185 - NECCÂRZÂDE: Mustafâ Rıdâüddîn
efendi, İbrâhîm
efendinin oğludur.
1090 senesinde Şebin Karahisârda tevellüd etdi. Küçük iken, pederi vefât etdi.
Onyedi yaşında iken, Beşiktaşda Sinan pâşa câmi’i yanındaki
medresede müderris oldu. Bu esnâda Üsküdârda Azîz Mahmûd Hüdâyî mescidi imâmı Ya’kûb
efendinin babası olan
odabaşı Fenâyı
efendinin derslerinden feyz alarak cilvetiyye icâzetini ihraz eyledi. Beşiktaş
mevlevihânesi imâmı
Memiş efendiden Mesnevî okudu. Moskof gazâsına iştirâk edip, zaferden dönerken Edirnede
Arabzâde hâcı
Muhammed İlmî
efendiden 1123 de Müceddidiyye icâzetnâmesi aldı. Arabzâde Muhammed efendi, Ebû
Abdüllah Muhammed Semerkandînin talebesi olup 1130 da Edirnede vefât eyledi.
Semerkandî de, Ahmed Yekdest Cüryânînin, bu da, Urvet-ül-vüska Muhammed Ma’sûm-ı
müceddidî Serhendînin talebesidir. Bir sene sonra Beşiktaşda Sinan pâşa câmi’i
yanında
satın aldığı arsaya bir
mescid yapdırarak,
burada
müceddidiyye ma’rifetlerini neşr ve (Tuhfet-ül-irşâd)
kitâbını te’lîf
eyledi. 1153 de hac ve ziyâret-i haremeyn ile şereflendi. Ahmed Yekdestin
talebesinden, Eğrikapıda Karamânî
mescidi imâmı
tatar Ahmed efendi ile sohbetleri meşhûrdur. Sadr-ı a’zam
Hakîmbaşı Nûh efendinin oğlu
Alî pâşanın altı-mermerde
Cerrâhpâşa hastahânesi karşısındaki câmi’i 1147 de yapılınca, buranın ilk vâ’izi oldu. 1159 [m. 1746] da vefât etdi.
Yukarıdaki
bilgiler, talebesinden Ömer Nüzhet efendinin (Menkıbe-i Evliyâiyye fî-ahvâl-i Ridâiyye) kitâbından alındı. Yerinde, oğlu Muhammed Sıddîk efendi
ilm ve feyz vermeğe
başladı.
Bunun talebesinden biri Muhammed Agâh efendidir. Bundan, Muhammed Emîn Kerkütî,
bundan da, Alî Behçet Konevî, bundan da, hâfız Feyzullah efendi feyz alarak kemâle
ermişlerdir. Feyzullah efendi, Murâdiyye mescidi imâmı ve kurrâ hâfızlarının reîsi idi.
Çarşambada (Dâr-ül-mesnevî)de mesnevî
okuturdu. Bunun da talebesinin meşhûru, Seyyid Muhammed Niyâzi bin Mustafâ
efendidir. Bu da, Seyyid Mahmûd Lütfullah bin Muhammede icâzet vermişdir.
Muhammed Sıddîk efendide onbir yaşında iken zuhûr eden fıtık illeti,
vefâtına
kadar devâm etmişdir. Pederi gibi hârika ve kerâmetleri meşhûr oldu.
Rumeli-hisârdaki yalısında va’z ve
nasîhat eder. Haftada bir gün Beşiktaşa gelir hatm okurdu. Onbir ay, Azîz
Mahmûd Hüdâyî mescidinde de vazîfe ifâ eyledi. Eyyûbdeki Kaşgâri mescidinden
biri gelip, hocaları Îsâ
efendinin şifâ bulması için
düâ istedikde (Selâmet-i hâtimesi için fâtiha okuyalım!) dedi. Îsâ
efendinin o sâatda vefât etdiği sonra anlaşıldı. Kendisi 1208 [m. 1794] senesinde Rumelihisârında vefât
edip, Sinan pâşa câmi’i şimâl dıvarı
önündeki mescidinde, pederinin yanına defn edildi “rahime-hümullahü teâlâ”. Dâmâdı İsmâ’îl Hakkı efendi
kâim-i makâmı
oldu. Bu bilgiler, (Makalât-i Sıddîkiyye) kitâbından alındı.
Ebû Abdüllah Semerkandînin (Muhtasar-ül-vilâye) kitâbını Rıdâüddîn efendi, fârisîden türkçeye terceme etmişdir. Bu terceme ve (Ahvâl-i Rıdâiyye) risâlesi ve mevlânâ Câmînin gazelinin Arabzâde tarafından türkçeye tercemesi ve Muhammed Sıddîk efendinin (Esfâr-ı erbe’a) risâlesi ve Faik Ömer efendinin (Makalât-i Sıddîkıyye) kitâbı, bir arada olarak matba’a-i âmirede 1272 [m. 1856] senesinde tab’ olunmuşdur.
