– Y–

● Ye’s ve aczden [ümîdsizlik ve âcizlikden] gayri ol zirve-i ulyâda hâsıl [olan birşey] mefkud [dur, yokdur] ve sûz [yanma, ateş] ve güdâzdan [mahv olmakdan] gayri birşey mevcûd değildir. 6/78

(Yâ eyyühellezîne âmenû-t-tekûllahe hakka tükâtihî), [Âli-İmrân 102. âyet-i kerîmesi.] kavli kerîminin mefhûmu, ey sûreten îmân edenler, mâsivâdan münkâtı’ [Allahü teâlâdan gayri şeylerden kesilin ki] ve Hak sübhânehûya teveccüh ve tehallî edip ve Ona müteveccih olduğunuz hâlde, alâık ve avâık ve tekayyüdâtdan [alâka, engeller ve dikkatlerden] Hakkı inkıtâ’ ve inhilâ ile [kesilme ile] bir haysiyyet ile münhali’ olun ki, zevâtınızdan ve size râci’ olan [münâsebeti olan] kemâlâtınızdan eser bâkî kalmıya. 4/52.

● Yâd-i daşt, zikr ve huzûrun kalbin sıfât-ı lâzimesi olmasına derler. 6/169.

● Yâd-i gird tarîkatde, yâd-i daşt hakîkatdedir. 4/165.

● Yâd-i gird, bütün zemânlarda devâm üzere, mukaddes zâta teveccüh etmeğe kendini zorlayarak olur. 6/169.

● Yavrum! Dünyâda ve âhiretde bütün se’âdetlere kavuşmak, ancak, dünyâ ve âhiretin en üstün insanına uymak ile olur. Cehennem ateşinden, ancak Ona uyanlar kurtulur. Cennet ni’metlerine kavuşmak, seçilmişlerin, sevilenlerin en üstünü olan, O Peygambere uyanlara mahsûsdur. Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak, Ona uyanlar içindir. Ona uymıyanların tevbeleri, istigfârları, zühdleri ve tevekkülleri kıymetsizdir. Onun ismini söylemeden yapılan zikrler, fikrler, zevkler, makbûl olmaz. Düâlar kabûl olmaz. Peygamberler, Onun hayât çeşmesinden bir damla içmekle, o makâmlara yükselmişler. Evliyâ, Onun sonsuz deryâsından bir yudum içmekle kemâl bulmuşlardır. Melekler Ona uymakla şereflenmiş, gökler Onun emrlerini yapmakla vazîfelendirilmişdir. Herşey Onun için yaratılmış, bütün varlıkların reîsi olmuşdur. Allahü teâlânın varlığı, Onun ile belli olmuş, herşeyin yaratanı, Onun rızâsını istemişdir. Aklı olan, se’âde-

-399-

te kavuşmak istiyen herkes, bedeni ile, rûhu ile, Ona uymağa çalışmalı, bu ni’mete mâni’ olan şeylere inanmamalı, aldanmamalıdır. Bir kimse, binlerle kerâmet gösterse, fâideli, başarılı olsa, fekat Onun yüksekliğini anlamayıp, Ona uymakdan mahrûm kalsa, bunu sevmek, buna uymak, sonsuz zararlara, felâketlere sebeb olur. Fâidesi, üstünlüğü görülmiyen, fekat her işinde Ona uyan kimseye tâbi’ olmak, insanı bütün se’âdetlere kavuşdurur. 4/10 [Müntehabât: 42.]

● Yerâhül-mü’minûne bi-gayr-i keyfin ve idrâkin ve darbin min misâl. [Mü’minler, Allahü teâlâyı Cennetde, nasıl olduğu bilinmiyen şeklde göreceklerdir.] 4/100.

● Yüftîke nefsüke dı’ yedeke alâ sadrıke fe innehü teskünü lil halâli ve yadribü lil harâmi. [Elini göğsüne koy! Halâl şeyde kalb sâkin olur. Harâm şeyde çarpıntı olur.] 5/110. [Fâideli Bilgiler: 169, Cevâb Veremedi: 349.]

(Yolda mevcûd, [insanların geçmesine mâni’ olan] taş, ağaç ve kemikleri kaldırmak sadakadır.)Hadîs-i şerîf” 4/147. [Herkese Lâzım olan Îmân: 141, Cevâb Veremedi: 342.]

● Yevm-i âhıret [âhıret günü] bin senedir. 4/11, 3/38. [Se’âdet-i Ebediyye: 68.]

(Yûnüs bin Metâ’ aleyhisselam üzerine beni tafdîl eylemeyiniz) Hadîs-i şerîfinin îzâhı. 6/24.

-400-