RAHMAN SURESİ

[ 055.001 ] ( KK )

ÇáÑøóÍúãóÇäõ ﴿ ١ ﴾

[ 055.001 ] ( MŞ )

Rahmân (yağmuru yağdırarak, çeşitli rızık ve nimetler göndererek bütün yaratılmışlara merhamet eden):

[ 055.001 ] ( AY )

Rahmân,

[ 055.001 ] ( EO )

Rahmân.

[ 055.001 ] ( ES )

Rahmân (çok merhametli olan Allah)

[ 055.001 ] ( NQ )

The Most Beneficent (Allah)!

[ 055.002 ] ( KK )

Úóáøóãó ÇáúÞõÑúÂäó ﴿ ٢ ﴾

[ 055.002 ] ( MŞ )

(Rahmân olan Allah,) Kur'ân’ı (mukarreb meleklere veya Muhammed aleyhisselâm’a, o da ümmetine) öğretti (yahut Allahü teâlâ Kur'ân'ı, Hazret-i Peygamber'in peygamberliğinin bir alâmeti ve mu’cizesi kıldı).

[ 055.002 ] ( AY )

Kur’ân’ı öğretti.

[ 055.002 ] ( EO )

Öğretti Kur'anı.

[ 055.002 ] ( ES )

Kurân'ı öğretti.

[ 055.002 ] ( NQ )

Has taught (you mankind) the Qur'an (by His Mercy).

[ 055.003 ] ( KK )

ÎóáóÞó ÇáúÅöäúÓóÇäó ﴿ ٣ ﴾

[ 055.003 ] ( MŞ )

İnsanı yarattı.

[ 055.003 ] ( AY )

İnsanı yarattı;

[ 055.003 ] ( EO )

Yarattı insanı.

[ 055.003 ] ( ES )

İnsanı yarattı.

[ 055.003 ] ( NQ )

He created man.

[ 055.004 ] ( KK )

Úóáøóãóåõ ÇáúÈóíóÇäó ﴿ ٤ ﴾

[ 055.004 ] ( MŞ )

Ona (insana) beyânı (konuşma kâbiliyeti vererek, konuşmayı) öğretti.

[ 055.004 ] ( AY )

Ona beyanı (iç duyguların ifadesini) ilham etti.

[ 055.004 ] ( EO )

Belletti ona o güzel beyânı.

[ 055.004 ] ( ES )

Ona beyanı öğretti.

[ 055.004 ] ( NQ )

He taught him eloquent speech.

[ 055.005 ] ( KK )

ÇáÔøóãúÓõ æóÇáúÞóãóÑõ ÈöÍõÓúÈóÇäò ﴿ ٥ ﴾

[ 055.005 ] ( MŞ )

Güneş ve ay(ın hareketleri, kendiliğinden değil,) bir hesaba göre (her biri kendi yörüngesinde akıp gitmekte)dir.

[ 055.005 ] ( AY )

Güneş ve ay (menzillerinde ettikleri hareket) hesablı...

[ 055.005 ] ( EO )

Güneş ve Ay hisablı.

[ 055.005 ] ( ES )

Güneş de ay da bir hesab iledir.

[ 055.005 ] ( NQ )

The sun and the moon run on their fixed courses (exactly) calculated with measured out stages for each (for reckoning, etc.).

[ 055.006 ] ( KK )

æóÇáäøóÌúãõ æóÇáÔøóÌóÑõ íóÓúÌõÏóÇäö ﴿ ٦ ﴾

[ 055.006 ] ( MŞ )

Bitki(ler veya yıldızlar) ve ağaç(lar), (o Rahmân’a, beş duyu ile anlaşılamazsa bile tıpkı tesbih ettikleri1 gibi) secde ederler (emrine boyun eğerler).
1 Bk. 57 Hadîd, 1; 59 Haşr, 1; 61 Saff, 1; 62 Cumu’a, 1.

[ 055.006 ] ( AY )

Nebat da, ağaç da (yaratılışları icabı hep Rahmâna) secde ederler, (emrine boyun eğerler).

[ 055.006 ] ( EO )

Çemen, ağaç secdedan.

[ 055.006 ] ( ES )

Bitkiler ve ağaçlar secde etmektedirler.

[ 055.006 ] ( NQ )

And the herbs (or stars) and the trees both prostrate.

[ 055.007 ] ( KK )

æóÇáÓøóãóÇÁó ÑóÝóÚóåóÇ æóæóÖóÚó ÇáúãöíÒóÇäó ﴿ ٧ ﴾

[ 055.007 ] ( MŞ )

Göğü yükseltti ve mîzânı (adâleti,dengeyi/ölçüyü,tartıyı) koydu.

[ 055.007 ] ( AY )

Göğü ise, yükseltti ve ölçüyü koydu,

[ 055.007 ] ( EO )

Bak şu güzel semaya verdi ona irtifa' vazeyledip mizânı.

[ 055.007 ] ( ES )

Göğü yükseltti ve mizanı koydu.

[ 055.007 ] ( NQ )

And the heaven He has raised high, and He has set up the Balance.

[ 055.008 ] ( KK )

ÃóáÇó ÊóØúÛóæúÇ Ýöí ÇáúãöíÒóÇäö ﴿ ٨ ﴾

[ 055.008 ] ( MŞ )

Sakın mîzânda haddi aşmayın (haksızlık etmeyin; adâleti, dengeyi bozmayın).

[ 055.008 ] ( AY )

Ki ölçü ve adaletle hududu aşmıyasınız.

[ 055.008 ] ( EO )

Ki taşmayın mizanda.

[ 055.008 ] ( ES )

Sakın tartıda taşkınlık etmeyin.

[ 055.008 ] ( NQ )

In order that you may not transgress (due) balance.

[ 055.009 ] ( KK )

æóÃóÞöíãõæÇ ÇáúæóÒúäó ÈöÇáúÞöÓúØö æóáÇó ÊõÎúÓöÑõæÇ ÇáúãöíÒóÇäó ﴿ ٩ ﴾

[ 055.009 ] ( MŞ )

Tartmayı adâletle (doğru) yapın, mîzânı (tartıyı, tartılanı) eksiklik yapmayın.

