MUHAMMED SURESİ

[ 047.001 ] ( KK )

ÇóáøóÐöíäó ßóÝóÑõæÇ æóÕóÏøõæÇ Úóäú ÓóÈöíáö Çááøóåö ÃóÖóáøó ÃóÚúãóÇáóåõãú ﴿ ١ ﴾

[ 047.001 ] ( MŞ )

 

[ 047.001 ] ( AY )

Kâfir olanların ve Allah yolundan dönenlerin bütün amellerini, Allah boşa çıkarmıştır.

[ 047.001 ] ( EO )

Onlar ki küfretmekte ve Allah yolundan yüz çevirmektedirler, Allah amellerini boşa gidermektedir.

[ 047.001 ] ( ES )

İnkâr edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların amellerini Allah boşa çıkarır.

[ 047.001 ] ( NQ )

Those who disbelieve [in the Oneness of Allah, and in the Message of Prophet Muhammad ], and hinder (men) from the Path of Allah (Islamic Monotheism), He will render their deeds vain .

[ 047.002 ] ( KK )

æóÇáøóÐöíäó ÂãóäõæÇ æóÚóãöáõæÇ ÇáÕøóÇáöÍóÇÊö æóÂãóäõæÇ ÈöãóÇ äõÒøöáó Úóáóì ãõÍóãøóÏò æóåõæó ÇáúÍóÞøõ ãöäú ÑóÈøöåöãú ßóÝøóÑó Úóäúåõãú ÓóíøöÆóÇÊöåöãú æóÃóÕúáóÍó ÈóÇáóåõãú ﴿ ٢ ﴾

[ 047.002 ] ( MŞ )

 

[ 047.002 ] ( AY )

İman edip sâlih ameller işliyenlerin ve (Hazret-i Peygamber) Muhammed’e indirilene -ki, o (Kur’ân) Rableri tarafından gelen hakdır. - îman edenlerin günahlarını Allah örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.

[ 047.002 ] ( EO )

Ve onlar ki iyman etmekte ve salih salih ameller işlemekte ve Muhammede indirilene iyman eylemektedirler - ki rablarından gelen hak da odur - taraflarından kabâhatlerini örtmekte ve hal-ü şanlarını düzeltmektedir.

[ 047.002 ] ( ES )

İman edip salih amel işleyenlerin ve Rableri tarafından bir gerçek olarak Muhammed'e indirilen kitaba inananların kötülüklerini Allah örter ve durumlarını düzeltir.

[ 047.002 ] ( NQ )

But those who believe and do righteous good deeds, and believe in that which is sent down to Muhammad ( ), for it is the truth from their Lord, He will expiate from them their sins, and will make good their state.

[ 047.003 ] ( KK )

Ðóáößó ÈöÃóäøó ÇáøóÐöíäó ßóÝóÑõæÇ ÇÊøóÈóÚõæÇ ÇáúÈóÇØöáó æóÃóäøó ÇáøóÐöíäó ÂãóäõæÇ ÇÊøóÈóÚõæÇ ÇáúÍóÞøó ãöäú ÑóÈøöåöãú ßóÐóáößó íóÖúÑöÈõ Çááøóåõ áöáäøóÇÓö ÃóãúËóÇáóåõãú ﴿ ٣ ﴾

[ 047.003 ] ( MŞ )

 

[ 047.003 ] ( AY )

Bunun sebebi: Çünkü kâfir olanlar bâtıla uymuşlardır. İman edenler ise, Rablerinden gelen Kur’ân’a uymuşlardır. İşte Allah, insanlara, hallerini böyle beyan eder.

[ 047.003 ] ( EO )

Bunun sebebi çünkü küfredenler kendilerini bâtıla uydurmakta, iyman edenler ise rablarından gelen hakka uymaktadırlar, işte Allah insanlara kılıklarını böyle tanıtır.

[ 047.003 ] ( ES )

Bu, inkâr edenlerin batıla uymaları ve iman edenlerin de Rablerinden gelen gerçeğe tâbi olmalarından dolayı böyledir. İşte böylece Allah insanlara kendi misallerini anlatır.

[ 047.003 ] ( NQ )

That is because those who disbelieve follow falsehood, while those who believe follow the truth from their Lord. Thus does Allah set forth their parables for mankind.

[ 047.004 ] ( KK )

ÝóÅöÐÇ áóÞöíÊõãõ ÇáøóÐöíäó ßóÝóÑõæÇ ÝóÖóÑúÈó ÇáÑøöÞóÇÈö ÍóÊøóì ÅöÐóÇ ÃóËúÎóäúÊõãõæåõãú ÝóÔõÏøõæÇ ÇáúæóËóÇÞó ÝóÅöãøóÇ ãóäøðÇ ÈóÚúÏõ æóÅöãøóÇ ÝöÏóÇÁð ÍóÊøóì ÊóÖóÚó ÇáúÍóÑúÈõ ÃóæúÒóÇÑóåóÇ Ðóáößó æóáóæú íóÔóÇÁõ Çááøóåõ áÇó äúÊóÕóÑó ãöäúåõãú æóáóßöäú áöíóÈúáõæó ÈóÚúÖóßõãú ÈöÈóÚúÖò æóÇáøóÐöíäó ÞõÊöáõæÇ Ýöí ÓóÈöíáö Çááøóåö Ýóáóäú íõÖöáøó ÃóÚúãóÇáóåõãú ﴿ ٤ ﴾

[ 047.004 ] ( MŞ )

 

[ 047.004 ] ( AY )

O’nun için, kâfirlerle muharebede karşılaştığınız zaman, hemen boyunlarını vurun; nihâyet onları mağlûb ve perişan bir hale getirdiğiniz zaman, bağı sağlam bağlayın (esir alın ve onları sağlam tutun). Sonra da ya lutfedib (esirleri) salıverirsiniz, yahut (geri vereceğiniz esirler karşılığında) fidye alırsınız. (İsterseniz esirleri meccanen serbest bırakırsınız, isterseniz kendi esirlerinizle değiştirir ve onlara karşılık mal ve para alırsınız. Bunda muhayyersiniz). Harb, ağırlıklarını (silâh ve levazımatını) bırakıncaya (kâfirler, şirk ve isyanlarını terk edinciye) kadar, (öldürülürler, onlara yapılacak iş) budur. Allah dileseydi, o kâfirlerden (savaş yapmaksızın) intikamını alırdı. Fakat sizi birbirinizle imtihan etmek için (size savaşı emrediyor). Allah yolunda öldürülenlere gelince; onların amellerini Allah asla boşa çıkarmaz:

[ 047.004 ] ( EO )

Onun için küfredenlerle muharebeye tutuştunuz mu hemen boyunlarını vurmaya bakın, tâ kuvetlerini derinden kırıp tepeleyinceye kadar, o vakıt da bağı sıkı basın, ondan sonra da ya azâd ya fidye, ta harb ağırlıklarını atana kadar, bu böyle, gerçi Allah dilese elbette onlardan öc alıverir ve lâkin sizi yekdiğerinizle imtihan edecek; Allah yolunda katledilenlere gelince amellerini aslâ boşa gidermez.

