153 - MÂLİK BİN ENES: bin Mâlik bin
Ebî Âmir Esbahî, Ehl-i sünnetin amelde, ibâdetde ayrıldığı dört
mezhebden biri olan Mâlikî mezhebinin imâmıdır. 90 [m. 709] da Medînede tevellüd etdiği İbni Âbidînin
mukaddemesinde yazılıdır. Tâbi’înden
olduğu
şübhelidir. Fıkhda,
hadîsde ve tefsîrde çok derin bilgisi vardır. Hocaları da, kendisinden istifâdeye gelirdi. Bir hadîs-i
şerîfi okuyacağı
zemân, yeniden abdest alır.
Diz çökerdi. Medînede hiç hayvana binmedi. Yaya yürüdü. Çok saygılı idi. 147 de
istenilen haksız bir
fetvâyı
vermediği
için 70 kırbaç
(cop) vuruldu. Yine vermedi. 179 [m. 795] yılında Medînede vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. (Muvatta) adındaki hadîs kitâbı, ilk hadîs kitâbıdır. Çok
âlimler, bunu şerh etmişdir. Afrikanın kuzeyindeki müslimânların çoğu mâlikî
mezhebindedir. Mâlikî mezhebinde en meşhûr fıkh kitâbı, (Ettefri’) ve
(El-ihkâm) kitâblarıdır. 25, 42,
43, 75, 76, 126, 142, 204, 330, 388, 399, 406, 407.
154 - MÂLİK BİN NÜVEYRE: Benî Temîm
kabîlesinin reîsi
idi.
Kabîlesi ile müslimân olmuşdu. Resûlullah, bunu kabîlesinden zekâtını toplayıp Medîneye
getirmeğe
me’mûr etmişdi. (Medâricünnübüvve) 690.
cı
sahîfede diyor ki, Mâlik, Resûlullahın vefâtını haber alınca, zekâtları göndermedi ve sâhiblerine dağıtdı. Hâlid ibni
Velîd ile konuşurken, Resûlullah için (Sizin efendiniz yalnız kendi
söylediğini
sanıyor)
ve (İşitdim
ki, efendiniz böyle söyledi...) dedi. Bu söz Hâlide çok ağır geldi.
Eshâb-ı
kirâmdan Dırâr
bin Mâlik-il-Ezver-i Esedîye emr eyledi. Dırâr bunu katl eyledi. Dırâr,
Resûlullahın
elçisi idi. Yermük, Şâm ve Yemâme gazâlarında çok kahramanlık gösterdi ve şehîd oldu. Mâlik bin
Nüveyrenin kardeşi şâir idi. Kardeşi için mersiye okudu. Halîfe Ebû Bekr “radıyallahü anh”
Hâlidin özrünü kabûl buyurdu. 114, 116.
155 - MEHDÎ: Fâtıma-tüz-zehrâ
soyundan, kıyâmete
yakın
gelecek bir zâtdır. Adı Muhammed,
babası
Abdüllah olacakdır.Âlim
ve Velî olacak, yer yüzünün halîfesi olacakdır. Îsâ “aleyhisselâm” gökden Şâma inince,
hazret-i Mehdî ile buluşacakdır. Mehdî, müctehid olup, başka mezhebleri kaldıracak, bütün
dünyâda, bunun mezhebi kullanılacakdır. Çok âdil olacak, hiçbir mahlûk arasında düşmânlık kalmıyacakdır. Eshâb-ı Kehf uyanıp, mağaradan çıkacak,
Mehdîye hizmet edecekdir. Hadîs-i şerîfler, bunları ve dahâ
başka, çok alâmetlerini haber vermekdedir. İbni Hacer-i Mekkî (Kavl-ül-muhtasar
fî alâmât-il-Mehdiyyil muntazır) kitâbında uzun
anlatmakdadır
“rahime-hullahü teâlâ”. 59, 74, 142.
156 - MENÂVÎ [veyâ Münâvî]: Abdürraûf
bin Alî, hadîs ve fıkh
âlimidir. Şâfi’î idi. 924 de Mısrda tevellüd, 1031 [m. 1622] de vefât etdi
“rahime-hullahü teâlâ”. Tefsîr, hadîs, fıkh, tesavvuf, târîh ve ahlâk ve tıb üzerinde
yüze yakın
şerhleri ve te’lîfleri vardır. (Künûz-üd-dekâık) kitâbında onbin hadîs-i şerîf vardır. 1281 de İstanbulda basılmışdır. 120, 128,
248, 249, 252, 254, 255, 256, 257.
