LOKMAN SURESİ
[ 031.001 ] | ( KK ) |
Çáã ﴿ ١ ﴾ |
[ 031.001 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.001 ] | ( AY ) |
Elif, Lâm, Mîm. |
[ 031.001 ] | ( EO ) |
Elif, Lam, Mim. |
[ 031.001 ] | ( ES ) |
Elif, Lâm, Mîm. |
[ 031.001 ] | ( NQ ) |
Alif-Lam-Mim. |
[ 031.002 ] | ( KK ) |
Êöáúßó ÂíóÇÊõ ÇáúßöÊóÇÈö ÇáúÍóßöíãö ﴿ ٢ ﴾ |
[ 031.002 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.002 ] | ( AY ) |
Bu sûre, hikmetle dolu Kur’ân’ın âyetleridir. |
[ 031.002 ] | ( EO ) |
Bunlar sana o hikmetli kitabın âyetleri. |
[ 031.002 ] | ( ES ) |
Bunlar, o hikmetli kitabın âyetleridir. |
[ 031.002 ] | ( NQ ) |
These are Verses of the Wise Book (the Qur'an). |
[ 031.003 ] | ( KK ) |
åõÏðì æóÑóÍúãóÉð áöáúãõÍúÓöäöíäó ﴿ ٣ ﴾ |
[ 031.003 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.003 ] | ( AY ) |
Güzel iş yapanlara (tevhîd ve ihlâs ehline) bir hidâyet ve bir rahmettir. |
[ 031.003 ] | ( EO ) |
Hidayet ve rahmet için o (güzellik yapan) Muhsinlere. |
[ 031.003 ] | ( ES ) |
O, güzellik ve iyilik yapanlar için bir hidayet ve rahmettir. |
[ 031.003 ] | ( NQ ) |
A guide and a mercy for the Muhsinun (good-doers) |
[ 031.004 ] | ( KK ) |
ÇóáøóÐöíäó íõÞöíãõæäó ÇáÕøóáóæÉó æóíõÄúÊõæäó ÇáÒøóßóæÉóæóåõãú ÈöÇáúÂÎöÑóÉö åõãú íõæÞöäõæäó ﴿ ٤ ﴾ |
[ 031.004 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.004 ] | ( AY ) |
(Güzel iş yapanlar muhsinler) o kimselerdir ki, namazı gereği üzre kılarlar, zekâtı verirler ve Âhirete de onlar yakinen (şüphesiz) îman ederler. |
[ 031.004 ] | ( EO ) |
Ki namazı kılarlar ve zekâtı verirler, Âhırete de onlar yakîn edinirler. |
[ 031.004 ] | ( ES ) |
Onlar, namazı kılarlar, zekatı verirler, âhirete de kesin olarak inanırlar. |
[ 031.004 ] | ( NQ ) |
Those who perform As-Salat (Iqamat-as- Salat) and give Zakat and they have faith in the Hereafter with certainty. |
[ 031.005 ] | ( KK ) |
ÃõæáóÆößó Úóáóì åõÏðì ãöäú ÑóÈøöåöãú æóÃõæáóÆößó åõãõ ÇáúãõÝúáöÍõæäó ﴿ ٥ ﴾ |
[ 031.005 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.005 ] | ( AY ) |
İşte bunlar, Rablerinden bir hidâyet üzeredirler ve (azaptan) kurtulacak olanlar da, işte bunlardır. |
[ 031.005 ] | ( EO ) |
İşte bunlar rablarından bir hidayet üzeredir ve işte bunlardır o felâh bulanlar. |
[ 031.005 ] | ( ES ) |
İşte bunlar, Rableri tarafından bir hidayet üzeredirler. Kurtuluşa erecek olanlar da işte onlardır. |
[ 031.005 ] | ( NQ ) |
Such are on guidance from their Lord, and such are the successful. |
[ 031.006 ] | ( KK ) |
æóãöäó ÇáäøóÇÓö ãóäú íóÔúÊóÑöí áóåúæó ÇáúÍóÏöíËö áöíõÖöáøó Úóäú ÓóÈöíáö Çááøóåö ÈöÛóíúÑö Úöáúãò æóíóÊøóÎöÐóåóÇ åõÒõæðÇ ÃõæáóÆößó áóåõãú ÚóÐóÇÈñ ãõåöíäñ ﴿ ٦ ﴾ |
[ 031.006 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.006 ] | ( AY ) |
İnsanlardan kimi de vardır ki, Allah yolundan bilgisizlik yüzünden saptırmak ve o yolu eğlence yerine tutmak için, bâtıl ve boş lâfa müşteri çıkar (kıymet verir). İşte bunlara, şiddetli bir azap vardır. |
[ 031.006 ] | ( EO ) |
Bayağı insanlardan kimi de vardır ki, Allah yolundan bilmiyerek sapıtmak ve onu eğlence yerine tutmak için lâf eğlencesi satın alır, işte bunlara mühîn bir azâb vardır. |
[ 031.006 ] | ( ES ) |
Bayağı insanlardan kimi de vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve onu eğlence yerine tutmak için laf eğlencesi (veya boş söz) satın alırlar. İşte onlar için aşağılayıcı bir azab vardır. |
[ 031.006 ] | ( NQ ) |
And of mankind is he who purchases idle talks (i.e.music, singing, etc.) to mislead (men) from the Path of Allah without knowledge, and takes it (the Path of Allah, the Verses of the Qur'an) by way of mockery. For such there will be a humiliating torment (in the Hell-fire). |
[ 031.007 ] | ( KK ) |
æóÅöÐóÇ ÊõÊúáóì Úóáóíúåö ÂíóÇÊõäóÇ æóáøóì ãõÓúÊóßúÈöÑðÇ ßóÃóäú áóãú íóÓúãóÚúåóÇ ßóÃóäøó Ýöí ÃõÐõäóíúåö æóÞúÑðÇ ÝóÈóÔøöÑúåõ ÈöÚóÐóÇÈò Ãóáöíãò ﴿ ٧ ﴾ |
[ 031.007 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.007 ] | ( AY ) |
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, sanki onları işitmemiş, kulaklarında sağırlık varmış gibi, kibirlenerek yüz çevirir. (Ey Resûlüm) sen de onu acıklı bir azap ile müjdele. |
[ 031.007 ] | ( EO ) |
Karşısında âyetlerimiz okunduğu vakıt da kibirlenerek ensesini döner, sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış, sen de onu elîm bir azâb ile müjdele. |
[ 031.007 ] | ( ES ) |
Onun karşısında âyetlerimiz okunduğu zaman da sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. İşte onu, acı verecek bir azab ile müjdele. |
[ 031.007 ] | ( NQ ) |
