161 -Tenbîh: Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz
buyurdu ki, (Cum’a, fakîrlerin haccıdır ve
mü’minlerin bayramıdır ve gök ehlinin bayramıdır ve Cennetde de bayram günüdür.
Günlerin en iyisi, en şereflisi Cum’adır) ve bir hadîs-i şerîfde, (Cum’a günü iyiliklerin hazînesidir ve güzel şeylerin menbaıdır)
buyuruldu. Ve bir hadîs-i şerîfde
buyurdu ki: (Mûsâ aleyhisselâm dedi ki: Yâ Rabbî!
Bana cumartesi gününü verdin, Muhammed aleyhisselâmın ümmetine hangi günü
vereceksin? Onlara Cum’a gününü vereceğim, buyuruldu. İlâhî! Cum’a gününün
kıymeti ve sevâbı ne kadardır diye
sordu. Ey Mûsâ! Cum’a günü yapılan bir ibâdete, cumartesi günü yapılan yüzbin
ibâdet sevâbı vardır, buyuruldu. Bunun üzerine Mûsâ aleyhisselâm, yâ Rabbî!
Beni Muhammed aleyhisselâmın ümmetinden eyle diye düâ eyledi.) Kur’ân-ı kerîmde Cum’a gününü bildiren âyet-i
kerîmeyi getirince, Cebrâîl aleyhisselâm dedi ki, yâ Muhammed “aleyhissalâtü
vesselâm”! Mûsâ aleyhisselâmın ümmeti eğer Cum’a gününün kıymetini bilselerdi
buzağıya tapmakdan, yehûdî olmakdan kurtulurlardı. Îsâ aleyhisselâmın ümmeti de
bilselerdi hıristiyan olmakdan korunurlardı. Cum’a gününün fazîletini bildiren
hadîs-i şerîfler (Se’âdet-i Ebediyye) kitâbının
birinci kısm, 71. ci madde sonunda geniş olarak açıklanmışdır.
Bir hadîs-i
şerîfde buyuruldu ki: (Cum’a günü geldiği için sevinen bir mü’mine, kıyâmete kadar
her gün, o kadar sevâb verilir ki, adedini Allahü teâlâ bilir.) Bir
hadîs-i şerîfde, (Cum’a günü vefât eden mü’minlere
şehîd sevâbı verilir ve kabr azâbından onu korurlar) buyuruldu. (Tergîb-üs-salât)ın 123.cü sahîfesindeki Hadîs-i şerîfde (Cum’a
günü sabâh nemâzından evvel üç kerre (Estagfirullahel’azîm ellezî lâ ilâhe illâ
huv el-hayyel-kayyûme ve etûbü ileyh) okuyanın ve anasının ve babasının bütün
günâhları afv olur) buyuruldu.
Cum’a gününün yirmi
sünneti ve edebi vardır. Muhammed Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem”
sevenlerin, bunları yapması lâzımdır:
1- Cum’ayı perşembeden
karşılamalıdır. Meselâ, yeni ve temiz elbiseyi hâzırlamalı, işleri bitirip Cum’ayı
ibâdetle geçirmeğe gayret etmeli. Perşembe ikindiden sonra tesbîh ve istiğfar
eylemeli. Cum’a gecesi ehli ile gusl abdesti almalı. Her ikisine köle âzâd
etmiş gibi sevâb verilir.
2- Cum’a günü, Cum’a
nemâzı için gusl abdesti almalıdır. Bu gusl hakkında çok hadîs-i şerîf
olduğundan, farz diyenler de vardır.
3- Başı traş etmeli.
Sakalın bir tutamdan fazlasını ve tırnakları kesmeli ve beyâz giymeli. [Sakalın
bir tutamdan kısa olması bid’at olup büyük günâh olduğu (Berîka)da yazılıdır.]