157 - MERVÂN BİN HAKEM: bin Ebil’Âs bin Ümeyye, dördüncü Emevî halîfesidir.
Hicretin ikinci yılında tevellüd
etdi. Hazret-i Osmânın
amcası oğludur. Babası Tâife
sürüldüğü
için, Tâifde büyüdü. Hazret-i Osmân, bunu Tâifden Medîneye getirip, kendisine
kâtib yapdı.
Hazret-i Osmânın
şehâdetinde Mısrdan
gelen çingene ordusu ile serâyın bağçesinde döğüşürken boynundan yaralandı. Boynu iğri kaldı. Hazret-i
Mu’âviye zemânında
Medîne ve Hicâz vâlîsî oldu. 49 da azl edildi. Abdüllah bin Zübeyrin halîfeliğini kabûl
edecekdi. Fekat, ibni Ziyâdın sözlerine aldanarak, 64 de hak üzerine halîfe olan
Abdüllaha isyân etdi. Şâmda kendi halîfe oldu. 65 [m. 684] de 63 yaşında iken
zevcesi tarafından
uyurken öldürüldü. Ba’zı
kitâblar, tâ’ûn hastalığından
öldüğünü
yazmakdadır. Âlim idi.
Fakîh idi. Çok zekî ve akllı idi. Çok güzel Kur’ân-ı kerîm okurdu. Günâhlardan çok sakınırdı. Babası Hakem bin
Âs, Mekkenin fethi günü îmâna geldi ise de münâfık idi. Cemel vak’asında Mervânın atdığı bir ok
hazret-i Talhâyı
şehîd etdi. Hâlbuki her ikisi de, hazret-i Âişenin askeri idi. Bu muhârebede
çok yaralandı.
Hazret-i Alî, bunu afv edip Medîneye gönderdi. Mührü üzerinde (Allaha sığınırım, ona
güveniyorum) yazılı idi. Siyâsî
hayâtı, karışık ve karanlık ise de,
Abbâsî târîhcileri, halîfelere yaranmak için, hatâlarını şişirmiş,
hattâ bunu kötülemek için, hadîs bile uydurmuşlardır. Düşman
tarafından
yazılan
kitâblar elbet böyle olur. Hazret-i Osmânın hilâfet işlerinde kullandığı ve hazret-i
Alînin afv etdiği bir
zâtı,
mel’ûn diyecek kadar kötülediler. Osmânlı târîhleri, zemân yakınlığı ve sınır komşuluğu bakımından Abbâsî
târîhlerinden terceme edilmiş, onların te’sîri altında kalmış olduğundan, eldeki kitâblarımızda, yanlış bilgiler
vardır.
Şurası
muhakkakdır ki,
Abbâsîler, Ehl-i beyte karşı düşmânlıkda, Emevîleri kat kat geçmişdir. 121, 130, 139,
345, 350, 358, 365, 378.
158 - MESRÛK: Mesrûk
bin Merzubân Küfî, Teba’ı
Tâbi’înin büyüklerindendir. Yapdığı rivâyetleri çok mu’teberdir. İkiyüzkırkda vefât
etdi. İbni
Hacer-i Askalânî, (Tehzîb-üt-tehzîb) kitâbının onuncu
cildinde, kendisini anlatmakdadır. 31, 204.
159 - MEYMÛN BİN MUHAMMED NESEFÎ: Hanefî âlimlerindendir. 508 [m. 1114]
de vefât etdi. Kelâm âlimidir. (Temhîd) kitâbı meşhûrdur.
Başka eserleri de vardır.
118, 363.
160 - MİKDÂD: Mikdâd bin Amr bin Sa’lebe Kendî, Mikdâd bin Esved ismi
ile meşhûrdur. Eshâb-ı
kirâmın
büyüklerindendir. Önce îmâna gelenlerden ve Habeşe hicret edenlerdendir.
Medîneye hicret edemeyip, islâmını saklıyarak Mekkede
kalmışdı. İkrime
kumandasında,
müslimânlara karşı gönderilen Kureyş ordusunda iken, harb başlayınca islâm
tarafına
geçmişdi. Bedrde ve bütün gazâlarda bulundu. Mısrın fethinde bulundu. Otuzüç [33] de, Hazret-i
Osmân zemânında
Medînede, 70 yaşında vefât etdi. Hadîs-i şerîfle medh edildi “radıyallahü teâlâ
anh”. 27, 68, 105, 113, 241.
