-4-

NİÇİN MÜSLİMÂN OLDULAR

Bu kısm, kitâbımızın (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) bahsinin eki olarak hâzırlanmışdır. İslâm dîni, en son ve en mükemmel dindir. Meşhûr ingiliz edibi Bernhard Shaw bile, (Dünyâ için bir tek din seçmek gerekirse, bu muhakkak islâm dîni olacakdır) demişdir. Bu da gâyet tabî’îdir. Çünki islâm dîni, şimdiye kadar gelip geçmiş olan bütün dinlerin düçâr oldukları [düşdükleri] tahrîflerden [değişdirmelerden] mahfûz [korunmuş] bir dindir. Tek Allaha inanmağı emr eden, dinlerin en büyüklerinden olan yehûdî dîninde, bir mesîhin geleceği bildirilmişdir. Mesîh olarak geldiği kabûl edilen Îsâ aleyhisselâmın yaydığı dînin kitâbı olan İncîl kaybolmuşdur. Sonradan birçok kısmları değişdirilerek, çeşidli İncîller yazılmış olmasına rağmen, asl mesîh olarak son bir Peygamberin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” geleceği hakkında işâretler vardır. Barnabas İncîlinde ise, bu Peygamberin ismi açıkca yazılıdır. O hâlde islâm dîni, bütün hakîkî dinlerin birleşdiği en son, en doğru, en mükemmel ve Allahü teâlânın rızâsına tam uygun olan dindir. Bütün gençliği Avrupada hıristiyanlar arasında geçmiş olan kültürlü bir arkadaşımız [Doktor Nûri Refet Korur] bize, (Babam ve anamdan müslimân olarak dünyâya geldim. Hayâtım Avrupada geçdi. Orada, elimde fırsat bulunduğu için, bütün dinleri araşdırmak ve birbirleriyle karşılaşdırmak için bol zemân buldum. Eğer başka bir dînin islâm dîninden dahâ üstün olduğunu görmüş olsaydım, müslimânlığı bırakır, o dîni kabûl ederdim. Çünki, kimse beni müslimân kalmağa zorlamıyordu. Fekat yapdığım bütün araşdırmalar, karşılaşdırmalar, hıristiyanlarla yapdığım tartışmalar, İslâm dîninin dünyâda bulunan bütün dinlerin üstünde, hiç tahrîf edilmemiş hakîkî din olduğunu o kadar açık bir sûretde meydâna çıkardı ki, islâmiyyete bütün kalbimle bağlandım) demişdi.

Ne yazık ki, bugün bile, batı âleminde müslimânlara (sapık fikrli), (uyuşuk kafalı), (şeytâna tapan), (dinsiz) demek haksızlığında bulunan hıristiyanlar vardır. Hıristiyan çocuklarına, papazlar tarafından bu yanlış bilgiler verilmekde, zihnleri çelinmekdedir. Bir yandan da, islâm dîninde medeniyyete uygun olmıyan birçok husûslar bulunduğu ileri sürülmekdedir. Hâlbuki, bugünkü medeniyyete en uygun olan din, islâm dînidir. Kitâbımızın (Müsli-

-151-

mânlık ve Hıristiyanlık) kısmında bunlar incelenmiş ve bu yanlış fikrlere lüzûmlu cevâblar verilmişdi. Bu kısmı ayrıca, İngilizce, Fransızca ve Almancaya terceme ederek bütün dünyâya yaydık. Bu sâyede papazların verdiği yanlış bilgilerin doğrusunu yazmağa çalışdık. Bu çalışmanın ne kadar doğru ve lüzûmlu olduğunu da hemen gördük. Kitâblar dünyâya dağıtılınca, te’sîrini hemen gösterdi. Hindistândan aldığımız bir mektûbda, hıristiyan dîninde bulunan bir Hindli, ((Müslimânlık ve Hıristiyanlık) ismindeki kitâbınızı okuyunca, hakîkî dînin İslâm dîni olduğunu anladım ve müslimân olmağa karâr verdim) diye yazdı. Afrikalı gençlerden de, böyle çok mektûblar gelmekdedir. İslâm dîninin sâf, temiz, medenî ve insânî şeklini tedkîk etmek imkânını bulan herkes, bu dînin câzibesine kapılır. İslâm dîni, hiç bir propaganda yapılmadan, hiçbir teşkîlât kurulmadan, bütün dünyâya yayılmakdadır. Hâlbuki, hıristiyanlık dînini yaymak için uğraşan misyonerlerin bağlı olduğu teşkîlâtlar, bu uğurda pek çok para sarf etmekde, birçok sosyal yardımlar yapmakda, buna rağmen yine istedikleri gibi muvaffakiyyet elde edememekdedirler.

