FATİHA SURESİ

[ 002.059 ] ( KK )

ÝóÈóÏøóáó ÇáøóÐöíäó ÙóáóãõæÇ ÞóæúáÇð ÛóíúÑó ÇáøóÐöí Þöíáó áóåõãú ÝóÃóäúÒóáúäóÇ Úóáóì ÇáøóÐöíäó ÙóáóãõæÇ ÑöÌúÒðÇ ãöäó ÇáÓøóãóÇÁö ÈöãóÇ ßóÇäõæÇ íóÝúÓõÞõæäó ﴿ ٥٩ ﴾

[ 002.059 ] ( MŞ )

Ne var ki o zâlimler, kendilerine söylenmiş olan o sözü (“Bizi af et!” mânasına gelen hıtta kelimesini alaya alarak buğday manasında olan), başka bir söz (hınta) ile değiştirmişlerdi. Biz de yaptıkları kötülüklerden dolayı o zulmedenlerin üzerine gökten bir azap (bir saatte 24 bin kişinin ölümüne sebep olan tâûn hastalığını) indirmiştik.

[ 002.059 ] ( AY )

O (nefislerine) zulmedenler, emrolundukları sözü değiştirdiler. (Tevbe ettik, mânasına gelen Hıtta kelimesini alaya alarak buğday mânasında olan Hınta’ya çevirdiler.) Biz de, o zâlimlere, yaptıkları fıskın karşılığı olmak üzere, gökten bir azap indirdik.

[ 002.059 ] ( EO )

derken o zulmedenler sözü değiştirdiler, kendilerine söylenildiğinden başka bir şekle koydular, biz de o zalimlere fısk işledikleri için gökten bir murdar azap indirdik.

[ 002.059 ] ( ES )

Bunun üzerine o zulme devam edenler sözü değiştirdiler, onu kendilerine söylenildiğinden başka bir şekle soktular. Biz de kötülük yaptıkları için o zalimlere murdar bir azap indirdik.

[ 002.059 ] ( NQ )

But those who did wrong changed the word from that which had been told to them for another, so We sent upon the wrong-doers Rijzan (a punishment) from the heaven because of their rebelling against Allah's Obedience. (Tafsir At-Tabari, Vol. I, Page 305).

 

 

 

[ 001.001 ] ( KK )

ÈöÇÓúãö Çááøóåö ÇáÑøóÍúãóÇäö ÇáÑøóÍöíãö ﴿ ١ ﴾

[ 001.001 ] ( MŞ )

Rahmân (ve) Rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.

[ 001.001 ] ( AY )

O Rahmân, O Rahîm olan Allah’ın ismiyle (okumağa başlarım). (Halka hayat ve bekâ ihsan eden, korkulardan koruyan hakikî mabûd Cenab-ı Allah’ın ismi ile okumağa başlarım.)

[ 001.001 ] ( EO )

Rahmân, Rahîm Allahın ismiyle.

[ 001.001 ] ( ES )

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

[ 001.001 ] ( NQ )

In the Name of Allah, the Most Beneficent, the Most Merciful. 

[ 001.002 ] ( KK )

ÇóáúÍóãúÏõ áöáøóåö ÑóÈøö ÇáúÚóÇáóãöíäó ﴿ ٢

[ 001.002 ] ( MŞ )

Hamd (övme ve övülme), (bütün varlıkları yaratan, yer ve göklerde olanları insanın istifadesine ve hizmetine sunan, ihsanı ve lütfu bol) âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. 

[ 001.002 ] ( AY )

(Ezelden ebede kadar) bütün olmuş ve olacak hamd ve sena (övgü) tam ve kemaliyle âlemlerin (yegâne) yaratıcısı, besleyip kemale erdiricisi olan Allah’adır.

[ 001.002 ] ( EO )

Hamd, o rabbil-âlemîn,

[ 001.002 ] ( ES )

Hamd o âlemlerin Rabbi,

[ 001.002 ] ( NQ )

All the praises and thanks be to Allah, the Lord of the 'Alamin (mankind, jinns and all that exists). 

[ 001.003 ] ( KK )

ÇóáÑøóÍúãóÇäö ÇáÑøóÍöíãö ﴿ ٣

[ 001.003 ] ( MŞ )

(O,) Rahmândır (yağmuru yağdırarak, çeşitli rızık ve nimetler göndererek bütün yaratılmışlara merhamet eden) (ve) Rahîm (hidâyet ve iyilikler ihsan ederek mü’minlere rahmet eden)dir. 

[ 001.003 ] ( AY )

(Öyle Allah ki,) dünyada bütün mahlûkata, Âhirette ise, yalnız mü'minlere merhamet edendir;

[ 001.003 ] ( EO )

o rahman, rahîm,

[ 001.003 ] ( ES )

O Rahmân ve Rahim,

[ 001.003 ] ( NQ )

The Most Beneficent, the Most Merciful. 