161 - MU’ÂVİYE: Ebû Süfyân bin Harb bin Ümeyye bin Abd-i Şems bin Abd-i
Menâf oğludur.
Anası
Hinddir. Eshâb-ı
kirâmın
büyüklerindendir. Babası,
anası ve
kardeşi Yezîd ile birlikde, Mekkenin fethinde îmâna geldi. Kendisi dahâ önce
îmâna geldi ise de, babasının korkusundan
belli etmemişdi. Huneyn gazâsında baba oğul, Resûlullah önünde kahramanca çarpışdılar. Re-
sûlullahın kâtibliğini yapmakla
da şereflendi. Hazret-i Ebû Bekrin Şâma gönderdiği orduda, kardeşi Yezîd ile birlikde
bulundu. Yezîd, Şâm vâlîsi yapıldı.
Yezîd ondokuzuncu yılda
vefât edince, hazret-i Ömer, Mu’âviyeyi Şâm vâlîsi yapdı. Hazret-i
Osmân, bütün Sûriyeyi bunun emrine verdi. Şâmda, yirmi sene altı ay vâlî idi.
41 de Kûfede halîfe oldu. Şâmda yirmi sene de halîfelik yapdı. Altmış 60 [m. 680]
târîhinde, yetmişdokuz yaşında Şâmda vefât etdi. Çok akllı, zeki, güzel
konuşur, çok sabrlı,
halîm ve çok cömerd bir zât idi. Dîn-i islâmın yayılmasına ve yükselmesine çok hizmet etdi. Çok
memleketler aldı. İslâm âlimleri
kendisinden birçok hadîs-i şerîf almış, kitâblarına yazmışdır. Bu da, büyüklüğünü ve âlimlerin, din imâmlarının kendisine
inanç ve i’timâdını
göstermekdedir. Abdüllah ibni Abbâs ve Ebüdderdâ ve birçok Sahâbe ve Tâbi’în
kendisinden hadîs dinlemiş ve bunları din imâmlarına bildirmişlerdir. Öleceği zemân,
Fahr-i âlemin “sallallahü aleyhi ve sellem” kendisine hediyye etdiği bir gömleğe sarılıp,
hazînesinde saklamış olduğu, Resûlullahın saç ve tırnak
kesintilerinin de gözlerine ve ağzına konularak defn edilmesini vasiyyet etmişdi. Hazret-i
Alî ile birbirlerine bed düâ etdiklerini, (Kısas-ı enbiyâ) yazıyor ise de
bunu, bid’at ehlinin uydurmuş olduğu, kıymetli kitâblarda yazılıdır.
ŞÂMDAKİ EMEVÎ HALÎFELERİ
Sıra No: |
İsmi ve Babası |
Tevellüd |
Cülûsu |
Vefâtı |
1 |
Mu’âviye bin Ebî Süfyân bin Harb [Hicretden önce] |
19 |
41 [m. 662] |
60 |
2 |
Yezîd bin Mu’âviye |
26 |
60 [m. 680] |
64 |
3 |
Mu’âviye bin Yezîd |
44 |
64[m. 683] |
65 |
4 |
Mervân bin Hakem bin Ebîl’âs |
2 |
65 [m. 683] |
65 |
5 |
Abdülmelik bin Mervân |
26 |
65[m. 684] |
86 |
6 |
Velîd bin Abdülmelik |
46 |
86 [m. 705] |
96 |
7 |
Süleymân bin Abdülmelik |
60 |
96 [m. 715] |
99 |
8 |
Ömer bin Abdül’azîz bin Mervân |
61 |
99[m. 717] |
101 |
9 |
Yezîd bin Abdülmelik |
71 |
101 [m. 720] |
105 |
10 |
Hiflâm bin Abdülmelik |
71 |
105 [m. 724] |
124 |
11 |
Velîd bin Yezîd |
90 |
124[m. 741] |
126 |
12 |
Yezîd bin Velîd |
91 |
126 [m. 744] |
126 |
13 |
İbrâhîm bin Velîd |
|
126 [m. 744] |
127 |
14 |
Mervân bin Muhammed bin Mervân bin Hakem |
72 |
127 [m. 745] |
132 |
(Medâricünnübüvve), 661. ci
sahîfede diyor ki, imâm-ı
Ahmedin (Müsned) kitâbından, imâm-ı Süyûtînin çıkardığı hadîs-i
şerîfde, İrbad
bin Sâriye diyor ki, Resûlullahın yanında idim. Buyurdu ki: (Yâ
Rabbî, Mu’âviyeye yazı ve kitâb öğret ve onu azâbından
koru!) İmâm-ı Alî “radıyallahü anh”
buyurdu ki, (Mu’âviyenin halîfe olmasını istemiyorsunuz. Fekat o olmasaydı, çok
kelleler bedenlerinden ayrılırdı). Emevî
halîfelerinin birincisidir “radıyallahü teâlâ anh”.
