Bu
mektûb, kıymetli oğlu Muhammed Sâdıka “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz”
yazılmışdır. Ba’zı sırları bildirmekdedir:
Allahü teâlâya hamd olsun! Onun sevgili Peygamberine salâtü selâm olsun! Çok kıymetli oğlum! Hâlinizi açıkladığınız mektûbunuzdan, Vilâyet-i hâssa-i Muhammediyyeye “alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehıyye” bağlı olduğunuz anlaşılmakdadır. Bunun için Allahü teâlâya çok şükr ediniz! Çok zemândan beri, bu ni’mete kavuşmak istiyordunuz. Şimdi, cenâb-ı Hakdan ümmîd ederek, gönlümü size verdim. Sizi bu devlete çekmeğe uğraşdım. Önce, sizi Vilâyet-i Mûsevîde buldum. Oradan çekerek, Vilâyet-i hâssa-i Muhammediyye içine almak nasîb oldu. Bundan dolayı Allahü teâlâya sonsuz hamd ve şükrler olsun! Siz, bu vilâyete çekerek getirildiğiniz için, yirmi günden çok oluyor ki, koynumdasınız, yetişiyorsunuz. Bağlantınız kuvvetli olmadığından, belki sizin hiç haberiniz olmamışdır. Şimdi kuvvetlendiği için sizin de, anladığınızı sanırım. Allahü teâlânın bu günâhı çok kuluna, her ân durmadan yağan ni’metlerinden hangi birini yazayım? Fârisî iki beyt tercemesi:
Ben o toprağım ki, ilk behâr bulutu,
lutf eder, verir bereketli yağmuru.
Vücûdümün her kılı, dile gelse de,
şükr edemem ni’metlerinin hiçbirine.
Kıymetli oğlum Muhammed Sa’îdin mektûbunda bildirdiği hâlleri pek doğru, çok kıymetlidir. Böyle kıymetli hâller, tanıdıklardan pekaz kimseye nasîb olmakdadır. Allahü teâlânın, onu da, Vilâyet-i hâssa-i Muhammediyye ile şereflendirmesini ümmîd ederim. Oğlum Muhammed Ma’sûm, Allahü teâlânın lutfü ve ihsânı ile, yaradılışında bu devlete elverişlidir. Allahü teâlâ, sevgili Peygamberinin sadakası olarak, onda bulunan bu kuvveti meydâna çıkarsın! Âmîn.