YEDİNCİ FASL

BU FASL, İKİ NEFHA ARASINDAKİ
TEVAKKUFU BİLDİRMEKDEDİR

Birinci nefhada olan ölüm ikinci ölümdür. Çünki bu ölüm bâtınî hisleri de giderir, yok eder. Birinci ölüm ise, sâdece [konuşma, işitme, tadma gibi] zâhirî hisleri gidermişdi. O zemân ba’zı cesedler hareket ederdi. [Peygamberlerin kabrlerinde nemâz kıldığını bildiren hadîs-i şerîf bunun açık delîlidir. Buna bozuk i’tikâdlı kimseler inanmıyor.] İkinci ölümden sonra ise, nemâz kılamazlar. Oruc tutamazlar. İbâdet edemezler. Allahü teâlâ bir yere melek koysa elbette orada dururdu. Zîrâ melek de âleminde bulunmağa hırslıdır. Nefs [ya’nî rûh] basîtdir. Eğer cesedde olursa his etmeğeve harekete sebeb olur. Âlimler bu iki nefha arasındaki mevt zemânında ihtilâf etdiler. Çok âlimlere göre kırk senedir.

İlm ve ma’rifetde kâmil olduğuna inandığım bir zât haber verip, bunu Allahdan başka kimse bilmez. Bu ilâhî sırlardandır, dedi. Yine bana haber verdi ki, (İllâ men şâ Allah) âyet-i kerîmesindeki istisnâ, hâssaten Allahü teâlâdır, dedi. Ben de cevâben dedim ki: Hazret-i Peygamber aleyhisselâmın, (Kıyâmet gününde, ilk benim kabrim açılacakdır. O zemân, kardeşim Mûsâ aleyhisselâmı, Arş-ı a’lânın ayağına yapışmış bulurum. Benden evvel mi ba’s olundu veyâ Allahü teâlânın istisnâ etdiği kimselerden midir bilmiyorum) hadîs-i şerîfinin ma’nâsı nedir?

Bizim anladığımıza göre, eğer cismsiz olup, Mûsâ aleyhisselâmın rûhu cism olarak görülmüş ise, bu hadîs-i şerîfden hâric olmaz ve hazret-i Peygamberin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” istisnâsından sonra, emr-i fezada ya’nî dehşet ve korku zemânında olur ise yine böyledir. Zîrâ her cânlı, o zemân korku ve fezadadır. Ya’nî, birinci sûr üfürüldüğü vakt insanı korku alır ve hemen vefât ediverir. İkinci nefhaya kadar, o hâlde devâm eder. İşte o zemân mahlûkâtda cesedli, cüsseli birşey bulunmaz. Hazret-i Fahr-i âlemin kendisine yerin yarılması zemânı bu zemândır.

Nitekim Ka’b-ül-ahbâr “rahmetullahi aleyh”, hazret-i Ömerin “radıyallahü anh” meclisinde, bu makâmın korku ve şiddetinden haber verdiği zemân dedi ki: (Yâ Hattâb oğlu! Bu zemânda yetmiş Peygamberin amelini yapmış olsan, zan ederim ki, sen kurtulamazsın, bu meşakkat ve feryâddan Allahü teâlânın müstesnâ kıldığı kimseler kurtulur. Onlar da dördüncü kat semâda bulunan kimselerdir.) Şübhesiz Mûsâ aleyhisselâm onlardandır. Allahü teâlânın müstesnâ buyurması, (Bugün mülk kimindir) ilâhî süâli-

-31-

nin beyânından öncedir. Eğer emr olunduğu zemân, bir kimse bulunsaydı, Allahü teâlânın (Limen-il-mülk-ül-yevm) süâline cevâb verip, muhakkak (Ey Vâhid, ey Kahhâr olan Allahım, elbette senindir) derdi.