ENDÜLÜSDEKİ
EMEVÎ SULTÂNLARI
Sıra No: |
İsmi ve Babası |
Tevellüd |
Cülûsu |
Vefâtı |
|
1 |
Abdürrahmân bin Mu’âviye Hişâm Bin Abdülmelik |
110 |
138 [m.756] |
170 |
|
2 |
Hişâm bin Abdürrahmân |
142 |
170 [m.787] |
180 |
|
3 |
Hakem bin Hişâm |
154 |
180 [m.796] |
239 |
|
4 |
Abdürrahmân bin Hakem |
176 |
206 [m.821] |
239 |
|
5 |
Muhammed bin Abdürrahmân |
208 |
239 [m.852] |
273 |
|
6 |
Münzîr bin Muhammed |
|
273 [m.886] |
295 |
|
7 |
Abdüllah bin Muhammed |
258 |
295 [m.908] |
300 |
|
8 |
Abdürrahmân Nâsır bin Muhammed binAbdüllah |
277 |
300 [m.912] |
350 |
|
9 |
Hakem bin Abdurrahmân |
|
350 [m.961] |
366 |
|
10 |
Hişâm bin Hakem |
351 |
366 [m.977] |
403 |
|
11 |
Muhammed Mehdî binHişâm bin Abdülcebbâr bin Abdürrahmân Nasır |
|
399 [m.1009] |
|
|
|
Hişâm bin Hakem tekrâr |
|
399 [m.1009] |
403 |
|
12 |
Süleymân bin Hakem bin Süleymân bin Abdürrahmân Nâsır |
|
403 [m.1013] |
407 |
|
13 |
Alî bin Hamûd bin imâm-ı Hasen |
|
407 [m.1017] |
408 |
|
14 |
Kâsım bin Hamûd |
|
408 [m.1018] |
412 |
|
15 |
Yahyâ bin Alî |
|
412 [m.1021] |
413 |
|
16 |
Abdürrahmân bin Hişâm bin Abdülcebbâr |
|
413 [m.1022] |
413 |
|
17 |
Muhammed bin Abdürrahmân bin Abdüllah bin Abdürrahmân Nâsır |
|
413 [m.1022] |
414 |
|
18 |
Hişâm bin Abdülmelik bin Abdürrahmân Nâsır |
|
418 [m.1027] |
422 |
479 [m. 1087] de Merâkişdeki (Murâbitîn)
veyâ (Mülessimîn) denilen
devlet Endülüsü işgâl etdi. Avrupalılar bu devlete (Almoravides)
diyorlar. 541 den 668 [m. 1269] senesine kadar (Muvahhidîn) devletinin eline geçdi. Sonra (Benî Ahmer) devletinin merkezi olan (Gırnata), 898
[m. 1492] de gayb edilmekle, Endülüsdeki islâm hâkimiyeti nihâyet buldu. 10,
11, 12, 14, 15, 17, 19, 20, 21, 23, 25, 27, 30, 31, 37, 42, 47, 58, 59, 60, 61,
62, 63, 64, 65, 66, 67, 75, 76, 77, 88, 105, 106, 122, 136, 137, 138, 139, 168,
169, 175, 176, 181, 187, 189, 194, 197, 209, 211, 234, 241, 244, 245, 246, 251,
(259), 269, 270, 279, 303, 311, 312, 325, 341, 344, 345, 350, 353, 354, 358,
360, 378, 381, 387, 396, 397, 399, 402, 405, 408.