Âlimlerin çoğuna göre,
sakal bırakmak sünnetdir. (Sahihayn) denilen
iki kıymetli hadîs kitâbından biri olan (Müslim) kitâbında
yazılı, hazret-i Âişenin “radıyallahü anhâ” bildirdiği hadîs-i
şerîfde, (On şey fıtratdandır: Bıyık kesmek,
sakalı uzatmak, misvâk, mazmaza, istinşak, tırnak kesmek, parmak boğumlarını
yıkamak, koltuk ve kasık temizlemek, bevlden istibrâ etmek)
buyuruldu. Bu hadîs-i şerîfi, İbni Nüceym
“rahime-hullahü teâlâ” (Bahr-ür-râık) kitâbında
ve imâm-ı Zeylâ’î “rahime-hullahü teâlâ” (Tebyîn-ül-hakâyık)
kitâbında, guslün farzlarını anlatırken yazmakda ve buradaki
fıtratın sünnet demek olduğunu bildirmekdedir. Bu hadîs-i şerîf, sakal
bırakmanın diğer peygamberlerin de sünneti olduğunu, Muhammed aleyhisselâmın
dîninin şi’ârı olmadığını, bunun için, (sünnet-i zevâid) olduğunu açıkça
bildiriyor. Bu sünnetler (Şir’at-ül-islâm)da
da yazılıdır. Çeşidli sakal şeklleri vardır. Yehûdî sakalı, hıristiyan sakalı,
şî’î sakalı, vehhâbî sakalı, komünist sakalı ve İslâm sakalı. Yalnız İslâm
sakalını bırakmak sünnetdir. Bu da, uzunluğu bir tutam olan ve yüzün her
tarafında bulunan sakaldır. Böyle olmıyan sakal, sünnet değil, bid’at olur. Muhammed
Hâdimî “rahime-hullahü teâlâ” (Berîka) kitâbında
diyor ki, (Hadîs-i şerîfde, (Bıyığı kısa, sakalı uzun yapınız!) buyuruldu. Bunun
için, sakalı kazımak, kesmek ve sünnet mikdârından kısa yapmak men’ olundu.
Sakalı bir kabza, bir tutam uzatmak sünnetdir. Sakalı bir kabzadan kısa yapmak
câiz değildir. Bir kabzadan fazlasını kesmek de sünnetdir.) Bir kabza, çenede
sakalın başladığı yerden dört parmak eni kadar uzun olmak demekdir. Sünnet
olan, hattâ mubâh olan şeyi sultân emr edince, bunu yapmak vâcib olur. Sultânın
ve bütün müslimânların yapması emr demekdir. Böyle yerlerde sakalı bir tutam
uzatmak vâcib olur. Bir tutamdan kısa yapmak veyâ kazımak, vâcibi terk etmek
olur. Tahrîmen mekrûh olur. Bunun câmi’de imâm olması câiz olmaz. Böyle olmıyan
yerlerde ve Dâr-ül-harbde zulm görmemek, nafakadan olmamak, yâhud emr-i ma’rûf
yapabilmek, müslimânlara ve islâmiyyete hizmet edebilmek, dînini, nâmûsunu
koruyabilmek için sakalını kısaltmak yine câiz olmaz ise de, kazımak câiz,
hattâ lâzım olur. Özrsüz olarak kazımak mekrûh olur. Bir tutamdan kısa sakal
bırakarak, böylece sünneti yapdığına inanmak bid’at olur. Sünneti değişdirmek
olur. Bid’at işlemek, adam öldürmekden dahâ büyük günâh olur. Böyle kısa olan
sakalı bir tutama kadar uzatmak vâcib olur. İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ”,
nemâzın mekrûhlarını anlatırken diyor ki, (Bir müekked sünneti yapmak, bir
mekrûh işlemeğe sebeb olursa, bu sünnet terk edilir, yapılmaz. Birşeyin yapılmasının
sünnet mi, bid’at mı olduğunda şübhe edilirse, o şey terk edilir, yapılmaz.)
Âdete uyarak, sakal kısaltmak mekrûhdur. Fitne çıkarmamak için, sakalı kazımak
câiz olur. Kısa sakal ile sünneti îfâ etdiğine inanmak ise, bid’atdir. Her iki
hâlde de, sakalını kazıması lâzım olur.
4- Cum’a nemâzına mümkin
olduğu kadar erken gitmeli. İlk müslimânlar, çok sevâb kazanmak için Cum’a
nemâzına, karan-
lıkda câmi’e giderlerdi.
5- Ön safa geçmek için,
cemâ’atin omuzlarından aşmamalıdır.
