÈøóÍó áöáøóåö ãóÇ Ýöí ÇáÓøóãóÇæóÇÊö æóãóÇ Ýöí ÇáúÃóÑúÖö æóåõæó ÇáúÚóÒöíÒõ ÇáúÍóßöíãõ ﴿ ١ ﴾

[ 061.001 ] ( MŞ )

 

[ 061.001 ] ( AY )

Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi Allah’ı tesbîh etmekte... O, Azîz’dir, Hakîm’dir.

[ 061.001 ] ( EO )

Tesbih etmekte Allah için Göklerdeki ve Yerdeki, o öyle azîz öyle hakîm.

[ 061.001 ] ( ES )

Göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah'ı tesbih eder. O, üstündür, hikmet sahibidir.

[ 061.001 ] ( NQ )

Whatsoever is in the heavens and whatsoever is on the earth glorifies Allah. And He is the All-Mighty, the All-Wise.

[ 061.002 ] ( KK )

íóÇÃóíøõåóÇ ÇáøóÐöíäó ÂóãóäõæÇ áöãó ÊóÞõæáõæäó ãóÇ áÇó ÊóÝúÚóáõæäó ﴿ ٢ ﴾

[ 061.002 ] ( MŞ )

 

[ 061.002 ] ( AY )

Ey îman edenler! Niçin yapmıyacağınız şeyi söylersiniz? (Allah’dan amellerin en iyisini istersiniz de, sonra cihaddan geri kalırsınız?).

[ 061.002 ] ( EO )

Ey o iyman edenler! Niçin yapmıyacağınız şey'i söylersiniz.

[ 061.002 ] ( ES )

Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?

[ 061.002 ] ( NQ )

O you who believe! Why do you say that which you do not do?

[ 061.003 ] ( KK )

ßóÈõÑó ãóÞúÊðÇ ÚöäúÏó Çááøóåö Ãóäú ÊóÞõæáõæÇ ãóÇ áÇó ÊóÝúÚóáõæäó ﴿ ٣ ﴾

[ 061.003 ] ( MŞ )

 

[ 061.003 ] ( AY )

Yapmıyacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında buğz bakımından çok büyüktür.

[ 061.003 ] ( EO )

Yapmıyacağınız şey'i söylemeniz, Allah yanında çok mebguzdur.

[ 061.003 ] ( ES )

Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza sebeb olur.

[ 061.003 ] ( NQ )

Most hateful it is with Allah that you say that which you do not do.

[ 061.004 ] ( KK )

Åöäøó Çááøóåó íõÍöÈøõ ÇáøóÐöíäó íõÞóÇÊöáõæäó Ýöí ÓóÈöíáöåö ÕóÝøðÇ ßóÃóäøóåõãú ÈõäíóÇäñ ãóÑúÕõæÕñ ﴿ ٤ ﴾

[ 061.004 ] ( MŞ )

 

[ 061.004 ] ( AY )

Biliniz ki Allah, kendi yolunda (aksamı) birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlıyarak çarpışanları sever.

[ 061.004 ] ( EO )

Haberiniz olsun ki Allah kendi yolunda kurşunlu bir bina gibi saf bağlıyarak çarpışanları sever

[ 061.004 ] ( ES )

Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever.

[ 061.004 ] ( NQ )

Verily, Allah loves those who fight in His Cause in rows (ranks) as if they were a solid structure .

[ 061.005 ] ( KK )

æóÅöÐú ÞóÇáó ãõæÓóì áöÞóæúãöåö íóÇÞóæúãö áöãó ÊõÄúÐõæäóäöí æóÞóÏú ÊóÚúáóãõæäó Ãóäøöí ÑóÓõæáõ Çááøóåö Åöáóíúßõãú ÝóáóãøóÇ ÒóÇÛõæÇ ÃóÒóÇÛó Çááøóåõ ÞõáõæÈóåõãú æóÇááøóåõ áÇó íóåúÏöí ÇáúÞóæúãó ÇáúÝóÇÓöÞöíäó ﴿ ٥ ﴾

[ 061.005 ] ( MŞ )

 

[ 061.005 ] ( AY )

Hani, bir vakit Mûsa kavmine şöyle demişti: “Ey kavmim! Benim, size Allah’ın peygamberi olduğumu bildiğiniz hâlde, niçin bana eziyyet ediyorsunuz?” Vaktaki hakdan saptılar, Allah da kalplerini hidâyetten çevirdi. Allah fâsık (kâfirler) topluluğunu hidâyete erdirmez.