[ 055.009 ] ( AY )

Bir de tartıyı adaletle tutun da teraziyi noksan etmeyin.

[ 055.009 ] ( EO )

Ve doğru tutun adaletle tartıyı da aksatmayın mizanı.

[ 055.009 ] ( ES )

Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın.

[ 055.009 ] ( NQ )

And observe the weight with equity and do not make the balance deficient.

[ 055.010 ] ( KK )

æóÇáúÃóÑúÖó æóÖóÚóåóÇ áöáúÃóäóÇãö ﴿ ١٠ ﴾

[ 055.010 ] ( MŞ )

Yeryüzünü, bütün canlılar(ın faydalanması) için alçalttı.

[ 055.010 ] ( AY )

Arzı da (bütün) mahlûkat için alçaltıb döşedi.

[ 055.010 ] ( EO )

Arza da bir tavazu' verdi berayı enam.

[ 055.010 ] ( ES )

(Allah) yeri mahlukat için (aşağıya) koydu.

[ 055.010 ] ( NQ )

And the earth He has put for the creatures.

[ 055.011 ] ( KK )

ÝöíåóÇ ÝóÇßöåóÉñ æóÇáäøóÎúáõ ÐóÇÊõ ÇáúÃóßúãóÇãö ﴿ ١١ ﴾

[ 055.011 ] ( MŞ )

Onda (çeşitli) meyve(ler), salkımlı (yemişleri kabuklarla örtülü) hurma ağaç(lar)ı,

[ 055.011 ] ( AY )

Orada meyva çeşitleri, tomurcuklu hurma ağaçları;

[ 055.011 ] ( EO )

Onda bir meyva, ve ekmamiyle duran nahli benam.

[ 055.011 ] ( ES )

Orada meyvalar ve salkımlı hurma ağaçları vardır.

[ 055.011 ] ( NQ )

Therein are fruits, date-palms producing sheathed fruit-stalks (enclosing dates).

[ 055.012 ] ( KK )

æóÇáúÍóÈøõ Ðõæ ÇáúÚóÕúÝö æóÇáÑøóíúÍóÇäõ ﴿ ١٢ ﴾

[ 055.012 ] ( MŞ )

(Buğday ve arpa gibi) samanlı tane(ler), hoş kokulu bitki(ler veya rızıklar) vardır.

[ 055.012 ] ( AY )

Samanlı hububat, hoş kokulu nebatlar var.

[ 055.012 ] ( EO )

Ve o çimli dâneler ve o hoşbu' reyhan.

[ 055.012 ] ( ES )

Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.

[ 055.012 ] ( NQ )

And also corn, with (its) leaves and stalk for fodder, and sweet-scented plants.

[ 055.013 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ١٣ ﴾

[ 055.013 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.013 ] ( AY )

O hâlde (ey cinler ve insanlar!) Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.013 ] ( EO )

Şimdi rabbinizin hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.013 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.013 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.014 ] ( KK )

ÎóáóÞó ÇáúÅöäúÓóÇäó ãöäú ÕóáúÕóÇáò ßóÇáúÝóÎøóÇÑö ﴿ ١٤ ﴾

[ 055.014 ] ( MŞ )

O (Rahmân olan Allah), insanı (Âdem “aleyhisselâm”ı) pişmiş çamur (çömlek) gibi (tın tın eden) kuru bir balçıktan yarattı.

[ 055.014 ] ( AY )

O (Rahmân), insanı (onun aslı olan Âdem’i) yanmış kerpiç gibi kuru bir çamurdan yarattı.

[ 055.014 ] ( EO )

Fağfur gibi bir salsâlden insanı yarattı.

[ 055.014 ] ( ES )

Allah insanı, pişmiş bir çamura benzeyen bir balçıktan yarattı.

[ 055.014 ] ( NQ )

He created man (Adam) from sounding clay like the clay of pottery.

[ 055.015 ] ( KK )

æóÎóáóÞó ÇáúÌóÇäøó ãöäú ãóÇÑöÌò ãöäú äóÇÑò ﴿ ١٥ ﴾

[ 055.015 ] ( MŞ )

Cinleri (veya cinlerin babası olan İblîs’i) de dumansız (yalın, hâlis) bir ateşten yarattı.

[ 055.015 ] ( AY )

Cinlerin babasını da dumansız bir ateşten yarattı.

[ 055.015 ] ( EO )

Bir maric ateşten de o cannı yarattı.

[ 055.015 ] ( ES )

Cinleri de hâlis ateşten yarattı.

[ 055.015 ] ( NQ )

And the jinns did He create from a smokeless flame of fire.

[ 055.016 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ١٦ ﴾

[ 055.016 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.016 ] ( AY )

O hâlde (ey cinler ve insanlar), Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.016 ] ( EO )

Şimdi rabbinizin hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.016 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.016 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.017 ] ( KK )

ÑóÈøõ ÇáúãóÔúÑöÞóíúäö æóÑóÈøõ ÇáúãóÛúÑöÈóíúäö ﴿ ١٧ ﴾

[ 055.017 ] ( MŞ )

O (Rahmân olan Allah), (yaz ve kış mevsimlerine göre) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.

[ 055.017 ] ( AY )

O (Rahmân), hem (güneşin yaz ve kış) iki doğuş yerinin, hem iki batış yerinin, (bütün cihetlerin hâkimi ve) Rabbidir.

[ 055.017 ] ( EO )

Hem iki Meşrikın rabbi hem iki Mağribin rabbi.

[ 055.017 ] ( ES )

(O) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.

[ 055.017 ] ( NQ )

(He is) the Lord of the two easts (places of sunrise during early summer and early winter) and the Lord of the two wests (places of sunset during early summer and early winter).

[ 055.018 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ١٨ ﴾

[ 055.018 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.018 ] ( AY )

O hâlde (ey cinler ve insanlar), Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.018 ] ( EO )

Şimdi rabbinizin hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.018 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.018 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.019 ] ( KK )

ãóÑóÌó ÇáúÈóÍúÑóíúäö íóáúÊóÞöíóÇäö ﴿ ١٩ ﴾

[ 055.019 ] ( MŞ )

(Suları acı ve tatlı) iki denizi salıverdi. (Görünürde) birbirine kavuşuyorlar.