[ 047.004 ] ( ES )

Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da fidye ile salıverin. Allah'ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.

[ 047.004 ] ( NQ )

So, when you meet (in fight Jihad in Allah's Cause), those who disbelieve smite at their necks till when you have killed and wounded many of them, then bind a bond firmly (on them, i.e. take them as captives). Thereafter (is the time) either for generosity (i.e. free them without ransom), or ransom (according to what benefits Islam), until the war lays down its burden. Thus [you are ordered by Allah to continue in carrying out Jihad against the disbelievers till they embrace Islam (i.e. are saved from the punishment in the Hell-fire) or at least come under your protection], but if it had been Allah's Will, He Himself could certainly have punished them (without you). But (He lets you fight), in order to test you, some with others. But those who are killed in the Way of Allah, He will never let their deeds be lost,

[ 047.005 ] ( KK )

ÓóíóåúÏöíåöãú æóíõÕúáöÍõ ÈóÇáóåõãú ﴿ ٥ ﴾

[ 047.005 ] ( MŞ )

 

[ 047.005 ] ( AY )

Onları hidâyete erdirir ve hallerini güzelleştirir;

[ 047.005 ] ( EO )

İleride onları muradlarına irdirir, ruhlarını şâd eder.

[ 047.005 ] ( ES )

Allah onları doğru yola iletecek ve durumlarını düzeltecektir.

[ 047.005 ] ( NQ )

He will guide them and set right their state.

[ 047.006 ] ( KK )

æóíõÏúÎöáõåõãõ ÇáúÌóäøóÉó ÚóÑøóÝóåóÇ áóåõãú ﴿ ٦ ﴾

[ 047.006 ] ( MŞ )

 

[ 047.006 ] ( AY )

Onları, (dünyada) kendilerine tanıtmış olduğu cennete koyar.

[ 047.006 ] ( EO )

Ve kendilerini Cennete koyar, onu onlar için güzel kokularla donatmaktadır.

[ 047.006 ] ( ES )

Onları, kendilerine tanıttığı cennete koyacaktır.

[ 047.006 ] ( NQ )

And admit them to Paradise which He has made known to them (i.e. they will know their places in Paradise more than they used to know their houses in the world).

[ 047.007 ] ( KK )

íóÇÃóíøõåóÇ ÇáøóÐöíäó ÂãóäõæÇ Åöäú ÊóäúÕõÑõæÇ Çááøóåó íóäÕõÑúßõãú æóíõËóÈøöÊú ÃóÞúÏóÇãóßõãú ﴿ ٧ ﴾

[ 047.007 ] ( MŞ )

 

[ 047.007 ] ( AY )

Ey îman edenler! Eğer Allah’a (dinine) yardım ederseniz, O, size zafer verir ve ayaklarınızı (savaşta) kaydırmaz.

[ 047.007 ] ( EO )

Ey o bütün iyman edenler! eğer siz Allaha yardım ederseniz o size nusrat verir ve ayaklarınızı kaydırmaz.

[ 047.007 ] ( ES )

Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.

[ 047.007 ] ( NQ )

O you who believe! If you help (in the cause of) Allah, He will help you, and make your foothold firm.

[ 047.008 ] ( KK )

æóÇáøóÐöíäó ßóÝóÑõæÇ ÝóÊóÚúÓðÇ áóåõãú æóÃóÖóáøó ÃóÚúãóÇáóåõãú ﴿ ٨ ﴾

[ 047.008 ] ( MŞ )

 

[ 047.008 ] ( AY )

Kâfir olanlara gelince; düşüş onlara!... Allah amellerini boşa çıkarmıştır.

[ 047.008 ] ( EO )

Küfredenler ise yıkım onlara ne yapacaklarını şaşırtmaktadır.

[ 047.008 ] ( ES )

İnkâr edenlere gelince, artık yıkım onlara. Allah onların amellerini boşa çıkarmıştır.

[ 047.008 ] ( NQ )

But those who disbelieve (in the Oneness of Allah Islamic Monotheism), for them is destruction, and (Allah) will make their deeds vain.

[ 047.009 ] ( KK )

Ðóáößó ÈöÃóäøóåõãú ßóÑöåõæÇ ãóÇ ÃóäúÒóáó Çááøóåõ ÝóÃóÍúÈóØó ÃóÚúãóÇáóåõãú ﴿ ٩ ﴾

[ 047.009 ] ( MŞ )

 

[ 047.009 ] ( AY )

Bunun sebebi: Çünkü onlar Allah’ın indirdiği Kur’ân’ı inkâr etmişlerdir. Allah’da onların amellerini boşa çıkarmıştır.

[ 047.009 ] ( EO )

Öyle, çünkü onlar Allahın indirdiğini hoşlanmamışlardır, o da onların bütün amellerini heder etmektedir.

[ 047.009 ] ( ES )

Bu onların, Allah'ın indirdiklerini beğenmediklerinden dolayıdır. Allah da bunun için onların amellerini boşa çıkarmıştır.

[ 047.009 ] ( NQ )

That is because they hate that which Allah has sent down (this Qur'an and Islamic laws, etc.), so He has made their deeds fruitless.

[ 047.010 ] ( KK )

ÃóÝóáóãú íóÓöíÑõæÇ Ýöí ÇáúÃóÑúÖö ÝóíóäúÙõÑõæÇ ßóíúÝó ßóÇäó ÚóÇÞöÈóÉõ ÇáøóÐöíäó ãöäú ÞóÈúáöåöãú ÏóãøóÑó Çááøóåõ Úóáóíúåöãú æóáöáúßóÇÝöÑöíäó ÃóãúËóÇáõåóÇ ﴿ ١٠ ﴾

[ 047.010 ] ( MŞ )

 

[ 047.010 ] ( AY )

Onlar yeryüzünde bir gezip dolaşmadılar mı? Baksalar ya, kendilerinden öncekilerin akıbeti nasıl olmuş? Allah, onların kökünü kazımıştır. Zaten o kâfirlere de öylesi yaraşır.

[ 047.010 ] ( EO )

Ya Yer yüzünde bir gezmediler mi? Baksalar a kendilerinden evvelkilerin akıbetleri ne olmuş? Allah üzerlerinden tedmir eylemiş, o kâfirlere de öylesi yaraşır.

[ 047.010 ] ( ES )

Onlar yeryüzünde bir gezmediler mi? Baksalar ya kendilerinden öncekilerin sonları nasıl olmuş? Allah onların üzerlerine helak yağdırmıştır. Bu kâfirlere de onların başına gelenlerin benzerleri yaraşır.

[ 047.010 ] ( NQ )

Have they not travelled through the earth, and seen what was the end of those before them? Allah destroyed them completely and a similar (fate awaits) the disbelievers.