İslâmiyyet aleyhinde yapılan bütün bu yanlış ve düşmanca neşriyyâta ve hıristiyanlığın yayılması için yapılan korkunç gayretlere rağmen, dünyâda müslimânlar gitdikçe artmakdadır. İlerde bu husûsda, dahâ geniş ma’lûmât bulacaksınız. Bu müslimânların bir kısmı, müslimân çocuğu olarak doğdukları için müslimân kalmışlardır. Fekat bunların yanında, anası babası başka dinden olan ve çocukken başka din terbiyesi aldığı hâlde, müslimânlığı kabûl eden insanlar da vardır. Bunların içinde, dünyâca tanınmış büyük diplomatlar, devlet, ilm ve fen adamları, edîbler, yazarlar, hattâ din adamları vardır. Bunlar, islâm dînini iyice araştırdıkdan ve onun büyüklüğüne hayrân oldukdan sonra, seve seve müslimân olmuşlardır. Bunlardan başka, bütün dünyâca tanınan birçok meşhûr şahslar, resmen müslimân olmasalar bile, islâm dînini büyük bir saygı ve takdîrle karşılamışlar, hattâ islâm dîninin hakîkî din olduğuna îmân etmişler ve böyle inandıklarını söylemekden çekinmemişlerdir. Bütün dünyânın kendilerine hayrân olduğu ilm adamları, filozoflar, siyâset adamları, her şeyden evvel Allahü teâlânın varlığına ve birliğine ve her şeyi Onun yaratdığına inanmakdadırlar. Bu kısmda, bu zevâtdan bir kısmının sözlerini ve düşüncelerini bulacaksınız.

İslâmiyyeti kabûl edenler arasında, mecbûriyyet, menfe’at, hattâ reklâm yüzünden müslimân olanlar bulunabilir. Meselâ, bir müslimân erkekle evlenmek isteyen başka dinden bir kadın veyâ insanlık dışına atıldığı için tekrâr insanlık haklarına kavuşmak is-

-152-

teyen bir Hind paryası, İslâmiyyeti iyice araşdırmadan veyâ anlamadan müslimânlığı kabûl etmiş olabilir. Fekat meşhûr ilm ve fen adamlarının, edîblerin, islâm dînini ancak uzun uzadıya inceledikden sonra kabûl etmeleri, çok yüksek bir ma’nâ taşır. Bu kültürlü insanların, niçin dinlerini terk ederek müslimânlığı kabûl etdikleri hakkında yapdıkları açıklamaların en mühimleri, değişik kaynak ve kitâblardan toplanarak, aşağıdaki sahîfelerde sıralanmışdır. Bunları okuduğunuz zemân, İslâm dîninin niçin diğer dinlerden üstün olduğunu, bu zevâtın ağzından duymuş olacaksınız. Müslimân doğan ve hayâtı müslimânlar arasında geçen bir kimse, belki bu üstünlüklerin farkına bile varmaz. Fekat, başka bir din taşırken islâmiyyeti inceleyen bir kimse, aradaki farkı çok iyi görür, anlar ve takdîr eder. Siz de, bu açıklamaları okurken, dînimizin yüksek meziyyetlerini bir kerre dahâ takdîr etmek imkânını bulacak ve müslimân olduğunuz için Allahü teâlâya hamd edeceksiniz. Son zemânlarda, Hakîkat Kitâbevinin yayınladığı kitâblar, her dilde olarak, Internet vâsıtası ile bütün dünyâya yayılmakdadır. Amerikanın, Afrikanın ve Asyanın her köşesinden aldığımız mektûblarda, islâmiyyeti Internetden okuyup, öğrendikleri ve müslimân oldukları bildirilmekde ve şükrânlarını ifâde etmekdedirler.

Bütün bu açıklamalardan alınan netîce, ya’nî bir yabancı gözü ile islâm dîninin niçin diğer dinlerden dahâ üstün olduğunu belirten husûslar da, ayrıca bir hülâsa hâlinde 7. ci maddede toplanmışdır.

Kitâbımızın (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) bahsinin ilâvesi olan bu kısmın da, sizlere islâm dîni hakkında yeni bilgiler vereceğine ve islâmiyyetin hak din olduğunu, büyüklüğünü bir kerre dahâ belirteceğine inanıyoruz.

Yeri gökü yaratan, ağaçları donatan,

Çiçekleri açtıran, bir Allahdır, bir Allah!

 

Allah her yerde hâzır, ne yaparsan O görür.

Ne söylersen işitir. Vardır, birdir, büyükdür.

 

Biz Allahı severiz. Her emrini dinleriz.

Beş vakt nemâz kılar, Ona isyân etmeyiz.

 

Mü’min iyi huyludur. Herkes ondan memnûndur.

Kimseye zulm eylemez. Kendi de huzûrludur.

[Osmânlı devleti zemânında bu şi’r, bütün ilk mekteblerde okutulurdu.]

-153-