Bu kitâbda kırkiki madde vardır. Bunların otuzbeş maddesinde (Feth-ul-mecîd) ismindeki vehhâbî kitâbından bir parça bildirilmiş ve bunlara islâm âlimlerinin kitâblarından cevâblar verilmişdir. Madde numaraları ve her maddedeki, kitâbın yazısı ve bunların kitâbımızda bulundukları sahîfelerin numaraları aşağıda gösterilmişdir. Tarafımızdan eklenmiş olan açıklamalar köşeli parantez [ ] içinde gösterilmişdir.
Madde No. (Feth-ul-mecîd) kitâbından alınan yazı |
Sahîfe No. |
1 - Tesavvufcuların kitâbları şirk ile dolu imiş. Buna imâm-ı Rabbânî hazretleri cevâb vermekdedir |
82 |
2 - Ameller, ibâdetler, îmândan parça imiş. Buna, Emâlî kasîdesinden ve Hadîkadan cevâb verildi |
85 |
3 - Ölmüşden ve uzakdakinden yardım istemek şirk imiş |
90 |
4 - Tesavvufcular, kâfir imiş. Mürîd şeyhine tapınıyormuş. Buna (Üsûl-ül-erbe’a) kitâbından terceme ederek cevâb verildi |
91 |
5 - Türbe yapmak, kabr ile teberrük şirk imiş. Bu iftirâlarına (Savâık-ı ilâhiyye) kitâbından terceme ederek cevâb verildi |
93 |
6 - Eshâb ve din büyükleri Peygamberimizden başka kimse ile bereketlenmemiş |
96 |
7 - Tesavvuf, Hind yehûdîlerinden alınmış. Buna Muhammed Ma’sûm hazretlerinden cevâb verilmişdir |
96 |
8 - Ölüden birşey beklemek, Evliyânın rûhları hâzırdır demek şirk imiş |
108 |
9 - Resûlullahı övmek, ondan yardım istemek şirk imiş. Buna (Mir’ât-i Medîne) kitâbından cevâb verildi |
109 |
10 - Ölüye yalvarmakla, şefâ’ati elde edilmez diyor |
122 |
11 - Şeyhlere, Ahmed Bedevînin mezârına tapınılıyormuş |
123 |
12 - Peygamber
yardım
edebilseydi, Eshâb arasındaki |
124 |
13 - Kasîde-i
bürde gibi, Resûlullahı medh eden kitâblar şirk ile
dolu imiş. Buna Muhammed Ma’sûm |
125 |
14 - Türbeleri
yıkmalı imiş. Buna, İbni Hacer
hazretlerinin |
127 |
15 - Mescide
girenlerin, Hucre-i se’âdeti ziyâret etmeleri câiz |
130 |
16 - Okunan salevâtın Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” haber verildiğini kendi de yazmakdadır |
144 |
17 - Evliyâdan
yardım
istemek şirk imiş. Buna, allâme Ahmed |
144 |
18 - Evliyânın kerâmetlerine küfr, şirk demekdedir. Buna, imâm-ı Rabbânî hazretlerinden ve (Mevâhib)den cevâb verildi |
149 |
19 - Evliyâ
kerâmet satarmış. Velî
ve zındıkları birbirlerine |
160 |
20 - Allah ve mü’minler sana kâfîdir âyetini yanlış anlatıyor. Buna (Berîka) kitâbından cevâb verildi |
166 |
21 - Mezheb imâmlarına uymak sapıklık imiş |
168 |
22 - Ölülerden
şefâ’at beklemek şirk imiş. Buna (Hadîka) |
185 |
23 - Ehl-i
sünnet, Kasîde-i bürdeyi Kur’ândan üstün tutuyormuş |
192 |
24 - Ölü duymaz, fâide vermez. Ondan birşey istemek şirk olur
diyor. Buna (Minhat-ül-Vehbiyye) kitâbından cevâb |
192 |
25 - Vehhâbîlerin
