195 - RÂFİ’Î: Ebülkâsım Abdülkerîm bin Muhammed büyük âlimlerdendir. 623 [m.
1226] de Kazvinde vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. İmâm-ı Şâfi’înin
“rahime-hullahü teâlâ” (Müsned) kitâbını şerh etdi.
Tefsîr ve hadîs ve fıkh
kitâbları vardır. Şâfi’î
mezhebinde çok kitâb yazdı.
Bunlar arasında (Muharrer) kitâbı çok kıymetlidir. Bunu çok âlimler şerh veyâ
ihtisâr etmişdir. İmâm-ı Nevevînin
“rahime-hullahü teâlâ” ihtisâr ederek (Minhâc) adını verdiği kitâb çok
kullanılmakdadır. Minhâcın şerhleri
arasında
en kıymetlisi,
Ahmed ibni Hacer Heytemî Mekkînin “rahime-hullahü teâlâ” şerhidir. (Tuhfe) adındaki bu şerh dört cilddir. 53, 364.
196 - REBİ’ BİN HAYSEM: Tâbi’îndendir.
Kûfe şehrinde zühd ve takvâsı ile meşhûrdur. Son zemânında felc hastası oldu. 63 de
vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. 84.
197 - REBİ’ BİN MEYSERE: Eshâb-ı kirâmdandır. Bedrde
bulunmadı.
Hayberde bulundu. Resûlullahın, müt’a nikâhını yasak etdiğini bildirenlerden biridir. 125.
198 - RUKAYYE: Resûlullahın ikinci kızıdır. Anası,
Hadîcetül-kübrâdır.
Hazret-i Osmânın
zevcesidir. Önce, Ebû Lehebin oğlu Utbeye nişanlı idi. Sonra Ebû Leheb ile zevcesi, Resûlullaha
eziyyet vermek için, oğlunu
vaz geçirdi. Hazret-i Osmân ile Habeşe hicret etmişdir. Orada Abdüllah adında bir oğlu oldu.
Abdüllah, hazret-i Rukayyeden sonra, dördüncü yılda, altı yaşında vefât
etdi. Hazret-i Rukayye, hicretin ikinci yılında hastalanıp Bedr gazâsının zafer müjdesi Medîneye geldiği gün vefât
etdi “radıyallahü
teâlâ anhâ”. 123, 325, 326, 365.
199 - SA’D BİN EBÎ VAKKÂS: Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir. Aşere-i mübeşşeredendir. İlk müslimân
olanların
yedincisidir. Onyedi yaşında iken müslimân oldu. Bütün gazâlarda bulundu.
Kahramanca döğüşdü.
İlk ok
atan budur. Çok nişancı idi.
Uhud gazâsında, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” düşmândan
gelen okları
yerden toplayıp
buna verirdi. (At yâ Sa’d at! Anam babam sana fedâ
olsun) buyururdu. Halîfe Ömer-ül-Fârûk zemânında, Îrâna
gönderilen islâm ordusunun başkumandanı idi. Meşhûr Kadsiyezaferini kazandı. Îrân
devletinin başşehri olan Medayn şehrini alıp, acem hazîneleri, müslimânların eline
geçdi. Sonra Irak vâlîsi oldu. Kûfe şehrini kurdu. Hazret-i Osmân zemânında Kûfe
vâlîsi oldu. Cemel ve Sıffîn
muhârebelerine karışmadı. Ellibeş yılında vefât etdi
“radıyallahü
teâlâ anh”. Medîne-i münevverededir. 100, 121, 140, 166, 176, 180, 188, 211,
241, 251, 259, 323, 346, 408.
200 - SA’D BİN MU’ÂZ: Ensârdan Evs kabîlesinin reîsi idi. Medîneye, hicretden
önce gönderilen Mus’ab bin Umeyrin sözleri ile îmâna geldi. Kavmini de îmâna
getirdi. Bedr, Uhud ve Hendek gazâlarında bulundu. Hendekde aldığı yaradan
vefât etdi. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buna çok ağlayıp, cenâze
nemâzını kıldırdı. Hadîs-i
şerîflerle medh edilmişdir “radıyallahü teâlâ anh”. 50, 237, 250.
201 - SA’D BİN UBÂDE: Ensâr-ı kirâmdan, Benî Sâ’idenin reîslerinden idi. Cömerdlikde
eşi yok idi. Gazâlarda Ensârın bayrağını
taşırdı.