[ 047.011 ] ( KK )

Ðóáößó ÈöÃóäøó Çááøóåó ãóæúáóì ÇáøóÐöíäó ÂãóäõæÇ æóÃóäøó ÇáúßóÇÝöÑöíäó áÇó ãóæúáóì áóåõãú ﴿ ١١ ﴾

[ 047.011 ] ( MŞ )

 

[ 047.011 ] ( AY )

Sebebi şu: Çünkü Allah, îman edenlerin yardımcısıdır. Kâfirlere gelince; onların yardımcısı yoktur.

[ 047.011 ] ( EO )

Öyle, çünkü Allah iyman edenlerin mevlâsıdır, kâfirlere gelince onlar için mevlâ yoktur.

[ 047.011 ] ( ES )

Bu böyledir. Çünkü Allah iman edenlerin yardımcısıdır. İnkâr edenlerin ise yardımcısı yoktur.

[ 047.011 ] ( NQ )

That is because Allah is the Maula (Lord, Master, Helper, Protector, etc.) of those who believe, and the disbelievers have no Maula (lord, master, helper, protector, etc.).

[ 047.012 ] ( KK )

Åöäøó Çááøóåó íõÏúÎöáõ ÇáøóÐöíäó ÂãóäõæÇ æóÚóãöáõæÇ ÇáÕøóÇáöÍóÇÊö ÌóäøóÇÊò ÊóÌúÑöí ãöäú ÊóÍúÊöåóÇ ÇáúÃóäúåóÇÑõ æóÇáøóÐöíäó ßóÝóÑõæÇ íóÊóãóÊøóÚõæäó æóíóÃúßõáõæäó ßóãóÇ ÊóÃúßõáõ ÇáúÃóäúÚóÇãõ æóÇáäøóÇÑõ ãóËúæðì áóåõãú ﴿ ١٢ ﴾

[ 047.012 ] ( MŞ )

 

[ 047.012 ] ( AY )

Muhakkak ki Allah, îman edip sâlih ameller işliyenleri, (ağaçları) altlarından ırmaklar akar Cennetlere koyacaktır. Kâfir olanlar ise, (dünyada) zevklenmeğe bakarlar; hayvanlar gibi yerler, içerler. Hâlbuki ateş, (Âhirette) onların yeridir.

[ 047.012 ] ( EO )

Muhakkak ki Allah iyman edip salih salih ameller işliyenleri altlarından ırmaklar akar Cennetlere koyacaktır, küfredenler ise zevketmeğe bakarlar ve hayvanlar gibi yerler içerler, halbuki ateş ikametgâhı onların.

[ 047.012 ] ( ES )

Şüphesiz ki, Allah iman edip salih amel işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. İnkâr edenler ise dünyada zevk edip geçinirler. Hayvanların yediği gibi yerler. Onların varacakları yer ateştir.

[ 047.012 ] ( NQ )

Certainly! Allah will admit those who believe (in the Oneness of Allah Islamic Monotheism) and do righteous good deeds, to Gardens under which rivers flow (Paradise), while those who disbelieve enjoy themselves and eat as cattle eat, and the Fire will be their abode.

[ 047.013 ] ( KK )

æóßóÃóíøöäú ãöäú ÞóÑúíóÉò åöíó ÃóÔóÏøõ ÞõæøóÉð ãöäú ÞóÑúíóÊößó ÇáøóÊöí ÃóÎúÑóÌóÊúßó ÃóåúáóßúäóÇåõãú ÝóáÇó äóÇÕöÑó áóåõãú ﴿ ١٣ ﴾

[ 047.013 ] ( MŞ )

 

[ 047.013 ] ( AY )

Seni, memleketinden (Mekke’den) çıkaran halktan daha kuvvetli nice memleketler (halkı) vardı ki, (türlü azablarla) onları helâk ettik de kendilerini (azaptan), kurtaran olmamıştı.

[ 047.013 ] ( EO )

Seni çıkaran karyenden daha kuvvetli ne karyeler vardı ki biz onları helâk ettik de onları kurtaran yok.

[ 047.013 ] ( ES )

Ey Muhammed! Seni yurdundan çıkaran şehirden daha kuvvetli olan nice şehirler vardı ki biz onları helâk ettik de onlara yardım eden çıkmadı.

[ 047.013 ] ( NQ )

And many a town, stronger than your town (Makkah) (O Muhammad ) which has driven you out We have destroyed. And there was none to help them.

[ 047.014 ] ( KK )

ÃóÝóãóäú ßóÇäó Úóáóì ÈóíøöäóÉò ãöäú ÑóÈøöåö ßóãóäú Òõíøöäó áóåõ ÓõæÁõ Úóãóáöåö æóÇÊøóÈóÚõæÇ ÃóåúæóÇÁóåõãú ﴿ ١٤ ﴾

[ 047.014 ] ( MŞ )

 

[ 047.014 ] ( AY )

Şimdi Rabbi katından bir din üzerinde bulunan kimse, hiç o kötü ameli kendine güzel gösterilmiş de şehvet arzuları ardına düşmüş kimselere benzer mi?

[ 047.014 ] ( EO )

Şimdi rabından bir beyyine üzerinde bulunan kimse hiç o kötü ameli kendine süslü gösterilmiş de hevâ ve hevesleri ardına düşmüş kimselere benzer mi?

[ 047.014 ] ( ES )

Rabbi tarafından apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, kötü işleri kendisine güzel gösterilmiş de heveslerinin peşine düşmüş kimseler gibi olur mu?

[ 047.014 ] ( NQ )

Is he who is on a clear proof from his Lord, like those for whom their evil deeds that they do are beautified for them, while they follow their own lusts (evil desires)?

[ 047.015 ] ( KK )

ãóËóáõ ÇáúÌóäøóÉö ÇáøóÊöí æõÚöÏó ÇáúãõÊøóÞõæäó ÝöíåóÇ ÃóäúåóÇÑñ ãöäú ãóÇÁò ÛóíúÑö ÂÓöäò æóÃóäúåóÇÑñ ãöäú áóÈóäò áóãú íóÊóÛóíøóÑú ØóÚúãõåõ æóÃóäúåóÇÑñ ãöäú ÎóãúÑò áóÐøóÉò áöáÔøóÇÑöÈöíäó æóÃóäúåóÇÑñ ãöäú ÚóÓóáò ãõÕóÝøðì æóáóåõãú ÝöíåóÇ ãöäú ßõáøö ÇáËøóãóÑóÇÊö æóãóÛúÝöÑóÉñ ãöäú ÑóÈøöåöãú ßóãóäú åõæó ÎóÇáöÏñ Ýöí ÇáäøóÇÑö æóÓõÞõæÇ ãóÇÁð ÍóãöíãðÇ ÝóÞóØøóÚó ÃóãúÚóÇÁóåõãú ﴿ ١٥ ﴾

[ 047.015 ] ( MŞ )

 

[ 047.015 ] ( AY )

(Küfürden) sakınanlara vaad edilen cennetin hâli (şu): Orada tadı ve kokusu bozulmıyan bir sudan ırmaklar var; tadı değişmiyen bir sütten ırmaklar var; içenlere lezzet veren şarabdan, (sarhoşluk vermiyen tatlı içkiden) ırmaklar var; saf süzme baldan ırmaklar var... Hem orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Bir de onlara, Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç bunlar, o ateşte ebedî kalan ve kaynar bir sudan su içirilib de bağırsaklarını parçalayan kimselere benzer mi?