162 - MU’ÂVİYE “ikinci”: Hazret-i Mu’âviyenin torunu ve Yezîdin oğludur. Emevî
halîfelerinin üçüncüsüdür. Dîni, kanâ’ati, takvâsı, insâfı çok idi. 42 de tevellüd, 64 de vefât
etdi. 64 de babası vefât edince, halîfe oldu ise de, kırkıncı günü minbere
çıkarak,
(Halîfe olmakdan âcizim. Size Ömer gibi bir halîfe aradım. Bulamadım. Siz beğendiğinizi halîfe
yapınız) diyerek
hilâfeti bırakdı. İbâdetle
meşgûl oldu. Kırk
gün sonra vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Yerine Mervân geçdi. 37.
163 - MUGÎRE-TEBNİ ŞU’BE: Eshâb-ı kirâmdandır. Arabistânın meşhûr dâhîlerinden biridir. Yemâme ve Şâm
gazâlarında
bulundu. Yermük muhârebesinde bir gözü yaralandı. Kadsiye, Nihâvend ve Hemedân
zaferlerinde bulundu. Hazret-i Mu’âviye, Amr bin Âsı Mısra ve oğlu Abdüllah
bin Amri Kûfeye vâlî yapınca,
Mugîre halîfeye, (Bir arslanın iki çenesi arasına nasıl giriyorsun?) dedi. Bu söz üzerine Abdüllahı azl edip
yerine Mugîreyi Kûfe vâlîsi yapdı. Vâlî iken, ellinci yılda vefât etdi
“radıyallahü
teâlâ anh”. 62, 114, 172, 189, 251, 382.
164 - MUHAMMED BÂKIR: İmâm-ı Hüseynin
torunu, İmâm-ı
Zeynel’âbidîn Alînin oğludur.
Oniki imâmın
beşincisidir. İmâm-ı Ca’fer Sâdıkın babasıdır. Elli
yedide, Medînede tevellüd, 113 [m. 732] de vefât etdi. Medînede, Bakî’dedir. İlmi, irfânı, takvâsı pekçok idi.
67, 110, 137, 212, 318.
165 - MUHAMMED BİN AHMED KEMÂLEDDÎN: Taşköprü zâde Muhammed bin Ahmed 959
da tevellüd ve 1030 [m. 1621] da vefât etdi. Âşık pâşa câmi’i avlısında, babası yanındadır. Babasının (Miftâh-üsse’âde) kitâbını türkçeye
terceme ederek (Mevdû’ât-ül-ulûm) adını vermişdir.
105.
166 - MUHAMMED BİN CERÎR: Taberî ismiyle meşhûr olan târîhcidir. Adı Muhammed
ibni Cerîrdir. Tefsîr, hadîs, fıkh ve târîh bilgisi pek fazla idi. 224 [m. 839] de Îrânın şimâlindeki
Taberistânın
Âmül şehrinde tevellüd, 310 [m. 923] da Bağdâdda vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Büyük
tefsîri ve büyük târîhi meşhûrdur ve çok kıymetlidir. Elde bulunan Taberî târihî, bu kıymetli kitâbın bir şî’î
tarafından
yapılan
muhtasarıdır. 114.
167 - MUHAMMED BİN EBÎ BEKR SIDDÎK: Hazret-i Ebû Bekrin oğludur. Annesi
Esmâ idi. Cemel ve Sıffînde
imâm-ı Alî
tarafında
idi. Hazret-i Alî zemânında Mısr vâlîsi
oldu. 38 yılında, Amr ibni
Âs ile harb ederken, 28 yaşında, Mısrda şehîd oldu. Hazret-i Âişe “radıyallahü teâlâ
anhâ” haber alınca
çok üzüldü ve (O benim kardeşim ve âhıret oğlum idi) buyurdu. 121, 208, 303, 311.
168 - MUHAMMED BİN EBÎ ŞERÎF KUDSÎ: Muhammed bin Muhammed bin Ebî Bekr,
Şâfi’î âlimlerindendir. 822 de tevellüd, 905 [m. 1499] de vefât etdi. Çok
kitâbları vardır
“rahime-hullahü teâlâ”. 90.
169 - MUHAMMED BİN HANEFİYYE: Hazret-i
Alînin oğludur.
