Bu
mektûb, Cemâleddîn Hüseyn-i Bedahşîye yazılmışdır. İ’tikâdı, Ehl-i sünnet
i’tikâdına göre düzeltmek lâzım olduğu bildirilmekdedir:
Hâce Cemâleddîn-i Hüseyn, gençlik zemânını büyük ni’met biliniz! Elden geldiği kadar, bu zemânı, Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmakla geçiriniz! Bunun için de, herşeyden önce, i’tikâdı, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine göre düzeltmek lâzımdır. İkinci olarak fıkh bilgisini öğrenmeli ve işleri, bu bilgiye uygun yapmalıdır. Ancak bunlardan sonra, tesavvuf yolunda ilerlemeğe sıra gelir. Bunları yapabilen, felâketlerden kurtulur. Yapmıyanlar kurtulamaz. Hâce Muhammed Sâlihin çocuklarına yardım ediniz! Onlara yardım, babalarına yardım demekdir. Fârisî mısra’ tercemesi:
Aranılan hazîneyi gösterdim sana!
Vesselâm.
Bu
mektûb, mirzâ Muzaffere yazılmışdır. Âlemlerin efendisine uymak lâzım geldiği
bildirilmekdedir:
Allahü teâlâ, ecrinizi artdırsın ve kıymetinizi yükseltsin, işlerinizi kolaylaşdırsın ve kalbinizi genişletsin! Resûlullahın ahlâkı ile ahlâklanmış bir zâta ihsân yapmağı ve herkesle iyi geçinmeği hâtırlatmağa ne lüzûm vardır? Ona karşı, bunları söylemek, saygısızlık olabilir. İnsan muhtâc olduğu zemân kurtdan, kuşdan meded umar. Za’îf ve âciz kimselerden de ihsân bekler. Bunun için, başınızı ağrıtıyorum. Muhtâcların imdâdcısı olmak istiyorum. Kıymetli efendim! İhsân, kime yapılırsa yapılsın, çok iyidir. Fekat yakın olanlara ihsân etmek dahâ iyidir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” komşuların haklarını gözetmeğe o kadar önem verirdi ki, Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” komşulara da, ölüden mîrâs düşecek sanmışlardı. Fârisî iki beyt tercemesi:
Öyle yakın olduk ki, birbirimize,
Sen bir güneş, biz de sanki birer gölge.
Ne olur ey, kimsesizlerin kimsesi,
Lutfüne kavuşsa, komşuların hepsi!
Vesselâm.