[ 047.015 ] ( EO )

Korunanlara va'dolunan Cennetin temsili: onda ırmaklar var bir sudan ki bozulması yok, ırmaklar var bir südden ki tadı değişmez, ırmaklar var bir şarabdanki içenlere lezzet, ırmaklar var bir baldan ki safi süzme, hem onlara semerelerini (hasılâtın) her türlüsünden var, hem de Rablarından bir mağfiret var, hiç bunlar o ateşte muhalled olan ve kaynar bir mayı'den sulanıp da bağırsaklarını parçalamakta bulunan kimselere benzer mi?

[ 047.015 ] ( ES )

Kötülükten sakınanlara vaad edilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır.Onlar için cennette her çeşit meyve ve Rablerinden bir bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte ebedî olarak kalacak olan ve bağırsaklarını parçalayacak kaynar su içirilen kimsenin durumu gibi olur mu?

[ 047.015 ] ( NQ )

The description of Paradise which the Muttaqun (pious - see V.2:2) have been promised is that in it are rivers of water the taste and smell of which are not changed; rivers of milk of which the taste never changes; rivers of wine delicious to those who drink; and rivers of clarified honey (clear and pure) therein for them is every kind of fruit; and forgiveness from their Lord. (Are these) like those who shall dwell for ever in the Fire, and be given, to drink, boiling water, so that it cuts up their bowels?

[ 047.016 ] ( KK )

æóãöäúåõãú ãóäú íóÓúÊóãöÚõ Åöáóíúßó ÍóÊøóì ÅöÐóÇ ÎóÑóÌõæÇ ãöäú ÚöäúÏößó ÞóÇáõæÇ áöáøóÐöíäó ÃõæÊõæÇ ÇáúÚöáúãó ãóÇÐóÇ ÞóÇáó ÂäöÝðÇ ÃõæáóÆößó ÇáøóÐöíäó ØóÈóÚó Çááøóåõ Úóáóì ÞõáõæÈöåöãú æóÇÊøóÈóÚõæÇ ÃóåúæóÇÁóåõãú ﴿ ١٦ ﴾

[ 047.016 ] ( MŞ )

 

[ 047.016 ] ( AY )

O münâfıklardan seni dinlemeğe gelen de var. Hatta senin yanından çıktıkları zaman, (ashabdan) kendilerine ilim verilmiş olanlara şöyle derler: “ O (peygamber), demin ne söyledi?” (Böylece alay ederler.) Bunlar öyle kimselerdir ki, Allah kalplerini mühürlemiştir de hep hevalarına uymuşlardır.

[ 047.016 ] ( EO )

Onlardan seni dinlemeğe gelen de var, hattâ yanından çıktıklarında kendilerine ılim verilmiş olanlara derler ki: «o, demin ne söyledi?» Bunlar öyle kimselerdir ki Allah kalblerini tab'etmiştir de hep hevaları ardına düşmektedirler.

[ 047.016 ] ( ES )

Ey Muhammed! Onlardan seni dinlemeye gelenler de var. Senin yanından çıktıkları zaman kendilerine ilim verilen kimselere alay yoluyla: "O demin ne söyledi?" diye sorarlar. İşte onlar Allah'ın kalplerini mühürlediği kimselerdir. Onlar sadece kendi heva ve heveslerine uyarlar.

[ 047.016 ] ( NQ )

And among them are some who listen to you (O Muhammad ) till, when they go out from you, they say to those who have received knowledge: "What has he said just now? Such are men whose hearts Allah has sealed, and they follow their lusts (evil desires).

[ 047.017 ] ( KK )

æóÇáøóÐöíäó ÇåúÊóÏóæúÇ ÒóÇÏóåõãú åõÏðì æóÂÊóÇåõãú ÊóÞúæÇåõãú ﴿ ١٧ ﴾

[ 047.017 ] ( MŞ )

 

[ 047.017 ] ( AY )

(İman etmekle) hidâyeti kabul edenlere gelince; (onlar seni her dinledikçe) Allah onların hidâyetini arttırmakta ve kendilerine takvalarını ilham etmektedir.

[ 047.017 ] ( EO )

Hidâyeti kabul edenlere gelince Allah onların muvaffakıyyetlerini artırmakta ve kendilerine (takvalarını) korunmalıklarını vermektedir.

[ 047.017 ] ( ES )

Doğru yola girenlere gelince, Allah onların hidayetlerini artırmış ve onlara kötülükten sakınma çarelerini ilham etmiştir.

[ 047.017 ] ( NQ )

While as for those who accept guidance, He increases their guidance, and bestows on them their piety.

[ 047.018 ] ( KK )

Ýóåóáú íóäúÙõÑõæäó ÅöáÇøó ÇáÓøóÇÚóÉó Ãóäú ÊóÃúÊöíóåõãú ÈóÛúÊóÉð ÝóÞóÏú ÌóÇÁó ÃóÔúÑóÇØõåóÇ ÝóÃóäøóì áóåõãú ÅöÐóÇ ÌóÇÁóÊúåõãú ÐößúÑóÇåõãú ﴿ ١٨ ﴾

[ 047.018 ] ( MŞ )

 

[ 047.018 ] ( AY )

Artık onlar, yalnız o kıyâmetin kopmasını, onun birdenbire kendilerine gelivermesini bekliyorlar. İşte onun alâmetleri (sayılan âhir zaman Peygamberi) gelmiştir. Fakat o (kıyâmet ansızın) başlarına geldiği vakit, anlamaları kendilerine ne fayda verir?

[ 047.018 ] ( EO )

Artık onlar yalnız o saate, onun birdenbire kendilerine gelivermesine bakıyorlar, çünkü işte alâmetleri geldi, fakat o başlarına geldiği vakıt anlamaları kendilerine ne faide verir?

[ 047.018 ] ( ES )

Artık onlar, kıyamet saatinin kendilerine ansızın gelivermesine mi bakıyorlar? Şüphesiz onun alametleri gelmiştir. Artık kıyamet kendilerine gelip çatınca anlamaları neye yarar?

[ 047.018 ] ( NQ )

Do they then await (anything) other than the Hour, that it should come upon them suddenly? But some of its portents (indications and signs) have already come, and when it (actually) is on them, how can they benefit then by their reminder?

