153 - MÂLİK BİN ENES: bin Mâlik bin Ebî Âmir Esbahî, Ehl-i sünnetin amelde, ibâdetde ayrıldığı dört mezhebden biri olan Mâlikî mezhebinin imâmıdır. 90 [m. 709] da Medînede tevellüd etdiği İbni Âbidînin mukaddemesinde yazılıdır. Tâbi’înden olduğu şübhelidir. Fıkhda, hadîsde ve tefsîrde çok derin bilgisi vardır. Hocaları da, kendisinden istifâdeye gelirdi. Bir hadîs-i şerîfi okuyacağı zemân, yeniden abdest alır. Diz çökerdi. Medînede hiç hayvana binmedi. Yaya yürüdü. Çok saygılı idi. 147 de istenilen haksız bir fetvâyı vermediği için 70 kırbaç (cop) vuruldu. Yine vermedi. 179 [m. 795] yılında Medînede vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. (Muvatta) adındaki hadîs kitâbı, ilk hadîs kitâbıdır. Çok âlimler, bunu şerh etmişdir. Afrikanın kuzeyindeki müslimânların çoğu mâlikî mezhebindedir. Mâlikî mezhebinde en meşhûr fıkh kitâbı, (Ettefri’) ve (El-ihkâm) kitâblarıdır. 25, 42, 43, 75, 76, 126, 142, 204, 330, 388, 399, 406, 407.

154 - MÂLİK BİN NÜVEYRE: Benî Temîm kabîlesinin reîsi

-353-

idi. Kabîlesi ile müslimân olmuşdu. Resûlullah, bunu kabîlesinden zekâtını toplayıp Medîneye getirmeğe me’mûr etmişdi. (Medâricünnübüvve) 690. cı sahîfede diyor ki, Mâlik, Resûlullahın vefâtını haber alınca, zekâtları göndermedi ve sâhiblerine dağıtdı. Hâlid ibni Velîd ile konuşurken, Resûlullah için (Sizin efendiniz yalnız kendi söylediğini sanıyor) ve (İşitdim ki, efendiniz böyle söyledi...) dedi. Bu söz Hâlide çok ağır geldi. Eshâb-ı kirâmdan Dırâr bin Mâlik-il-Ezver-i Esedîye emr eyledi. Dırâr bunu katl eyledi. Dırâr, Resûlullahın elçisi idi. Yermük, Şâm ve Yemâme gazâlarında çok kahramanlık gösterdi ve şehîd oldu. Mâlik bin Nüveyrenin kardeşi şâir idi. Kardeşi için mersiye okudu. Halîfe Ebû Bekr “radıyallahü anh” Hâlidin özrünü kabûl buyurdu. 114, 116.

155 - MEHDÎ: Fâtıma-tüz-zehrâ soyundan, kıyâmete yakın gelecek bir zâtdır. Adı Muhammed, babası Abdüllah olacakdır.Âlim ve Velî olacak, yer yüzünün halîfesi olacakdır. Îsâ “aleyhisselâm” gökden Şâma inince, hazret-i Mehdî ile buluşacakdır. Mehdî, müctehid olup, başka mezhebleri kaldıracak, bütün dünyâda, bunun mezhebi kullanılacakdır. Çok âdil olacak, hiçbir mahlûk arasında düşmânlık kalmıyacakdır. Eshâb-ı Kehf uyanıp, mağaradan çıkacak, Mehdîye hizmet edecekdir. Hadîs-i şerîfler, bunları ve dahâ başka, çok alâmetlerini haber vermekdedir. İbni Hacer-i Mekkî (Kavl-ül-muhtasar fî alâmât-il-Mehdiyyil muntazır) kitâbında uzun anlatmakdadır “rahime-hullahü teâlâ”. 59, 74, 142.

156 - MENÂVÎ [veyâ Münâvî]: Abdürraûf bin Alî, hadîs ve fıkh âlimidir. Şâfi’î idi. 924 de Mısrda tevellüd, 1031 [m. 1622] de vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Tefsîr, hadîs, fıkh, tesavvuf, târîh ve ahlâk ve tıb üzerinde yüze yakın şerhleri ve te’lîfleri vardır. (Künûz-üd-dekâık) kitâbında onbin hadîs-i şerîf vardır. 1281 de İstanbulda basılmışdır. 120, 128, 248, 249, 252, 254, 255, 256, 257.

