Bir çocuk bâliğ olduğu
zemân ve bir kâfir (Kelime-i tevhîd) söyleyince,
ya’nî, (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) deyince
ve bunun ma’nâsını bilip inanınca (Müslimân) olur.
Kâfirin günâhlarının hepsi hemen afv olur. Fekat, bunların her müslimân gibi,
imkân bulunca, îmânın altı şartını, ya’nî Âmentüyü ezberlemeleri ve ma’nâsını
öğrenerek bunlara inanmaları ve (İslâmiyyetin hepsini, ya’nî Muhammed
aleyhisselâmın söylediği emrlerin ve yasakların hepsini Allahü teâlânın
bildirmiş olduğuna inandım) demeleri lâzımdır. Dahâ sonra imkân buldukça, bütün
huylardan ve karşılaşdığı işlerden farz olanları, ya’nî emr olunanları ve harâm
olanları, ya’nî yasak edilmiş olanları öğrenmesi de farzdır. Bunları öğrenmenin
ve herhangi bir farzı yapmanın ve herhangi bir harâmdan sakınmanın farz
olduğunu inkâr ederse, ya’nî inanmazsa, ehemmiyyet vermezse, îmânı gider. (Mürted) olur. Ya’nî bu öğrendiklerinden birini,
meselâ kadınların örtünmelerini beğenmezse mürted olur. Mürted, irtidâdına
sebeb olan şeyden tevbe etmedikce, (Lâ ilâhe
illallah) demekle ve islâmiyyetin ba’zı emrlerini yapmakla, meselâ
nemâz kılmakla, oruc tutmakla, hacca gitmekle, hayrât ve hasenât yapmakla
müslimân olmaz. Bu iyiliklerinin âhıretde hiç fâidesini görmez. İnkârından,
ya’nî inanmadığı şeyden tevbe etmesi, pişmân olması lâzımdır.
İslâm âlimleri, her
müslimânın öğrenmesi, inanması ve tâbi’ olması lâzım olan farzlardan elli dört
adedini seçmişlerdir.
Ellidört farz
şunlardır:
1- Allahü teâlâyı bir
bilip, Onu hiç unutmamak.
2- Halâlden yimek ve
içmek.
3- Abdest almak.
4- Her gün vakti gelince,
beş vakt nemâz kılmak.
5- Nemâz kılacağı zemân
hayzdan ve cünüblükden gusl etmek.
6- Kişinin rızkına,
Allahü teâlânın kefîl olduğunu hak bilmek, inanmak.
7- Halâlden pâk libâs
giymek.
8- Hakka tevekkül ederek
çalışmak.
9- Kanâat etmek.
10- Ni’metlerin
mukâbilinde, Rabb-i teâlâya şükr etmek. Ya’nî onları emr olunan yerlerde
kullanmak.
11- Cenâb-ı Bârî’den
gelen kazâya râzı olmak.
12- Belâlara sabr etmek.
Ya’nî isyân etmemek.
13- Günâhlardan tevbe
etmek. [Her gün istigfâr okumak.]
14- İhlâs üzere ibâdet
etmek.
15- İnsan ve cin
şeytânlarını düşman bilmek.
16- Kur’ân-ı azîm-üş-şânı
huccet, sened tutmak. Onun hükmüne râzı olmak.
17- Ölümü hak bilmek ve
ölüme hâzırlanmak.
18- Allahü azîm-üş-şânın
sevdiğini sevip, sevmediğinden kaçmak. [Buna Hubb-i fillah ve buğd-ı fillah
denir.]
19- Babaya ve anaya
iyilik etmek.
20- Ma’rûfu emr ve münkeri
nehy etmek.
21- Mahrem olan akrabâyı
ziyâret etmek.
22- Emânete hıyânet
etmemek.
23- Dâimâ, Allahü
teâlâdan havf edip, [korkarak], harâm işlemekden sakınmak.
24- Allahü azîm-üş-şâna
ve Resûlüne itâ’at etmek. Ya’nî farzları yapıp, harâmlardan sakınmak.
25- Günâhdan kaçıp,
ibâdet ile meşgûl olmak.
26- Ülül-emre, kanûnlara
karşı gelmemek.
27- Âleme ibret nazarı
ile bakmak.
28- Allahü teâlânın
varlığını, ya’nî sıfatlarını, mahlûklarını tefekkür etmek.