[ 055.019 ] ( AY )

(Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiş, birbirlerine kavuşuyorlar.

[ 055.019 ] ( EO )

Salmış iki deryayı demâdem çatışırlar.

[ 055.019 ] ( ES )

(Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar.

[ 055.019 ] ( NQ )

He has let loosed the two seas (the salt water and the sweet) meeting together.

[ 055.020 ] ( KK )

ÈóíúäóåõãóÇ ÈóÑúÒóÎñ áÇó íóÈúÛöíóÇäö ﴿ ٢٠ ﴾

[ 055.020 ] ( MŞ )

(Fakat, Allah tarafından) aralarında bir engel (perde) vardır, birbirine karışmazlar.

[ 055.020 ] ( AY )

(Fakat) birbirlerine karışmağa engel (Allah tarafından) bir perde var.

[ 055.020 ] ( EO )

Beyinlerinde bir berzah bagyeylemezler bir ân.

[ 055.020 ] ( ES )

Fakat aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.

[ 055.020 ] ( NQ )

Between them is a barrier which none of them can transgress.

[ 055.021 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٢١ ﴾

[ 055.021 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.021 ] ( AY )

O hâlde (ey cinler ve insanlar), Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.021 ] ( EO )

Şimdi rabbinizin hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.021 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.021 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.022 ] ( KK )

íóÎúÑõÌõ ãöäúåõãóÇ ÇááøõÄúáõÄõ æóÇáúãóÑúÌóÇäõ ﴿ ٢٢ ﴾

[ 055.022 ] ( MŞ )

O iki (deniz)den de (büyük ve küçük) inci ve mercân çıkar.

[ 055.022 ] ( AY )

O (tuzlu) denizlerden inci ile mercan çıkar.

[ 055.022 ] ( EO )

Çıkar onlardan inci ile mercan.

[ 055.022 ] ( ES )

İkisinden de inci ve mercan çıkar.

[ 055.022 ] ( NQ )

Out of them both come out pearl and coral.

[ 055.023 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٢٣ ﴾

[ 055.023 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.023 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.023 ] ( EO )

Şimdi rabinizin hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.023 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.023 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.024 ] ( KK )

æóáóåõ ÇáúÌóæóÇÑö ÇáúãõäúÔóÂÊõ Ýöí ÇáúÈóÍúÑö ßóÇáúÃóÚúáÇóãö ﴿ ٢٤ ﴾

[ 055.024 ] ( MŞ )

Denizde koca dağlar gibi yükselen gemiler de O’nun (kâinata/evrene koyduğu kanunlar sayesinde akıp gitmekte)dir.

[ 055.024 ] ( AY )

Onundur, denizde yüksek dağlar gibi akıp giden gemiler...

[ 055.024 ] ( EO )

Hem onun denizde akıp giden o münşeâti alemnişan.

[ 055.024 ] ( ES )

Denizde koca dağlar gibi yükselen gemiler de onundur.

[ 055.024 ] ( NQ )

And His are the ships going and coming in the seas, like mountains.

[ 055.025 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٢٥ ﴾

[ 055.025 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.025 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.025 ] ( EO )

Şimdi rabbinizin hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.025 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.025 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.026 ] ( KK )

ßõáøõ ãóäú ÚóáóíúåóÇ ÝóÇäò ﴿ ٢٦ ﴾

[ 055.026 ] ( MŞ )

(Yer) üzerinde bulunan her şey (canlı ve cansız) fânidir (yok olacaktır).

[ 055.026 ] ( AY )

Yeryüzünde olan her canlı fanidir.

[ 055.026 ] ( EO )

Üzerindeki her kes fanî.

[ 055.026 ] ( ES )

Yer üzerinde bulunan her şey fânidir.

[ 055.026 ] ( NQ )

Whatsoever is on it (the earth) will perish.

[ 055.027 ] ( KK )

æóíóÈúÞóì æóÌúåõ ÑóÈøößó Ðõæ ÇáúÌóáÇóáö æóÇáúÇößúÑóÇãö ﴿ ٢٧ ﴾

[ 055.027 ] ( MŞ )

(Ancak) azamet (yücelik) ve ikram sâhibi olan Rabbinin vechi (zâtı), bâki kalacaktır (yok olmayacaktır).

[ 055.027 ] ( AY )

Fakat azamet ve ikram sahibi olan Rabbinin zâtı bakîdir.

[ 055.027 ] ( EO )

Bakı o Rabbının yüzü o zülcelâli vel'ikram.

[ 055.027 ] ( ES )

Yalnız celâl ve ikram sahibi Rabbinin yüzü (zâtı) baki kalacaktır.

[ 055.027 ] ( NQ )

And the Face of your Lord full of Majesty and Honour will abide forever.

[ 055.028 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٢٨ ﴾

[ 055.028 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.028 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.028 ] ( EO )

Şimdi rabbinizin hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.028 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.028 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.029 ] ( KK )

íóÓúÃóáõåõ ãóäú Ýöí ÇáÓøóãóÇæóÇÊö æóÇáúÃóÑúÖö ßõáøó íóæúãò åõæó Ýöí ÔóÃúäò ﴿ ٢٩ ﴾

[ 055.029 ] ( MŞ )

Göklerde ve yerde kim (ve ne) varsa, (diliyle, hâliyle, iş, kazanç, yiyecek, barınma, korunma, evlilik, af, ibâdet gibi her konuda hep Allahü teâlâ’ya yalvarır) O’ndan ister. O, her gün (her an) (yeni) bir iştedir (Diriltmek, öldürmek, azîz kılmak, zengin etmek, fakirleştirmek, duâ edene icâbet etmek, isteyene vermek ve benzeri gibi ezelde takdir ettiklerine uygun olarak irâde buyuracağı bir iş yaratmaktadır.1).
1Bu âyet-i kerîmede: “Allah, Cumartesi günü iş yapmaz.” diyen Yahûdîlere bir cevap vardır.).

[ 055.029 ] ( AY )

O’ndan dilenir göklerde ve yerde olan. Her gün, O, yeni bir icadda olan...

[ 055.029 ] ( EO )

Ondan dilenir göklerde hem yerde olan «kulle yevmin huve fi şe'n».