[ 047.019 ] ( KK )

ÝóÇÚúáóãú Ãóäøóåõ áÇó Åöáóåó ÅöáÇøó Çááøóåõ æóÇÓúÊóÛúÝöÑú áöÐóäúÈößó æóáöáúãõÄúãöäöíäó æóÇáúãõÄúãöäóÇÊö æóÇááøóåõ íóÚúáóãõ ãõÊóÞóáøóÈóßõãú æóãóËúæóÇßõãú ﴿ ١٩ ﴾

[ 047.019 ] ( MŞ )

 

[ 047.019 ] ( AY )

Şimdi (Ey Resûlüm): Şunu bil ki, Allah’dan başka hiç bir ilâh yoktur. Bir de kendi günahına ve mü'min erkeklerle mü'min kadınlara mağfiret dile. Allah (dünyada) dolaştığınız yeri de bilir, (Âhirette) duracağınız yeri de...

[ 047.019 ] ( EO )

Şimdi bunu bil ki «başka tanrı yok ancak bir Allah», bil de günahına ve mü'minîn-ü mü'minata istiğfar eyle, Allah dolaştığınız yeri de bilir durduğunuz yeri de.

[ 047.019 ] ( ES )

Ey Muhammed! Bil ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Hem kendi günahın için, hem de mümin erkekler ve mümin kadınlar için Allah'tan bağışlanma dile. Allah, sizin gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir.

[ 047.019 ] ( NQ )

So know (O Muhammad ) that La ilaha ill-Allah (none has the right to be worshipped but Allah), and ask forgiveness for your sin, and also for (the sin of) believing men and believing women. And Allah knows well your moving about, and your place of rest (in your homes).

[ 047.020 ] ( KK )

æóíóÞõæáõ ÇáøóÐöíäó ÂãóäõæÇ áóæúáÇó äõÒøöáóÊú ÓõæÑóÉñ ÝóÅöÐóÇ ÃõäúÒöáóÊú ÓõæÑóÉñ ãõÍúßóãóÉñ æóÐõßöÑó ÝöíåóÇ ÇáúÞöÊóÇáõ ÑóÃóíúÊó ÇáøóÐöíäó Ýöí ÞõáõæÈöåöãú ãóÑóÖñ íóäúÙõÑõæäó Åöáóíúßó äóÙóÑó ÇáúãóÛúÔöíøö Úóáóíúåö ãöäó ÇáúãóæúÊö ÝóÃóæúáóì áóåõãú ﴿ ٢٠ ﴾

[ 047.020 ] ( MŞ )

 

[ 047.020 ] ( AY )

İman edenler diyorlar ki: “ (Cihada dair) bir sûre indirilseydi!...” Derken açık ve kesin bir sûre indirilip onda savaş anılınca, kalplerinde bir hastalık (nifâk) bulunanları görüyorsun: Sana öyle bir bakış bakıyorlar ki, ölümden baygınlık gelmiş kimsenin bakışına benziyor. Onun da başlarına gelmesi pek yakındır.

[ 047.020 ] ( EO )

İyman edenler «bir Sûre indirilseydi» diyorlar, derken muhkem bir Sûre indirilip onda kıtâl zikredilince kalblerinde bir maraz bulunanları görüyorsun sana öyle bir bakış bakıyorlar ki: tıpkı ölümden baygınlık gelmiş kimsenin bakışı, o da onlara pek yakındır.

[ 047.020 ] ( ES )

İman edenler: "Keşke cihad hakkında bir sûre indirilse." derlerdi. Ama hükmü açık bir sûre indirilip de, içerisinde savaş zikredilince kalplerinde hastalık olanların ölüm korkusuyla baygınlık geçiren bir kimsenin bakışı gibi sana baktığını görürsün. Oysa onlar için ölüm yaşamaktan daha uygundur.

[ 047.020 ] ( NQ )

Those who believe say: "Why is not a Surah (chapter of the Qur'an) sent down (for us)? But when a decisive Surah(explaining and ordering things) is sent down, and fighting (Jihad - holy fighting in Allah's Cause) is mentioned (i.e. ordained) therein, you will see those in whose hearts is a disease (of hypocrisy) looking at you with a look of one fainting to death. But it was better for them (hypocrites, to listen to Allah and to obey Him).

[ 047.021 ] ( KK )

ØóÇÚóÉñ æóÞóæúáñ ãóÚúÑõæÝñ ÝóÅöÐóÇ ÚóÒóãó ÇáúÃóãúÑõ Ýóáóæú ÕóÏóÞõæÇ Çááøóåó áóßóÇäó ÎóíúÑðÇ áóåõãú ﴿ ٢١ ﴾

[ 047.021 ] ( MŞ )

 

[ 047.021 ] ( AY )

Fakat bir itâat ve güzel bir söz, onlar için hayırlıdır. Sonra (cihadın farziyetine dair) emir kesinleşince, Allah’a sadakat gösterselerdi, elbette haklarında daha hayırlı olurdu.

[ 047.021 ] ( EO )

Fakat bir tâat ve bir güzel söz, sonra emir kat'ıyyet kesbedince Allaha sadakat etselerdi elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.

[ 047.021 ] ( ES )

Onların vazifesi itaat ve güzel söz söylemekti. Sonra iş kesinleşince Allah'ın emrine sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.

[ 047.021 ] ( NQ )

Obedience (to Allah) and good words (were better for them). And when the matter (preparation for Jihad) is resolved on, then if they had been true to Allah, it would have been better for them.

[ 047.022 ] ( KK )

Ýóåóáú ÚóÓóíúÊõãú Åöäú ÊóæóáøóíúÊõãú Ãóäú ÊõÝúÓöÏõæÇ Ýöí ÇáúÃóÑúÖö æóÊõÞóØøöÚõæÇ ÃóÑúÍóÇãóßõãú ﴿ ٢٢ ﴾

[ 047.022 ] ( MŞ )

 

[ 047.022 ] ( AY )

(Ey Münâfıklar), demek idareyi ele alırsanız, hemen yeryüzünde fesad çıkaracak ve akrabalık bağlarını parçalayacaksınız?

[ 047.022 ] ( EO )

Nasıl döner de Arzı fesâda verir ve rahimlerinizi doğratabilir misiniz?

[ 047.022 ] ( ES )

Demek siz iş başına gelecek olursanız yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaksınız ve akrabalık bağlarınızı koparacaksınız öyle mi?

[ 047.022 ] ( NQ )

Would you then, if you were given the authority, do mischief in the land, and sever your ties of kinship?

[ 047.023 ] ( KK )

ÃõæáóÆößó ÇáøóÐöíäó áóÚóäóåõãõ Çááøóåõ ÝóÃóÕóãøóåõãú æóÃóÚúãóì ÃóÈúÕóÇÑóåõãú ﴿ ٢٣ ﴾

[ 047.023 ] ( MŞ )

 

[ 047.023 ] ( AY )

Onlar öyle kimselerdir ki, Allah onları rahmetinden kovmuş da duygularını almış ve gözlerini kör etmiştir.

[ 047.023 ] ( EO )

Öyleler o kimselerdir ki Allah onları la'netlemiş de duygularını almış ve gözlerini kör etmiştir.