Resûlullahın
vefâtında
halîfe olmak istedi. Herkes Ebû Bekre bî’at edince, Havrana gitdi. On beşinci yılda orada
vefât etdi “radıyallahü
teâlâ anh”. Havran, Şâmın
cenûbundadır.
113, 114, 115.
202 - SA’DÜDDÎN-İ TEFTÂZÂNÎ: Mes’ûd bin Ömer, islâmiyyetin en büyük
âlimlerindendir. 722 de Horasanda Teftâzânda tevellüd, 792 [m. 1390] de
Semerkandda vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Timür hân, kendisini çok sever,
pek sayardı.
Tefsîr, fıkh ve
akâid bilgilerinde zemânının bir dânesi
idi. Pek kıymetli,
çok sayıda kitâbları vardır. Beyân ve
me’ânî ilmlerinde, Şâm müftîsi Celâleddîn Muhammed bin Abdürrahmânın [739] yazmış olduğu (Telhis-ül-miftâh) kitâbını şerh etmiş (Mutavvel) adını vermişdir. Bu kitâbı ve (Akâid-i
Nesefiyye) şerhi çok kıymetlidir. 16, 89, 204, 249, 294, 401, 402.
203 - SA’DÎ ŞÎRÂZÎ: Müslihuddîn
bin Abdüllah, 589 yılında Şîrâzda
tevellüd, 691 [m. 1291] de orada vefât etdi. Otuz sene ilm öğrendi, otuz yıl seyâhat ve
askerlik yapdı.
Otuz yılı inzivâ ve
ibâdetle geçirdi. Şi’rleri pek kıymetlidir. Kitâbları, kendi zemânında, her
tarafa yayıldı. Çok şöhret
buldu. Pek saygı
gördü. Bağdâdda,
Nizâmiyye medresesinde ders verdi. Ehl-i sünnet idi. Ehl-i sünnet âlimlerinden
Ebül-Ferec ibni Cevzînin [508-597] talebesi idi. Tesavvufda, kâdirî olup,
Şihâbüddîn-i Sühreverdînin sohbetinde kemâle geldi. Ondört kerre hacca gitdi.
Bağdâd,
Şâm, Mısr,
Anadolu, Horasan, Hindistân ve Türkistânda bulundu. Haçlı seferlerinde
Avrupalıların eline esîr
düşdü. (Gülistan) ve (Bostan) kitâbları, fârisî dilden Avrupa dillerine
terceme edilmişdir. Türkçe çeşidli terceme ve şerhleri de vardır
“rahime-hullahü teâlâ”. 32.
204 - SAFİYYE: Abdülmuttalibin kızı, Resûlullahın halası idi. Aşere-i mübeşşereden Zübeyr bin Avvâmın annesi idi.
Câhiliyye döneminde, Ebû Süfyânın kardeşi Hârisin zevcesi idi. Hazret-i Hamzanın anadan da
kardeşi idi. Müslimân oldu “radıyallahü teâlâ anhâ”. 14, 408.
205 - SAFİYYE BİNT-İ HUYEY: Yehûdî kızı idi.
Hayberde Kenânenin zevcesi iken hicretin yedinci yılında esîr alındı. Resûlullah
efendimiz alıp
âzâd etdi. Seve seve îmâna gelince, Resûlullah, nikâh eyledi. Çok akllı idi. Ellinci
yılda
vefât eyledi “radıyallahü
teâlâ anhâ”. 69, 242.
206 - SAFİYYEDDÎN-İ ERDEBÎLÎ: Erdebîlde
mescid imâmı idi.
735 [m. 1335] de vefât etdi. Oğlu Sadreddîn ve torunu Alî ve dahâ sonra bunun oğlu Cüneyd, sıra ile imâm
olup, Karakoyunlu hükmdârlarından mirza Cihân şâh, bunu hudûd dışına çıkardı. Diyâr-ı Bekre gelip,
Akkoyunlu hükmdârı Uzun
Hasene sığındı. Uzun Hasen,
Azerbaycanı alınca, yine
Erdebîle yerleşdi. Torunlarından İsmâ’îl, velî-i ni’metleri olan Akkoyunlulara isyân edip,
hükûmeti eline aldı. 908
de Tebrîzde (Safevî) devletini kur-
du.