[ 055.029 ] ( ES )

Göklerde ve yerde bulunanlar, O'ndan isterler. O, her gün yeni bir iştedir.

[ 055.029 ] ( NQ )

Whosoever is in the heavens and on earth begs of Him (its needs from Him). Every day He has a matter to bring forth (such as giving honour to some, disgrace to some, life to some, death to some, etc.)!

[ 055.030 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٣٠ ﴾

[ 055.030 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.030 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.030 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.030 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.030 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.031 ] ( KK )

ÓóäóÝúÑõÛõ áóßõãú ÃóíøõåóÇ ÇáËøóÞóáÇóäö ﴿ ٣١ ﴾

[ 055.031 ] ( MŞ )

Ey insan(lar) ve cin(ler)! (Kıyâmet günü) bizzat (sizin hesabınızı görmek için,) size yöneleceğiz (sizi hesaba çekeceğiz). 

[ 055.031 ] ( AY )

Yakında sizi hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar!...

[ 055.031 ] ( EO )

Yarın size kalacağınız ey sekalân!.

[ 055.031 ] ( ES )

Ey insan ve cin! sizin de hesabınızı ele alacağız.

[ 055.031 ] ( NQ )

We shall attend to you, O you two classes (jinns and men)!

[ 055.032 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٣٢ ﴾

[ 055.032 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.032 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.032 ] ( EO )

Şimdi rabbinizin hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.032 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.032 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.033 ] ( KK )

íóÇãóÚúÔóÑó ÇáúÌöäøö æóÇáúÇöäúÓö Åöäö ÇÓúÊóØóÚúÊõãú Ãóäú ÊóäúÝõÐõæÇ ãöäú ÃóÞúØóÇÑö ÇáÓøóãóÇæóÇÊö æóÇáúÃóÑúÖö ÝóÇäúÝõÐõæÇ áÇó ÊóäúÝõÐõæäó ÅöáÇøó ÈöÓõáúØóÇäò ﴿ ٣٣ ﴾

[ 055.033 ] ( MŞ )

Ey cin ve insan toplulukları! (Âhirette azaptan veya dünyada Allah’ın kazasından ve ölümden kurtulabilmek için) göklerin ve yerin sınırlarından çıkıp gitmeye (Allah'ın mülkünden dışarı çıkmaya, kaçmaya) gücünüz yetiyorsa, (haydi) geçin (dışarı çıkın)1! (Fakat Allah'ın verdiği) bir güç olmadan (o sınırı) geçemezsiniz.
1Bu bir ta’cîz (acze düşürme) emridir.

[ 055.033 ] ( AY )

Ey cinler ve insanlar topluluğu? Gücünüz yeterse, göklerin ve yerin etrafından çıkıp gidin, (kaçarak ölümden kurtulun). Çıkıp kurtulamazsınız; ancak bir kuvvetle... (Fakat bu kuvvet nerede? buna gücünüz yetmez.)

[ 055.033 ] ( EO )

Ey cinn-ü insin ma'şeri! Gücünüz yeterse geçin gidin aktarı Arz-u Semadan, geçemezsiniz olmazsa ferman.

[ 055.033 ] ( ES )

Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Ama Allah'ın verdiği bir güç olmadan geçemezsiniz.

[ 055.033 ] ( NQ )

O assembly of jinns and men! If you have power to pass beyond the zones of the heavens and the earth, then pass (them)! But you will never be able to pass them, except with authority (from Allah)!

[ 055.034 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٣٤ ﴾

[ 055.034 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.034 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.034 ] ( EO )

Şimdi rabbinizin hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.034 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.034 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.035 ] ( KK )

íõÑúÓóáõ ÚóáóíúßõãóÇ ÔõæóÇÙñ ãöäú äóÇÑò æóäõÍóÇÓñ ÝóáÇó ÊóäúÊóÕöÑóÇäö ﴿ ٣٥ ﴾

[ 055.035 ] ( MŞ )

(Ey insanlar ve cinler, kabirlerinizden çıktığınız zaman) üzerinize saf ateşten bir alev ve (siyah) bir duman gönderilir. (O ateş ve duman, mücrimleri veya sizi mahşere sevkedecektir.) (Onları engelleyip) kurtulamazsınız1 (ve birbirinizle yardımlaşamazsınız.)
1Allah'ın lütfu sayesinde insan ve cin topluluğundan, bu ateş ve dumanın azâbından kurtulanlar olacaktır. Bk. Râzî ve Kurtubî.

[ 055.035 ] ( AY )

(Kabirlerinizden çıktığınız zaman) üstünüze saf ateşten bir alevle, bir duman salıverilir; (ve onlar, sizi mahşere sevkederler). Onları engelleyib kurtulamazsınız.

[ 055.035 ] ( EO )

Salınır üstünüze ateşten bir yalın, bir zehir duman, kurtulamazsınız deseniz de el'aman.

[ 055.035 ] ( ES )

Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsınız.

[ 055.035 ] ( NQ )

There will be sent against you both, smokeless flames of fire and (molten) brass, and you will not be able to defend yourselves.

[ 055.036 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٣٦ ﴾

[ 055.036 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.036 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.036 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.036 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz

[ 055.036 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.037 ] ( KK )

ÝóÅöÐóÇ ÇäúÔóÞøóÊö ÇáÓøóãóÇÁõ ÝóßóÇäóÊú æóÑúÏóÉð ßóÇáÏøöåóÇäö ﴿ ٣٧ ﴾

[ 055.037 ] ( MŞ )

Semâ (gök) yarılıp da erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman (artık asla yardımlaşamazsınız. Semâ yarıldığında, “ateşin üzerinize gönderilmesi” [Rahmân 55/35] ile ilgili azap vâki olur!)
(O gün, semâ [gök] beyaz bulutlar hâlinde yarılacak [parçalanacak] ve melekler [ellerinde amel defterleri bulunduğu hâlde hesap için] bölük bölük indirilecektir.
O gün gerçek hükümranlık Rahmân [olan Allah]'ındır. Kâfirler için o, çok zor bir gündür [Furkân 25/25-26] ).

[ 055.037 ] ( AY )

Artık gök yarılıb da, yağ gibi eriyip kızaran bir gül rengine büründüğü zaman,

[ 055.037 ] ( EO )

Gök bir yarılıp oluverdi mi bir gül, yağ gibi eriyen, kızaran yanan.

