Ana Sayfa (Kur'an-ı Kerim) Yeni Pencere

Geri

 

SAYFA :

601

 

103 - ASR SÛRESİ

 

CÜZ :

30

 

İleri

Sayfayı Yeni Pencerede Aç

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ASR SÛRESİ

1

Andolsun asra ki,

Hafsa'nın(radıyallahü anha) mushafındaAllahu Teâlâ’nın:

“Namazları ve orta namazı, ikindi namazını koruyan” şeklindeki âyetinin deliliyle, faziletinden dolayı ayrıca gündün sonunda insanların, ticaretlerine ve işlerine üşüşmeleri, geçirnleriyle meşgul olmaları sebebiyle eda edilmesi daha zor olduğundan dolayı ikinde namazına yemin etmiştir. Ya da onda kudret delilleri olduğundan dolayı kuşluk vaktine yemin ettiği gibi aşiy(öğleden, akşama kadar olan vakit) ile yemin etmiştir.

Ya da akışında çeşit çeşit acaiplikler olduğu için zaman ile yemin etmiştir. Yeminin cevabı“muhakkak ki insan ziyandadır.” cümlesidir.

2

Muhakkak ki insan ziyandadır.

Yani; insan cinsi ticaretlerinde ziyandadır, demektir.

3

Ancak îman edenlerle sâlih amellerde bulunanlar, bir de birbirlerine hakkı tavsiye, sabrı tavsiye edenler böyle değil.

Onlar dünya mukabilinde âhireti satın almışlar ve bu sayede de kazanç(lar) elde etmişler, ebedî saadete mazhar olmuşlardır. Onlar, inkârı mümkün olmayan sabit emri tavsiye edenlerdir ki o (inkârı mümkün olmayan sabit emir) de; Allah'ın(celle celâlühü) birlenmesi, ona itâat edilmesi, kitaplarına ve peygamberlerine tabi olunması gibi hayrın tamamıdır.

“Birbirlerine sabrı tavsiye edenler” Günah işlemekten kaçınmak hususunda, taat hususunda ve Allah’ın(celle celâlühü), kullarını imtihan ettiği şeyler hususunda sabrı tavsiye edenler.

(.......) kelimesi her iki yerde de fiili mazidir, kendisinden önceki fiili maziye atfedilmiştir. Allahu a'lem.

HÜMEZE SÛRESİ

1

Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı (el, kaş ve göz işaretleriyle) eğlenmeyi ve ayıplamayı adet edinen her kişinin vay haline!

(.......) kelimesi müptedadır. Haberi (.......) dir. Hümeze; insanları arkasından ayıplayan kişi demektir. Lümeze ise; insanları yüzüne karşı ayıplayan kişidir.

(.......) ün binası, bunun, onun adeti olduğuna delalet etmektedir. Denildi ki:

“Bu sûre Ahnes b. Şurayk hakkında nâzil olmuştur. Onun âdeti, gıybet etmek, sövüp saymak ve insanlara kusur isnad etmekti.”

Bu surenin, Umeyye b. Halef hakkında nâzil olduğu da Velid b. Muğire hakkında nâzil olduğu da söylendi. Bu çirkin işe yeltenen herkesi kapsaması için sebebin özel tehdidin ise genel olması mümkündür.

2

Ki o, malı yığıp onu tekrar tekrar sayandır.

(.......) kelimesinden bedeldir. Ya da zem üzere mensûb kılınmıştır.

Şam kırâati,Hamza ve Ali'ye göre(.......) kelimesinin mübalağası olarak(.......) şeklindedir ki bu(.......) sözüne de uygundur.

“Onu tekrar tekrar sayandır”

Yani; onu zamanın musibetlerine karşı hazırlayıp yığandır.

3

Malının, kendisini ebedî yaşatacağını sanır(o).

Malının, kendisini dünyada ebedî olarak bırakacağını, ölmeyeceğini sanır. Ya da o, Sâlih amel ile kinayedir. Sanki o (Sâlih amel) sâhibini cennette ebedî kılacak olandır. Mala gelince o, hiçbir şeyi orada ebedî kılmaz.

4

Hayır, andolsun ki o, “Hutame” ye atılacaktır.

“Hayır” sözü, onu, bu zannından mendir. “Atılacak” yani o toplayan kişi atılacak,

“Hutameye”özelliği içine atıları her şeyi kırıp döken, yalayıp yutan ateşe.

5

O Hutamenin ne olduğunu sana bildiren nedir?