1135 [m. 1722] de Efganlılar
Îrânı
istilâ edinceye kadar sürdü. Nâdir şâh, 1142 de Efganlıları çıkarınca,
Hindistâna kadar aldı ise
de, 1160 da şehîd edilince, Îrânda huzûr devâm edemedi. Reyde bulunan Kaçar adındaki bir
Türkmen aşîretinin reîslerinden Mehmed ağa, 1210 [m. 1796] da Îrânı istilâ
ederek Kaçar devletini kurdu. 1343 [m. 1925] de Rızâ Şâh, kanlı bir darbe
ile, Pehlevî hükûmetini kurdu. 1360 [m. 1941] de vefât etdi. Yerine geçen, oğlu Muhammed Rızâ şâh
pehlevî, Îrândaki sünnî müslimânlara da hak ve hürriyyet tanıdı. Hanefî
mezhebinde medreseler açıldı. Buna
tahammül edemiyen müteassıblar,
reîsleri olan, Âyetullah Humeynînin teşvîki ile isyân etdiler. Îrânda çok kan
döküldü. Şâh Amerikaya, sonra Mısra kaçdı. 1400 [m. 1980] de, Mısrda, kederinden öldü. Îrânda Şî’î Cumhûriyyeti
kuruldu. Binlerce devlet adamı, subaylar, talebeler öldürüldü. Irak ile harb açıldı. Savaş
senelerce sürüp, sanâyı
merkezleri harâb oldu. 36, 389.
207 - SAFVET PÂŞA: Adı Muhammed
Es’addır. İkinci
Abdülhamîd hân zemânında
sadr-ı
a’zam idi. 1230 da İstanbulda
tevellüd, 1301 [m. 1884] de vefât etdi. Sultân Mahmûd türbesinin bağçesindedir
“rahime-hullahü teâlâ”. 89.
208 - SÂHİB BİN İBÂD: İsmâ’îl
bin Ebilhasen Talkânî, Bûye oğullarından Müeyyedin ve sonra kardeşi Fahrüddevlenin vezîri
idi. Devletin idâresi bunun elinde idi. Çok cömerd idi. Âlimlerle, edîblerle
görüşmeği çok
severdi. 326 da Kazvinin Talkan kasabasında tevellüd, 385 [m. 995] de Reyde vefât etdi
“rahime-hullahü teâlâ”. İsfehânda
defn edildi. Devlet reîsi, tabutu önünde yürüdü. Çok kitâb yazdı. 91.
209 - SA’ÎD BİN ZEYD: Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden idi. Aşere-i mübeşşereden idi.
Ömer-ül-Fârûkun “radıyallahü
anhümâ” amcası oğludur. Yine
bunun kayın
birâderi ve eniştesi idi. Ya’nî, hazret-i Ömerin kızkardeşi olan
Fâtımanın “radıyallahü anhâ”
zevci idi. Zevcesi ile birlikde Habeşistâna hicret etmişdi. Hazret-i Talha ile
birlikde, Şâm yolunda vazîfede olduğundan, Bedr gazâsında bulunamamışdı. Diğer gazâların hepsinde
bulundu. Yermük muhârebesinde ve Şâmın fethinde de bulundu. Ellibirde vefât etdi “radıyallahü teâlâ
anh”. 100, 121, 166, 379, 380.
210 - SEHL BİN HANÎF-İ EVSÎ: Ensâr-ı kirâmdandır. Bütün
gazâlarda bulundu. Uhud gazâsında, Resûlullahın yanından ayrılmadı. Geri dönmedi. Hazret-i Alîye en önce bî’at
edenlerdendir. Hazret-i Alî Basraya giderken, kendisini, Medîne-i münevverede,
yerine vekîl bırakmışdı. Sonra,
Horasana vâlî yapdı.
Ehâlî şikâyet etdiğinden
azl eyledi. Yerine Ziyâd bin Ebîhi ta’yîn
buyurdu.
Sıffîn
muhârebesinde hazret-i Alînin yanında idi. Otuz sekiz yılında Kûfede
vefât etdi. Nemâzını imâm-ı Alî “radıyallahü anhümâ”
kıldırdı. 113.
211 - SEHL BİN SA’D: Ensâr-ı kirâmdandır. Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” vefâtında onbeş
yaşında idi. Doksanbir 91 [m. 710] yılında, doksanbeş yaşında vefât etdi. Eshâb-ı kirâmdan,
Medînede en son vefât eden budur. Çok hadîs-i şerîf rivâyet etdi. 19, 252.
212 - SELÎM CİHÂNGİR HÂN: Hindistân
hükmdârlarından
Ekber şâhın oğludur. 977 de
tevellüd, 1037 [m. 1628] de vefât etdi. Lâhordadır. Türbesi çok san’atlı ve çok
süslüdür. 1015 de hükmdâr oldu. İngilizlere Hindistânda ticâret yerlerini ilk
veren budur. Yerine, oğlu
Şâh Cihân geçdi. 150, 152, 389.