[ 055.037 ] ( ES )

Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman...

[ 055.037 ] ( NQ )

Then when the heaven is rent asunder, and it becomes rosy or red like red-oil, or red hide.

[ 055.038 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٣٨ ﴾

[ 055.038 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.038 ] ( AY )

Rabbinizin hangi nimetlerini sayarsınız yalan?

[ 055.038 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.038 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.038 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.039 ] ( KK )

ÝóíóæúãóÆöÐò áÇó íõÓúÃóáõ Úóäú ÐóäúÈöåö ÅöäúÓñ æóáÇó ÌóÇäøñ ﴿ ٣٩ ﴾

[ 055.039 ] ( MŞ )

İşte o (semânın yarıldığı) gün, insan(lar)a ve cin(ler)e günâhı sorulmayacaktır. (Çünkü onlar, sîmalarından tanınacaktır. Bu, kabirlerinden çıkıp da derecelerine göre bölük bölük mevkıfe sürülecekleri zamana âitir. Suâl [hesap], mahşerde olacaktır.) 

[ 055.039 ] ( AY )

(Semâ yarıldığı zaman, herkes sîmasından tanınacağı için) o gün ne insana, ne cinne günahı sorulmıyacak, (sual mahşerde olacak.)

[ 055.039 ] ( EO )

O gün sorulmaz cürmünden artık ne bir insan ne de bir cânn.

[ 055.039 ] ( ES )

İşte o gün, ne insana ne de cinne günahından sorulmaz.

[ 055.039 ] ( NQ )

So on that Day no question will be asked of man or jinn as to his sin, (because they have already been known from their faces either white or black).

[ 055.040 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٤٠ ﴾

[ 055.040 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.040 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.040 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.040 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.040 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.041 ] ( KK )

íõÚúÑóÝõ ÇáúãõÌúÑöãõæäó ÈöÓöíãóÇåõãú ÝóíõÄúÎóÐõ ÈöÇáäøóæóÇÕöí æóÇáúÃóÞúÏóÇãö ﴿ ٤١ ﴾

[ 055.041 ] ( MŞ )

Mücrimler (Allah’ın dinine göre suç/günah işleyenler) sîmalarından (yüzlerinin siyahlığından ve gözlerinin morluğundan) tanınır da perçemlerinden (alın saçlarından) ve ayaklarından yakalanırlar.
(Biz o gün mücrimleri, gözleri [korkudan] morarmış bir hâlde haşrederiz. Bk. Tâhâ 20/102.
O günde kimi yüzler ağaracak [nur gibi parlayacak], kimi yüzler kararacak [simsiyah olacak]tır. Bk. Âl-i İmrân 3/106.) 

[ 055.041 ] ( AY )

Mücrimler (müşrikler) sîmalarından tanınır da yakalanır perçemleriyle ayaklarından...

[ 055.041 ] ( EO )

Tanınır da mücrimler simalarından tutulur perçemlerile ayaklarından.

[ 055.041 ] ( ES )

Suçlular simalarından tanınır, alınlarından ve ayaklarından tutulur.

[ 055.041 ] ( NQ )

The Mujrimun (polytheists, criminals, sinners, etc.) will be known by their marks (black faces), and they will be seized by their forelocks and their feet.

[ 055.042 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٤٢ ﴾

[ 055.042 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.042 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini sayarsınız yalan?

[ 055.042 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.042 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.042 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.043 ] ( KK )

åóÐöåö Ìóåóäøóãõ ÇáøóÊöí íõßóÐøöÈõ ÈöåóÇ ÇáúãõÌúÑöãõæäó ﴿ ٤٣ ﴾

[ 055.043 ] ( MŞ )

İşte bu, mücrim (Allah’ın dinine göre suç/günah işleyen)lerin yalan saydıkları cehennemdir!

[ 055.043 ] ( AY )

İşte bu, mücrimlerin yalan saydıkları cehennem...

[ 055.043 ] ( EO )

İşte bu, mücrimlerin yalan dedikleri Cehennem.

[ 055.043 ] ( ES )

İşte bu, suçluların yalanladığı cehennemdir.

[ 055.043 ] ( NQ )

This is Hell which the Mujrimun (polytheists, criminals, sinners, etc.) denied.

[ 055.044 ] ( KK )

íóØõæÝõæäó ÈóíúäóåóÇ æóÈóíúäó Íóãöíãò Âäò ﴿ ٤٤ ﴾

[ 055.044 ] ( MŞ )

Onlar bununla (cehennem ateşiyle) kaynar su arasında dolaşır dururlar. (Ateşin sıcaklığı karşısında feryat ettikleri, “su, su!” diye bağırdıkları zaman, bu kaynar su verilir. Onlar ateş ve kaynar su olan iki azaptan birini seçmek zorunda oldukları için çığlık atarak bir oraya bir buraya koşuşurlar.)
(Eğer onlar [susuzluktan] feryat edip, su isterlerse, erimiş maden gibi yüzleri kavuran kaynar bir su verilir. Bk. Kehf 18/29.
Çünkü onlar çıkacaklar ve imdat isteyecekler. Böylece gözlerine sıvı gibi görünen şey, aslında kendi vücutlarından akan kaynar irinlerdir. Bunu su sanacaklar ve ona doğru, tıpkı susuzluktan yanan kimselerin kapandığı gibi kapanacaklar. Bk. Râzî.) 

[ 055.044 ] ( AY )

Onlar, bu ateş ile harareti en yüksek dereceye ulaşmış kaynar su arasında dolaşırlar.

[ 055.044 ] ( EO )

Olacaklar bununla bir kızgın hamîmin arasında pûyan.

[ 055.044 ] ( ES )

Onunla kaynar su arasında dolaşırlar.

[ 055.044 ] ( NQ )

They will go between it (Hell) and the boiling hot water!