[ 001.004 ] ( KK )

ãóÇáößö íóæúãö ÇáÏøöíäö ﴿ ٤ ﴾

[ 001.004 ] ( MŞ )

(O,) dîn (ceza ve hesap veya “hiç kimsenin kimseye (O’nun izni olmadan ) hiçbir şekilde fayda veremeyeceği, emrin ve hükümranlığın yalnız Allah’a ait olduğu1” âhiret) gününün (tek) Mâliki (sâhibi)dir.
1 İnfitâr 82/19.

[ 001.004 ] ( AY )

Ceza (âhiretteki hesap) gününün sâhibidir.

[ 001.004 ] ( EO )

o din gününün maliki Allâhın.

[ 001.004 ] ( ES )

O, din gününün maliki Allah'ın.

[ 001.004 ] ( NQ )

The Only Owner (and the Only Ruling Judge) of the Day of Recompense (i.e. the Day of Resurrection) 

[ 001.005 ] ( KK )

ÅöíøóÇßó äóÚúÈõÏõ æóÅöíøóÇßó äóÓúÊóÚöíäõ ﴿ ٥

[ 001.005 ] ( MŞ )

(Ey Rabbimiz!) Ancak sana ibâdet ederiz (Canlı ve cansız bütün varlıkları yaratan, âlemleri çeşitli nimetlerle donatan sensin! Eşin ve benzerin yoktur. Varlıklar senin irâde, kudret ve emrine boyun eğmişlerdir. Hepsi âciz, muhtaç ve fânidir. Senden başka ibâdet edilmeye lâyık bir varlık yoktur.) ve (hastalıklardan korunarak güç ve kuvvet kazanabilmemiz, ibâdetleri ve diğer kulluk görevlerimizi sağlıklı ve istekli olarak yerine getirebilmemiz için) ancak senden yardım dileriz. 

[ 001.005 ] ( AY )

Ancak sana ibâdet ederiz (senden başka ibâdete lâyık yoktur) ve (hem ibâdetlerimizde, hem de bütün ihtiyaçlarımızda) yalnız Senden yardım isteriz.

[ 001.005 ] ( EO )

sana ederiz kulluğu, ibadeti ve senden dileriz avni, inayeti yarab!

[ 001.005 ] ( ES )

Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti. (Ya Rab!).

[ 001.005 ] ( NQ )

You (Alone) we worship, and You (Alone) we ask for help (for each and everything). 

[ 001.006 ] ( KK )

ÇöåúÏöäóÇ ÇáÕøöÑóÇØó ÇáúãõÓúÊóÞöíãó ﴿ ٦

[ 001.006 ] ( MŞ )

Bizi (itikat, söz ve işlerimizde) sırât-ı müstakîme (hak yola, İslâm dininin gösterdiği yola) hidâyet eyle (bu yolda sabit eyle ve başarılı kıl). 

[ 001.006 ] ( AY )

Bizi, (itikat, söz, iş ve ahlâkımızda) doğru yola ilet. (Bizi, İslâm dîni ve Peygamber yolu olan hak yolda sâbit eyle...)

[ 001.006 ] ( EO )

Hidayet eyle bizi doğru yola.

[ 001.006 ] ( ES )

Hidayet eyle bizi doğru yola,

[ 001.006 ] ( NQ )

Guide us to the Straight Way 

[ 001.007 ] ( KK )

ÕöÑóÇØó ÇáøóÐöíäó ÃóäúÚóãúÊó Úóáóíúåöãú ÛóíúÑö ÇáúãóÛúÖõæÈö Úóáóíúåöãú æóáÇó ÇáÖøóÇáøöíäó ﴿ ٧

[ 001.007 ] ( MŞ )

Kendilerine nimet verdiğin kimselerin (peygamberlerin, sıddîkların, şehitlerin ve sâlihlerlerin1) yoluna (hidâyet eyle); (Tevrât’ı değiştirip2 Muhammed “aleyhisselâm”a ve Kur’ân-ı Kerîm’e îman etmedikleri için) gazâba uğrayanların3 ve (İncîl’i değiştirip4 son peygamber ve son din İslâm’a inanmayı reddettiklerinden dolayı) sapıtanların5 (yoluna) değil! (Bu yanlış yollara sapmaktan bizi koru ya Rabbî! “Ey Rabbimiz, bizi hidâyete erdirdikten sonra kalplerimizi [haktan] saptırma6”!)
1 Nîsâ’ 4/69; 2 Bakara 2/75,79 ve 74, Mâide 5/13, A’râf 7/169; 3 Bakara 2/61; 4 Âl-i İmrân 3/78; 5 Mâide 5/77; 6 Âl-i İmrân 3/8.

[ 001.007 ] ( AY )

Kendilerine, (fazlından ve ihsanından) nimet verdiğin kimselerin (Peygamberlerle velilerin) yoluna (hakkı kabul etmeyip küfre vardıklarından) gazâba uğrayanların ve sapıklarınkine değil... (Amin= Kabul buyur, Allah’ım!...)

[ 001.007 ] ( EO )

O kendilerine in'am ettiğin mes'utların yoluna. Ne o gadap olunanların ne de sapgınların.

[ 001.007 ] ( ES )

O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

[ 001.007 ] ( NQ )

The Way of those on whom You have bestowed Your Grace, not (the way) of those who earned Your Anger (such as the Jews), nor of those who went astray (such as the Christians).