157 - MERVÂN BİN HAKEM: bin Ebil’Âs bin Ümeyye, dördüncü Emevî halîfesidir. Hicretin ikinci yılında tevellüd etdi. Hazret-i Osmânın amcası oğludur. Babası Tâife sürüldüğü için, Tâifde büyüdü. Hazret-i Osmân, bunu Tâifden Medîneye getirip, kendisine kâtib yapdı. Hazret-i Osmânın şehâdetinde Mısrdan gelen çingene ordusu ile serâyın bağçesinde döğüşürken boynundan yaralandı. Boynu iğri kaldı. Hazret-i Mu’âviye zemânında Medîne ve Hicâz vâlîsî oldu. 49 da azl edildi. Abdüllah bin Zübeyrin halîfeliğini kabûl edecekdi. Fekat, ibni Ziyâdın sözlerine aldanarak, 64 de hak üzerine halîfe olan Abdüllaha isyân etdi. Şâmda kendi halîfe oldu. 65 [m. 684] de 63 yaşında iken zevcesi tarafından uyurken öldürüldü. Ba’zı kitâblar, tâ’ûn hastalığından öldüğünü

-354-

yazmakdadır. Âlim idi. Fakîh idi. Çok zekî ve akllı idi. Çok güzel Kur’ân-ı kerîm okurdu. Günâhlardan çok sakınırdı. Babası Hakem bin Âs, Mekkenin fethi günü îmâna geldi ise de münâfık idi. Cemel vak’asında Mervânın atdığı bir ok hazret-i Talhâyı şehîd etdi. Hâlbuki her ikisi de, hazret-i Âişenin askeri idi. Bu muhârebede çok yaralandı. Hazret-i Alî, bunu afv edip Medîneye gönderdi. Mührü üzerinde (Allaha sığınırım, ona güveniyorum) yazılı idi. Siyâsî hayâtı, karışık ve karanlık ise de, Abbâsî târîhcileri, halîfelere yaranmak için, hatâlarını şişirmiş, hattâ bunu kötülemek için, hadîs bile uydurmuşlardır. Düşman tarafından yazılan kitâblar elbet böyle olur. Hazret-i Osmânın hilâfet işlerinde kullandığı ve hazret-i Alînin afv etdiği bir zâtı, mel’ûn diyecek kadar kötülediler. Osmânlı târîhleri, zemân yakınlığı ve sınır komşuluğu bakımından Abbâsî târîhlerinden terceme edilmiş, onların te’sîri altında kalmış olduğundan, eldeki kitâblarımızda, yanlış bilgiler vardır. Şurası muhakkakdır ki, Abbâsîler, Ehl-i beyte karşı düşmânlıkda, Emevîleri kat kat geçmişdir. 121, 130, 139, 345, 350, 358, 365, 378.

158 - MESRÛK: Mesrûk bin Merzubân Küfî, Teba’ı Tâbi’înin büyüklerindendir. Yapdığı rivâyetleri çok mu’teberdir. İkiyüzkırkda vefât etdi. İbni Hacer-i Askalânî, (Tehzîb-üt-tehzîb) kitâbının onuncu cildinde, kendisini anlatmakdadır. 31, 204.

159 - MEYMÛN BİN MUHAMMED NESEFÎ: Hanefî âlimlerindendir. 508 [m. 1114] de vefât etdi. Kelâm âlimidir. (Temhîd) kitâbı meşhûrdur. Başka eserleri de vardır. 118, 363.

160 - MİKDÂD: Mikdâd bin Amr bin Sa’lebe Kendî, Mikdâd bin Esved ismi ile meşhûrdur. Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir. Önce îmâna gelenlerden ve Habeşe hicret edenlerdendir. Medîneye hicret edemeyip, islâmını saklıyarak Mekkede kalmışdı. İkrime kumandasında, müslimânlara karşı gönderilen Kureyş ordusunda iken, harb başlayınca islâm tarafına geçmişdi. Bedrde ve bütün gazâlarda bulundu. Mısrın fethinde bulundu. Otuzüç [33] de, Hazret-i Osmân zemânında Medînede, 70 yaşında vefât etdi. Hadîs-i şerîfle medh edildi “radıyallahü teâlâ anh”. 27, 68, 105, 113, 241.