And when Our Verses (of the Qur'an) are recited to such a one, he turns away in pride, as if he heard them not, as if there were deafness in his ear. So announce to him a painful torment. |
[ 031.008 ] | ( KK ) |
Åöäøó ÇáøóÐöíäó ÂãóäõæÇ æóÚóãöáõæÇ ÇáÕøóÇáöÍóÇÊö áóåõãú ÌóäøóÇÊõ ÇáäøóÚöíãö ﴿ ٨ ﴾ |
[ 031.008 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.008 ] | ( AY ) |
Fakat îman edip de sâlih ameller işliyenler, şüphesiz ki onlara, Na’îm cennetleri (nimetleri tükenmez cennetler) var. |
[ 031.008 ] | ( EO ) |
Fakat iyman edib de iyi işler yapanlar, şübhesiz ki onlara naîm Cennetleri var. |
[ 031.008 ] | ( ES ) |
Fakat iman edip de salih amel işleyenlere gelince, onlar için nimet cennetleri vardır. |
[ 031.008 ] | ( NQ ) |
Verily, those who believe (in Islamic Monotheism) and do righteous good deeds, for them are Gardens of delight (Paradise). |
[ 031.009 ] | ( KK ) |
ÎóÇáöÏöíäó ÝöíåóÇ æóÚúÏó Çááøóåö ÍóÞøðÇ æóåõæó ÇáúÚóÒöíÒõ ÇáúÍóßöíãõ ﴿ ٩ ﴾ |
[ 031.009 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.009 ] | ( AY ) |
O cennetlerde, onlar ebedî olarak kalmak üzere...Allah’ın (mü'minlere bu cennet) vaadi hakdır. O, Azîz’dir= her şeye galibdir, Hakîm’dir= hükmünde hikmet sahibidir. |
[ 031.009 ] | ( EO ) |
İçlerinde muhalled olmak üzere onlar, hakkâ Allahın va'di bu, ve azîz odur hakîm o. |
[ 031.009 ] | ( ES ) |
Onlar orada ebedî olarak kalacaklardır. Bu, Allah'ın gerçek bir vaadidir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. |
[ 031.009 ] | ( NQ ) |
To abide therein. It is a Promise of Allah in truth. And He is the All-Mighty, the All-Wise. |
[ 031.010 ] | ( KK ) |
ÎóáóÞó ÇáÓøóãóÇæóÇÊö ÈöÛóíúÑö ÚóãóÏò ÊóÑóæúäóåóÇ æóÃóáúÞóì Ýöí ÇáúÃóÑúÖö ÑóæóÇÓöíó Ãóäú ÊóãöíÏó Èößõãú æóÈóËøó ÝöíåóÇ ãöäú ßõáøö ÏóÇÈøóÉò æóÃóäúÒóáúäóÇ ãöäó ÇáÓøóãóÇÁö ãóÇÁð ÝóÃóäúÈóÊúäóÇ ÝöíåóÇ ãöäú ßõáøö ÒóæúÌò ßóÑöíãò ﴿ ١٠ ﴾ |
[ 031.010 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.010 ] | ( AY ) |
Allah, gökleri, gördüğünüz şekilde direksiz yarattı. Arza da, sizi sarsmaması için, (kazıklar halinde) büyük dağlar yerleştirdi. O arzda her bir canlıdan üretti. Hem biz, gökten bir yağmur indirdik de (onun sebebiyle), yeryüzünde her sınıftan güzel nebatlar bitirdik. |
[ 031.010 ] | ( EO ) |
Gökleri direksiz yarattı onları görüyorsunuz Arza da sizi çalkalar diye ağır baskılar bıraktı ve onda her bir hayvandan öretti, hem Gökten bir su indirdik de her hoş çeşitten yetiştirdik. |
[ 031.010 ] | ( ES ) |
O, gökleri direksiz yarattı, onları görüyorsunuz. Yeryüzüne de sizi çalkalar diye ağır baskılar (sabit ve büyük dağlar) bıraktı ve orada herbir hayvandan üretti. Hem biz gökten bir su indirdik de orada her güzel çiftten (veya her hoş çeşitten) bitkiler yetiştirdik. |
[ 031.010 ] | ( NQ ) |
He has created the heavens without any pillars, that you see and has set on the earth firm mountains, lest it should shake with you. And He has scattered therein moving (living) creatures of all kinds. And We send down water (rain) from the sky, and We cause (plants) of every goodly kind to grow therein. |
[ 031.011 ] | ( KK ) |
åóÐóÇ ÎóáúÞõ Çááøóåö ÝóÃóÑõæäöí ãóÇÐóÇ ÎóáóÞó ÇáøóÐöíäó ãöäú Ïõæäöåö Èóáö ÇáÙøóÇáöãõæäó Ýöí ÖóáÇóáò ãõÈöíäò ﴿ ١١ ﴾ |
[ 031.011 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.011 ] | ( AY ) |
İşte bu gördükleriniz, Allah’ın yarattıklarıdır. Haydi gösterin bana, Allah’dan başkası ne yaratmış? Hayır, o zâlimler (müşrikler) apaçık bir sapıklık içindeler. |
[ 031.011 ] | ( EO ) |
İşte bu Allahın yarattığı, haydi gösterin bana ondan berikiler ne yaratmış? Fakat o zalimler apaçık dalâl içindeler. |
[ 031.011 ] | ( ES ) |
İşte bu, Allah'ın yarattığıdır. Haydi gösterin bana O'ndan başkaları ne yaratmıştır? Fakat o zalimler, apaçık bir sapıklık içindedirler. |
[ 031.011 ] | ( NQ ) |
This is the creation of Allah. So show Me that which those (whom you worship), besides Him have created. Nay, theZalimun (polytheists, wrong-doers and those who do not believe in the Oneness of Allah) are in plain error. |
[ 031.012 ] | ( KK ) |
æóáóÞóÏú ÂÊóíúäóÇ áõÞúãóÇäó ÇáúÍößúãóÉó Ãóäö ÇÔúßõÑú áöáøóåö æóãóäú íóÔúßõÑú ÝóÅöäøóãóÇ íóÔúßõÑõ áöäóÝúÓöåö æóãóäú ßóÝóÑó ÝóÅöäøó Çááøóåó Ûóäöíøñ ÍóãöíÏñ ﴿ ١٢ ﴾ |
[ 031.012 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.012 ] | ( AY ) |
Şüphesiz (peygamber değil de hikmet sahibi olan) Lokmân’a, “Allah’a şükret!” diye ilim ve anlayış verdik. Kim (Allah’a ibâdet sûretiyle) şükrederse, ancak kendi nefsi için (sevabına) şükreder. Kim de nimeti inkâr ederse, şüphe yok ki Allah, (onun şükrüne) muhtaç değildir, Hamîd’dir= hamd olunmaya lâyıktır. |
[ 031.012 ] | ( EO ) |