[ 055.045 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٤٥ ﴾

[ 055.045 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.045 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.045 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.045 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.045 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.046 ] ( KK )

æóáöãóäú ÎóÇÝó ãóÞóÇãó ÑóÈøöåö ÌóäøóÊóÇäö ﴿ ٤٦ ﴾

[ 055.046 ] ( MŞ )

Rabbinin huzurunda dur(up hesap vereceğini düşünerek günah işle)mekten korkan kimseler )biri insanlar, diğeri cinler veya biri kendisi, diğeri eşleri) için (yahut biri meskeni, diğeri bahçesi olan) iki cennet1 vardır.
1Âyet-i kerîme’de "iki cennet" lâfzının nekre (belirsiz) getirilmesi, cennet derecelerinin sınırsız olarak çokluğuna, nimetlerinin sayılamayacak kadar fazlalığına işaret eder. Bir de, azâbın en ilerisinin cehennem; mükâfât derecelerinin ilkinin ise cennet olduğuna, cennete girişten sonra, daha nice mertebeler ve lütf-ı ilâhî olarak fazladan verilen sevaplar bulunduğunun anlaşılmasına bir işarettir. Bk. Râzî.

[ 055.046 ] ( AY )

(Hesap için) Rabbi huzurunda durmaktan korkan için iki cennet var, (biri insanlara, diğeri cinlere ait).

[ 055.046 ] ( EO )

Rabbının makamından korkan kimseye iki Cennet raygân.

[ 055.046 ] ( ES )

Rabbinin makamından korkan kimselere iki cennet vardır.

[ 055.046 ] ( NQ )

But for him who [the true believer of Islamic Monotheism who performs all the duties ordained by Allah and His Messenger Muhammad , and keeps away (abstain) from all kinds of sin and evil deeds prohibited in Islam and] fears the standing before his Lord, there will be two Gardens (i.e. in Paradise).

[ 055.047 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٤٧ ﴾

[ 055.047 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.047 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.047 ] ( EO )

Şimdi rabbinizin hangi eltâfına dersiniz yalan?

[ 055.047 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.047 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.048 ] ( KK )

ÐóæóÇÊóì ÃóÝúäóÇäò ﴿ ٤٨ ﴾

[ 055.048 ] ( MŞ )

(O cennetler), çeşitli ağaçlar (ve meyvalar)la doludur.

[ 055.048 ] ( AY )

O cennetlerin her ikisi de türlü ağaçlı ve meyvalıklıdır.

[ 055.048 ] ( EO )

Var her birinde envaı bostan, envaı eğsan.

[ 055.048 ] ( ES )

İkisinin de çeşitli ağaçları, meyvaları vardır.

[ 055.048 ] ( NQ )

With spreading branches;

[ 055.049 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٤٩ ﴾

[ 055.049 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.049 ] ( AY )

O hâlde (ey cinler ve insanlar), Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.049 ] ( EO )

Şimdi rabbinizin hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.049 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.049 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.050 ] ( KK )

ÝöíåöãóÇ ÚóíúäóÇäö ÊóÌúÑöíóÇäö ﴿ ٥٠ ﴾

[ 055.050 ] ( MŞ )

O iki (cennet)de akıp giden (tesmîm ve selsebîl adında) iki kaynak vardır.

[ 055.050 ] ( AY )

O cennetlerde akar iki kaynak var.

[ 055.050 ] ( EO )

Onlarda iki kaynak olur revan.

[ 055.050 ] ( ES )

İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır.

[ 055.050 ] ( NQ )

In them (both) will be two springs flowing (free)

[ 055.051 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٥١ ﴾

[ 055.051 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.051 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.051 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.051 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.051 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.052 ] ( KK )

ÝöíåöãóÇ ãöäú ßõáøö ÝóÇßöåóÉò ÒóæúÌóÇäö ﴿ ٥٢ ﴾

[ 055.052 ] ( MŞ )

O iki (cennet)de her (tür) meyveden (lezzetleri birbirinden üstün olmayan bilinen ve bilinmeyen veya yaş ve kuru olmak üzere) çift çift vardır.

[ 055.052 ] ( AY )

(Cennetlerin) ikisinde de her meyveden çift çift (kuru ve yaş) var.

[ 055.052 ] ( EO )

Onlarda her meyvadan çifte çifte hân.

[ 055.052 ] ( ES )

İkisinde de her türlü meyvadan çift çift vardır.

[ 055.052 ] ( NQ )

In them (both) will be every kind of fruit in pairs.

[ 055.053 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٥٣ ﴾

[ 055.053 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.053 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.053 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltâfına dersiniz yalan?

[ 055.053 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.053 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.054 ] ( KK )

ãõÊøóßöÆöíäó Úóáóì ÝõÑõÔò ÈóØóÇÆöäõåóÇ ãöäú ÅöÓúÊóÈúÑóÞò æóÌóäóÇ ÇáúÌóäøóÊóíúäö ÏóÇäò ﴿ ٥٤ ﴾

[ 055.054 ] ( MŞ )

(Rabbinin huzurunda hesap vereceğini düşünerek günah işlemekten korkanlar,) (dış tarafları, sündüs/yumuşak ve ince ipek) astarları, istebrak (atlas/kalın ipek) olan minderlere yaslanarak (zevklerine bakarlar). İki cennetin (meyvelerinin) toplanması da (o kadar kolaydır ki, ayakta olan, oturan, hatta yaslanan dahi zahmetsizce ulaşabilecek şekilde) yakındır.

[ 055.054 ] ( AY )

(Rableri huzurunda hesap vermekten korkanlar), astarları kalın ipekten olan yaygılar üzerinde yaslanıp oturarak nimetlenirler. Her iki cennetin meyvalarının toplanışı da yakından... (Zahmetsizce alınabilecek şekilde pek yakın).

[ 055.054 ] ( EO )

Dayanmışlar öyle mefruşata kim astarları istebraktan.

[ 055.054 ] ( ES )

Astarları atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de devşirmesi yakındır.

[ 055.054 ] ( NQ )

Reclining upon the couches lined with silk brocade, and the fruits of the two Gardens will be near at hand.

[ 055.055 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٥٥ ﴾

[ 055.055 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.055 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.055 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltâfına dersiniz yalan?