161 - MU’ÂVİYE: Ebû Süfyân bin Harb bin Ümeyye bin Abd-i Şems bin Abd-i Menâf oğludur. Anası Hinddir. Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir. Babası, anası ve kardeşi Yezîd ile birlikde, Mekkenin fethinde îmâna geldi. Kendisi dahâ önce îmâna geldi ise de, babasının korkusundan belli etmemişdi. Huneyn gazâsında baba oğul, Resûlullah önünde kahramanca çarpışdılar. Re-

-355-

sûlullahın kâtibliğini yapmakla da şereflendi. Hazret-i Ebû Bekrin Şâma gönderdiği orduda, kardeşi Yezîd ile birlikde bulundu. Yezîd, Şâm vâlîsi yapıldı. Yezîd ondokuzuncu yılda vefât edince, hazret-i Ömer, Mu’âviyeyi Şâm vâlîsi yapdı. Hazret-i Osmân, bütün Sûriyeyi bunun emrine verdi. Şâmda, yirmi sene altı ay vâlî idi. 41 de Kûfede halîfe oldu. Şâmda yirmi sene de halîfelik yapdı. Altmış 60 [m. 680] târîhinde, yetmişdokuz yaşında Şâmda vefât etdi. Çok akllı, zeki, güzel konuşur, çok sabrlı, halîm ve çok cömerd bir zât idi. Dîn-i islâmın yayılmasına ve yükselmesine çok hizmet etdi. Çok memleketler aldı. İslâm âlimleri kendisinden birçok hadîs-i şerîf almış, kitâblarına yazmışdır. Bu da, büyüklüğünü ve âlimlerin, din imâmlarının kendisine inanç ve i’timâdını göstermekdedir. Abdüllah ibni Abbâs ve Ebüdderdâ ve birçok Sahâbe ve Tâbi’în kendisinden hadîs dinlemiş ve bunları din imâmlarına bildirmişlerdir. Öleceği zemân, Fahr-i âlemin “sallallahü aleyhi ve sellem” kendisine hediyye etdiği bir gömleğe sarılıp, hazînesinde saklamış olduğu, Resûlullahın saç ve tırnak kesintilerinin de gözlerine ve ağzına konularak defn edilmesini vasiyyet etmişdi. Hazret-i Alî ile birbirlerine bed düâ etdiklerini, (Kısas-ı enbiyâ) yazıyor ise de bunu, bid’at ehlinin uydurmuş olduğu, kıymetli kitâblarda yazılıdır.

ŞÂMDAKİ EMEVÎ HALÎFELERİ

Sıra No:

İsmi ve Babası

Tevellüd

Cülûsu

Vefâtı

1

Mu’âviye bin Ebî Süfyân bin Harb [Hicretden önce]

19

41 [m. 662]

60

2

Yezîd bin Mu’âviye

26

60 [m. 680]

64

3

Mu’âviye bin Yezîd

44

64[m. 683]

65

4

Mervân bin Hakem bin Ebîl’âs

2

65 [m. 683]

65

5

Abdülmelik bin Mervân

26

65[m. 684]

86

6

Velîd bin Abdülmelik

46

86 [m. 705]

96

7

Süleymân bin Abdülmelik

60

96 [m. 715]

99

8

Ömer bin Abdül’azîz bin Mervân

61

99[m. 717]

101

9

Yezîd bin Abdülmelik

71

101 [m. 720]

105

10

Hiflâm bin Abdülmelik

71

105 [m. 724]

124

11

Velîd bin Yezîd

90

124[m. 741]

126

12

Yezîd bin Velîd

91

126 [m. 744]

126

13

İbrâhîm bin Velîd

 

126 [m. 744]

127

14

Mervân bin Muhammed bin Mervân bin Hakem

72

127 [m. 745]

132

 