Şanım hakkı için Lokmana hikmet verdik ki şükret Allaha, diye, ve her kim şükrederse kendi lehine eder, her kim de nankörlük ederse her halde Allah ganiydir, hamîddir. |
[ 031.012 ] | ( ES ) |
Andolsun ki biz, Lokman'a "Allah'a şükret!" diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendi iyiliğine eder. Kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye layıktır. |
[ 031.012 ] | ( NQ ) |
And indeed We bestowed upon Luqman Al-Hikmah (wisdom and religious understanding, etc.) saying: "Give thanks to Allah," and whoever gives thanks, he gives thanks for (the good of) his ownself. And whoever is unthankful, then verily, Allah is All-Rich (Free of all wants), Worthy of all praise. |
[ 031.013 ] | ( KK ) |
æóÅöÐú ÞóÇáó áõÞúãóÇäõ áöÇÈúäöåö æóåõæó íóÚöÙõåõ íóÇÈõäóíøó áÇó ÊõÔúÑößú ÈöÇááøóåö Åöäøó ÇáÔøöÑúßó áóÙõáúãñ ÚóÙöíãñ ﴿ ١٣ ﴾ |
[ 031.013 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.013 ] | ( AY ) |
Bir vakit Lokmân, oğluna öğüd vererek şöyle demişti: “Yavrum, Allah’a ortak koşma; Çünkü Allah,’a ortak koşmak (şirk) çok büyük bir zulümdür.” |
[ 031.013 ] | ( EO ) |
Gerçi insana ebeveynini de tavsıye ettik - anası onu za'f, za'f üstüne taşıdı, süt kesimi de iki sene içinde şükret diye bana ve anana babana, ki banadır geliş. |
[ 031.013 ] | ( ES ) |
Hani bir zaman Lokman, oğluna öğüt vererek demişti ki: "Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma, çünkü Allah'a ortak koşmak (şirk), elbette büyük bir zulümdür." |
[ 031.013 ] | ( NQ ) |
And (remember) when Luqman said to his son when he was advising him: "O my son! Join not in worship others with Allah. Verily! Joining others in worship with Allah is a great Zulm (wrong) indeed. |
[ 031.014 ] | ( KK ) |
æóæóÕøóíúäóÇ ÇáúÅöäúÓóÇäó ÈöæóÇáöÏóíúåö ÍóãóáóÊúåõ Ãõãøõåõ æóåúäðÇ Úóáóì æóåúäò æóÝöÕóÇáõåõ Ýöí ÚóÇãóíúäö Ãóäö ÇÔúßõÑú áöí æóáöæóÇáöÏóíúßó Åöáóíøó ÇáúãóÕöíÑõ ﴿ ١٤ ﴾ |
[ 031.014 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.014 ] | ( AY ) |
Biz, insana, ana-babasını (onlara iyilik yapmasını) da emrettik. Anası, onu, (karnında) meşakkat üstüne meşakkatla taşımıştır, (çocuk karında büyüdükçe zahmet çoğalmıştır). Sütten kesilmesi de iki sene içindedir; (ve insana dedik ki): “ Hem bana, hem de ana-babana şükret, dönüş ve geliş ancak banadır.” |
[ 031.014 ] | ( EO ) |
Gerçi insana ebeveynini de tavsıye ettik - anası onu za'f, za'f üstüne taşıdı, süt kesimi de iki sene içinde şükret diye bana ve anana babana, ki banadır geliş. |
[ 031.014 ] | ( ES ) |
Gerçi biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. (Biz insana): "Bana, anana ve babana şükret" diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır. |
[ 031.014 ] | ( NQ ) |
And We have enjoined on man (to be dutiful and good) to his parents. His mother bore him in weakness and hardship upon weakness and hardship, and his weaning is in two years give thanks to Me and to your parents, unto Me is the final destination. |
[ 031.015 ] | ( KK ) |
æóÅöäú ÌóÇåóÏóÇßó Úóáì Ãóäú ÊõÔúÑößó Èöí ãóÇ áóíúÓó áóßó Èöåö Úöáúãñ ÝóáÇó ÊõØöÚúåõãóÇ æóÕóÇÍöÈúåõãóÇ Ýöí ÇáÏøõäúíóÇ ãóÚúÑõæÝðÇ æóÇÊøóÈöÚú ÓóÈöíáó ãóäú ÃóäóÇÈó Åöáóíøó Ëõãøó Åöáóíøó ãóÑúÌöÚõßõãú ÝóÃõäóÈøöÆõßõãú ÈöãóÇ ßõäúÊõãú ÊóÚúãóáõæäó ﴿ ١٥ ﴾ |
[ 031.015 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.015 ] | ( AY ) |
Bununla beraber ana-baban, bilmediğin, (hiç saydığın putlardan ve şirkten ibaret) bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, bu takdirde kendilerine itâat etme. Onlara, dünyada iyi bir şekilde sahiblik et ve bana yönelenin (mü'min kimsenin) yolunu tut. Sonra dönüp bana geleceksiniz de, ben, size yaptıklarınızı haber vereceğim. |
[ 031.015 ] | ( EO ) |
Bununla beraber o ikisi de sana sence hakkında bir ılim olmıyan hiçi bana şerik koşturmağa uğraşırlarsa o vakıt onlara itaat etme ve kendilerine Dünyada ma'ruf surette musahabet eyle de bana yüz tutanın yolunu tut, sonra dönüb bana geleceksiniz de ben size yaptıklarınızı haber vereceğim. |
[ 031.015 ] | ( ES ) |
Bununla beraber eğer her ikisi de bilmediğin bir şeyi, bana ortak koşman hususunda seni zorlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin yolunu tut. Sonra dönüşünüz ancak banadır. O zaman ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim. |
[ 031.015 ] | ( NQ ) |
But if they (both) strive with you to make you join in worship with Me others that of which you have no knowledge, then obey them not, but behave with them in the world kindly, and follow the path of him who turns to Me in repentance and in obedience. Then to Me will be your return, and I shall tell you what you used to do. |
[ 031.016 ] | ( KK ) |