Annesi Havledir. Hicretin yirmi birinde tevellüd, 71. ci yılda Medînede
vefât etdi. Tâbi’înin büyüklerindendir. Fıkh âlimi, vera’ ve takvâ sâhibi idi. Babasının çok
sevgisini kazanmışdı. Cemel
vak’asına
karışmak
istemedi ise de (Babanın
bulunduğu
tarafın
haklı olduğunda şübhen
mi var?) sözü üzerine babası yanında harb etdi. Abdüllah ibni Abbâs ile birlikde, ibni
Zübeyre bî’at etmedi. 22, 79, 125, 171, 204, 223, 345.
170 - MUHAMMED BİN MAHMÛD BÂBERTÎ: Ekmelüddîn-i Mısrî, Erzurum
civârında
Bayburdda 712 de tevellüd, 786 [m. 1384] da vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. (Fıkh-ı ekber)i, Nesefînin (Menâr)ını, (Meşârikulenvâr)ı ve dahâ nice kitâbları şerh
etmişdir. Hidâyeye (İnâye) adında
şerh yazmışdır. Çeşidli
kitâblar da yazmışdır. 125.
171 - MUHAMMED BİN YÛSÜF SİNNÛSÎ: İmâm-ı Hasen
soyundandır.
Şerîfdir. 895 [m. 1490] de vefât eyledi. Kelâm ve akâ’id üzerinde çeşidli
kitâbları vardır.
Cezâirde Şâzilînin bir kolu olan (Sinnûsî)yi kuran
Muhammed bin Alî Sinnûsî başka olup, 1206 da Cezâirde tevellüd ve 1276 da
Bingâzî çölünde vefât etmişdir. 89.
172 - MUHAMMED CEVÂD: Muhammed
Takî, on iki imâmın
dokuzuncusudur. İmâm-ı Alî Rızânın oğludur. 195 de
Medînede tevellüd, 220 [m. 835] de Bağdâdda vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Halîfe
Me’mûnun dâmâdı idi.
311.
173 - MUHAMMED HUSRÎ: Hanbelî
idi. Muhammed Şiblînin talebesî idi. 371 de vefât etdi. 270.
174 - MUHAMMED PÂRİSÂ: Muhammed bin Muhammed bin Mahmûd hâfız Buhârî,
Behâüddîn-i Buhârînin eshâbının
büyüklerindendir. 756 da tevellüd, 822 [m. 1419] de vefât etdi. 822 de hacca
gitmek üzere Buhârâdan çıkdı. Bir senede
Mekkeye gelip, haccı îfâ
etdi. Hasta oldu. Tavâf-ı
vedâ’ı güç
yapdı.
Medîneye geldi. Ertesi gün vefât etdi. Bursada şeyhülislâm olan Şemseddîn-i
Fenârî, nemâzında
bulundu. Hazret-i Abbâsın
türbesi yanına
defn edildi. Zeyneddîn-i Hâfî Mısrda taş yapdırıp getirdi. (Tesavvuf nasıl elde edilir?) dediklerinde (İslâmiyyete
uymakla) buyurmuşdur. Fârisî (Risâle-i kudsiyye) ve
(Tuhfet-üs-sâlikîn) kitâbları basılmışdır. 124.
175 - MUHAMMED ŞEYBÂNÎ: Ebû
Abdüllah Muhammed bin Hasen, Hanefî mezhebi imâmlarından olup,
büyük müctehiddir. Babası,
Şâmlı olduğu hâlde Iraka
gidip, Vâsıtda
yerleşmiş ve İmâm,
135 [m. 752] de orada tevellüd etmişdir. Bağdâdda imâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin derslerine senelerce devâm
etmiş, Ebû Yûsüfün derslerinden de istifâde etmişdir. Birçok kitâb yazmışdır. Hârûn
Reşîd kendisine çok hürmet ederdi. Halîfe Horasana giderken, kendisini de
berâber götürdü. 189 [m. 805] yılında,
Rey şehrinde vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Nemâzını Halîfe kıldırdı. İmâm-ı Şâfi’î Bağdâda geldiğinde,
halîfenin huzûrunda İmâmla
sohbet etdi. İlminin
ve zekâsının çokluğuna hayran kaldı. 45, 53, 59,
182, 346.
176 - MÜHELLEB: Tâbi’înin büyüklerindendir. Basrada idi. Aklı ve cesâreti meşhûr idi. Hâricîlerle çok muhârebe etdi. Basrayı bunlardan korudu. 79 da Horasan vâlîsi oldu. 83 [m. 702] de orada vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”. Hazret-i Mu’âviye zemânında, Semerkand fethinde, Sa’îd bin Osmân ibni Affânın kumandasındaki orduda çok kahramanlık göstermiş, bir gözü yaralanmışdı. 62.