[ 061.005 ] ( EO )

Ve hani bir vakıt Musâ kavmına şöyle demişti: ey kevmım! Benim size Allahın Resulü olduğumu bildiğiniz halde niçin bana ezâ ediyorsunuz? Sonra vakta ki yamıklık ettiler Allah da kalblerini yamılttı, öyle ya Allah fasıklar güruhunu doğru yola çıkarmaz.

[ 061.005 ] ( ES )

Bir zaman Musa, kavmine: "Ey kavmim! Benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz?" demişti. Onlar eğrilince, Allah da kalblerini eğriltti. Allah fasıkları doğru yola iletmez.

[ 061.005 ] ( NQ )

And (remember) when Musa (Moses) said to his people: "O my people! Why do you hurt me while you know certainly that I am the Messenger of Allah to you? So when they turned away (from the Path of Allah), Allah turned their hearts away (from the Right Path). And Allah guides not the people who are Fasiqun (rebellious, disobedient to Allah).

[ 061.006 ] ( KK )

æóÅöÐú ÞóÇáó ÚöíÓóì ÇÈúäõ ãóÑúíóãó íóÇÈóäöí ÅöÓúÑóÇÆöíáó Åöäøöí ÑóÓõæáõ Çááøóåö Åöáóíúßõãú ãõÕóÏøöÞðÇ áöãóÇ Èóíúäó íóÏóíøó ãöäó ÇáÊøóæúÑóÇÉö æóãõÈóÔøöÑðÇ ÈöÑóÓõæáò íóÃúÊöí ãöäú ÈóÚúÏöí ÇÓúãõåõ ÃóÍúãóÏõ ÝóáóãøóÇ ÌóÇÁóåõãú ÈöÇáúÈóíøöäóÇÊö ÞóÇáõæÇ åóÐóÇ ÓöÍúÑñ ãõÈöíäñ ﴿ ٦ ﴾

[ 061.006 ] ( MŞ )

 

[ 061.006 ] ( AY )

Bir vakit Meryem’in oğlu Îsa, şöyle demişti: “ Ey İsrâil oğulları! Ben, size (gönderilen) Allah’ın peygamberiyim. Önümde (benden önceki) Tevrât’ın tasdikçisi ve benden sonra gelecek bir peygamberin müjdecisi olarak geldim ki, o peygamberin ismi “Ahmed= Muhammed”dir. Sonra Îsa, onlara mûcizelerle gelince: “ Bu, apaçık bir sihirdir.” dediler.

[ 061.006 ] ( EO )

Bir vakıt da Meryemin oğlu Isâ şöyle dedi: Ey İsraîl oğulları! Ben size Allahın Resulüyüm, önümdeki Tevratın musaddıkı ve benden sonra gelecek bir Resulün müjdecisi olarak geldim ki onun ismi Ahmeddir, sonra o onlarla beyyinelerle gelince «bu ap açık bir sihir» dediler

[ 061.006 ] ( ES )

Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları! ben size Allah'ın elçisiyim. benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici olarak (geldim)." demişti. Fakat onlara apaçık delillerle gelince "Bu, apaçık bir büyüdür." dediler.

[ 061.006 ] ( NQ )

And (remember) when 'Iesa (Jesus), son of Maryam (Mary), said: "O Children of Israel! I am the Messenger of Allah unto you confirming the Taurat [(Torah) which came] before me, and giving glad tidings of a Messenger to come after me, whose name shall be Ahmed . But when he (Ahmed i.e. Muhammad ) came to them with clear proofs, they said: "This is plain magic."

