ÜÇÜNCÜ CİLD, 153. cü MEKTÛB

Ezelde takdîr edilmiş olan şey, elbet vâkı’ olacakdır. Ra’d sûresinin kırkıncı âyetinde meâlen, (Her vakt için, bir hükm vardır) buyuruldu. Hak teâlâyı aramağa devâm ediniz! Kokusunu duyduğunuz yere koşunuz. Fırsat günleri ganîmetdir. Dünyâya iki kerre gelmek yokdur. Yolumuzun esâsı sohbetdir. Yanındaki ile uzakdaki müsâvî olur mu? Veyselkarânî, Resûlullahı göremediği için, hiçbir Sahâbînin derecesine ulaşamadı. Bütün tarîklerde, yakında olan ile uzakda olan müsâvî değil ise de, bizim yolumuzun esâsı sohbetdir, berâber olmakdır. Aklı başında olan tâlib, üstâdına olan muhabbeti mikdârınca, onun kalbinden saçılıp kendisine gelen feyzlerden ve bereketlerden, uzakda iken de, alır. Ma’nevî bağı [muhabbeti] sebebi ile, uzakdan gelen feyzlerden alırsa da, ma’rifete ve vilâyet derecelerine kavuşmak için, sohbet şartdır. Allahü teâlâ, büyüklerin kalblerinden yayılan feyzlerden almamızı nasîb eder. [Resûlullahdan gelen din bilgileri ikiye ayrılır: Beden bilgileri ve kalb bilgileri. Beden bilgilerine (Ahkâm-ı islâmiyye) denir. Bu bilgiler (Kelâm), (Fıkh) ve (Ahlâk) kitâblarından öğrenilir. Kalb bilgilerine (Ma’rifet) ve (Feyz) denir. Ma’rifet, feyz, insanın kalbine, Evliyânın kalblerinden akar.]

Geçdi gençlik, tatlı bir rü’yâ gibi, ey çeşmim zâr!

beni mecnûn etdi girye, meskenim olsun mezâr!

-352-