177 - MUHYİDDÎN-İ ARABÎ: Şeyh-i ekber Muhammed bin Alî, tesavvuf büyüklerindendir. 560 senesinde, Endülüsde tevellüd, 638 [m. 1240] de Şâmda vefât etdi. Zâhir ve bâtın ilmlerinde kâmil idi. Fıkh ve kelâm ilmlerinde müctehid idi. Konyaya gelip, Sadreddîn Konevînin dul bulunan vâldesini tezevvüc etmiş idi. Zekâsı pekçok, hâfızası hârikul’âde idi. Sultânlardan, vâlîlerden, beğlerden çok saygı görür, pekçok hediyye gelirdi. Hepsini muhtâçlara dağıtırdı. Çok kitâb yazdı. Yazılarını anlıyabilmek için, âlim olmak lâzımdır. (Fütûhât-ı mekkiyye) kitâbı yirmi cilddir. (Füsûs) kitâbı çok meşhûrdur. (Müsâmerat)ı beş cilddir. Beşyüze yakın kitâb yazmışdır “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz”. 153, 155, 214, 215.
178 - MURÂD-İ MÜNZÂVÎ: Eyyûb
sultân ile Edirnekapı arasında Nişâncı Mustafâ pâşa
caddesindeki (Şeyh Murâd) tekkesinde ilm neşr ediyor, halkı irşâd
ediyordu. Bu tekkeyi, şeyhül-islâm minkâri zâde Yahyâ efendinin dâmâdı Kengırılı Mustafâ
efendi, medrese olarak yapdırmış ve oğlu Ebülhayr
efendi 1144 senesinde şeyh-ül-islâm olup, 1154 [m. 1741] de vefât ile tekkede
babasının yanına defn
edilmişdir. Muhammed Murâd “kuddise sirruh” 1055 de Kâbilde tevellüd edip,
yüksek ilmleri öğrendikden
sonra hacca gitdi. Sonra Hindistâna gelerek Müceddidî Muhammed Ma’sûm-i
Fârûkînin [1007-1079] “kuddise sirruh” kalbleri cilâlıyan sohbet ve
teveccühleri altında
yükselerek tekrâr hacca ve
üç
sene sonra Bağdâd, İsfehan,
Buhârâ, Belh, Semerkand, Mısr, Şâm ve 1092 de İstanbula gelip, hazret-i Hâlid “radıyallahü anh”
civârında
beş sene neşr-i ulûm ve tenvîr-i kulûb eyledi. Şâm yolu ile dördüncü haccını yapmış, 1120 de
tekrâr İstanbula
gelip, Sultân Selîm “rahmetullahi aleyh” civârında, Bacaklı efendi
menzilinde yerleşmişdir. 1132 [m. 1719] de vefât ederek Ebülhayr efendi tarafından
medresesinin dershânesine defn edilmişdir “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz”.
Murâd-ı
Münzâvî “kuddise sirruh” hakkındaki bilgiyi, (Kâdirî hâne) ismi ile tanınan hânekah-ı İsmâ’îl Rûmî
“kuddise sirruh” meşâyih-i kirâmından ve Sultân Abdülhamîd hân-ı sânînin
[1258-1336 hicrî, Çemberlitaşda Sultân Mahmûd türbesinde] meclis-i meşâyih
reîsi, şerîf Ahmed Muhyiddînin [1327] (İstanbul tekâyâsı) risâlesinden
aldık.
Büyük zahmet ve fedâkârlıkla
hâzırlanmış olan bu
risâle, İstanbul
halkına
asrlar boyunca feyz ve irfân saçan yüzlerle ahlâk ve fazîlet yuvasını ve bunlarda
parlıyan
binlerle ilm ve nûr kaynaklarını ve
bunların
kalblerini aydınlatdıkları zemânları güzel bir san’atla göstermekde olup, cidden kıymetli bir
târîh hazînesidir. Murâd-ı
Münzâvînin “kuddise sirruh” ilmin ve târîhin kıymetli bir âbidesi olan mubârek
türbesi yıkılmak üzere
iken, 1402 [m. 1982] senesinde, askerî hükûmet tarafından ta’mîr
ve tezyîn edilmişdir. 141.