213 - SELMÂN-İ FÂRİSÎ: Eshâb-ı kirâmın
büyüklerindendir. Îrânlıdır. İsfehânda
tevellüd etdi. Mecûsî idi. Ateşe tapardı. Bir kilise önünden geçerken içeri girip,
nasrânî oldu. Arkadaşları
işkence yapdıkları için,
Anadoluya kaçdı.
Şimdi Emirdağı
denilen, Amûriye şehrinde, kilisede yıllarla iş yapdı. Papasa kendini sevdirdi. İhtiyâr
papasdan nasîhat istedi. Onun sözü üzerine Şâma geldi. Şâmdan Hicâza gelerek,
yeni gelecek Peygambere hizmet etmek istedi. Bunu köle yapdılar.
Resûlullahın
Medîneye teşrîf etdiği gün
îmâna geldi. Resûlullah, bunu satın alıp azâd etdi. Hendek gazâsında, hendek,
bunun sözü ile kazıldı. Sonraki
gazâlarda, hep bulundu. Hazret-i Ömer zemânında Medayn vâlîsi oldu. Otuzbeşde Medaynda vefât
etdi. Hadîs-i şerîf ile medh olundu. Abdürrahmân Câmî (Şevâhidünnübüvve) kitâbında buyuruyor
ki, Sa’îd bin Müseyyeb diyor ki, Abdüllah bin Selâmdan işitdim. Abdüllah bin
Selâm bana dedi ki, Selmân-ı Fârisî birgün bana dedi ki, (Kardeşim Abdüllah! İkimizden
hangimiz önce ölürse, kendini, arkada kalana rü’yâda göstersin olur mu?)
Abdüllah dedi ki, (Böyle şey olur mu? Ölen kimse, kendisini rü’yâda başkasına
gösterebilir mi?) Selmân buyurdu ki, (Gösterebilir. Mü’min öldükden sonra, rûhu
serbest kalır.
Yer yüzünde dilediği
yerde bulunabilir. Kâfirlerin rûhları ise, serbest kalmaz. Siccîn denilen Cehennem
çukurunda habs olunur). Abdüllah dedi ki, (Selmân “radıyallahü anh”
vefât edince, bir gün ortasında Kaylûle uykusuna yatmışdım. Rü’yâda Selmân geldi. Bana selâm verdi. Selâmını aldım. Hâlin nasıl, yerin nasıl? dedim. Çok
râhatım,
çok iyiyim. Sana nasîhatım
olsun ki, tevekkülü elden bırakma. En iyi şey, tevekküldür dedi. Bu sözünü üç kerre
tekrârladı).
27, 28, 68, 105, 106, 113, 114, 119, 120, 204, 241, 243, 250, 410.
214 - SEVDE: Resûlullahın zevce-i
mütahherasıdır. Mekkede
tezvîc buyurmuşdu. Hazret-i Ömer zemânında vefât etdi. Önceden zevci ile îmân edip,
Habeşistâna hicret etmişlerdi. Mekkeye geldikleri zemân, zevci vefât etdi.
Kendi sırasını hazret-i
Âişeye bağışlamışdı. Beş hadîs-i
şerîf haber vermişdir “radıyallahü teâlâ anhâ.” 69, 242.
215 - SEYYİD EYYÛB ÜRMEVÎ “rahime-hullahü teâlâ”: Îrânın Türkiye yakınındaki Ürmiye
şehrindedir. Türkçe (Menâkıb-ı çihâr yâr-ı güzîn) kitâbının
sâhibidir. 1264 [m. 1847] de ve 1998 de İstanbulda yapılan baskıları pek güzeldir. Bu kitâbın 477. ci
sahîfesinde, kendini tanıtmakdadır. 28, 108,
269.
216 - SIBGATULLÂH-İ HÎZÂNÎ: Tâhâ-yı Hakkârînin halîfelerindendir. Tâhâ-yı Hakkârî
ismine bakınız! 395, 411.
217 - SİCÂH BİNT-İ HÂRİS: Benî Temîm kabîlesinden bir kadın idi. Peygamber olduğunu söyliyerek, yeni bir din çıkarmağa çalışdı. Çok kimseyi aldatdı. Mâlik bin Nuveyre de, buna uydu. Önce hıristiyan idi. Müseylemeye yardıma hâzırlanırken, Müseyleme katl edilince, Sicâh korkdu. Iraka kaçdı. Bir zemân sonra, müslimân oldu. Tevbe etdi. Hazret-i Mu’âviye zemânında vefât etdi. 117.