6- Câmi’de nemâz kılanın
önünden geçmemeli. Dıvar veyâ direk arkasından dolaşmalıdır.
7- Erken gidip birinci
safda yer almalıdır.
8- Hatîb efendi minbere
çıkdıkdan sonra hiçbir şey söylememeli, ezânı da tekrârlamamalıdır. Konuşana işâretle
bile cevâb vermemelidir. Hatîb efendinin de konuşması ve hutbeden başka şeyler
söylemesi harâm olduğu gibi, hutbe de, fâsid olur. Hutbe bozulduğu için Cum’a
nemâzı da kabûl olmaz. Peygamberimiz
“sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Hutbe,
iki rek’at nemâz demekdir.) Hutbeyi, kısa kesmek sünnetdir. Uzatmak
mekrûhdur. Hutbede dört halîfenin ismlerini yüksek sesle okumak Ehl-i sünnet
alâmetidir, okumak istemiyenden kaçmalıdır.
9- Nemâzdan sonra,
Fâtiha, Kâfirûn, İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini yedi kerre okumalıdır.
10- İkindiye kadar
câmi’de kalıp, ibâdet etmelidir.
11- Dindâr olan ve Ehl-i
sünnet âlimlerinin “rahime-hümullahü teâlâ” kitâblarından anlatan âlimlerin
dersinde bulunmalıdır. Böyle sâlih bir hocanın dersinde bir sâat bulunmak, bin
rek’at nâfile nemâzdan efdaldir.
12- Cum’a günü düânın
kabûl olduğu vakti aramalı, bunun için hep ibâdet etmelidir.
13- Cum’a günü çok
salevât-ı şerîfe getirmelidir.
14- Kur’ân-ı kerîm ve
Kehf sûresini okumalıdır.
15- Az veyâ çok sadaka
vermelidir.
16- Ana-babayı veyâ
bunların ve sâlih müslimânların ve Evliyânın kabrlerini ziyâret etmelidir.
Evliyânın rûhlarından feyz almalıdır.
17- Ehl ve evlâdın
yemeklerini bol ve tatlı yapmalıdır.
18- Çok nemâz kılmalı,
nemâz borcu olanlar kazâ nemâzlarını kılmalı, nemâz borcu olmıyanlar nâfile
niyyeti ile kılmalıdır.
19- Cum’a gününü, hep
ibâdet işleriyle geçirmelidir.
20- İkindiden sonra,
seccâde üzerinde elinden geldiği kadar (yâ Allah, yâ Rahman, yâ Rahîm, yâ Kavî,
yâ Kadir) deyip, sonra düâ etmelidir.
162- Cum’a günü güzel ve
yeni elbiseni giy! Yeni elbisen yoksa temiz elbise giy ve başının sarığını
otururken sarma, ayakda sar! Güzel koku sürünerek Cum’aya git. Zîrâ melekler
güzel kokudan hoşlanırlar. Güzel koku, erkekler için sünnet, kadınların sokağa
çıkarken sürünmeleri ve başlarını, kollarını
açmaları harâmdır. Çünki kadınların koku sürmesi ve sokağa açık saçık çıkmaları
erkekleri cezbeder. Yalnız ev içinde süslenebilir ve koku sürünebilir. Cum’aya
giderken tesbîh ve zikr eyle! Her adımına on sevâb yazılır.
163- Cum’a günü mümkinse
boy abdesti [gusl] alarak câmi’e git, nemâza erken git, hutbeyi işitebilecek
bir yerde otur! Hutbe okunurken, kimse ile konuşma! Sağa sola bakma ve dönme!
Zîrâ, hutbe okunurken konuşmak günâhdır ve Cum’anın fazîletini kaybeder. Câmi’e
girince, boş yer nerede bulursan, orada otur! Cemâ’ate zahmet vererek ileriye
geçmeğe çalışma! Ön saflarda yerini al! Geç gelirsen, kimseyi râhatsız etme,
cemâ’ati sağa sola yanlatıp ilerlemeğe çalışma! İleriye gitmek için
kardeşlerine zahmet verme. Yürüyemiyen ihtiyârın ve hastanın, Cum’a nemâzını
kılması farz değildir.