[ 047.023 ] ( ES )

İşte onlar, Allah'ın lanetlediği, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.

[ 047.023 ] ( NQ )

Such are they whom Allah has cursed, so that He has made them deaf and blinded their sight.

[ 047.024 ] ( KK )

ÃóÝóáÇó íóÊóÏóÈøóÑõæäó ÇáúÞõÑúÂäó Ãóãú Úóáóì ÞõáõæÈò ÃóÞúÝóÇáõåóÇ ﴿ ٢٤ ﴾

[ 047.024 ] ( MŞ )

 

[ 047.024 ] ( AY )

Öyle olmasa, Kur’ân’ı (içindeki nasihatleri) düşünmezler mi? Yoksa (münâfıkların) kalpleri üzerinde üst üste kilidleri mi var?

[ 047.024 ] ( EO )

Öyle olmasa Kur'anı bir tedebbür etmezler mi? Yoksa kalbler üzerinde üst üste kilitleri mi var?

[ 047.024 ] ( ES )

Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var?

[ 047.024 ] ( NQ )

Do they not then think deeply in the Qur'an, or are their hearts locked up (from understanding it)?

[ 047.025 ] ( KK )

Åöäøó ÇáøóÐöíäó ÇÑúÊóÏøõæÇ Úóáóì ÃóÏúÈóÇÑöåöãú ãöäú ÈóÚúÏö ãóÇ ÊóÈóíøóäó áóåõãõ ÇáúåõÏóì ÇáÔøóíúØóÇäõ Óóæøóáó áóåõãú æóÃóãúáóì áóåõãú ﴿ ٢٥ ﴾

[ 047.025 ] ( MŞ )

 

[ 047.025 ] ( AY )

Muhakkak ki, kendilerine hak belli olduktan sonra arkalarına (eski küfürlerine ve bâtıl dinlerine) dönenlere şeytan teşvikte bulunmuş ve kendilerini uzun boylu emellere düşürmüştür.

[ 047.025 ] ( EO )

Haberiniz olsun ki o kendilerine hak tebeyyün ettikten sonra gerisin geri irtidâda doğru gidenlere Şeytan fit vermiş ve kendilerini uzun uzun emellere düşürmüştür.

[ 047.025 ] ( ES )

Gerçekten doğru yol kendilerine açıkça belli olduktan sonra gerisin geri küfre dönenlere şeytan, kötülüklerini güzel göstermiş ve onları uzun emellere düşürmüştür.

[ 047.025 ] ( NQ )

Verily, those who have turned back (have apostated) as disbelievers after the guidance has been manifested to them,Shaitan (Satan) has beautified for them (their false hopes), and (Allah) prolonged their term (age).

[ 047.026 ] ( KK )

Ðóáößó ÈöÃóäøóåõãú ÞóÇáõæÇ áöáøóÐöíäó ßóÑöåõæÇ ãóÇ äóÒøóáó Çááøóåõ ÓóäõØöíÚõßõãú Ýöí ÈóÚúÖö ÇáúÃóãúÑö æóÇááøóåõ íóÚúáóãõ ÅöÓúÑóÇÑóåõãú ﴿ ٢٦ ﴾

[ 047.026 ] ( MŞ )

 

[ 047.026 ] ( AY )

Bunun (dinden geri dönüşün) sebebi şu: Çünkü Yahûdî’ler Allah’ın indirdiğinden hoşlanmıyanlara (münâfıklara) demişlerdi ki: “ Biz, size bazı işlerde, (Peygambere düşmanlıkta ve savaştan geri kalmakta) itâat edeceğiz.” Allah ise, onların o gizli konuşmalarını biliyor.

[ 047.026 ] ( EO )

Öyle, çünkü bunlar Allahın indirdiğini hoşlanmıyanlara demişlerdir ki: biz, size bazı emirde itaat edeceğiz, Allah ise onların o gizli konuşmalarını bilip duruyor.

[ 047.026 ] ( ES )

Çünkü onlar Allah'ın indirdiğini beğenmeyen kimselere: "Bazı işlerde biz size itaat edeceğiz." demişlerdi. Oysa Allah onların gizlediklerini biliyordu.

[ 047.026 ] ( NQ )

This is because they said to those who hate what Allah has sent down: "We will obey you in part of the matter," but Allah knows their secrets.

[ 047.027 ] ( KK )

ÝóßóíúÝó ÅöÐóÇ ÊóæóÝøóÊúåõãõ ÇáúãóáóÆößóÉõ íóÖúÑöÈõæäó æõÌõæåóåõãú æóÃóÏúÈóÇÑóåõãú ﴿ ٢٧ ﴾

[ 047.027 ] ( MŞ )

 

[ 047.027 ] ( AY )

O hâlde, melekler onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırlarken nasıl hareket edecekler?

[ 047.027 ] ( EO )

O halde Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırlarken nasıl olacak bakalım.

[ 047.027 ] ( ES )

Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak?

[ 047.027 ] ( NQ )

Then how (will it be) when the angels will take their souls at death, smiting their faces and their backs?

[ 047.028 ] ( KK )

Ðóáößó ÈöÃóäøóåõãõ ÇÊøóÈóÚõæÇ ãóÇ ÃóÓúÎóØó Çááøóåó æóßóÑöåõæÇ ÑöÖúæóÇäóåõ ÝóÃóÍúÈóØó ÃóÚúãóÇáóåõãú ﴿ ٢٨ ﴾

[ 047.028 ] ( MŞ )

 

[ 047.028 ] ( AY )

Böyledir, çünkü onlar Allah’ı gazablandıracak (küfür gibi) şeylere tâbi oldular da O’nun rızasını istemediler. Allah da onların bütün amellerini boşa çıkarmıştır.

[ 047.028 ] ( EO )

Öyle, çünkü onlar Allahın hışmına sebeb olan şeylerin ardına düştüler de onun rıdvanını istemediler, o da onların bütün amellerini heder etmiştir.

[ 047.028 ] ( ES )

Bu onların Allah'ı gazablandıran şeylere uymaları ve O'nun rızasına sebep olacak şeyleri beğenmemelerinden dolayıdır. Allah onların amellerini boşa çıkarmıştır.

[ 047.028 ] ( NQ )

That is because they followed that which angered Allah, and hated that which pleased Him. So He made their deeds fruitless.

[ 047.029 ] ( KK )

Ãóãú ÍóÓöÈó ÇáøóÐöíäó Ýöí ÞõáõæÈöåöãú ãóÑóÖñ Ãóäú áóäú íõÎúÑöÌó Çááøóåõ ÃóÖúÛóÇäóåõãú ﴿ ٢٩ ﴾

[ 047.029 ] ( MŞ )

 

[ 047.029 ] ( AY )

Yoksa o kalplerinde bir hastalık (nifâk) bulunanlar, kinlerini Allah asla meydana çıkarmaz mı sandılar?

[ 047.029 ] ( EO )

Yoksa o kalblerinde bir maraz bulunanlar, Allah kendilerinin kinlerini asla meydana çıkarmaz mı sandılar?