(Medâricünnübüvve), 661. ci sahîfede diyor ki, imâm-ı Ahmedin (Müsned) kitâbından, imâm-ı Süyûtînin çıkardığı hadîs-i şerîfde, İrbad bin Sâriye diyor ki, Resûlullahın yanında idim. Buyurdu ki: (Yâ Rabbî, Mu’âviyeye yazı ve kitâb öğret ve onu azâbından

-356-

koru!) İmâm-ı Alî “radıyallahü anh” buyurdu ki, (Mu’âviyenin halîfe olmasını istemiyorsunuz. Fekat o olmasaydı, çok kelleler bedenlerinden ayrılırdı). Emevî halîfelerinin birincisidir “radıyallahü teâlâ anh”.

ENDÜLÜSDEKİ EMEVÎ SULTÂNLARI

Sıra No:

İsmi ve Babası

Tevellüd

Cülûsu

Vefâtı

1

Abdürrahmân bin Mu’âviye Hişâm Bin Abdülmelik

110

138 [m.756]

170

2

Hişâm bin Abdürrahmân

142

170 [m.787]

180

3

Hakem bin Hişâm

154

180 [m.796]

239

4

Abdürrahmân bin Hakem

176

206 [m.821]

239

5

Muhammed bin Abdürrahmân

208

239 [m.852]

273

6

Münzîr bin Muhammed

 

273 [m.886]

295

7

Abdüllah bin Muhammed

258

295 [m.908]

300

8

Abdürrahmân Nâsır bin Muhammed binAbdüllah

277

300 [m.912]

350

9

Hakem bin Abdurrahmân

 

350 [m.961]

366

10

Hişâm bin Hakem

351

366 [m.977]

403

11

Muhammed Mehdî binHişâm bin Abdülcebbâr bin Abdürrahmân Nasır

 

399 [m.1009]

 

 

Hişâm bin Hakem tekrâr

 

399 [m.1009]

403

12

Süleymân bin Hakem bin Süleymân bin Abdürrahmân Nâsır

 

403 [m.1013]

407

13

Alî bin Hamûd bin imâm-ı Hasen

 

407 [m.1017]

408

14

Kâsım bin Hamûd

 

408 [m.1018]

412

15

Yahyâ bin Alî

 

412 [m.1021]

413

16

Abdürrahmân bin Hişâm bin Abdülcebbâr

 

413 [m.1022]

413

17

Muhammed bin Abdürrahmân bin Abdüllah bin Abdürrahmân Nâsır

 

413 [m.1022]

414

18

Hişâm bin Abdülmelik bin Abdürrahmân Nâsır

 

418 [m.1027]

422

479 [m. 1087] de Merâkişdeki (Murâbitîn) veyâ (Mülessimîn) denilen devlet Endülüsü işgâl etdi. Avrupalılar bu devlete (Almoravides) diyorlar. 541 den 668 [m. 1269] senesine kadar (Muvahhidîn) devletinin eline geçdi. Sonra (Benî Ahmer) devletinin merkezi olan (Gırnata), 898 [m. 1492] de gayb edilmekle, Endülüsdeki islâm hâkimiyeti nihâyet buldu. 10, 11, 12, 14, 15, 17, 19, 20, 21, 23, 25, 27, 30, 31, 37, 42, 47, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 75, 76, 77, 88, 105, 106, 122, 136, 137, 138, 139, 168, 169, 175, 176, 181, 187, 189, 194, 197, 209, 211, 234, 241, 244, 245, 246, 251, (259), 269, 270, 279, 303, 311, 312, 325, 341, 344, 345, 350, 353, 354, 358, 360, 378, 381, 387, 396, 397, 399, 402, 405, 408.

-357-

162 - MU’ÂVİYE “ikinci”: Hazret-i Mu’âviyenin torunu ve Yezîdin oğludur. Emevî halîfelerinin üçüncüsüdür. Dîni, kanâ’ati, takvâsı, insâfı çok idi. 42 de tevellüd, 64 de vefât etdi. 64 de babası vefât edince, halîfe oldu ise de, kırkıncı günü minbere çıkarak, (Halîfe olmakdan âcizim. Size Ömer gibi bir halîfe aradım. Bulamadım. Siz beğendiğinizi halîfe yapınız) diyerek hilâfeti bırakdı. İbâdetle meşgûl oldu. Kırk gün sonra vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Yerine Mervân geçdi. 37.