íóÇÈõäóíøó ÅöäøóåóÇ Åöäú Êóßõäú ãöËúÞóÇáó ÍóÈøóÉò ãöäú ÎóÑúÏóáò ÝóÊóßõäú Ýöí ÕóÎúÑóÉò Ãóæú Ýöí ÇáÓøóãóÇæóÇÊö Ãóæú Ýöí ÇáúÃóÑúÖö íóÃúÊö ÈöåóÇ Çááøóåõ Åöäøó Çááøóåó áóØöíÝñ ÎóÈöíÑñ ﴿ ١٦ ﴾ |
[ 031.016 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.016 ] | ( AY ) |
(Lokmân öğüdüne devamla şöyle demişti): “ Yavrum, yapılan iyi veya kötü iş, bir hardal tanesi ağırlığında olsa da bir kaya içinde yahut göklerde veya yerin dibinde gizlense, Allah onu meydana çıkarır (ve sahibini ondan dolayı hesaba çeker). Çünkü Allah, Lâtif’dir= ilmi her gizli şeye ulaşır, Habîr’dir= her şeyin künhünü bilir. |
[ 031.016 ] | ( EO ) |
Yavrum! haberin olsun ki yaptığın bir hardal danesi tartısı olsa da bir kaya içinde veya Göklerde veya Yerin dibinde gizlense Allah onu getirir mizanına kor, çünkü Allah lâtiftir, habîrdir. |
[ 031.016 ] | ( ES ) |
Yavrucuğum! Haberin olsun ki, yaptığın bir hardal tanesi ağırlığınca olsa da, bir kaya içinde veya göklerde, yahut yerin dibinde gizlense, Allah onu getirir, mizanına kor. Çünkü Allah en ince şeyleri bilir, her şeyden haberdardır. |
[ 031.016 ] | ( NQ ) |
O my son! If it be (anything) equal to the weight of a grain of
mustard seed, and though it be in a rock, or in the heavens or in
the earth, Allah will bring it forth. Verily, Allah is Subtle (in
bringing out that grain), Well-Aware (of its place). |
[ 031.017 ] | ( KK ) |
íóÇÈõäóíøó ÃóÞöãö ÇáÕøóáóæÉó æóÃúãõÑú ÈöÇáúãóÚúÑõæÝö æóÇäúåó Úóäö ÇáúãõäßóÑö æóÇÕúÈöÑú Úóáóì ãóÇ ÃóÕóÇÈóßó Åöäøó Ðóáößó ãöäú ÚóÒúãö ÇáúÃõãõæÑö ﴿ ١٧ ﴾ |
[ 031.017 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.017 ] | ( AY ) |
Yavrum, namazı gereği üzre kıl, iyiliği emret ve fenalıktan alıkoy. Bu hususta sana isabet edecek eziyete katlan, çünkü bunlar, kesin olarak farz kılınan işlerdendir. |
[ 031.017 ] | ( EO ) |
Yavrum! namazı kıl, ma'rufu emir ve münkerden nehiy ve başına gelene sabr et, çünkü bunlar azmolunacak işlerdendir. |
[ 031.017 ] | ( ES ) |
Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir. |
[ 031.017 ] | ( NQ ) |
O my son! Aqim-is-Salat (perform As-Salat), enjoin (people) for Al-Ma'ruf (Islamic Monotheism and all that is good), and forbid (people) from Al-Munkar (i.e. disbelief in the Oneness of Allah, polytheism of all kinds and all that is evil and bad), and bear with patience whatever befall you. Verily! These are some of the important commandments ordered by Allah with no exemption. |
[ 031.018 ] | ( KK ) |
æóáÇó ÊõÕóÚøöÑú ÎóÏøóßó áöáäøóÇÓö æóáÇó ÊóãúÔö Ýöí ÇáúÃóÑúÖö ãóÑóÍðÇ Åöäøó Çááøóåó áÇó íõÍöÈøõ ßõáøó ãõÎúÊóÇáò ÝóÎõæÑò ﴿ ١٨ ﴾ |
[ 031.018 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.018 ] | ( AY ) |
(Kibirlilerin yaptığı gibi) insanlara yüzünün yanını çevirme ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah, her büyüklük taslıyan öğüngeni sevmez. |
[ 031.018 ] | ( EO ) |
Hem nâsa avurdunu şişirme ve Yeryüzünde çalımla yürüme, çünkü Allah, öğüngen kurulganın hiç birini sevmez. |
[ 031.018 ] | ( ES ) |
Hem insanlara karşı avurdunu şişirme (kibirlenme) ve yeryüzünde
çalımla yürüme. Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini
sevmez. |
[ 031.018 ] | ( NQ ) |
And turn not your face away from men with pride, nor walk in
insolence through the earth. Verily, Allah likes not each arrogant
boaster. |
[ 031.019 ] | ( KK ) |
æóÇÞúÕöÏú Ýöí ãóÔúíößó æóÇÛúÖõÖú ãöäú ÕóæúÊößó Åöäøó ÃóäßóÑó ÇáúÃóÕúæóÇÊö áóÕóæúÊõ ÇáúÍóãöíÑö ﴿ ١٩ ﴾ |
[ 031.019 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.019 ] | ( AY ) |
Yürüyüşünde mütevâzi ol, (pek yavaş ve pek süratli yürüme, sükunet ve vakarını muhfaza et). Sesini alçalt (bağırıb çağırarak konuşma), çünkü seslerin en çirkini, elbette ki eşeklerin sesidir.” |
[ 031.019 ] | ( EO ) |
Gidişinde mu'tedil ol, sesini pesden al, çünkü seslerin en beti her halde eşekler sesidir. |
[ 031.019 ] | ( ES ) |
Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini elbette eşeklerin sesidir. |
[ 031.019 ] | ( NQ ) |
And be moderate (or show no insolence) in your walking, and lower your voice. Verily, the harshest of all voices is the voice (braying) of the ass." |
[ 031.020 ] | ( KK ) |
Ãóáóãú ÊóÑóæúÇ Ãóäøó Çááøóåó ÓóÎøóÑó áóßõãú ãóÇ Ýöí ÇáÓøóãóÇæóÇÊö æóãóÇ Ýöí ÇáúÃóÑúÖö æóÃóÓúÈóÛó Úóáóíúßõãú äöÚóãóåõ ÙóÇåöÑóÉð æóÈóÇØöäóÉð æóãöäó ÇáäøóÇÓö ãóäú íõÌóÇÏöáõ Ýöí Çááøóåö ÈöÛóíúÑö Úöáúãò æóáÇó åõÏðì æóáÇó ßöÊóÇÈò ãõäöíÑò ﴿ ٢٠ ﴾ |
[ 031.020 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.020 ] | ( AY ) |