[ 055.055 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.055 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.056 ] ( KK )

Ýöíåöäøó ÞóÇÕöÑóÇÊõ ÇáØøóÑúÝö áóãú íóØúãöËúåõäøó ÅöäúÓñ ÞóÈúáóåõãú æóáÇó ÌóÇäøñ ﴿ ٥٦ ﴾

[ 055.056 ] ( MŞ )

Oralarda (o iki cennette ve onların saray ve köşklerinde), bakışları kısa (yalnız kocalarına bakan, onlardan başka kimseyi görmeyen öyle hûri/dilber)ler vardır ki, bunlardan (bu kocalarından) önce onlara ne bir insan, ne de bir cin dokunmuş (onlarla cinsel ilişkide bulunmuş)tur.

[ 055.056 ] ( AY )

O cennetlerde, gözlerini kocalarından başkasına çevirmiyen hanımlar vardır ki, bu kocalarından önce, kendilerine ne bir insan dokunmuştur, ne de bir cin?!

[ 055.056 ] ( EO )

Her iki Cennetin derimi de yakından.

[ 055.056 ] ( ES )

Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.

[ 055.056 ] ( NQ )

Wherein both will be those (maidens) restraining their glances upon their husbands, whom no man or jinn yatmithhunna(has opened their hymens with sexual intercourse) before them.

[ 055.057 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٥٧ ﴾

[ 055.057 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.057 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini sayarsınız yalan?

[ 055.057 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.057 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.057 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.058 ] ( KK )

ßóÃóäøóåõäøó ÇáúíóÇÞõæÊõ æóÇáúãóÑúÌóÇäõ ﴿ ٥٨ ﴾

[ 055.058 ] ( MŞ )

Sanki onlar (o dilberler), (yüzleri penbe, ciltleri beyaz birer) yâkut ve mercandırlar.

[ 055.058 ] ( AY )

Sanki o hanımlar, (saflık ve beyazlıkta, birer) yakut ve mercan...

[ 055.058 ] ( EO )

O Cennetlerde öyle kasıratüttarf dilberler, ki dokunmamıştır onlara onlardan evvel İns-ü Cânn.

[ 055.058 ] ( ES )

Sanki onlar yâkut ve mercandırlar.

[ 055.058 ] ( NQ )

(In beauty) they are like rubies and coral.

[ 055.059 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٥٩ ﴾

[ 055.059 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.059 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini sayarsınız yalan?

[ 055.059 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltâfına dersiniz yalan?

[ 055.059 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.059 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.060 ] ( KK )

åóáú ÌóÒóÇÁõ ÇáúÇöÍúÓóÇäö ÅöáÇøó ÇáúÇöÍúÓóÇäõ ﴿ ٦٠ ﴾

[ 055.060 ] ( MŞ )

İyiliğin (tâat, zikir ve ibâdetlerin) karşılığı ancak iyilik (sevap ve cennet) değil midir?

[ 055.060 ] ( AY )

İyiliğin karşılığı ancak iyiliktir.

[ 055.060 ] ( EO )

Sanırsın onları yâkut-ü mercan.

[ 055.060 ] ( ES )

İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir?

[ 055.060 ] ( NQ )

Is there any reward for good other than good?

[ 055.061 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٦١ ﴾

[ 055.061 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.061 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.061 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltâfına dersiniz yalan?

[ 055.061 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.061 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.062 ] ( KK )

æóãöäú ÏõæäöåöãóÇ ÌóäøóÊóÇäö ﴿ ٦٢ ﴾

[ 055.062 ] ( MŞ )

(Rabbinin huzûrunda hesap vereceğini düşünerek günah işlemekten korkanlar için) bu ikisinden (iki cennetten) başka iki cennet1 daha vardır. (İlk iki cennet, cennet ehlinden mukarrebler için, diğer ikisi de ashâbu'l-yemîn içindir.)
1 İlk iki cennet, Adn cenneti ile Na’îm cenne­ti; diğer iki cennet de Firdevs cenneti ile Me'vâ cenne­tidir. Bk. Kurtubî.
Cennette, dünyada mevcut olan olmayan, bilinen bilinmeyen, vasfedilen edilmeyen, maddî olan olmayan bir çok lezzet ve güzellikler vardır. Onun için o, âdeta iki cennet gibi olmuş olur.
Ağaçları, mekânları, nehirleri ve meskenleri çok ve çeşitli olduğu için “cennet”, iki cennet, oralarda [Rahmân 55/56] ve cennetler diye ifâde edilmiştir. Bk. Râzî.

[ 055.062 ] ( AY )

Bu iki cennetden başka (onlar için daha) iki cennet var.

[ 055.062 ] ( EO )

İhsânın cezâsı elbette ihsân.

[ 055.062 ] ( ES )

Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır.

[ 055.062 ] ( NQ )

And besides these two, there are two other Gardens (i.e. in Paradise).

[ 055.063 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٦٣ ﴾

[ 055.063 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.063 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.063 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltâfına dersiniz yalan?

[ 055.063 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.063 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.064 ] ( KK )

ãõÏúåóÇãøóÊóÇäö ﴿ ٦٤ ﴾

[ 055.064 ] ( MŞ )

(Her iki cennet,) koyu yeşil (renkte)dir.

[ 055.064 ] ( AY )

Her ikisi koyu yeşildirler, onlar...

[ 055.064 ] ( EO )

Ötelerinden de diğer Cennetan.

[ 055.064 ] ( ES )

(Bu cennetler) yemyeşildirler.

[ 055.064 ] ( NQ )

Dark green (in colour).

[ 055.065 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٦٥ ﴾

[ 055.065 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.065 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.065 ] ( EO )

Şimdi rabbinizin hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.065 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.065 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.066 ] ( KK )

ÝöíåöãóÇ ÚóíúäóÇäö äóÖøóÇÎóÊóÇäö ﴿ ٦٦ ﴾

[ 055.066 ] ( MŞ )

İkisinde de (suları) durmadan fışkıran iki kaynak vardır.

[ 055.066 ] ( AY )

İçlerinden fışkıran iki şadırvan...

[ 055.066 ] ( EO )

Yağız yeşil ne dilsıtan.

[ 055.066 ] ( ES )

İkisinde de fışkıran iki kaynak vardır.

[ 055.066 ] ( NQ )

In them (both) will be two springs gushing forth water.

[ 055.067 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٦٧ ﴾

[ 055.067 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.067 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini sayarsınız yalan?