163 - MUGÎRE-TEBNİ ŞU’BE: Eshâb-ı kirâmdandır. Arabistânın meşhûr dâhîlerinden biridir. Yemâme ve Şâm gazâlarında bulundu. Yermük muhârebesinde bir gözü yaralandı. Kadsiye, Nihâvend ve Hemedân zaferlerinde bulundu. Hazret-i Mu’âviye, Amr bin Âsı Mısra ve oğlu Abdüllah bin Amri Kûfeye vâlî yapınca, Mugîre halîfeye, (Bir arslanın iki çenesi arasına nasıl giriyorsun?) dedi. Bu söz üzerine Abdüllahı azl edip yerine Mugîreyi Kûfe vâlîsi yapdı. Vâlî iken, ellinci yılda vefât etdi “radıyallahü teâlâ anh”. 62, 114, 172, 189, 251, 382.

164 - MUHAMMED BÂKIR: İmâm-ı Hüseynin torunu, İmâm-ı Zeynel’âbidîn Alînin oğludur. Oniki imâmın beşincisidir. İmâm-ı Ca’fer Sâdıkın babasıdır. Elli yedide, Medînede tevellüd, 113 [m. 732] de vefât etdi. Medînede, Bakî’dedir. İlmi, irfânı, takvâsı pekçok idi. 67, 110, 137, 212, 318.

165 - MUHAMMED BİN AHMED KEMÂLEDDÎN: Taşköprü zâde Muhammed bin Ahmed 959 da tevellüd ve 1030 [m. 1621] da vefât etdi. Âşık pâşa câmi’i avlısında, babası yanındadır. Babasının (Miftâh-üsse’âde) kitâbını türkçeye terceme ederek (Mevdû’ât-ül-ulûm) adını vermişdir. 105.

166 - MUHAMMED BİN CERÎR: Taberî ismiyle meşhûr olan târîhcidir. Adı Muhammed ibni Cerîrdir. Tefsîr, hadîs, fıkh ve târîh bilgisi pek fazla idi. 224 [m. 839] de Îrânın şimâlindeki Taberistânın Âmül şehrinde tevellüd, 310 [m. 923] da Bağdâdda vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Büyük tefsîri ve büyük târîhi meşhûrdur ve çok kıymetlidir. Elde bulunan Taberî târihî, bu kıymetli kitâbın bir şî’î tarafından yapılan muhtasarıdır. 114.

167 - MUHAMMED BİN EBÎ BEKR SIDDÎK: Hazret-i Ebû Bekrin oğludur. Annesi Esmâ idi. Cemel ve Sıffînde imâm-ı Alî tarafında idi. Hazret-i Alî zemânında Mısr vâlîsi oldu. 38 yılında, Amr ibni Âs ile harb ederken, 28 yaşında, Mısrda şehîd oldu. Hazret-i Âişe “radıyallahü teâlâ anhâ” haber alınca çok üzüldü ve (O benim kardeşim ve âhıret oğlum idi) buyurdu. 121, 208, 303, 311.

-358-

168 - MUHAMMED BİN EBÎ ŞERÎF KUDSÎ: Muhammed bin Muhammed bin Ebî Bekr, Şâfi’î âlimlerindendir. 822 de tevellüd, 905 [m. 1499] de vefât etdi. Çok kitâbları vardır “rahime-hullahü teâlâ”. 90.

169 - MUHAMMED BİN HANEFİYYE: Hazret-i Alînin oğludur. Annesi Havledir. Hicretin yirmi birinde tevellüd, 71. ci yılda Medînede vefât etdi. Tâbi’înin büyüklerindendir. Fıkh âlimi, vera’ ve takvâ sâhibi idi. Babasının çok sevgisini kazanmışdı. Cemel vak’asına karışmak istemedi ise de (Babanın bulunduğu tarafın haklı olduğunda şübhen mi var?) sözü üzerine babası yanında harb etdi. Abdüllah ibni Abbâs ile birlikde, ibni Zübeyre bî’at etmedi. 22, 79, 125, 171, 204, 223, 345.