218 - SIRRI PÂŞA: Giridlidir.
Bağdâd
vâlîsi idi. 1260 [m. 1844] de tevellüd, 1312 [m. 1895] de İstanbulda
vefât etdi “rahimehullahü teâlâ”. Muhammed Sırrı pâşanın (Sırr-ıl-Kur’ân), (Sırr-ül-Fürkân), (Nakd-ül-kelâm fî akâidil-islâm), (Terceme-i şerh-i akâid) kitâbları meşhûrdur.
Çeşidli ahlâk ve târîh risâleleri ve hıristiyanlarla sohbetleri vardır. 108.
219 - SÜFYÂN BİN UYEYNE: Fıkh ve hadîs âlimi idi. Müctehid idi. Vera’ ve takvâsı çok idi. 107
yılında Kûfede
tevellüd, 198 [m. 813] de Mekke-i mükerremede vefât etdi. Yetmiş kerre hac etdi.
İmâm-ı a’zam ve
imâm-ı
Şâfi’î ile görüşdü “rahime-hümullahü teâlâ”. Hadîs ve tefsîr risâleleri vardır. Uyeyne,
Necdde bir kasabadır.
Vehhâbîliği
ortaya çıkaran
Muhammed bin Abdülvehhâb, buradan çıkmışdır. 31, 43.
220 - SÜFYÂN-I SEVRÎ: Babasının adı Sa’îddir.
Hadîs ve fıkh
âlimidir. Müctehiddir. Zühd ve takvâsı, nasîhatleri meşhûrdur. 95 [m. 713] yılında Kûfede
tevellüd, 161 [m. 777] de Basrada vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. İstanbulda,
Yeraltı
Câmi’i şerîfinde bulunan Süfyân, bu değildir. Başkasıdır. Cüneyd-i Bağdâdî, bunun mezhebinde idi. Zemânında, halâlı ondan dahâ
iyi bilen yok idi. (Câmi’ulkebir), (Câmi-ussagîr) ve
(Ferâiz) kitâbları vardır. 31, 43,
84, 321.
221 - SÜYÛTÎ: Celâleddîn
Abdürrahmân bin Ebî Bekr bin Muhammed Süyûtî, islâm âlimlerinin en
büyüklerindendir. Almanca (Meyer Lexicon) kitâbında,
(Yorulmadan, yılmadan
yazan Süyûtînin üç yüzden fazla eseri vardır) diyor ve birkaçını bildiriyor. Tefsîr, hadîs, fıkh, târîh,
ahlâk ve tıb
kitâbları çok
kıymetlidir.
Mısrda,
Süyût şehrinde 849 [m. 1445] da tevellüd, 911 [m. 1505] de Mısrda vefât
etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Kitâblarının çoğu, Avrupada basılmışdır. Dahâ yirmiiki yaşında iken (Celâleyn)
tefsîrini temâmladı. İmâm-ı Gazâlînin (İhyâül-ulûm) kitâbını kısaltmışdır. Kitâbları, okumakla
bitmez. 17, 143, 246, 249, 250, 251, 320, 356.
222 - ŞA’BÎ: Tâbi’înin
büyüklerindendir. Adı
Âmirdir. Yirminci yılda
Basrada tevellüd, 104 [m. 723] de Kûfede ansızın vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Ecdâdı Yemenli olduğu hâlde,
Hemedanda yerleşmişlerdi. Kendisi Kûfeye yerleşdi. İbnilmüseyyeb,
Medînede, Hasen-i Basrî Basrada, Mekhûl Şâmda islâmın o asrda
dört direği
gibi idi. Eshâb-ı
kirâmdan beşyüz Sahâbîyi gördü. Abdülmelik tarafından rum kayserine sefîr olarak
gönderilmişdi. 76, 129, 170.
223 - ŞÂFİ’Î: Muhammed bin İdrîs Kureyşîdir. Dört mezheb imâmlarından biridir.
Büyük müctehiddir. 150 [m. 767] yılında, Kuds civârında Gazze kasabasında tevellüd, 204 [m. 820] de Mısrda vefât
etdi. Karâfe kabristânındadır
“rahime-hullahü teâlâ”. Medîne-i münevverede imâm-ı Mâlikden
okudu. Bütün ilmlerde zemânının bir
dânesi oldu. Vera’ ve takvâsı da herkesden ziyâde idi. İmâm-ı Ahmed bin Hanbelin üstâdıdır 195 de Bağdâda gelip,
iki sene kaldı.