(Bu ifade) hayret düşürme ve (onun dehşetini) büyültmedir.

6

(O)Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir.

(.......) hazfedilmiş bir müptedanın haberidir.

Yani;“O, Allah'ın ateşidir” , demektir. (.......) onun sıfatıdır.

7

(Ki tırmanıp) yüreklerin ta üstüne çıkacak (kaplayacak)tır o.

Şunu kastediyor: O onların içine girer. Ta ki onların göğüslerine ulaşır ve gönüllerine işler.

(.......) kelimesinin çoğuludur, kalplerin içi, merkezi demektir. İnsan bedeninde fuâddan daha nazik ve kendisine dokunan en küçük eziyette bile elem duyan başka hiçbir şey yoktur. Hâl böyleyken ya cehennem ateşi ona işlediğinde ve onu kapladığında durum nasıl olur? Denildi ki:

“(.......) gönüllerin merkezi'kelimesi özellikle zikredildi. Çünkü onlar inkâr ve bozuk inanç yerleridir. Ateşin onlara işlemesinin manası ise; onun onları sarması, kaplamasıdır.”

8

Bu(ateşin kapıları da) onların üzerine kapatılmıştır.

“Bu... -yani ateş ya da Hutame- onların üzerine kapatılmıştır.” Üst üste örtülecektir.

Kufe kırâat imâmları veHafs'a göre (.......) şeklinde iki ötrelidir. Diğerlerine göre ise(.......) şeklindedir.Bu İkisi, (.......) ve (.......) (hayvan derisi, post) ve (.......) ve(.......) (eşek) kelimelerinde olduğu gibi (.......) kelimesinin çoğulu iki ayrı kelimedir.

9

(kendileri) Uzatılmış sütunlar içinde (bağlı) olarak.

“Uzatılmış”yani; kapılar onlarla üzerine kapatılmıştır ve sağlamliği güçlendirilmek üzere kapılar üzerine direkler uzatılır. Nitekim Hadisi şerifte şöyle buyurulmuştur:

“Mü'min akıllıdır, zekidir, teenni sâhibidir, dikkatli düşünen, dikkatli davranandır, acele etmez, bilgilidir ve vera sâhibidir. Münâfık ise, gıybet eder, çekiştirir, yüze karşı kırıcıdır, çok yiyen, merhamet etmeyendir, gece odun toplayan kişi gibidir. (İyi kötü ne varsa görmeden toplar, farkında olmadan yıları gibi zararlı şeyleri de toplar) nereden kazanıp nereye harcadığına dikkat etmez.”

Allahu a'lem.

FÎL SÛRESİ

1

(Habibim!) Rabbinin fil sahiplerine nasıl (muamele) ettiğini görmedin mi?

(.......) de istifham manası olduğu için (.......) değil de (.......) ile mahallen mensûbtur. Cümle(.......) nin iki mef'ûlu yerine geçmiştir.

görmedin mi?” sözünde hayrete sevketme vardır.

Yani;Allah'ın (celle celâlühü) ayetlerinden bu kadar büyüğüne şâhit oldukları hâlde Arapların hala inkâr etmelerinin hayret verici bir şey olduğunu Allah (celle celâlühü),Peygamberine ifade etmektedir. Mana şudur:

“Muhakkak ki senAllah'ın, Habeşlilere yaptıklarının izlerini gördün ve o husustaki haberleri mütevatir olarak işittin. Dolayısıyla sen bunları görmüş gibi oldun.”

“... Fil sahiplerine...” Rivâyet olunduğuna göre Habeşistan kralı Eshame tarafından Yemen'e hükümdar tayin edilen Ebrehe b. Es Sabbah, San'a şehrinde Kulleys diye adlarıdırdığı bir kilise inşa etti Hacdan Mekke'den oraya yönlendirmek istiyordu. Kinane kabilesinden bir adam da bir gece oraya pisledi. İşte bu hadise onu kızdırdı. Denildi ki:

Bir gump Arap ateş yakmıştı. Rüzgâr onu (ateşi) götürdü ve kiliseyi yaktı. Bunun üzerine Ebrehe Kâ'be'yi yıkmaya yemin etti. Beraberlerinde Mahmûd adında bir fil olduğu hâlde Habeş ordusuyla yola çıktı. Fil, güçlü kuvvetli iri yapılıydı. Ondan başka on iki fil daha vardı. Mekke'ye bir mil uzaklıktaki Muğammes'e vardığında Abdulmuttalip onu karşıladı ve ona geri dönmesi için Tihame mallarının üçte birini teklif etti. Ancak Ebrehe bunu kabul etmekten imtina etti. Ordusunu hazırladı ve fili öne geçirdi. Onu Mescid-i Harâm'a çevirdiklerinde o diz çöküyor, gitmiyor, Yemen tarafına çevirdiklerinde ise koşarak gidiyordu.

