Kölelerinizin en aşağısı Muhammed Sâdık, yüksek kapınıza bildirir ki, burada bulunanların hâline şükrler olsun! Dileklerimizin kâ’besi olan yüksek zâtınızın, hizmetcilerinizin ve sevdiklerinizin hepsi ile iyi olmanıza düâ etmekdeyiz. Bütün dileğimiz, ancak budur. Başımızın tâcı olan mektûbunuz, değeri ölçülemez olan yazılarınız, İsmâ’îl eli ile bizleri şereflendirdi. Okumakla çok sevindik. Hak sübhânehu ve teâlâ, âlemlerin kıblesinin ihsân gölgesini, bütün müslimânların üzerinden eksik eylemesin! Ümmî olan Peygamberleri ve Onun temiz olan Âli hurmetine bu düâmızı kabûl buyursun “aleyhi ve aleyhim minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ”! Ey, gönüllerin kıblesi! Hâllerimin yıkılmakda olduğunu nasıl bildireyim? Çirkin işlerimden ve geçmişdeki ve şimdiki iyi hâllerin elden çıkmasından dolayı âh etmekden başka bir işim yokdur. Hiçbir zemânın ve ânın, Onun beğenmediği bir hâlde geçmemesini istiyorum. Fekat, bu ni’met ele geçmiyor. Tek ümmîdim, yüksek kapınızın hizmetcilerinin teveccühlerinin yardımına kavuşmakdır. Fârisî mısra’ tercemesi:
Büyük ihsân, kerîmlere güc gelmez!
Allahü teâlâya hamd olsun, şükr olsun ki, kıymetli teveccühlerinizin yardımı ile, bu âna kadar, emr buyurulan yolda çalışırken, az bir gevşeklik hiç olmadı. Hergün ilerleyiş ve artış umuyoruz. Sabâh, öğle ve ikindi nemâzlarından sonra toplanıyoruz. Hâfız Behâeddîn, zemân bulunca, Kur’ân-ı kerîm de okuyor. Bu fakîr, ara sıra (Kabz) oluyorum. Sonra (Bast) hâsıl oluyor, açılıyorum. Kabz, bast, teveccüh, zevk ve sükûn ve benzerleri, yalnız bedende hâsıl olmakdadır. Bedenden başka yere bulaşmıyorlar. Altı latîfe, ne teveccüh ediyorlar, ne de gâfildirler. Teveccüh ederlerse, teveccühleri, ilm-i huzûrî gibidir. Hattâ, tâm öyledir. Teveccüh, zevk ve benzerlerinin hepsini zıllerin içinde bilmekdedir. Zılden dışarda bulmamakdadır. Latîfeler, önce beden ile karışık idi. Kalb gözü, bedenden başka birşey görmüyordu. Böyle olduğu, çok sevinçli olan huzûrunuzda da bildirilmişdi. Şimdi, bedenden ayrı bulunmakdadır. Bu makâmı, (Bekâ makâmı) olarak bilmekdedir. Bekâdan sonra, latîfelerde yine bir Fenâ hâsıl oldu. Bekâdan sonra olan bu Fenâ hâsıl olmadıkca, işin temâm olamıyacağı anlaşıldı. Birkaç günden beri yine (Kabz hâli) vardır. Sevindirici hâller pekaz olmakdadır. Bakalım ne olacak. Şu âna kadar bu âleme hiç teveccüh olunmadı. Hâlleri bildirmek lâzım olduğu için, birkaç kelime ile arz etmeğe kalkışıldı. Ey gönüllerin kıblesi! Bu fakîr, hemen hemen her gece, hazretinizi rü’yâda görmekle şereflenmekdeyim. Bundan dahâ çok ne yazayım. Dahâ çok yazmak, resmî şeyler eklemek olur. Köleniz.