186 - NESEFÎ: Meymûn bin Muhammed Nesefî kelimesine bakınız. 118.
187 - NEVEVÎ: Yahyâ
bin Şeref Muhyiddîn Nevevî büyük âlimlerdendir. Şâfi’î mezhebindendir. Hadîs-i
şerîfleri toplaması ve
açıklaması ile tanınmışdır. 631 [m.
1233] de tevellüd ve 676 [m.
1277]
da Şâm şehrinde vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Şâm kâdılkudâtı olan büyük
âlim imâm-ı
Subkî [683-756] imâm-ı
Nevevînin evini ziyâret etdiği zemân, basmışdır diyerek, yerlere sakallarını sürmüşdür. Çok kitâb yazdı. Hadîs âlimlerinin
hâl tercemelerini bildiren (Tehzîb-ül-esmâ),
(Uyûn-ül-mesâil), (Hadîs-i erba’în) ve Şâfi’î fıkhını bildiren (Minhâc) kitâbları meşhûrdur. (Minhâc), imâm-ı Râfi’înin (Muharrer) kitâbının muhtasarıdır. 53, 106, 175, 202, 203, 348, 382, 406.
188 - NİŞÂNCI-ZÂDE: Muhammed bin Ahmed bin Muhammed bin Ramezân,
meşhûr (Mir’ât-i kâinât) kitâbının sâhibidir.
Ramezân zâde emîr Muhammedin torunudur. 962 de tevellüd, 1031 [m. 1622] de
Edirne yolunda vefât etdi. Edirne kâdîsı idi. Kitâbları vardır “rahime-hullahü teâlâ”. 9, 247.
189 - NÛH ALEYHİSSELÂM: Elli yaşında Peygamber oldu. Küfr ve şirke dalmış olan kavmini
dokuzyüzelli sene doğru
yola çağırdı, nasîhat
etdi ise de kabûl etmediler. Beşyüz yaşında iken, çoluk çocuğunu ve
hayvanlardan birer çift alacak büyüklükde gemi yapması emr oldu.
Zâten marangozluk yapardı.
Gemiyi yapdı. O
zemânın
mü’minleri olan zevcesini ve Hâm, Sâm ve Yâfes adındaki üç oğlunu ve
bunların
zevcelerini ve her hayvandan birer çift alarak gemiye bindi “sallallahü teâlâ
aleyhi ve sellem”.
Allahü teâlâ, tûfân geleceğini, herkesin boğulacağını, yalnız Nûh
“aleyhisselâm” ile çoluk çocuğunun kurtulacağını haber vermişdi. Ken’an adındaki dinsiz olan, inanmıyan oğlunu da
gemiye çağırdı. (Gemiye
binmiyenler boğulacak)
buyurdu. Binmedi. (Ben dağlara
çıkar
kurtulurum) dedi. Nasîhat ederken, sular kabardı. Bir dalga gelip, Ken’anı götürdü. Boğuldu. Nûh
“aleyhisselâm”: (Yâ Rabbî! Çocuklarımı kurtaracağını bildirmişdin. Oğlumu boğdun) dedi. Allahü teâlâ,
(Onu sana oğul kabûl etmiyorum. O, inanmadı. Kâfir olan,
müslimânın çocuğu sayılmaz!)
buyurdu. Yer yüzünü su kapladı. Her canlı boğuldu. Yer
yüzü, yüzelli gün su altında
kaldı.
Geminin ateşi yanıyor,
kazanı kaynıyor, dalgalar
arasında
yüzüyordu. Sular çekilince, gemi Cûdî dağının tepesine oturdu. Karaya çıkdılar. İnsanlar, yeniden bu üç oğlundan türemeğe başladı. Sâmın evlâdından Arablar,
Süryânîler, İbrânîler
ve Sâmî ırklar,
Hâmdan Zenciler, Habeşler, Ken’ânîler, Nemrud kavmi (Âsûrîler), Yâfesden, Acem,
Rum, Türk ve Asyalılar
meydâna geldi. Amerika ve diğer adalar ehâlisi, hep bunların hicret
etmesinden, yayılmasından hâsıl oldu. Bu
husûsda yeni edinilen fennî bilgiler, Tam İlmihâl (Se’âdet-i
Ebediyye) kitâbında yazılıdır. Lütfen
okuyunuz! 23, 29, 95, 192, 256.