Görmediniz mi ki, Allah, göklerdekini (güneş, ay, yıldız ve bulutları) ve yerde olanı hep menfaatiniz için birer sebep kılmıştır. Hem aşikâre, hem gizli olarak her türlü nimetlerini üzerinize tamamlamıştır. Böyle iken, insanlar içinde kimisi de var ki, ne bir ilme, ne bir delile, ne de aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah’ın dîni hakkında mücâdele ediyor. |
[ 031.020 ] | ( EO ) |
Görmediniz mi? Allahı zülcelâl sizin için Göklerdekini ve Yerdekini müsahhar kılmış, üzerinize zâhiren ve bâtınen ni'metlerini ifaza buyurmakta, bununla beraber nâs içinde kimisi de var ki ne bir ılme, ne bir mürşide ne de tenvir eder bir kitaba istinad etmeksizin Allah hakkında mücadele ediyor. |
[ 031.020 ] | ( ES ) |
Görmediniz mi ki, Allah göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin hizmetinize vermiş, gizli ve açık olarak nimetlerini üzerinize yaymıştır. Bununla beraber insanlar içinde kimi de var ki, ne bir ilme, ne bir mürşide ve ne aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında mücadele ediyor. |
[ 031.020 ] | ( NQ ) |
See you not (O men) that Allah has subjected for you whatsoever is in the heavens and whatsoever is in the earth, and has completed and perfected His Graces upon you, (both) apparent (i.e Islamic Monotheism, and the lawful pleasures of this world, including health, good looks, etc.) and hidden [i.e. One's Faith in Allah (of Islamic Monotheism) knowledge, wisdom, guidance for doing righteous deeds, and also the pleasures and delights of the Hereafter in Paradise, etc.]? Yet of mankind is he who disputes about Allah without knowledge or guidance or a Book giving light! |
[ 031.021 ] | ( KK ) |
æóÅöÐóÇ Þöíáó áóåõãú ÇÊøóÈöÚõæÇ ãóÇ ÃóäúÒóáó Çááøóåõ ÞóÇáõæÇ Èóáú äóÊøóÈöÚõ ãóÇ æóÌóÏúäóÇ Úóáóíúåö ÂÈóÇÁóäóÇ Ãóæóáóæú ßóÇäó ÇáÔøóíúØóÇäõ íóÏúÚõæåõãú Åöáóì ÚóÐóÇÈö ÇáÓøóÚöíÑö ﴿ ٢١ ﴾ |
[ 031.021 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.021 ] | ( AY ) |
O kâfirlere: “ Allah’ın indirdiği Kur’ân’a tabi olun” denildiği zaman, derler ki: “ Hayır, biz atalarımızı neyin (hangi dinin) üzerinde bulduksa onun ardınca gideriz.” Ya Şeytan, atalarını cehennem azabına çağırıyorduysa da mı (onlara uyacaklar)? |
[ 031.021 ] | ( EO ) |
Ve Allahın indirdiğine tabi' olun denildiği vakıt kendilerine «hayır, biz atalarımızı neyin üzerinde bulduksa onun ardınca gideriz» diyorlar, ya Şeytan onları Saîr azâbına da'vet ediyor idise de mi? |
[ 031.021 ] | ( ES ) |
Onlara: Allah'ın indirdiğine tabi olun!"dendiği zaman: "Hayır, biz atalarımızı neyin üzerinde bulduksa, onun ardınca gideriz." diyorlar. Ya şeytan onları cehennnem azabına çağırıyor idiyse de mi onlara uyacaklar? |
[ 031.021 ] | ( NQ ) |
And when it is said to them: "Follow that which Allah has sent down", they say: "Nay, we shall follow that which we found our fathers (following)." (Would they do so) even if Shaitan (Satan) invites them to the torment of the Fire. |
[ 031.022 ] | ( KK ) |
æóãóäú íõÓúáöãú æóÌúåóåõ Åöáóì Çááøóåö æóåõæó ãõÍúÓöäñ ÝóÞóÏö ÇÓúÊóãúÓóßó ÈöÇáúÚõÑúæóÉö ÇáúæõËúÞóì æóÅöáóì Çááøóåö ÚóÇÞöÈóÉõ ÇáúÃõãõæÑö ﴿ ٢٢ ﴾ |
[ 031.022 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.022 ] | ( AY ) |
Kim amelinde ihlâs sahibi olarak kendini samimiyetle Allah’a teslim ederse, muhakkak ki o, en sağlam kulpa yapışmıştır. Bütün işlerin sonu Allah’a dayanır. |
[ 031.022 ] | ( EO ) |
Halbuki her kim özü muhsin olarak yüzünü tertemiz Allaha tutarsa o hakıkaten en sağlam kulpa yapışmıştır, öyle ya bütün işlerin akıbeti Allaha dayanır. |
[ 031.022 ] | ( ES ) |
Oysa her kim iyilik yaparak yüzünü tertemiz Allah'a tutarsa, o gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır. Öyle ya bütün işlerin sonu Allah'a dayanır. |
[ 031.022 ] | ( NQ ) |
And whosoever submits his face (himself) to Allah [i.e.(follows Allah's Religion of Islamic Monotheism), worships Allah (Alone) with sincere Faith in the (1) Oneness of His Lordship,(2) Oneness of His worship, and (3) Oneness of His Names and Qualities], while he is a Muhsin (good-doer i.e. performs good deeds totally for Allah's sake without any show-off or to gain praise or fame etc. and does them in accordance with the Sunnah of Allah's Messenger Muhammad ), then he has grasped the most trustworthy hand-hold [La ilaha ill-Allah (none has the right to be worshipped but Allah)]. And to Allah return all matters for decision. |
[ 031.023 ] | ( KK ) |
æóãóäú ßóÝóÑó ÝóáÇó íóÍúÒõäúßó ßõÝúÑõåõ ÅöáóíúäóÇ ãóÑúÌöÚõåõãú ÝóäõäóÈøöÆõåõãú ÈöãóÇ ÚóãöáõæÇ Åöäøó Çááøóåó Úóáöíãñ ÈöÐóÇÊö ÇáÕøõÏõæÑö ﴿ ٢٣ ﴾ |
[ 031.023 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.023 ] | ( AY ) |
Kim de küfre varırsa, artık onun küfrü (Ey Resûlüm) seni üzmesin. Onlar, bize dönüp gelecekler; o vakit biz, onlara, bütün yaptıklarını (küfürlerinin cezasını) haber vereceğiz. Şüphe yok ki Allah, bütün kalplerdekini hakkıyla bilendir. |
