İslâmın binâsı beşdir.
Ya’nî, islâm beş şey üzerine binâ kılınmışdır. Evvelkisi, kelime-i şehâdet
getirmek ve ma’nâsını öğrenip inanmak. İkincisi, hergün beş vakt nemâzı vakti
geçmeden kılmak. Üçüncüsü, Ramezân-ı şerîfde her gün oruc tutmak. Dördüncüsü,
eğer farz olduysa, yılda bir kerre, zekât ve uşr vermek. Beşincisi, kudreti var
ise, ömründe bir kerre, hacca gitmek. [Allahü teâlânın bu beş emrini yapmağa ve
harâmlardan sakınmağa (İbâdet etmek) denir.
Vücûb ve edâ şartlarına mâlik olmıyanın ve hacca gitmiş olanın tekrâr gitmesi,
nâfile ibâdet olur. Bid’at ve harâm işlemeğe sebeb olan nâfile ibâdeti yapmak
câiz değildir. İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh”, 29 ve 123 ve 124. cü
mektûblarında ve (Makâmât-ı Mazheriyye) 26.
cı mektûbunda, nâfile hacca ve ömreye gitmeğe izn vermemişlerdir. (Neşr-ül-mehâsin)de, makâmât-ı aşereden zühd
makâmını bildirirken diyor ki, (Büyük âlim ve Velî, imâm-ı Nevevîye, her
sünnete ri’âyet ediyorsun. Fekat, büyük sünnet olan nikâhı terk ediyorsun dediklerinde,
bir sünneti yaparken, birçok harâm işlemekden korkuyorum buyurdu). İmâm-ı Yahyâ
Nevevî 676 da Şâmda vefât etdi. Pâkistânda (Câmi’a-i
habîbiyye) üniversitesi dekanı, müderris Habîb-ür-rahmân, 1401 [m.
1981] de hacca gidince, vehhâbî imâmın ho-parlör ile nemâz kıldığını görüp,
nemâzlarını ayrı kıldığı için, ellerine kelepçe takılarak habs edilmiş, sebebi
soruldukda, imâmın ho-parlör ile kıldırması câiz değildir demişdir. Hac
yapmasına mâni’ olunarak, geri gönderilmişdir.
Dünyânın neresinde olursa
olsun, her insana önce lâzım olan şey, dînini, îmânını öğrenmekdir. Din,
eskiden islâm âlimlerinden kolayca öğrenilirdi. Şimdi, âhir zemân olduğu için,
hiç bir yerde hakîkî din âlimi kalmadı. Câhiller, ingilizlere satılmış olan
ahmaklar, din adamı olarak her tarafa yayıldı. Şimdi dîni, îmânı doğru olarak
öğrenmek için tek çâre, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarını okumakdır. Bu
kitâbları bulmak, Allahü teâlânın büyük bir ihsânıdır. İslâm düşmanları,
gençleri aldatmak için, bozuk din kitâbları yayıyorlar. Hakîkî din kitâbı bulup
okumak, çok güç oldu. Gençler, muhtelîf oyunlara bağlanıp, hakîkî kitâb
bulmakdan ve okumakdan mahrûm edilmekdedir. Birçok gencin, oyundan başka birşey
düşünmediklerini görüyoruz. Bu hastalık, gençler arasında yayılmakdadır. Müslimân
ana-babaların, çocuklarını bu hastalıkdan korumaları çok lâzımdır. Bunun için,
çocuklarına dînini haber vermeleri ve din kitâbı okumağa alışdırmaları
lâzımdır. Bunun için, çocuklarının zararlı oyunlara dadanmalarını
önlemelidirler. Ba’zı ahbâblarımızın çocuklarının zararlı oyunları oy-
namakdan yemek yimeyi bile unutduklarını
görmekdeyiz. Böyle çocukların, mekteb kitâblarını bile okuyup sınıf geçmeleri
imkânsız olmakdadır. Anaların, babaların çocuklarına hâkim olmaları, kitâb
okumağa alışdırmaları lâzımdır. Bunun için, (İslâm
Ahlâkı) kitâbını okumalıdır. Bu kitâbı okuyan, dînini, îmânını
öğreneceği gibi, islâm düşmanlarının nasıl çalışdıklarını da anlıyacakdır.
Analar, babalar bu vazîfelerini yapmazlarsa, dinsiz, îmânsız bir gençlik hâsıl
olacak, vatanımıza, milletimize çok zarar verecekdir.
Müslimân anaların,
babaların dikkat edecekleri çok mühim bir mes’ele de (Setr-i avret)
mes’elesidir. Zararlı oyunları oynayanlar arasında dizlerinden kasıklarına
kadar açık gençleri görüyoruz. İslâm dîninde avret mahallini örtmek mühim
farzdır. Buna ehemmiyyet vermiyen îmânını kaybedebilir. Müslimânlar,
nemâzlarına çok sevâb kazanmaları için ve vâ’z dinlemek için, câmi’lere gider.
Câmi’e gitmek bu sebeble olmasa dahî çok sevâbdır. Avret mahalli açık olanların
gitdiği yer, câmi’ olmaz, fısk meclisi olur. Fısk meclisine gitmenin harâm
olduğu bütün kitâblarda yazılıdır. Böyle câmi’lere giden fısk meclisine gitmiş
olur, günâha girer. Sevâb kazanmak ve vâ’z dinlemek için, böyle câmi’lere giden
kimse, sevâb değil, günâh kazanmakdadır. Avret mahalli açık olanlar câmi’e
gidince, müslimânların günâha girmelerine sebeb oluyorlar. Avret mahallini
açmak, büyük günâh olduğu gibi, böyle açıklara bakmak da büyük günâhdır. Bunun
için, böyle câmi’lere giden müslimânlar sevâb değil, günâh kazanmakda, gadab-ı
ilâhiye sebeb olmakdadırlar.]