170 - MUHAMMED BİN MAHMÛD BÂBERTÎ: Ekmelüddîn-i Mısrî, Erzurum civârında Bayburdda 712 de tevellüd, 786 [m. 1384] da vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. (Fıkh-ı ekber)i, Nesefînin (Menâr)ını, (Meşârikulenvâr)ı ve dahâ nice kitâbları şerh etmişdir. Hidâyeye (İnâye) adında şerh yazmışdır. Çeşidli kitâblar da yazmışdır. 125.

171 - MUHAMMED BİN YÛSÜF SİNNÛSÎ: İmâm-ı Hasen soyundandır. Şerîfdir. 895 [m. 1490] de vefât eyledi. Kelâm ve akâ’id üzerinde çeşidli kitâbları vardır.

Cezâirde Şâzilînin bir kolu olan (Sinnûsî)yi kuran Muhammed bin Alî Sinnûsî başka olup, 1206 da Cezâirde tevellüd ve 1276 da Bingâzî çölünde vefât etmişdir. 89.

172 - MUHAMMED CEVÂD: Muhammed Takî, on iki imâmın dokuzuncusudur. İmâm-ı Alî Rızânın oğludur. 195 de Medînede tevellüd, 220 [m. 835] de Bağdâdda vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Halîfe Me’mûnun dâmâdı idi. 311.

173 - MUHAMMED HUSRÎ: Hanbelî idi. Muhammed Şiblînin talebesî idi. 371 de vefât etdi. 270.

174 - MUHAMMED PÂRİ: Muhammed bin Muhammed bin Mahmûd hâfız Buhârî, Behâüddîn-i Buhârînin eshâbının büyüklerindendir. 756 da tevellüd, 822 [m. 1419] de vefât etdi. 822 de hacca gitmek üzere Buhârâdan çıkdı. Bir senede Mekkeye gelip, haccı îfâ etdi. Hasta oldu. Tavâf-ı vedâ’ı güç yapdı. Medîneye geldi. Ertesi gün vefât etdi. Bursada şeyhülislâm olan Şemseddîn-i Fenârî, nemâzında bulundu. Hazret-i Abbâsın türbesi yanına defn edildi. Zeyneddîn-i Hâfî Mısrda taş yapdırıp getirdi. (Tesavvuf nasıl elde edilir?) dediklerinde (İslâmiyyete uymakla) buyurmuşdur. Fârisî (Risâle-i kudsiyye) ve (Tuhfet-üs-sâlikîn) kitâbları basılmışdır. 124.

-359-

175 - MUHAMMED ŞEYBÂNÎ: Ebû Abdüllah Muhammed bin Hasen, Hanefî mezhebi imâmlarından olup, büyük müctehiddir. Babası, Şâmlı olduğu hâlde Iraka gidip, Vâsıtda yerleşmiş ve İmâm, 135 [m. 752] de orada tevellüd etmişdir. Bağdâdda imâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin derslerine senelerce devâm etmiş, Ebû Yûsüfün derslerinden de istifâde etmişdir. Birçok kitâb yazmışdır. Hârûn Reşîd kendisine çok hürmet ederdi. Halîfe Horasana giderken, kendisini de berâber götürdü. 189 [m. 805] yılında, Rey şehrinde vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Nemâzını Halîfe kıldırdı. İmâm-ı Şâfi’î Bağdâda geldiğinde, halîfenin huzûrunda İmâmla sohbet etdi. İlminin ve zekâsının çokluğuna hayran kaldı. 45, 53, 59, 182, 346.

176 - MÜHELLEB: Tâbi’înin büyüklerindendir. Basrada idi. Aklı ve cesâreti meşhûr idi. Hâricîlerle çok muhârebe etdi. Basrayı bunlardan korudu. 79 da Horasan vâlîsi oldu. 83 [m. 702] de orada vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Hazret-i Mu’âviye zemânında, Semerkand fethinde, Sa’îd bin Osmân ibni Affânın kumandasındaki orduda çok kahramanlık göstermiş, bir gözü yaralanmışdı. 62.