[ 061.007 ] ( KK )

æóãóäú ÃóÙúáóãõ ãöãøóäö ÇÝúÊóÑóì Úóáóì Çááøóåö ÇáúßóÐöÈó æóåõæó íõÏúÚóì Åöáóì ÇáúÇöÓúáÇóãö æóÇááøóåõ áÇó íóåúÏöí ÇáúÞóæúãó ÇáÙøóÇáöãöíäó ﴿ ٧ ﴾

[ 061.007 ] ( MŞ )

 

[ 061.007 ] ( AY )

İslâm’a çağrıldığı hâlde, Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim kimdir? Allah, zâlimler topluluğunu hidâyete erdirmez.

[ 061.007 ] ( EO )

İslâma da'vet olunurken Allaha karşı yalan uydurandan daha zâlim de kim olabilir! Allah da zâlimler güruhunu muvaffak etmez.

[ 061.007 ] ( ES )

İslâm'a davet olunduğu halde Allah üzerine yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.

[ 061.007 ] ( NQ )

And who does more wrong than the one who invents a lie against Allah, while he is being invited to Islam? And Allah guides not the people who are Zalimun (polytheists, wrong-doers and disbelievers) folk.

[ 061.008 ] ( KK )

íõÑöíÏõæäó áöíõØúÝöÆõæÇ äõæÑó Çááøóåö ÈöÃóÝúæóÇåöåöãú æóÇááøóåõ ãõÊöãøõ äõæÑöåö æóáóæú ßóÑöåó ÇáúßóÇÝöÑõæäó ﴿ ٨ ﴾

[ 061.008 ] ( MŞ )

 

[ 061.008 ] ( AY )

(Kâfirler) istiyorlar ki, Allah’ın nûrunu, (İslâm dinini) ağızları ile (kötü söz ve iftiraları ile) söndürsünler. Allah ise, nûrunu tamamlıyacaktır; isterse kâfirler hoşlanmasınlar.

[ 061.008 ] ( EO )

İstiyorlar ki Allahın nûrunu ağızlariyle söndürsünler, Allah ise nûrunu tamamlıyacaktır, isterse kâfirler hoşlanmasınlar.

[ 061.008 ] ( ES )

Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler hoş görmese de Allah nurunu tamamlayacaktır.

[ 061.008 ] ( NQ )

They intend to put out the Light of Allah (i.e. the religion of Islam, this Qur'an, and Prophet Muhammad ) with their mouths. But Allah will complete His Light even though the disbelievers hate (it).

[ 061.009 ] ( KK )

åõæó ÇáøóÐöí ÃóÑúÓóáó ÑóÓõæáóåõ ÈöÇáúåõÏóì æóÏöíäö ÇáúÍóÞøö áöíõÙúåöÑóåõ Úóáóì ÇáÏøöíäö ßõáøöåö æóáóæú ßóÑöåó ÇáúãõÔúÑößõæäó ﴿ ٩ ﴾

[ 061.009 ] ( MŞ )

 

[ 061.009 ] ( AY )

O Allah’dır ki, Peygamberini her dinin üstüne çıkarmak için, O’nu hidâyet ve hak din ile gönderdi; isterse müşrikler hoşlanmasınlar.

[ 061.009 ] ( EO )

O Allahdır ki Resulünü hidayet kanunu ve hak dini ile gönderdi, onu her dinin üstüne çıkarmak için, isterse müşrikler hoşlanmasınlar.

[ 061.009 ] ( ES )

O, Resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, müşrikler istemese de onu, bütün dinlerin üstüne çıkarsın.

[ 061.009 ] ( NQ )

He it is Who has sent His Messenger (Muhammad ) with guidance and the religion of truth (Islamic Monotheism) to make it victorious over all (other) religions even though the Mushrikun (polytheists, pagans, idolaters, and disbelievers in the Oneness of Allah and in His Messenger Muhammed ) hate (it).