[ 055.067 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.067 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.067 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.068 ] ( KK )

ÝöíåöãóÇ ÝóÇßöåóÉñ æóäóÎúáñ æóÑõãøóÇäñ ﴿ ٦٨ ﴾

[ 055.068 ] ( MŞ )

İkisinde de türlü türlü meyve(ler), hurma(lıklar) ve nar (ağaçları) vardır.

[ 055.068 ] ( AY )

(O diğer iki cennetin) içlerinde çeşitli meyveler, hurma ve nar var.

[ 055.068 ] ( EO )

Bunlar da püsküren çifte şadravan.

[ 055.068 ] ( ES )

İkisinde de her türlü meyva, hurma ve nar vardır.

[ 055.068 ] ( NQ )

In them (both) will be fruits, and date- palms and pomegranates.

[ 055.069 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٦٩ ﴾

[ 055.069 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.069 ] ( AY )

O hâlde, (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.069 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltâfına dersiniz yalan?

[ 055.069 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.069 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.070 ] ( KK )

Ýöíåöäøó ÎóíúÑóÇÊñ ÍöÓóÇäñ ﴿ ٧٠ ﴾

[ 055.070 ] ( MŞ )

Onlarda (her iki cennette ve onların köşk ve saraylarında) güzel huylu, güzel yüzlü kadınlar vardır.

[ 055.070 ] ( AY )

Cennetlerin hepsinde huyları iyi olan güzel yüzlü hanımlar...

[ 055.070 ] ( EO )

Bunlarda bir meyve, bir başka hurma, bir başka rumman.

[ 055.070 ] ( ES )

İçlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadınlar vardır.

[ 055.070 ] ( NQ )

Therein (gardens) will be fair (wives) good and beautiful;

[ 055.071 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٧١ ﴾

[ 055.071 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.071 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.071 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.071 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.071 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.072 ] ( KK )

ÍõæÑñ ãóÞúÕõæÑóÇÊñ Ýöí ÇáúÎöíóÇãö ﴿ ٧٢ ﴾

[ 055.072 ] ( MŞ )

(İçi oyulmuş inciden yapılmış, köşklere bitişik, köşkler içindeki kabinlere benzer) çadırlar içinde kapanmış (gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş, hasretmiş) hûriler vardır.

[ 055.072 ] ( AY )

Çadırlarda (kocalarına) hasredilmiş hûriler var...

[ 055.072 ] ( EO )

İçlerinde dilber, hayırlı hûbân.

[ 055.072 ] ( ES )

Çadırlar içerisinde gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş hûriler vardır.

[ 055.072 ] ( NQ )

Houris (beautiful, fair females) restrained in pavilions;

[ 055.073 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٧٣ ﴾

[ 055.073 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.073 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.073 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltâfına dersiniz yalan?

[ 055.073 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.073 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.074 ] ( KK )

áóãú íóØúãöËúåõäøó ÅöäúÓñ ÞóÈúáóåõãú æóáÇó ÌóÇäøñ ﴿ ٧٤ ﴾

[ 055.074 ] ( MŞ )

Onlara (o hûrilere) daha önce ne bir insan, ne de bir cin dokunmuş (onlarla cinsel ilişkide bulunmuş)tur.

[ 055.074 ] ( AY )

Onlara, kocalarından önce ne insan dokunmuştur, ne cin?!

[ 055.074 ] ( EO )

Cibinliklerde mestur, mahsus hûriyan.

[ 055.074 ] ( ES )

Bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.

[ 055.074 ] ( NQ )

Whom no man or jinn yatmithhunna (has opened their hymens with sexual intercourse) before them.

[ 055.075 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٧٥ ﴾

[ 055.075 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.075 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.075 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltafına dersiniz yalan?

[ 055.075 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.075 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.076 ] ( KK )

ãõÊøóßöÆöíäó Úóáóì ÑóÝúÑóÝò ÎõÖúÑò æóÚóÈúÞóÑöíøò ÍöÓóÇäò ﴿ ٧٦ ﴾

[ 055.076 ] ( MŞ )

Onlar (cennettekiler orada) yeşil yastıklara ve güzel döşemelere yaslanarak (zevklerine bakarlar).

[ 055.076 ] ( AY )

(Kocaları) yeşil yastıklara ve güzel yaygılara yaslanarak nimetlenirler.

[ 055.076 ] ( EO )

Dokunmamıştır onlara onlardan evvel İns-ü Cann.

[ 055.076 ] ( ES )

Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar.

[ 055.076 ] ( NQ )

Reclining on green cushions and rich beautiful mattresses.

[ 055.077 ] ( KK )

ÝóÈöÃóíøö ÂáÇóÁö ÑóÈøößõãóÇ ÊõßóÐøöÈóÇäö ﴿ ٧٧ ﴾

[ 055.077 ] ( MŞ )

O hâlde (ey insanlar ve cinler,) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanla(yabili)rsiniz?

[ 055.077 ] ( AY )

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?

[ 055.077 ] ( EO )

Şimdi rabbınızın hangi eltafına dersiniz yalan? Kurulmuşlar yeşil refref ve güzel abkarîler üzere şadan.

[ 055.077 ] ( ES )

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

[ 055.077 ] ( NQ )

Then which of the Blessings of your Lord will you both (jinns and men) deny?

[ 055.078 ] ( KK )

ÊóÈóÇÑóßó ÇÓúãõ ÑóÈøößó Ðöí ÇáúÌóáÇóáö æóÇáúÇößúÑóÇãö ﴿ ٧٨ ﴾

[ 055.078 ] ( MŞ )

Azamet (büyüklük, saltanat) ve ikrâm sahibi olan Rabbinin ismi, ne yücedir!

[ 055.078 ] ( AY )

Azamet ve ikram sahibi olan Rabbinin ismi, ne yücedir aşikâr!

[ 055.078 ] ( EO )

Şimdi rabbınızdan hangi eltâfına dersiniz yalan? Yüce çok yüce rabbının adı onun o celâl, onun o ikram.

[ 055.078 ] ( ES )

Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir!

[ 055.078 ] ( NQ )

Blessed be the Name of your Lord (Allah), the Owner of Majesty and Honour.