Allah(celle celâlühü) onlar üzerine süsü sürü kuşlar gönderdi. Her kuşun gagasında ve ayaklarında mercimekten büyük nohuttan küçük taşlar bulunuyordu. Taşlar adamların başına düşüyor ve alt tarafından çıkıyordu. Her taş üzerinde üzerine düşeceği kişinin ismi vardı. Kaçtılar ve helâk oldular.

Ebrehe göğsü yanhp kalbi dışan çıkıncaya kadar ölmedi. Onun veziri Ebû Yeksûm da süratle kaçmıştı. Üzerinde uçan bir kuş vardı. Sonunda Necaşi'ye ulaştı ve başlarından geçen hadiseyi ona anlattı. Hadiseyi anlatınca onun üzerine de taş düştü ve o, Necaşî'nin önünde ölü bir şekilde yıkıldı.

Rivâyet edildiğine göre Ebrehe, AbdulmuttahVe âit iki yüz deveyi gasp etmiş, Abdulmuttalip de develeri için ona gitmişti. Onun görünüşü Ebreheyi etkilemişti. Çünkü o, iri yan, yakışıldı güleç yüzlü bir adamdı. Ona:

- “Bu, Kureyşin efendisi ve Mekke develerinin de sâhibidir. Ovalarda insanlara, dağ başlarında da vahşi hayvanlara yedirir.” denildi. Abdulmuttalip derdini anlatınca Ebrehe:

- “Gözümden düştün. Ben, asırlardan beri senin ve atalarının mabede ve hepinizin şerefi olan Kâ'be'yi yıkmaya geldim. Sen ise develerinin peşindesin.” dedi. Abdulmuttalip ona şu cevabı verdi:

“Ben develerin sâhibiyim. Kâ'be'nin de sâhibi var. O onu koruyacaktır.”

2

O, bunların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı?

Boşa çıkarıp iptal etmedi mi? Birinin tuzağı boşa çıktığında (.......) denir. İmruT Kays'a “kayıp sultan” denilmiştir. Çünkü o, babasının saltanatını kaybetmiştir.

Yani; onlar evvela hacıların yönünü oraya çevirmek için Kulleys kilisesini inşa etmek suretiyle Kâ'be'ye karşı tuzak kurdular. Bunun üzerineAllah (celle celâlühü) oraya ateş düşürmek suretiyle onların tuzaklarını boşa çıkardı.İkinci olarak da Kâ'be'nin yıkılmasını istemek suretiyle Kâ'be'ye karşı tuzak kurdular. Bu sefer de Allah (celle celâlühü), onlar üzerine kuşlar göndermek suretiyle onların tuzakların boşa çıkardı.

3

O, bunların üzerine sürü sürü kuş(lar) gönderdi.

EBâbil; sürüler, demektir. Tekili (.......) dür.Zeccâc şöyle demiştir:“Bir taraftan bir sürü diğer taraftan bir (başka) süıii demektir.”

4

Ki bunlar onlara pişkin tuğladan (yapılmış) taş(lar) atıyorlardı.

Allah(celle celâlühü) ondan râzı olsunEbû Hanîfe (.......) şeklinde okumuştur.

Yani;Allah(celle celâlühü) ya da kuşlar onlara atıyorlardı.” demektir. Çünkü çoğul isim(.......) müzekkerdir. Mana üzerine müennes olmaktadır.

Siccil: Farsça olan(.......) (taş) ve (.......) (çamur) kelimelerini birleştirmek suretiyle Arapçalaştırılmış bir kelimedir.Cumhûrun görüşü bu yöndedir.

Yani(pişirilmek suretiyle çamurdan taşlaşmış) tuğla vs. dir.

5

Derken (Allah) onları yenik ekin yaprağı gibi yapıverdi.

Kurdun yediği ekin gibi yaptı.

 

 

 

 

Ana Sayfa (Kur'an-ı Kerim) Aynı Pencere

Geri

 

(T :  M : 1310  H : 710)

 

NESEFÎ / MEDÂRİK TEFSÎRİ - (TÜRKÇE)

 

HANEFÎ

 

İleri

Sayfayı Büyüterek Aynı Pencerede Aç