ictihâdlarının bozuk olduğunu kendileri |
242 |
26 - Kabr ziyâretine izn verildi. Sonradan bid’atler karışdı diyor. Buna (Râbıta-i şerîfe) risâlesinden cevâb veriyoruz |
244 |
27 - Resûlullah, salevât okuyanları bilir diyebilmekdedir |
250 |
28 - Eshâb-ı kirâmın ve Tâbi’înin üstünlüklerini bildiriyor |
251 |
29 - Diriden yardım istenir. Ölüden istenmez diyor. Buna (Merâkıl-felâh) ve (Zevâcir)den cevâb verilmekdedir |
251 |
30 - Ölü
için adak yapmak, hayvan kesmek şirk imiş. Buna (Minhat-ül-Vehbiyye) kitâbının sonundaki (Eşedd-ül-cihâd) kitâbında arabî olarak cevâb verilmekdedir |
254 |
31 - Vehhâbîler
hakkındaki
fetvâ. Bu fetvânın aslı (Minhatül- |
265 |
32 - (Cevâb-ı Nu’mân) adındaki vehhâbî kitâbına (Mektûbât) dan cevâb verildi. Mevlid kıssası ve Delâil-ül-hayrât okumanın meşrû olduğu isbât edildi |
270 |
33 -
Tesavvuf ve tarîkatler sonradan ortaya çıkdı. Bunları islâm
dîni emr etmemekdedir, diyor. Buna Senâullah-ı |
290 |
34 - Tesavvuf
ve kerâmete inanmıyanlara (Hadîka) |
308 |
35 - Kıyâmet günü, herkes sevdiğinin yanında bulunacakdır |
317 |
36 - Vehhâbîliğin başlangıcı ve yayılması |
325 |
37 - Vehhâbîliğin ortaya çıkışı ve inançları |
335 |
38 - Vehhâbîlerin Tâifde müslimânları öldürmeleri ve yağmaları |
337 |
39 - Vehhâbîlerin Mekkede yapdıkları işkenceler (Mir’ât-ül-haremeyn)den alındı |
342 |
40 - Vehhâbîlerin Medîneye girmeleri ve yağmaları. (Mir’ât-ülharemeyn)den alındı |
348 |
41 - Mubârek şehrlerin Vehhâbîlerden geri alınması |
352 |
42 - Mekke
ve Medîne şehrlerini Osmânlılar
vehhâbîlerden |
371 |
---------------------------------
Köyde, yolda nemâz kılarken, Kıble cihetini anlamak için, güneşi gören toprağa bir çubuk dikilir, yâhud bir ip ucuna anahtar, taş gibi bir şey bağlanıp sarkıtılır. Takvîm yaprağında yazılı (Kıble sâati) vaktinde, çubuğun, ipin gölgeleri kıble istikâmetini gösterir. Gölgenin güneş bulunduğu tarafı, kıble ciheti olur.
Aşağıdaki şi’r, mevlânâ Hâlid-i Bağdâdînin “kaddesallahü teâlâ sirrehul’azîz”[1] fârisî dîvânından bir parçanın tercemesidir:
---------------------------------
ÂH YAZIK!
Ömrüm boş
şeylerle geçdi, âh yazık!
Yârını hiç düşünmedim, âh yazık!
Hep hevâya
binâ kurdum, şaşkınca,
din temeli çürük oldu, âh yazık!
Afvı sonsuzdur diyerek,
pek azdım,
(Kahhâr) ismini unutdum, âh yazık!
Daldım günâha, yapmadım hiç hayr
niçin doğru yoldan sapdım? Âh yazık!
Mal için,
makâm için hep uğraşdım,
sonsuz ni’metlerden oldum, âh yazık!
Yol bozuk
ve karanlık, önde
şeytân,
günâh ağır, ağlarım hep, âh yazık!
Hesâb
defterimde yok bir iyilik,
nasıl kurtulur bu
Hâlid? Âh yazık!
---------------------------------
[1] Büyük islâm âlimi Hâlid-i Bağdâdî 1242 [m. 1826] senesinde Şâmda vefât etdi.