29- Dilini harâm, fuhş
olan sözlerden korumak.
30- Kalbini mâ-sivâdan
[dünyâ sevgisinden] pâk etmek.
31- Hiç bir kimseyi,
maskaralığa almamak.
32- Harâma bakmamak.
33- Her hâlde sözüne
sâdık olmak.
34- Kulağını fuhş ve
çalgı gibi münkerât dinlemekden korumak.
35- Farzları ve harâmları
öğrenmek.
36- Tartı, ölçü
âletlerini, hak üzere kullanmak.
37- Allahü azîm-üş-şânın
azâbından emîn olmayıp dâimâ korkmak.
38- Müslimân fakîrlerine
zekât vermek ve yardım etmek.
39- Allahü azîm-üş-şânın
rahmetinden, ümmîdini kesmemek.
40- Nefsinin hevâsına,
ya’nî harâm olan isteklerine tâbi’ olmamak.
41- Aç olanı Allah rızâsı
için doyurmak.
42- Kifâyet mikdârı rızk
[ya’nî yiyecek, giyecek ve mesken] kazanmak için çalışmak.
43- Malının zekâtını,
tarladaki mahsûlünün uşrunu vermek.
44- Âdetli ve lohusa hâlinde
bulunan ehline yakın olmamak.
45- Kalbini günâhlardan
pâk etmek.
46- Kibrli olmakdan
sakınmak.
47- Bâliğ olmamış yetîmin
malını hıfz etmek.
48- Genç oğlanlara yakın
olmamak.
49- Beş vakt nemâzı
vaktinde kılıp, kazâya bırakmamak.
50- Zulmle, kimsenin
malını almamak.
[Boşadığı kadına mehr
parasını ödemek de kul hakkıdır. Ödemezse, dünyâda cezâsı ve âhıretde azâbı çok
şiddetlidir. Kul haklarından en mühimmi ve azâbı en çok olanı, akrabâsına ve
emri altında olanlara emr-i ma’rûf yapmamakdır. Bunlara din bilgisi öğretmeği
terk etmekdir. Onların ve bütün müslimânların dinlerini öğrenmelerine ve
ibâdetlerini yapmalarına, işkence ederek veyâ aldatarak mâni’ olanın kâfir
olduğu, islâm düşmanı olduğu anlaşılır. Bid’at sâhiblerinin, mezhebsizlerin,
sözleri ile, yazıları ile, Ehl-i sünnet i’tikâdını değişdirmeleri, dîni, îmânı
bozmaları da böyledir.]
51- Allahü azîm-üş-şâna
şirk koşmamak.
52- Zinâdan kaçınmak.
53- Şerâbı ve alkollü
içkileri içmemek.
54- Yalan yere yemîn
etmemek.
[Şerâb, ispirto ve
alkollü içkilerin hepsi kaba necâsetdir. Su ile toprak karışdırıldığı zemân, bu
ikisinden biri temiz ise, meydâna gelen çamurun temiz olacağı ve bu kavlin
sahîh olduğu ve fetvânın da böyle olduğu, (Bahr) kitâbında
ve (İbni Âbidîn)de yazılıdır. Bu fetvânın
za’îf olduğunu bildiren âlimler de varsa da, harac olduğu zemân, za’îf kavl ile
amel olunacağı, (İbni Âbidîn)de ve (Hadîka)da yazılıdır. Buna göre, bir ihtiyâcı
karşılamak için hâzırlanan kolonya, vernik ve ispirtolu ilâcların ve boyaların,
alkol ile karışdırılan maddeleri temiz ise, karışımların da temiz olacakları
anlaşılmakdadır. Şâfi’î mezhebinde de böyle olduğu (Ma’füvât)
şerhınde yazılıdır. Temizlemelerinde harac olunca, nemâza mâni’
olmazlar. Harac olduğu için temiz kabûl edilen böyle sıvıların, zarûret
olmadıkca, içilmeleri câiz değildir. Alkollü içkiler, hiçbir zemân temiz olmaz.
Çünki, bu içkilerdeki alkol, diğer maddelerle, ihtiyâc için, fâideli olmak için
değil, keyf için karışmışdır. Bulaşdıkları herşey de necs olur. Zarûretsiz
içilmeleri dâimâ harâmdır.]