Mekkeye döndü. 199 da Mısrda
yerleşdi. Büyük âlimler tarafından hayâtı yazılmış, hepsi tarafından medh-u senâ olunmuşdur. Usûl-i fıkh ilminde
ilk kitâb yazan budur. Hadîsde, (Sünen) ve
(Müsned) adında iki büyük
kitâbı vardır. (İsbâtünnübüvve ve
reddi alelberâhime) ve fıkhda (Emâli-i
kebîr) ve (Fıkhul-ekber) ve (Kitâbül-üm) ve
(Mebsût) ve (Muhtasar)
kitâbları çok
kıymetlidir.
18, 21, 25, 28, 29, 34, 42, 43, 50, 53, 54, 57, 59, 79, 83, 84, 135, 142, 182,
185, 202, 203, 223, 225, 227, 237, 267, 360, 362, 382, 387, 407.
224 - ŞÂH ABBÂS-I SAFEVÎ: Şâh
İsmâ’îlin
kurduğu
şî’î Safevî devletinin reîslerinden beşincisi ve üç şâh Abbâsından
birincisidir. 978 de tevellüd etdi. 995 de şâh oldu. İsfehânı başkent yapdı.Îrânı yabancılardan
temizledi. 1038 [m. 1629] de vefât etdi. Özbek sultânı Abdüllaha mağlûb olarak,
Horasanda özbeklerden aldığı
yerleri ve Hirâtı
tekrâr elinden çıkardı. Ehl-i
sünnete karşı, müfrit düşman bir kimse idi. 1033 de Bağdâdı Osmânlılardan alıp, ehâlîsini
katl ve vâlî Bekr pâşayı
petrola batırıp diri diri
yakdı. On
sene
sonra
Osmânlılar
Bağdâdı geri aldı.
Îrânda islâmiyyetden evvel, Pîşdâniyyân, Kiyâniyyân, İşkâniyyân ve
Sâsâniyyân devletleri vardı. Birincileri yıldızlara ve güneşe taparlardı. Kıyâniyyândan
Keştâsib zemânında,
Zerdüşt (Zoroastre) isminde biri, mîlâddan 100 sene evvel, Mecûs dînini kurdu.
Hazret-i Ömer zemânında
müslimân yapıldılar. Me’mûn
halîfeye isyân eden Tâhir, Horasanda bir hükûmet kurdu. 46 sene sonra 253 [m.
866] de bunun yerine (Benî Leys) devleti, 287 de Sâmâniyyân devleti kuruldu.
Sâmânîler zemânında
fârisî lisânı
kuvvetlenip arabî harflerle yazılmağa
başladı. 386
da, Gaznevîlerin bir kolu olan Âl-i Sübüktekin, 448 de de Selçûkî devleti
kuruldu. Cengizden sonra, Hasen Sabbâhın bâtıniyye devleti, Îrânda şî’îliğin yayılmasına sebeb
oldu. 653 de Cengiz oğulları İlhâniyyân
devletini kurdu. Bu devlet, 783 de Timûr hân ve oğullarının ve 873 [m. 1488] de Akkoyunlu Uzun Hasenin
eline geçdi. 908 [m. 1502] da şâh İsmâ’îl, Safevî devletini kurarak, şî’î mezhebini
resmî din yapdı.
Emrlerini kabûl etmiyen müslimânları görülmedik işkencelerle öldürtdü. 1360 [m. 1941]
da, babasının yerine
geçen Muhammed Rızâ
şâh Pehlevî, sünnî müslimânlara da hak ve hürriyyet tanıdığı için,
Âyetullah Humeynî, buna karşı kanlı bir ihtilâl yapdı. Şâh 1399 [m. 1979] da Îrândan
Amerikaya kaçdı.
1400 [m. 1980] Ramezân ayında Mısrda vefât
etdi. Îrânda Şî’î Cumhûriyyeti kuruldu. Onbinlerce devlet adamı ve
generaller öldürüldü. 151.
225 - ŞÂH CİHÂN: Muhammed sâhib krân-ı sânîdir. Hindistândaki Timür oğulları devletinin
hükmdârlarındandır. Cihângir
Selîm şâhın oğludur. Bin
târîhinde Lâhorda tevellüd, 1037 [m. 1628] de hükmdâr oldu. 1068 de, oğlu Evrengzîb
Âlemgîr tarafından
tahtdan indirildi. Agra şehrinde sekiz sene habsde kalıp, 1076 [m.