[ 031.023 ] | ( EO ) |
Kim de küfrederse artık onun küfrü seni mahzun etmesin, onlar dönüb bize gelecekler o vakıt biz onlara bütün yaptıklarını haber vereceğiz, her halde Allah, bütün sînelerin künhünü bilir. |
[ 031.023 ] | ( ES ) |
Kim de inkâr ederse, artık onun inkârı seni üzmesin. Onlar dönüp bize gelecekler. O zaman biz onlara bütün yaptıklarını haber vereceğiz. Gerçekten Allah, bütün kalblerin özünü bilir. |
[ 031.023 ] | ( NQ ) |
And whoever disbelieved, let not his disbelief grieve you (O Muhammad ),. to Us is their return, and We shall inform them what they have done. Verily, Allah is the All-Knower of what is in the breasts (of men). |
[ 031.024 ] | ( KK ) |
äõãóÊøöÚõåõãú ÞóáöíáÇð Ëõãøó äóÖúØóÑøõåõãú Åöáóì ÚóÐóÇÈò ÛóáöíÙò ﴿ ٢٤ ﴾ |
[ 031.024 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.024 ] | ( AY ) |
Biz, o kâfirlere (dünyada) biraz zevk ettiririz de, sonra kendilerini ağır bir azaba mecbur tutarız. |
[ 031.024 ] | ( EO ) |
Biz onlara biraz zevk ettiririz de sonra kendilerini galîz bir azâba muztarr kılarız. |
[ 031.024 ] | ( ES ) |
Biz onlara biraz zevk ettiririz de sonra kendilerini ağır bir azaba zorlarız. |
[ 031.024 ] | ( NQ ) |
We let them enjoy for a little while, then in the end We shall oblige them to (enter) a great torment. |
[ 031.025 ] | ( KK ) |
æóáóÆöäú ÓóÃóáúÊóåõãú ãóäú ÎóáóÞó ÇáÓøóãóÇæóÇÊö æóÇáúÃóÑúÖó áóíóÞõæáõäøó Çááøóåõ Þõáö ÇáúÍóãúÏõ áöáøóåö Èóáú ÃóßúËóÑõåõãú áÇó íóÚúáóãõæäó ﴿ ٢٥ ﴾ |
[ 031.025 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.025 ] | ( AY ) |
Muhakkak ki onlara sorsan: “ Gökleri ve yeri kim yarattı?” Elbette: “Allah” diyecekler. (Bu gerçeği itiraf ettiklerinden ey Resûlüm) sen de “ Elhamdü Lillâh= Allah’a hamd olsun” de. Fakat onların çoğu (ilzam edildiklerini, iddialarının boş olduğunu) bilmezler. |
[ 031.025 ] | ( EO ) |
Celâlim hakkı için sorsan onlara: o Gökleri ve Yeri kim yarattı? Her halde elbet Allah diyecekler, «elhamdulillah» de, fakat pek çokları bilmezler. |
[ 031.025 ] | ( ES ) |
Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, elbette "Allah" diyecekler. "Allah'a hamd olsun." de. Fakat onların çoğu bilmezler. |
[ 031.025 ] | ( NQ ) |
And if you (O Muhammad ) ask them: "Who has created the heavens and the earth," they will certainly say: "Allah." Say: "All the praises and thanks be to Allah!" But most of them know not. |
[ 031.026 ] | ( KK ) |
áöáøóåö ãóÇ Ýöí ÇáÓøóãóÇæóÇÊö æóÇáúÃóÑúÖö Åöäøó Çááøóåó åõæó ÇáúÛóäöíøõ ÇáúÍóãöíÏõ ﴿ ٢٦ ﴾ |
[ 031.026 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.026 ] | ( AY ) |
Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Şüphesiz ki Allah Ganî’dir= hiç bir şeye muhtaç değildir, Hamîd’dir= hamd edilmeye lâyıktır. |
[ 031.026 ] | ( EO ) |
Göklerde ve Yerde ne varsa Allahındır, hakıkat Allah, öyle ganî öyle Hamîddir. |
[ 031.026 ] | ( ES ) |
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Gerçekten Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye lâyıktır. |
[ 031.026 ] | ( NQ ) |
To Allah belongs whatsoever is in the heavens and the earth. Verily, Allah, He is Al-Ghani (Rich, Free of all wants), Worthy of all praise. |
[ 031.027 ] | ( KK ) |
æóáóæú Ãóäøó ãóÇ Ýöí ÇáúÃóÑúÖö ãöäú ÔóÌóÑóÉò ÃóÞúáÇóãñ æóÇáúÈóÍúÑõ íóãõÏøõåõ ãöäú ÈóÚúÏöåö ÓóÈúÚóÉõ ÃóÈúÍõÑò ãóÇ äóÝöÏóÊú ßóáöãóÇÊõ Çááøóåö Åöäøó Çááøóåó ÚóÒöíÒñ Íóßöíãñ ﴿ ٢٧ ﴾ |
[ 031.027 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.027 ] | ( AY ) |
Eğer yerdeki bütün ağaçlar hep kalem olsa, deniz de, -arkasından yedi deniz daha katılarak- mürekkeb olsa, yine Allah’ın kelimeleri (ilim ve ezelî kelâmı) tükenmez. Muhakkak ki Allah Azîz’dir= her şeye galibdir. Hakîm’dir= hükmünde hikmet sahibidir. |
[ 031.027 ] | ( EO ) |
Eğer yerdeki ağaçlar hep kalem olsa deniz de mürekkeb, arkasından yedi deniz, Allahın kelimatı tükenmez, hakıkat Allah, azîz hakîmdir. |
[ 031.027 ] | ( ES ) |
Eğer yeryüzündeki ağaçlar hep kalem olsa, deniz de arkasından yedi deniz daha kendisine destek olduğu halde mürekkep olsa, yine de Allah'ın kelimeleri yazmakla tükenmez. Şüphesiz ki Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. |
[ 031.027 ] | ( NQ ) |
And if all the trees on the earth were pens and the sea (were ink wherewith to write), with seven seas behind it to add to its (supply), yet the Words of Allah would not be exhausted. Verily, Allah is All-Mighty, All-Wise. |
[ 031.028 ] | ( KK ) |
ãóÇ ÎóáúÞõßõãú æóáÇó ÈóÚúËõßõãú ÅöáÇøó ßóäóÝúÓò æóÇÍöÏóÉò Åöäøó Çááøóåó ÓóãöíÚñ ÈóÕöíÑñ ﴿ ٢٨ ﴾ |
