Bu
mektûb, molla Tâhir-i Lâhorîye yazılmışdır. Bu yolun başında olanlara,
sondakilerin hâlleri ihsân olunur. Bunun olgunluk alâmeti olmadığı bildirilmekdedir:
Allahü teâlâya hamd ederiz. Onun Peygamberine ve Âline ve Eshâbına salât ve selâm eyleriz! Kıymetli mektûblarınız, ard arda geldi. Talebenin ilerlemekde oldukları, bizi çok sevindirdi. Bu yolun sonu başlangıçda yerleşdirilmiş olduğundan, bu yüksek yola başlayanlarda, sona varmış olanların hâllerine benziyen hâller hâsıl olur. Bunların hâllerini, o büyüklerin hâllerinden ayırmak güçdür. Ancak, keskin görüşlü ârif ayırabilir. Böyle olunca, hâllerin görülmesine güvenerek, hâl sâhibine yol gösterici olarak izn vermemelidir. İzn verilirse, onun zararı, talebelerinin zararından dahâ çok olur. Belki de, kendini olgun sanarak, ilerlemesi büsbütün durur. Belki de, büyüklere nasîb olan mevkı’ ve saygıya kavuşmak arzûsu, onu büsbütün belâya sokar. Çünki nefs-i emmâresi, dahâ îmâna gelmemişdir ve tezkiye bulmamış, temizlenmemişdir. Olan olmuşdur. İcâzet, izn verdiğiniz kimselere, tatlılıkla anlatınız ki, böyle izn almak, olgunluğu göstermez. Dahâ yapılacak çok iş vardır. İşin başında ele geçenler, sondakilerin başlangıca yerleşdirilmesindendir. Uygun gördüğünüz nasîhatları yaparsınız. Eksik olduklarını kendilerine bildiriniz. İcâzet vermiş olduklarınızın yol öğretmelerini önlemeyiniz. Belki, sizin nefesinizin bereketi ile, hakîkî rehber olmakla şereflenebilirler. Bu büyük işe başlamış bulunuyorsunuz. Mubârek olsun. Çok çalışınız! Sizin çalışmanız, tâliblerin de çalışmalarını artdırır. Vesselâm.
Bu
mektûb, kardeşi meyân şeyh Mevdûda yazılmışdır. Dünyânın kısa sürdüğü, buna
karşılık olan azâbın sonsuz olduğu bildirilmekdedir:
Kardeşimin kıymetli mektûbu geldi. Bizleri sevindirdi. Kardeşim! Allahü teâlâ, bize ve size başarılar versin! Dünyâ hayâtı çok kısadır. Sonsuz azâblar, buna karşılıkdır. Bu zemânı, lüzûmsuz, boş şeyleri ele geçirmekde kullanan ve böylece sonsuz acılara yakalanan kimseye yazıklar olsun!
Kardeşim, insanlar, dünyâ kazançlarını bırakıp, her yerden, karıncalar
gibi, çekirge sürüleri gibi yanımıza üşüşüyor. Siz ise, bir evden olmak şerefinin kıymetini de düşünmiyerek, dünyânın alçak kazançlarına, seve seve dalmakdasınız. Onlara kavuşmak için çabalıyorsunuz. (Hayâ, îmândan bir parçadır) Hadîs-i şerîfdir.
Kardeşim! Allah adamlarının böyle toplanması ve bugün Serhendde nasîb olan Allah için toplanmalar, bütün dünyâ dolaşılsa, bu ni’metin yüzdebiri bulunmaz. Buradaki kazançlar ele geçmez. Siz, bu ni’meti, boş yere elden kaçırdınız. Çocuklar gibi, kıymetli cevherleri, cam parçaları ile ve cevizlerle değişdirdiniz. Fârisî mısra’ tercemesi:
Utanmalı, binlerle utanmalı!
Kardeşim! Bu fırsat, bir dahâ ele geçmez. Fırsat bulunsa da, böyle toplantılar bulunamaz. O zemân, bu ni’meti, nasıl ele geçirirsin? Elden kaçırılanı nerden bulabilirsin? Zararları, ne ile yerine koyabilirsin? Yanılıyorsunuz! Yanlış anlıyorsunuz. Tatlı, yağlı lokmalara gönül kapdırmayınız! Süslü, renkli elbiselere aldanmayınız! Bunlara düşkün olmanın sonu, dünyâda da, âhıretde de pişmân olmakdır, inlemekdir. Eşin, dostların gönüllerini yapmak için, kendini belâya sokmak ve âhıretin sonsuz azâblarına atılmak, aklı olanın yapacağı iş değildir. Allahü teâlâ, akl versin ve gafletden uyandırsın!
Kardeşim! Dünyânın vefâsızlığı dillerde dolaşmakdadır. Dünyâya düşkün olanların alçaklıkları, cimrilikleri herkesce bilinmekdedir. Kıymetli ömrünü, böyle fâidesiz, yalancı için elden kaçırana yazıklar olsun! Haberciye ancak haber vermek düşer. Vesselâm.