[ 047.029 ] ( ES )

Yoksa kalplerinde hastalık olanlar Allah kendilerinin kinlerini hiç ortaya çıkarmaz mı sandılar?

[ 047.029 ] ( NQ )

Or do those in whose hearts is a disease (of hypocrisy), think that Allah will not bring to light all their hidden ill-wills?

[ 047.030 ] ( KK )

æóáóæú äóÔóÇÁõ áÇóÑóíúäóÇßóåõãú ÝóáóÚóÑóÝúÊóåõãú ÈöÓöíãóÇåõãú æóáóÊóÚúÑöÝóäøóåõãú Ýöí áóÍúäö ÇáúÞóæúáö æóÇááøóåõ íóÚúáóãõ ÃóÚúãóÇáóßõãú ﴿ ٣٠ ﴾

[ 047.030 ] ( MŞ )

 

[ 047.030 ] ( AY )

Dilesek, biz onları (münâfıkları) sana gösteriverirdik de kendilerini bütün simaları ile tanırdın. Fakat mutlaka sen, onları, lâkırdılarının edasından tanırsın. Allah ise bütün yaptıklarınızı bilir.

[ 047.030 ] ( EO )

Dilesek biz onları sana gösteriverirdik de kendilerini bütün sîmâlarıyle tanırdın ve her halde sen onları lakırdılarının edasından tanırsın, Allah ise bütün yaptıklarınızı bilir.

[ 047.030 ] ( ES )

Ey Muhammed! Eğer biz dileseydik onları sana gösterirdik. Sen de onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki, sen onları sözlerinin üslubundan da tanırsın. Allah ise bütün yaptıklarınızı bilir.

[ 047.030 ] ( NQ )

Had We willed, We could have shown them to you, and you should have known them by their marks, but surely, you will know them by the tone of their speech! And Allah knows all your deeds.

[ 047.031 ] ( KK )

æóáóäóÈúáõæóäøóßõãú ÍóÊøóì äóÚúáóãó ÇáúãõÌóÇåöÏöíäó ãöäúßõãú æóÇáÕøóÇÈöÑöíäó æóäóÈúáõæó ÃóÎúÈóÇÑóßõãú ﴿ ٣١ ﴾

[ 047.031 ] ( MŞ )

 

[ 047.031 ] ( AY )

And olsun, sizi (savaşla) imtihana sokacağız; tâ ki içinizden mücahidleri ve sabır gösterenleri meydana çıkaralım ve haberlerinizi imtihan meydanlarına örnek yapalım.

[ 047.031 ] ( EO )

Celalım hakkı için sizi imtihana sokacağız, tâ ki içinizden mücahidleri ve sabredenleri belli edelim ve haberlerinizi imtihan meydanlarına nümune yapalım.

[ 047.031 ] ( ES )

Andolsun ki, biz içinizden cihad edenlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya ve yaptıklarınızla ilgili haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi deneyeceğiz.

[ 047.031 ] ( NQ )

And surely, We shall try you till We test those who strive hard (for the Cause of Allah) and the patient ones, and We shall test your facts (i.e. the one who is a liar, and the one who is truthful).

[ 047.032 ] ( KK )

Çöäøó ÇáøóÐöíäó ßóÝóÑõæÇ æóÕóÏøõæÇ Úóäú ÓóÈöíáö Çááøóåö æóÔóÇÞøõæÇ ÇáÑøóÓõæáó ãöäú ÈóÚúÏö ãóÇ ÊóÈóíøóäó áóåõãõ ÇáåõÏóì áóäú íóÖõÑøõæÇ Çááøóåó ÔóíúÆðÇ æóÓóíõÍúÈöØõ ÃóÚúãóÇáóåõãú ﴿ ٣٢ ﴾

[ 047.032 ] ( MŞ )

 

[ 047.032 ] ( AY )

Gerçekten kâfir olup da Allah yolundan saptıranlar, hak kendilerine belli olduktan sonra Peygambere karşı gelenler; Allah’a hiç bir şeyle (zerre kadar) zarar edemezler. Allah onların amellerini boşa çıkarır.

[ 047.032 ] ( EO )

Haberiniz olsun ki o küfredip Allah yolundan men' eyliyen ve hak kendilerine tebeyyün ettikten sonra Peygambere karşı gelenler hiç bir zaman Allaha zerrece bir zarar edecek değiller, o onların amellerini heder edecektir.

[ 047.032 ] ( ES )

Şüphesiz ki, inkâr edenler, Allah yolundan menedenler ve kendilerine doğru yol açıkça belli olduktan sonra Peygamber'e karşı gelenler Allah'a hiçbir zarar veremeyeceklerdir. Allah onların yaptıklarını boşa çıkaracaktır.

[ 047.032 ] ( NQ )

Verily, those who disbelieve, and hinder (men) from the Path of Allah (i.e. Islam), and oppose the Messenger ( ) (by standing against him and hurting him), after the guidance has been clearly shown to them, they will not hurt Allah in the least, but He will make their deeds fruitless,

[ 047.033 ] ( KK )

íóÇÃóíøõåóÇ ÇáøóÐöíäó ÂãóäõæÇ ÃóØöíÚõæÇ Çááøóåó æóÃóØöíÚõæÇ ÇáÑøóÓõæáó æóáÇó ÊõÈúØöáõæÇ ÃóÚúãóÇáóßõãú ﴿ ٣٣ ﴾

[ 047.033 ] ( MŞ )

 

[ 047.033 ] ( AY )

Ey îman edenler! Allah’a itâat edin; Peygambere de itâat edin (küfür ve nifâk gibi şeylerle) amellerinizi boşa çıkarmayın.

[ 047.033 ] ( EO )

Ey o bütün iyman edenler! Allaha itaat edin ve Resule itaat edin de amellerinizi ibtal eylemeyin.

[ 047.033 ] ( ES )

Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin ve amellerinizi boşa çıkarmayın.

[ 047.033 ] ( NQ )

O you who believe! Obey Allah, and obey the Messenger (Muhammad ) and render not vain your deeds.

[ 047.034 ] ( KK )

Åöäøó ÇáøóÐöíäó ßóÝóÑõæÇ æóÕóÏøõæÇ Úóäú ÓóÈöíáö Çááøóåö Ëõãøó ãóÇÊõæÇ æóåõãú ßõÝøóÇÑñ Ýóáóäú íóÛúÝöÑó Çááøóåõ áóåõãú ﴿ ٣٤ ﴾

[ 047.034 ] ( MŞ )

 

[ 047.034 ] ( AY )

Muhakkak ki kâfir olanlar ve (insanları) Allah yolundan çevirenler, sonra da kâfir oldukları hâlde ölenler var ya, Allah hiç bir zaman bunları mağfiret buyurmaz.

[ 047.034 ] ( EO )

Haberiniz olsun ki küfredip Allah yolundan sapan sonra da kâfir oldukları halde ölenleri Allah hiç bir zaman mağfiret buyurmaz.

