- II -
MÜSLİMÂNLIK VE HIRİSTİYANLIK

ÖNSÖZ

Kitâbımızın (Müslimânlık ve hıristiyanlık) kısmını yazmağa Besmele okuyarak başlıyoruz. Allahü teâlâya hamd olsun. Onun sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâma ve Onun Âline ve Eshâbının hepsine bizlerden hayrlı düâlar olsun!

Allahü teâlâ, canlıları, cansızları, herşeyi yokdan var etdi. Yaratıcı yalnız Odur. İnsanlara çok acıdığı için, onların dünyâda iken ve öldükden sonra, mes’ûd olmalarına, ya’nî râhat etmelerine, huzûr ile, tatlı yaşamaları için lâzım olan herşeyi yaratıp, göndermekdedir. Bu şeylere (Ni’met) denir. Bitmez tükenmez ni’metlerinin en büyüğü, en kıymetlisi olarak, se’âdete kavuşduran doğru yolu ve azâblara, sıkıntılara, acı çekmeğe sebeb olan bozuk yolu birbirinden ayırmışdır. Hep iyilik yapmağı, çalışmağı, herşeye yararlı olmağı emr etmişdir. İnsanları, öldükden sonra tekrar dirilterek, hepsini hesâba çekeceğini, îmân edip, iyilik etmiş olanların Cennetlerde lezzetler içinde sonsuz yaşayacaklarını ve Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” bildirdiklerine inanmıyanların Cehennemde sonsuz azâblar, acılar içinde kalacaklarını haber vermişdir. İşte, bu kitâbı yazmağa, O yüce Allahın ismini anarak, Onun yardımına güvenerek başlıyoruz. İnsanlara se’âdet, huzûr yolunu bildirmek için vâsıta, haberci olarak seçmiş olduğu, Peygamber denilen üstün insanlara ve bunların en üstünü olan, son peygamber Muhammed aleyhisselâma şükrânlarımızı, sevgilerimizi duyurmağı da kendimize şerefli bir vazîfe görüyoruz.

Kitâbımızın bu kısmı, İslâm dîninin nasıl yayıldığını bilmiyen müslimân kardeşlerimizle, başka dinden olup da, İslâm dîninin esâslarını öğrenmek isteyenler için “Anahtar” mâhiyyetinde yazılmışdır. Dünyâda mevcûd dinlerin en yenisi ve en mükemmeli olan islâm dîni, çok insânî ve çok mantıkî esâslara dayanır. Bu kısmda teferru’âta girişmeden, İslâm dîninin esâslarından bahs edilmiş ve diğer dinlerle mukâyesesi yapılmışdır. İslâm dîninin mu’ârızları tarafından yapılan tenkîdlere cevâblar verilmiş ve iyi bir müslimân olmak için îcâb eden husûslar mümkin olduğu ka-

-81-

dar kısa ve açık olarak îzâh edilmişdir. Bu bilgileri öğrendikden sonra, İslâm dîni hakkında İslâm âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ” tarafından yazılan kıymetli eserleri okumak istiyenlere, İstanbulda Hakîkat Kitâbevinin çeşidli dillerde neşr etdiği kitâblarımızı okumalarını tavsiye ederiz. Bu kitâbların ismleri, ba’zı kitâblarımızın sonunda yazılıdır. Kitâbımızın bu kısmını da, yavaş yavaş ve düşünerek okuyunuz! Başkalarına da okutunuz! Câhil bir insan iyi bir müslimân olamaz. Hâlbuki İslâm dîninin esâslarını öğrendikden sonra, ona bir insanın bütün kalbi ile bağlanmamasına imkân yokdur. Bu kısmı okudukdan sonra, siz de, İslâm dîninin ne yüksek, ne kudsî ve ne mantıkî ve kusûrsuz bir din olduğunu dahâ iyi anlayacak, dünyâ ve âhiretde selâmet ve huzûra kavuşmak için can ve gönülden ona sarılacaksınız.

Oldu Eshâb, sâbikûnessâbikûn,

ümmet için, oldu onlar, rehnümûn.

 

Cân fedâ kılmışdı, bunlar ibtidâ,

hepsinin oldu makâmı, müntehâ.

 

Feyz-ü hâli bunlara verdi Hudâ,

onlara eyledi ümmet iktidâ.

 

Pertev-i nûr-i hidâyet, câm-ı aşk,

herbirinden zâhir oldu, hâl-i aşk.

 

Hem islâmiyyet, hem tarîk-ı ma’rifet,

ehl-i islâm buldular çok menfe’at.

 

Yokdur tafsîle lüzûm-u ihtiyâc,

cân-u dil derdine kıldılar ilâc.

 

Sefer yapdı mülk-i Rûma hem Eshâb,

oldu, Rûm ehli, temâm, ehl-i necât.

 

Yâ Rab! gece gün, budur senden dilek,

lutfet! kalalım Eshâb yolunda hep!

             “rıdvânullahi aleyhim ecma’în”

 -82-