177 - MUHYİDDÎN-İ ARABÎ: Şeyh-i ekber Muhammed bin Alî, tesavvuf büyüklerindendir. 560 senesinde, Endülüsde tevellüd, 638 [m. 1240] de Şâmda vefât etdi. Zâhir ve bâtın ilmlerinde kâmil idi. Fıkh ve kelâm ilmlerinde müctehid idi. Konyaya gelip, Sadreddîn Konevînin dul bulunan vâldesini tezevvüc etmiş idi. Zekâsı pekçok, hâfızası hârikul’âde idi. Sultânlardan, vâlîlerden, beğlerden çok saygı görür, pekçok hediyye gelirdi. Hepsini muhtâçlara dağıtırdı. Çok kitâb yazdı. Yazılarını anlıyabilmek için, âlim olmak lâzımdır. (Fütûhât-ı mekkiyye) kitâbı yirmi cilddir. (Füsûs) kitâbı çok meşhûrdur. (Müsâmerat)ı beş cilddir. Beşyüze yakın kitâb yazmışdır “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz”. 153, 155, 214, 215.

178 - MURÂD-İ MÜNZÂVÎ: Eyyûb sultân ile Edirnekapı arasında Nişâncı Mustafâ pâşa caddesindeki (Şeyh Murâd) tekkesinde ilm neşr ediyor, halkı irşâd ediyordu. Bu tekkeyi, şeyhül-islâm minkâri zâde Yahyâ efendinin dâmâdı Kengırılı Mustafâ efendi, medrese olarak yapdırmış ve oğlu Ebülhayr efendi 1144 senesinde şeyh-ül-islâm olup, 1154 [m. 1741] de vefât ile tekkede babasının yanına defn edilmişdir. Muhammed Murâd “kuddise sirruh” 1055 de Kâbilde tevellüd edip, yüksek ilmleri öğrendikden sonra hacca gitdi. Sonra Hindistâna gelerek Müceddidî Muhammed Ma’sûm-i Fârûkînin [1007-1079] “kuddise sirruh” kalbleri cilâlıyan sohbet ve teveccühleri altında yükselerek tekrâr hacca ve

-360-

üç sene sonra Bağdâd, İsfehan, Buhârâ, Belh, Semerkand, Mısr, Şâm ve 1092 de İstanbula gelip, hazret-i Hâlid “radıyallahü anh” civârında beş sene neşr-i ulûm ve tenvîr-i kulûb eyledi. Şâm yolu ile dördüncü haccını yapmış, 1120 de tekrâr İstanbula gelip, Sultân Selîm “rahmetullahi aleyh” civârında, Bacaklı efendi menzilinde yerleşmişdir. 1132 [m. 1719] de vefât ederek Ebülhayr efendi tarafından medresesinin dershânesine defn edilmişdir “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz”. Murâd-ı Münzâvî “kuddise sirruh” hakkındaki bilgiyi, (Kâdirî hâne) ismi ile tanınan hânekah-ı İsmâ’îl Rûmî “kuddise sirruh” meşâyih-i kirâmından ve Sultân Abdülhamîd hân-ı sânînin [1258-1336 hicrî, Çemberlitaşda Sultân Mahmûd türbesinde] meclis-i meşâyih reîsi, şerîf Ahmed Muhyiddînin [1327] (İstanbul tekâyâsı) risâlesinden aldık. Büyük zahmet ve fedâkârlıkla hâzırlanmış olan bu risâle, İstanbul halkına asrlar boyunca feyz ve irfân saçan yüzlerle ahlâk ve fazîlet yuvasını ve bunlarda parlıyan binlerle ilm ve nûr kaynaklarını ve bunların kalblerini aydınlatdıkları zemânları güzel bir san’atla göstermekde olup, cidden kıymetli bir târîh hazînesidir. Murâd-ı Münzâvînin “kuddise sirruh” ilmin ve târîhin kıymetli bir âbidesi olan mubârek türbesi yıkılmak üzere iken, 1402 [m. 1982] senesinde, askerî hükûmet tarafından ta’mîr ve tezyîn edilmişdir. 141.