[ 047.034 ] ( ES )

Şüphesiz ki, inkâr edip, Allah yolundan saptıran, sonra da kâfir olarak ölenlere gelince Allah onları asla bağışlamayacaktır.

[ 047.034 ] ( NQ )

Verily, those who disbelieve, and hinder (men) from the Path of Allah (i.e. Islam); then die while they are disbelievers, Allah will not forgive them.

[ 047.035 ] ( KK )

ÝóáÇó ÊóåöäõæÇ æóÊóÏúÚõæÇ Åöáóì ÇáÓøóáúãö æóÃóäúÊõãõ ÇáúÃóÚúáóæúäó æóÇááøóåõ ãóÚóßõãú æóáóäú íóÊöÑóßõãú ÃóÚúãóÇáóßõãú ﴿ ٣٥ ﴾

[ 047.035 ] ( MŞ )

 

[ 047.035 ] ( AY )

Onun için (ey mü'minler, düşmanla savaşırken) gevşeklik etmeyin de, sizler daha üstün olacak iken sulha yalvarmayın. Allah sizinledir ve asla sizin amellerinizin mükâfatını eksiltmez.

[ 047.035 ] ( EO )

Onun için gevşeklik etmeyin de sizler daha üstün olacak iken sulha yalvarmayın, Allah sizinledir ve asla sizin amellerinize kıymaz.

[ 047.035 ] ( ES )

Sakın gevşemeyin ve üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O sizin amellerinizi eksiltmeyecektir.

[ 047.035 ] ( NQ )

So be not weak and ask not for peace (from the enemies of Islam), while you are having the upper hand. Allah is with you, and will never decrease the reward of your good deeds.

[ 047.036 ] ( KK )

ÅöäøóãóÇ ÇáÍóíóÇÉõ ÇáÏøõäúíóÇ áóÚöÈñ æóáóåúæñ æóÅöäú ÊõÄúãöäõæÇ æóÊóÊøóÞõæÇ íõÄúÊößõãú ÃõÌõæÑóßõãú æóáÇó íóÓúÃóáúßõãú ÃóãúæóÇáóßõãú ﴿ ٣٦ ﴾

[ 047.036 ] ( MŞ )

 

[ 047.036 ] ( AY )

Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer siz îman eder ve (küfürden) sakınırsanız, (Allah Âhirette) size mükâfatlarınızı verir. O, sizden mallarınızın tamamını da istemez.

[ 047.036 ] ( EO )

Dünya hayat bir oyun ve eğlenceden ıbârettir, halbuki siz iyman eder de iyi korunursanız size hem ecirlerinizi verir hem de sizden bütün mallarınızı istemez.

[ 047.036 ] ( ES )

Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer iman eder kötülükten sakınırsanız, Allah size mükâfatınızı verir. Ve sizden bütün mallarınızı harcamanızı da istemez.

[ 047.036 ] ( NQ )

The life of this world is but play and pastime, but if you believe (in the Oneness of Allah Islamic Monotheism), and fear Allah, and avoid evil, He will grant you your wages, and will not ask you your wealth.

[ 047.037 ] ( KK )

Åöäú íóÓúÃóáúßõãõæåóÇ ÝóíõÍúÝößõãú ÊóÈúÎóáõæÇ æóíõÎúÑöÌú ÃóÖúÛóÇäóßõãú ﴿ ٣٧ ﴾

[ 047.037 ] ( MŞ )

 

[ 047.037 ] ( AY )

Eğer sizden malların hepsini ister de sizi çıplak bırakacak olursa, cimrilik edip vermezsiniz; (Allah) bütün kinlerinizi de meydana çıkarır.

[ 047.037 ] ( EO )

Eğer sizden onların hepsini ister de sizi çıplak bırakacak olursa buhl eder dayatırsınız, bütün kînlerinizi de meydana çıkarır.

[ 047.037 ] ( ES )

Eğer sizden onların tamamını isteyip de sizi zorlasaydı cimrilik ederdiniz. Bu da sizin bütün kinlerinizi ortaya çıkarırdı.

[ 047.037 ] ( NQ )

If He were to ask you of it, and press you, you would covetously withhold, and He will bring out all your (secret) ill-wills.

[ 047.038 ] ( KK )

åóÇÃóäúÊõãú åóÄõáÇóÁö ÊõÏúÚóæúäó áöÊõäúÝöÞõæÇ Ýöí ÓóÈöíáö Çááøóåö Ýóãöäúßõãú ãóäú íóÈúÎóáõ æóãóäú íóÈúÎóáú ÝóÅöäøóãóÇ íóÈúÎóáõ Úóäú äóÝúÓöåö æóÇááøóåõ ÇáúÛóäöíøõ æóÃóäúÊõãú ÇáúÝõÞóÑóÇÁõ æóÅöäú ÊóÊóæóáøóæúÇ íóÓúÊóÈúÏöáú ÞóæúãðÇ ÛóíúÑóßõãú Ëõãøó áÇó íóßõæäõæÇ ÃóãúËóÇáóßõãú ﴿ ٣٨ ﴾

[ 047.038 ] ( MŞ )

 

[ 047.038 ] ( AY )

İşte siz, şu kimselersiniz: (Mallarınızdan ancak yüzde iki buçuğunu) Allah yolunda harcamaya davet olunuyorsunuz da, yine içinizden kimisi cimrilik ediyor. Hâlbuki kim cimrilik ederse, kendi zararına cimrilik etmiş olur. Allah Ganî’dir= hiç bir şeyinize muhtaç değildir. Siz ise, muhtaçlarsınız. Eğer Allah’a ibâdetten yüz çevirirseniz, sizin yerinize başka bir kavmi getirir. Sonra onlar sizin gibi (itâattan çıkmış) olmazlar.

[ 047.038 ] ( EO )

İşte siz şunlarsınız: Allah yolunda infak etmeğe (ıktıza eden masrafı vermeğe) da'vet olunuyorsunuz da yine içinizden kimisi kıskanıyor, halbuki kim kıskanırsa kendine kıskanmış olur, Allah ganî, fukara sizsiniz (ihtiyac sizin) ve eğer tersine giderseniz başka bir kavmı tutar yerinize getirir sonra onlar sizin gibi olmazlar.

[ 047.038 ] ( ES )

İşte sizler Allah yolunda harcamaya çağrılan kimselersiniz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama cimrilik eden ancak kendi zararına cimrilik eder. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer siz Hakk'tan yüz çevirirseniz Allah yerinize başka bir kavim getirir. Sonra onlar sizin gibi olmazlar.

[ 047.038 ] ( NQ )

Behold! You are those who are called to spend in the Cause of Allah, yet among you are some who are niggardly. And whoever is niggardly, it is only at the expense of his ownself. But Allah is Rich (Free of all wants), and you (mankind) are poor. And if you turn away (from Islam and the obedience of Allah), He will exchange you for some other people, and they will not be your likes.