[ 031.028 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.028 ] | ( AY ) |
Sizin (topunuzun yoktan) yaratılmanız da, öldükten sonra diriltilmeniz de, ancak tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. (Ol, emriyle her şey oluverir). Muhakkak ki Allah Semî’dir= söylenenleri işitir, Basîr’dir= yaptıklarınızı görür. |
[ 031.028 ] | ( EO ) |
Sizin yaratılmanız da, ba'solunmanız da ancak tek bir nefis gibidir. Hakıkat Allah, semîdir basîdir. |
[ 031.028 ] | ( ES ) |
Sizin yaratılmanız da tekrar diriltilmeniz de ancak bir tek nefsin yaratılması ve tekrar diriltilmesi gibidir. Gerçekten Allah her şeyi işitir ve görür. |
[ 031.028 ] | ( NQ ) |
The creation of you all and the resurrection of you all are only as (the creation and resurrection of) a single person. Verily, Allah is All-Hearer, All-Seer. |
[ 031.029 ] | ( KK ) |
Ãóáóãú ÊóÑóì Ãóäøó Çááøóåó íõæáöÌõ Çááøóíúáó Ýöí ÇáäøóåóÇÑö æóíõæáöÌõ ÇáäøóåóÇÑó Ýöí Çááøóíúáö æóÓóÎøóÑó ÇáÔøóãúÓó æóÇáúÞóãóÑó ßõáøñ íóÌúÑöí Åöáóì ÃóÌóáò ãõÓóãøðì æóÃóäøó Çááøóåó ÈöãóÇ ÊóÚúãóáõæäó ÎóÈöíÑñ ﴿ ٢٩ ﴾ |
[ 031.029 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.029 ] | ( AY ) |
Görmedin mi, Allah geceyi gündüze sokuyor, gündüzü de geceye sokuyor. Güneş’i ve Ayı sizin menfaatınıza sebep kılmıştır. (Bunlardan) her biri muayyen bir vakte kadar cereyan edip gidecektir. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
[ 031.029 ] | ( EO ) |
Görmedin mi? Allah geceyi gündüze sokuyor, gündüzü geceye sokuyor ve Şems-ü Kameri teshır etmiş hepsi müsemmâ bir ecele doğru cereyan ediyor ve filvakı' Allah, bütün yaptıklarınıza habîrdir. |
[ 031.029 ] | ( ES ) |
Görmedin mi ki, Allah geceyi gündüze sokuyor, gündüzü geceye sokuyor. Güneş ile ayı da emrine boyun eğdirmiştir. Her biri belirli bir süreye kadar akıp gidiyor. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. |
[ 031.029 ] | ( NQ ) |
See you not (O Muhammad ) that Allah merges the night into the day (i.e. the decrease in the hours of the night are added in the hours of the day), and merges the day into the night (i.e. the decrease in the hours of day are added in the hours of night), and has subjected the sun and the moon, each running its course for a term appointed; and that Allah is All-Aware of what you do. |
[ 031.030 ] | ( KK ) |
Ðóáößó ÈöÃóäøó Çááøóåó åõæó ÇáúÍóÞøõ æóÃóäøó ãóÇ íóÏúÚõæäó ãöäú Ïõæäöåö ÇáúÈóÇØöáõ æóÃóäøó Çááøóåó åõæó ÇáúÚóáöíøõ ÇáúßóÈöíÑõ ﴿ ٣٠ ﴾ |
[ 031.030 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.030 ] | ( AY ) |
(Allah’ın ilim ve kudretinin genişliği) şundan: Çünkü Allah, ibâdete müstahak olan Vacib Tealâ’dır. O’ndan başka taptıkları hep bâtıldır. Gerçekten Allah, her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür. |
[ 031.030 ] | ( EO ) |
Bu şundan: çünkü Allah hakıkat hak o, ondan başka çağırdıklarınız hep bâtıl ve hakıkat Allah, yegâne yüksek büyük o. |
[ 031.030 ] | ( ES ) |
Bu da şundandır ki, Allah hakkın ta kendisidir. (İnsanların) O'ndan başka taptıkları ise mutlaka batıldır. Şüphesiz ki Allah, çok yücedir, çok büyüktür. |
[ 031.030 ] | ( NQ ) |
That is because Allah, He is the Truth, and that which they invoke besides Him is Al-Batil (falsehood, Satan and all other false deities), and that Allah, He is the Most High, the Most Great. |
[ 031.031 ] | ( KK ) |
Ãóáóãú ÊóÑóì Ãóäøó ÇáúÝõáúßó ÊóÌúÑöí Ýöí ÇáúÈóÍúÑö ÈöäöÚúãóÉö Çááøóåö áöíõÑöíóßõãú ãöäú ÂíóÇÊöåö Åöäøó Ýöí Ðóáößó áÂíóÇÊò áößõáøö ÕóÈøóÇÑò ÔóßõæÑò ﴿ ٣١ ﴾ |
[ 031.031 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.031 ] | ( AY ) |
Görmedin mi, Allah’ın üzerinize bir nimeti olarak, (kudretine delâlet eden) alâmetlerinden size göstermek için, gemiler denizde akıb gidiyor. Muhakkak ki bunda, (zorluklara karşı) çok sabreden, (nimetlere) çok şükreden herkes için bir çok ibret alâmetleri vardır. |
[ 031.031 ] | ( EO ) |
Baksan a size âyetlerinden göstermek için ni'metiyle gemilerin denizde akışına! Şübhe yok ki bunda pek sabırlı ve çok şükürlü olanlar için birçok âyetler vardır. |
[ 031.031 ] | ( ES ) |
Görmedin mi ki Allah, âyetlerinden bir kısmını size göstersin diye gemiler, Allah'ın nimetiyle denizde akıp gidiyor. Şüphesiz bunda çok sabredenler ve çok şükredenler için nice ibretler vardır. |
[ 031.031 ] | ( NQ ) |
See you not that the ships sail through the sea by Allah's Grace? that He may show you of His Signs? Verily, in this are signs for every patient, grateful (person). |
[ 031.032 ] | ( KK ) |
æóÅöÐóÇ ÛóÔöíóåõãú ãóæúÌñ ßóÇáÙøõáóáö ÏóÚóæõÇ Çááøóåó ãõÎúáöÕöíäó áóåõ ÇáÏøöíäó ÝóáóãøóÇ äóÌøóÇåõãú Åöáóì ÇáúÈóÑøö Ýóãöäúåõãú ãõÞúÊóÕöÏñ æóãóÇ íóÌúÍóÏõ ÈöÂíóÇÊöäóÇ ÅöáÇøó ßõáøõ ÎóÊøóÇÑò ßóÝõæÑò ﴿ ٣٢ ﴾ |