1666] da vefât etdi. Tac mahal içindedir. Fevkal’âde debdebe ve safâ içinde
saltanat sürdü. Delhî şehrini i’mâr etdi ve genişletdi. Tahtı cevherler
içinde idi. Zevcelerinden birinin Egre şehrindeki mezârı üstüne
(Tacmahal) denilen pek san’atlı, çok süslü bir türbe yapdırdı. Oğlu Âlemgîr, 1118 yılına kadar sultân olup, pek dindâr, mubârek idi.
151, 152, 386.
226 - ŞÂH İSMÂ’ÎL-İ SAFEVÎ: Safiyeddînin
torunlarından
olduğu
için Safevî denir. Safevî hükûmetini kurdu. İmâm-ı Mûsâ Kâzım soyundan olduğunu söylerdi. Fekat, Türklerin Hatay
kabîlesinden idi.
Ceddi, Safiyeddîn Erdebîlî, seyyidlik iddiâsında bulunmamışdı. Sonradan
uydurmuşlardır.
Ayasofya kütübhânesinde 3099 numarada, Safiyyeddîn Erdebîlînin menâkıbinin iki
nüshası vardır.
Bunların ilki, Şâh İsmâ’îlin
cülûsundan on sene evvel, ikincisi de 212 numarada olup, şâh oldukdan altı sene sonra
yazılmışdır. İlk nüshada
büyük babasının menâkıbı yazılmışdır. Burada şâh
İsmâ’îlin
altıncı ceddi olarak
Fîruzdan bahs edilir ki, bunun ahfâdından olan Safiyeddîn Erdebîlî ve muâsırı olan Hoca
Alî bu husûsda fazla gayret göstermişlerdir. Kürdistândan Giyara ve oradan
şimâle kayarak, Erdebîle gelmişdir. Burada Türkler arasında 100.000
kadar talebe kazanmışlardır.
Safiyeddînin türkçe bildiği
muhakkakdır.
Ancak ağzından çıkan sözler,
menâkıbinde
yâ fârisî, veyâ âzerî şivesinde kayd edilmişdir. Oğlu Sadreddîn
zemânında,
hayâllerine seyyidlik gelmişdir. Güyâ anneleri, bu yolda bir rü’yâ görmüş. O
zemân buna ehemmiyyet verilmemiş ise de, şâh İsmâ’îl buna dört el ile sarılmışdır. Şâh İsmâ’îlin
seyyid olmayıp,
Hatay kabîlesinden Türk olduğunu gösteren vesîkalar, (Se’âdet-i
Ebediyye) kitâbının
sonundaki hâl tercemesinde yazılıdır. Lûtfen
oradan okuyunuz!
Safînin talebeleri ve şöhreti çok idi. Timür hân bile
ziyâretine gelmişdi. İsmâ’îlin
dedesi Cüneydi, Karakoyunlu sultânı Cihân şâh, Azerbaycandaki Erdebîlden çıkarıp hudûd dışı etdi. Diyâr-ı Bekre gidip
Akkoyunlu Uzun Hasene sığındı. Gözüne
girip hemşîresini aldı.
Uzun Hasen, Azerbaycanı alınca, Cüneyd,
Erdebîle döndü. Talebesi ile Gürcistâna saldırdı. Şirvân şâhı olan sultân Halîl tarafından katl
olundu. Oğlu
Haydar, dayısı Uzun Hasenin
kızını aldı. Bu da
Şirvâna saldırdı ise de, katl
olundu. İşte bu
Haydarın oğlu İsmâ’îl 892 de
tevellüd etdi. 905 de talebesi ile Şirvana saldırıp, babasını öldüren (Ferruh) sultânı öldürdü. 908 [m. 1502] de Tebrizde
Safevî devletini kurdu. Bağdâdı,
Baküyü, Horasanı aldı. Şî’îliği i’lân etdi.
Sünnîleri sürdü, öldürdü. Bunu işiten Yavuz Selîm hân, büyük ordu ile üzerine
yürüdü. 920 senesinde, Çaldıran meydân muhârebesinde, şâh İsmâ’îlin
askerleri, talebesi dağıldı, kaçdı, çoğu kılınçdan geçdi.
Şâh da yaralandı,
kaçdı. 930
[m. 1524] da Serab şehrinde öldü. Erdebîldedir. Cesûr, intikâmcı, zevkine
düşkün ve sefîh idi. 36, 37, 388, 391.
227 - ŞA’RÂNÎ: 26.
cı sırada
Abdülvehhâb ismine bakınız!