[ 061.010 ] ( KK )

íóÇÃóíøõåóÇ ÇáøóÐöíäó ÂóãóäõæÇ åóáú ÃóÏõáøõßõãú Úóáóì ÊöÌóÇÑóÉò ÊõäúÌöíßõãú ãöäú ÚóÐóÇÈò Ãóáöíãò ﴿ ١٠ ﴾

[ 061.010 ] ( MŞ )

 

[ 061.010 ] ( AY )

Ey îman edenler; Size öyle bir kazanç göstereyim mi ki, sizleri acıklı bir azaptan kurtarıversin?

[ 061.010 ] ( EO )

Ey o bütün iyman edenler! Size öyle bir ticaret göstereyim mi ki sizleri elîm bir azâbdan kurtarır.

[ 061.010 ] ( ES )

Ey İman edenler! Sizi acı bir azabdan kurtaracak ticareti size göstereyim mi?

[ 061.010 ] ( NQ )

O You who believe! Shall I guide you to a commerce that will save you from a painful torment.

[ 061.011 ] ( KK )

ÊõÄúãöäõæäó ÈöÇááøóåö æóÑóÓõæáöåö æóÊõÌóÇåöÏõæäó Ýöí ÓóÈöíáö Çááøóåö ÈöÃóãúæóÇáößõãú æóÃóäúÝõÓößõãú Ðóáößõãú ÎóíúÑñ áóßõãú Åöäú ßõäúÊõãú ÊóÚúáóãõæäó ﴿ ١١ ﴾

[ 061.011 ] ( MŞ )

 

[ 061.011 ] ( AY )

Allah’a ve Peygamberine îman edip mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda mücahede edersiniz. Bu sizin için çok hayırlıdır; eğer bilirseniz.

[ 061.011 ] ( EO )

Allah ve Resulüne iyman edip mallarınız ve canlarınızla Allah yolunda mücahede eylersiniz, bu sizin için çok hayırlıdır, eğer bilir iseniz.

[ 061.011 ] ( ES )

Allah'a ve Resulüne inanırsınız, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda savaşırsınız. Eğer bilirseniz sizin için en iyisi budur.

[ 061.011 ] ( NQ )

That you believe in Allah and His Messenger (Muhammad ), and that you strive hard and fight in the Cause of Allah with your wealth and your lives, that will be better for you, if you but know!

[ 061.012 ] ( KK )

íóÛúÝöÑú áóßõãú ÐõäõæÈóßõãú æóíõÏúÎöáúßõãú ÌóäøóÇÊò ÊóÌúÑöí ãöäú ÊóÍúÊöåóÇ ÇáúÃóäúåóÇÑõ æóãóÓóÇßöäó ØóíøöÈóÉð Ýöí ÌóäøóÇÊö ÚóÏúäò Ðóáößó ÇáúÝóæúÒõ ÇáúÚóÙöíãõ ﴿ ١٢ ﴾

[ 061.012 ] ( MŞ )

 

[ 061.012 ] ( AY )

(Bunu yaptığınız takdirde) Allah, günahlarınızı bağışlar ve sizi (ağaç ve köşkleri) altından ırmaklar akar cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel ve hoş saraylara koyar. İşte bu, en büyük kurtuluştur.

[ 061.012 ] ( EO )

Günahlarınızı mağfiret buyurur ve sizi altından ırmaklar akar Cennetlere ve Adn Cennetlerinde hoş hoş meskenlere koyar, işte büyük kurtuluş «fevzi azîm» odur.

[ 061.012 ] ( ES )

(Eğer böyle yaparsanız Allah) sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur.

[ 061.012 ] ( NQ )

(If you do so) He will forgive you your sins, and admit you into Gardens under which rivers flow, and pleasant dwelling in Gardens of 'Adn - Eternity ['Adn (Edn) Paradise], that is indeed the great success.

[ 061.013 ] ( KK )

æóÃõÎúÑóì ÊõÍöÈøõæäóåóÇ äóÕúÑñ ãöäó Çááøóåö æóÝóÊúÍñ ÞóÑöíÈñ æóÈóÔøöÑö ÇáúãõÄúãöäöíäó ﴿ ١٣ ﴾

[ 061.013 ] ( MŞ )

 

[ 061.013 ] ( AY )

Başka bir kazanç daha ki, onu seveceksiniz, (sizin olmasını isteyeceksiniz): Allah’dan (Peygamberin Kureyş kâfirleri üzerine vuku bulacak olan) bir zaferdir ve yakın bir fetihtir, (Mekke’nin fethidir). (Ey Resûlüm), mü'minleri, (dünyada zaferle, Âhirette cennetle) müjdele.