[ 031.032 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.032 ] | ( AY ) |
O kâfirleri, kara bulutlar gibi dalga sardığı vakit, dîni Allah’a hâlis kılarak (tam bir ihlâs ile) O’na yalvarırlar, dua ederler. VakTâ ki, (Allah denizden) onları karaya çıkarır, içlerinden doğru giden de bulunur, (diğerleri ise, eski küfürlerine devam eder). Âyetlerimizi ancak gaddar, nankör olanlar inkâr eder. |
[ 031.032 ] | ( EO ) |
Ve kara bulutlar gibi dalga sardığı vakıt onları dini Allaha hâlis kılarak yalvarırlar, sonra karaya çıkarıldığı vakıt içlerinden doğru giden de bulunur ve bizim âyetlerimize ancak gaddar, nankör olanlar çıfıtlık eder. |
[ 031.032 ] | ( ES ) |
Onları kara bulutlar gibi bir dalga sardığı zaman, dini yalnız kendisine has kılarak Allah'a yalvarırlar. Onları kurtarıp karaya çıkardığı zaman ise içlerinden doğru giden de bulunur. Bizim âyetlerimizi öyle nankör gaddarlardan başkası inkâr etmez. |
[ 031.032 ] | ( NQ ) |
And when a wave covers them like shades (i.e. like clouds or the mountains of sea-water), they invoke Allah, making their invocations for Him only. But when He brings them safe to land, there are among them those that stop in the middle, between (Belief and disbelief). But none denies Our Signs except every perfidious ungrateful. |
[ 031.033 ] | ( KK ) |
íóÇÃóíøõåóÇ ÇáäøóÇÓõ ÇÊøóÞõæÇ ÑóÈøóßõãú æóÇÎúÔóæúÇ íóæúãðÇ áÇó íóÌúÒöí æóÇáöÏñ Úóäú æóáóÏöåö æóáÇó ãóæúáõæÏñ åõæó ÌóÇÒò Úóäú æóÇáöÏöåö ÔóíúÆðÇ Åöäøó æóÚúÏó Çááøóåö ÍóÞøñ ÝóáÇó ÊóÛõÑøóäøóßõãõ ÇáúÍóíóÇÉõ ÇáÏøõäúíóÇ æóáÇó íóÛõÑøóäøóßõãú ÈöÇááøóåö ÇáúÛóÑõæÑõ ﴿ ٣٣ ﴾ |
[ 031.033 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.033 ] | ( AY ) |
Ey insanlar! Rabbinizden sakının (O’na ibâdet edin) ve bir günün azabından korkun ki, baba çocuğundan bir şey ödeyemez, (hiç bir şey karşılığında çocuğunun azabını kaldıramaz), çocuk da babasından bir şey ödeyecek değildir. Muhakkak ki Allah’ın (hesaba çekme) vaadi hakdır, olacaktır. O hâlde sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve sakın şeytan, sizi Allah’a güvendirmesin (Allah, herkesi bağışlar diye, şeytanın aldatışına uymayın). |
[ 031.033 ] | ( EO ) |
Ey insanlar rabbınızdan korkun ve bir günü sayın ki ata evlâdından bir şey ödeyemez, evlâd o da atasından bir şey ödeyecek değildir, Muhakkak Allahın va'di hak, o halde sakının Dünya hayat sizi aldatmasın ve sakının o mağrur sizi Allaha güvendirmesin. |
[ 031.033 ] | ( ES ) |
Ey insanlar! Rabbinizden sakının ve bir günden korkun ki, baba çocuğuna hiçbir fayda veremez. Çocuk da babasına hiçbir şeyle fayda sağlayacak değildir. Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. O halde dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın o çok aldatıcı şeytan sizi Allah'ın affına güvendirerek aldatmasın. |
[ 031.033 ] | ( NQ ) |
O mankind! Be afraid of your Lord (by keeping your duty to Him and avoiding all evil), and fear a Day when no father can avail aught for his son, nor a son avail aught for his father. Verily, the Promise of Allah is true, let not then this (worldly) present life deceive you, nor let the chief deceiver (Satan) deceive you about Allah. |
[ 031.034 ] | ( KK ) |
Åöäøó Çááøóåó ÚöäúÏóåõ Úöáúãõ ÇáÓøóÇÚóÉö æóíõäóÒøöáõ ÇáúÛóíúËó æóíóÚúáóãõ ãóÇ Ýöí ÇáúÃóÑúÍóÇãö æóãóÇ ÊóÏúÑöí äóÝúÓñ ãóÇÐóÇ ÊóßúÓöÈõ ÛóÏðÇ æóãóÇ ÊóÏúÑöí äóÝúÓñ ÈöÃóíøö ÃóÑúÖò ÊóãõæÊõ Åöäøó Çááøóåó Úóáöíãñ ÎóÈöíÑñ ﴿ ٣٤ ﴾ |
[ 031.034 ] | ( MŞ ) |
|
[ 031.034 ] | ( AY ) |
Kıyâmetin ilmi, (kopacağı vakti bilmek), muhakkak ki Allah’ın katındadır. Yağmuru (dilediği zaman ve dilediği yere istediği miktar) o yağdırır. Rahîmlerde (erkek, dişi, sağlam, sakat iyi ve kötü) ne varsa O bilir. Hiç kimse, yarın ne kazanacağını (başına ne geleceğini) bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilmez. Şüphesiz ki Allah, Alîm’dir= her şeyi bilir, Habîr’dir= her şeyden haberdardır. |
[ 031.034 ] | ( EO ) |
Her halde Allah, saate ılim onun yanındadır, ve yağmuru o yağdırır, rahimlerde ne var o bilir, ve hiç bir nefis yarın ne kazanacağımı bilmez, bir nefis hangi Yerde öleceğini de bilmez, şübhesiz ki Allah alîmdir, habîrdir. |
[ 031.034 ] | ( ES ) |
Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa (erkek veya dişi oluşunu, renk ve özelliklerini) O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır. |
[ 031.034 ] | ( NQ ) |
Verily, Allah! With Him (Alone) is the knowledge of the Hour, He sends down the rain, and knows that which is in the wombs. No person knows what he will earn tomorrow, and no person knows in what land he will die. Verily, Allah is All-Knower, All-Aware (of things). |