179 - MÜRRE BİN KÂ’B “radıyallahü anh”: Eshâb-i kirâmdandır. Şâmda
yerleşdi. Elliyedi [57] senesinde vefât etdi. Resûlullahın “sallallahü
aleyhi ve sellem” yedinci babasının
ismi de, Mürre bin Kâ’b idi. Bunun bir oğlundan (Benî Mahzûm),
ikincisinden (Benî Teym), üçüncüsünden
(Benî Hâşim) kabîleleri hâsıl oldu.
Resûlullah üçüncü, Ebû Bekr ikinci, Ebû Cehl birinci kabîledendir. 122.
180 - MÛSÂ KÂZIM: İmâm-ı Ca’fer Sâdıkın oğludur. On iki
imâmın yedincisidir.
129 yılında Medînede
tevellüd, 186 [m. 802] de Bağdâdda vefât etdi. Kâzımiyye denilen mahallededir. Zühd ve takvâsı, kerem ve
cömerdliği ile
meşhûrdur. Siyâsete hiç karışmadığı
hâlde, halîfe Muhammed Mehdî, kendisini Medîneden Bağdâda getirip
habs etdi. Sonra, halîfe Hârûn da habs etdi ve zindanda vefât etdi. Kâzımiyye
mahallesi, Bağdâdın on
kilometre şimâl garbında, Dicle nehrinden beş kilometre içerdedir. Türbesi çok
süslü olup, yanında
büyük câmi’ vardır.
Dicle kenârında, İmâm-ı a’zamın türbesi
vardır.
36, 158, 311, 318, 389.
181 - MÜSEYLEME-TÜL-KEZZÂB: Vakt-i
se’âdetde Yemâme tarafından
Peygamberlik iddi’a eden bir adam olup, önce islâma gelmiş iken, sonra mürted
olup, çok kimseleri kendine bağ-
ladı. Resûlullah efendimize bir mektûb gönderip, kendilerine inandığını, fekat kendisinin de Peygamber olduğunu bildirdi. Arabistânın yarısı senin, yarısı benim olsun dedi. O sırada Resûlullah vefât edince, hazret-i Ebû Bekr, hilâfetinin ikinci yılında, Hâlid bin Velîd kumandasında asker gönderip, şiddetli harb oldu. İki tarafdan, yirmibin kişi öldü. Mürtedler mağlûb ve mahv olup, Müseyleme, Vahşî “radıyallahü anh” tarafından öldürüldü. 117, 312, 323, 387, 408.
182 - MÜSLİM: Ebülhüseyn Müslim bin Haccac Kuşeyrîdir. Hadîs imâmıdır. (Sahîh-i Müslim) kitâbı, Buhârîden sonra, en kıymetli hadîs kitâbıdır. 206 [m. 821] da Nişâpûrda tevellüd, 261 [m. 875] de yine orada vefât etdi. Ahmed ibni Hanbelin talebesi idi. Kitâbında yedibinikiyüzyetmişbeş hadîs-i şerîf vardır. Bunları, üçyüzbin hadîs arasından seçmişdir. İmâm-ı Buhârî ile Nişâpûrda buluşdu. Çok sevişdiler. Buhârî-i şerîfde de yedibinikiyüzyetmişbeş hadîs-i şerîf vardır “rahime-hullahü teâlâ”. 15, 120, 165, 330.
183 - MÜSTAĞFİRÎ: Ebül’ Abbâs (Kitâbülvefâ) yazarıdır “rahime-hullahü teâlâ”. 129.
184 - MÜZENÎ: Ebû İbrâhîm İsmâ’îl bin Yahyâ, Şâfi’î mezhebi fıkh âlimlerindendir. İmâm-ı Şâfi’înin talebesi idi. Fıkh, kelâm ve hadîs ilmlerinde çok üstün idi. Vera’ ve takvâ sâhibi idi. 175 de Mısrda tevellüd ve 264 [m. 878] de Mısrda vefât etdi. Karâfe-tüs-sugrâ kabristânında imâm-ı Şâfi’înin yanındadır. Şâfi’î mezhebi fıkhını toplıyan ve kitâblara geçiren budur. Çeşidli kitâbları vardır. (El-muhtasar) kitâbı meşhûrdur “rahime-hullahü teâlâ”. 59.