[ 061.013 ] ( EO )

Diğer biri de ki onu seveceksiniz; Allahdan nusrat ve yakın bir fetih, hem mü'minleri müjdele.

[ 061.013 ] ( ES )

Seveceğiniz bir şey daha var: Allah'tan yardım ve yakın bir fetih.. Müminleri müjdele.

[ 061.013 ] ( NQ )

And also (He will give you) another (blessing) which you love, help from Allah (against your enemies) and a near victory. And give glad tidings (O Muhammad ) to the believers.

[ 061.014 ] ( KK )

íóÇÃóíøõåóÇ ÇáøóÐöíäó ÂóãóäõæÇ ßõæäõæÇ ÃóäÕóÇÑó Çááøóåö ßóãóÇ ÞóÇáó ÚöíÓóì ÇÈúäõ ãóÑúíóãó áöáúÍóæóÇÑöíøöíäó ãóäú ÃóäÕóÇÑöí Åöáóì Çááøóåö ÞóÇáó ÇáúÍóæóÇÑöíøõæäó äóÍúäõ ÃóäÕóÇÑõ Çááøóåö ÝóÂóãóäóÊú ØóÇÆöÝóÉñ ãöäú Èóäöí ÅöÓúÑóÇÆöíáó æóßóÝóÑóÊú ØóÇÆöÝóÉñ ÝóÃóíøóÏúäóÇ ÇáøóÐöíäó ÂóãóäõæÇ Úóáóì ÚóÏõæøöåöãú ÝóÃóÕúÈóÍõæÇ ÙóÇåöÑöíäó ﴿ ١٤ ﴾

[ 061.014 ] ( MŞ )

 

[ 061.014 ] ( AY )

Ey îman edenler! Allah’ın (dininin) yardımcıları olunuz; nitekim Meryem’in oğlu Îsa, Havari’lere: “ Allah’ın zaferine kavuşmak için, benim yardımcılarım kim?” demişti. Havariler (İsâ’ya bağlı seçkinler) de şöyle cevab verdiler: “ Biziz Allah’ın yardımcıları...” Bunun üzerine İsrâîl oğullarından bir topluluk (İsâ’ya) îman etti. Bir topluluk da kâfir oldu. Biz de, îman edenleri, düşmanlarına karşı kuvvetlendirdik de böylece (düşmanlarına) üstün geldiler.

[ 061.014 ] ( EO )

Ey o bütün iyman edenler! Allah yardımcıları olunuz, netekim Meryemin oğlu Isâ: «kim benim yardımcılarım Allaha doğru?» dedi, Havâriyyun «biz Allah yardımcılarıyız» dediler. Bunun üzerine Beni İsraîlden bir taife iyman etti, bir taife de küfre gitti de biz iyman edenleri düşmanlarına karşı te'yid eyledik, o suretle onlar üstün olup yüze çıktılar.

[ 061.014 ] ( ES )

Ey inananlar, Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa da havarilere: "Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım kimdir?" demişti. Havariler: "Allah (yolun)un yardımcıları biziz." dediler. İsrail oğullarından bir zümre inandı, bir zümre inkar etti. Biz de inananları, düşmanlarına karşı destekledik, onlar üstün geldiler.

[ 061.014 ] ( NQ )

O you who believe! Be you helpers (in the Cause) of Allah as said 'Iesa (Jesus), son of Maryam (Mary), to Al-Hawariun(the disciples): "Who are my helpers (in the Cause) of Allah?" Al-Hawarieen (the disciples) said: "We are Allah's helpers" (i.e. we will strive in His Cause!). Then a group of the Children of Israel believed and a group disbelieved. So We gave power to those who believed against their enemies, and they became the uppermost.