228 - ŞEMSEDDÎN MAHMÛD: Muhammed
bin Abdürrahmân İsfehânî,
Şâfi’î mezhebi âlimlerindendir. 674 de Tebrîzde tevellüd, 749 [m. 1348] da Mısrda vefât
etdi. Ebüssenâ denir. Üsûl, bedi’, beyân, akâid, meânî, mantık ve hikmet
ve tefsîr kitâbları yazmışdır. İlm-i
kelâmdan, kâdî Beydâvînin yazdığı (Tavâli’) kitâbını şerh ederek (Metâli’) adını vermişdir. 87.
229 - ŞEMSEDDÎN SÂMÎ: Şemseddîn
Sâmî beğ, 1266
da
Arnavutlukda
tevellüd ve 1322 [m. 1904] de İstanbulda vefât etdi. Erenköy kabristânındadır
“rahime-hullahü teâlâ”. Fransızcadan türkçeye lügat kitâbı çok fâidelidir. Bir târîh ve coğrafya lügatı olan (Kâmûs-ül-a’lâm) kitâbı altı cilddir. Her
cildi sekiz yüz sahîfeden fazladır. Bunu yazmağa 1306 yılında başladı. 1316 da temâmladı. Çok kıymetli bir ansiklopedidir. Gelmiş
olan her dinden, her milletden meşhûr insanları ve memleketleri, târîh olaylarını, doyurucu
bilgi vererek anlatmakdadır. İslâmî kültürü
de olsaydı
te’assub ve siyâset ile yazılan kitâbları sezebilir, Kâmûsuna yanlış bilgi
sokmazdı. Kıymeti dahâ
çok olurdu. Zemânımızda çıkan târîh, coğrafya
kitâbları,
mecmû’aları,
gazete yazıları,
ansiklopediler hep bu Kâmûsdan fâidelenmekdedir. 32, 64, 319.
230 - ŞEYHZÂDE: Muhammed
bin Muslihiddîn Mustafâ, müderris [profesör] idi. 951 [m. 1544] de vefât etdi
“rahime-hullahü teâlâ”. Beydâvî tefsîrine yapdığı hâşiyesi, tefsîr kitâblarının en kıymetlilerindendir.
(Şeyhzâde tefsîri) denilmekdedir. Dört
büyük cilddir. Hepsi, Hakîkat Kitâbevi tarafından ofset yolu ile basdırılmışdır. (Vikâye şerhi) ve başka şerhleri de vardır. 86, 125,
130.
231 - ŞİHÂBÜDDÎN-İ SÜHREVERDÎ: Ömer bin Muhammed, şâfi’î fıkh âlimi ve
Evliyânın
büyüklerindendir. Onbeşinci dedesi, hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîkdır. 539 da
Sühreverde doğup,
632 [m. 1234] de Bağdâdda
vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinden feyz aldı. Çok hac
yapdı.
Kitâblarının en meşhûru (Avârifülme’ârif)dir. Bu kitâbını Mekke-i
mükerremede yazdı. 32,
196, 211, 384.
232 - ŞİHRİSTÂNÎ: Muhammed bin Abdülkerîm 479 da, Horasandaki Şihristan
kasabasında
tevellüd, 548 [m. 1154] de Bağdâdda vefât etdi. Fıkh ve kelâm âlimi idi. Dersleri ve va’zları Bağdâdda meşhûr
oldu. Eş’arî mezhebinde idi. Felsefe ve fizik bilgisi de çokdu. Müslimân,
yehûdî ve hıristiyan
dinlerini ve mezheblerini anlatan (Milel ve nihal) adındaki arabî
kitâbı çok
kıymetlidir.
Lâtinceye, İngilizceye
ve birçok Avrupa dillerine ve türkçeye terceme edilmişdir. Arabî şerhi, 1395 [m.
1975] de Beyrutda basdırılmışdır. Başka
kitâbları da
vardır.
88, 269, 326.
233 - ŞİRVÂNŞÂH: Şirvânda
hükûmet süren Dirdendiyye oğullarının
üçüncüsü idi. Halîl sultânın oğlu
idi. Devleti kuran İbrâhîmin
torunu idi. 893 de Haydarın
hücûmunu püskürterek Haydarı katl etdi. Şâh İsmâ’îl, babasının intikamını
almak için, 906 [m. 1500] da Şirvâna girdi. Şirvân şâhı, insanlığa sığmıyan bir
işkence ile öldürdü. Ehl-i sünneti, çoluk çocuk demeyip kılınçdan geçirdi
“rahime-hümullahü teâlâ”. 37.