179 - MÜRRE BİN KÂ’B “radıyallahü anh”: Eshâb-i kirâmdandır. Şâmda yerleşdi. Elliyedi [57] senesinde vefât etdi. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” yedinci babasının ismi de, Mürre bin Kâ’b idi. Bunun bir oğlundan (Benî Mahzûm), ikincisinden (Benî Teym), üçüncüsünden (Benî Hâşim) kabîleleri hâsıl oldu. Resûlullah üçüncü, Ebû Bekr ikinci, Ebû Cehl birinci kabîledendir. 122.

180 - MÛSÂ KÂZIM: İmâm-ı Ca’fer Sâdıkın oğludur. On iki imâmın yedincisidir. 129 yılında Medînede tevellüd, 186 [m. 802] de Bağdâdda vefât etdi. Kâzımiyye denilen mahallededir. Zühd ve takvâsı, kerem ve cömerdliği ile meşhûrdur. Siyâsete hiç karışmadığı hâlde, halîfe Muhammed Mehdî, kendisini Medîneden Bağdâda getirip habs etdi. Sonra, halîfe Hârûn da habs etdi ve zindanda vefât etdi. Kâzımiyye mahallesi, Bağdâdın on kilometre şimâl garbında, Dicle nehrinden beş kilometre içerdedir. Türbesi çok süslü olup, yanında büyük câmi’ vardır. Dicle kenârında, İmâm-ı a’zamın türbesi vardır. 36, 158, 311, 318, 389.

181 - MÜSEYLEME-TÜL-KEZZÂB: Vakt-i se’âdetde Yemâme tarafından Peygamberlik iddi’a eden bir adam olup, önce islâma gelmiş iken, sonra mürted olup, çok kimseleri kendine bağ-

-361-

ladı. Resûlullah efendimize bir mektûb gönderip, kendilerine inandığını, fekat kendisinin de Peygamber olduğunu bildirdi. Arabistânın yarısı senin, yarısı benim olsun dedi. O sırada Resûlullah vefât edince, hazret-i Ebû Bekr, hilâfetinin ikinci yılında, Hâlid bin Velîd kumandasında asker gönderip, şiddetli harb oldu. İki tarafdan, yirmibin kişi öldü. Mürtedler mağlûb ve mahv olup, Müseyleme, Vahşî “radıyallahü anh” tarafından öldürüldü. 117, 312, 323, 387, 408.

182 - MÜSLİM: Ebülhüseyn Müslim bin Haccac Kuşeyrîdir. Hadîs imâmıdır. (Sahîh-i Müslim) kitâbı, Buhârîden sonra, en kıymetli hadîs kitâbıdır. 206 [m. 821] da Nişâpûrda tevellüd, 261 [m. 875] de yine orada vefât etdi. Ahmed ibni Hanbelin talebesi idi. Kitâbında yedibinikiyüzyetmişbeş hadîs-i şerîf vardır. Bunları, üçyüzbin hadîs arasından seçmişdir. İmâm-ı Buhârî ile Nişâpûrda buluşdu. Çok sevişdiler. Buhârî-i şerîfde de yedibinikiyüzyetmişbeş hadîs-i şerîf vardır “rahime-hullahü teâlâ”. 15, 120, 165, 330.

183 - MÜSTAĞFİ: Ebül’ Abbâs (Kitâbülvefâ) yazarıdır “rahime-hullahü teâlâ”. 129.

184 - MÜZENÎ: Ebû İbrâhîm İsmâ’îl bin Yahyâ, Şâfi’î mezhebi fıkh âlimlerindendir. İmâm-ı Şâfi’înin talebesi idi. Fıkh, kelâm ve hadîs ilmlerinde çok üstün idi. Vera’ ve takvâ sâhibi idi. 175 de Mısrda tevellüd ve 264 [m. 878] de Mısrda vefât etdi. Karâfe-tüs-sugrâ kabristânında imâm-ı Şâfi’înin yanındadır. Şâfi’î mezhebi fıkhını toplıyan ve kitâblara geçiren budur. Çeşidli kitâbları vardır. (El-muhtasar) kitâbı meşhûrdur “rahime-hullahü teâlâ”. 59.