938 - VAHÎDEDDÎN HÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Sultân altıncı Muham-

-1186-

med, İslâm halîfelerinin yüzbirincisi ve sonuncusudur. Osmânlı pâdişâhlarının otuzaltıncı ve sonuncusudur. Sultân Abdülmecîd hânın en küçük oğludur. 1277 [m. 1861] de tevellüd, 1344 [m. 1926] de, İtalyada San Remoda vefât etdi. Şâmda, sultân Selîm câmi’i kabristânındadır. 4 Temmuz 1336 [m. 1918] da büyük kardeşi sultân Reşâdın öldüğü gün halîfe oldu. İngilizlerin türk ve islâm düşmanı olduğunu iyi biliyordu. İsmâ’îl Hâmî Danişmend, (Osmânlı Târîhi Kronolojisi) kitâbının dördüncü cildinde, Vahîdeddîn hân hakkında geniş bilgi vermekdedir. 735, 1059, 1087, 1153, 1193.

939 - VÂHİDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebül-Hasen Alî bin Ahmed, tefsîr âlimi idi. (Basît), (Vesît), (Vecîz) adında üç tefsîri meşhûrdur. 468 [m. 1075] de, Nîşâpûrda vefât etdi. 416, 629.

940 - VAHŞÎ “radıyallahü anh”: Vahşî bin Harb Habeşî, hazret-i Hamzanın Bedr gazâsında öldürdüğü Tu’avme adındaki kâfirin kardeşinin oğlu Cübeyr bin Mut’imin kölesi idi. Uhud gazâsında, Cübeyr, buna, Hamzayı öldürürsen âzâd ol demişdi. Hind de babasının ve amcasının intikâmı için, Hamzayı öldürene çok altın va’d etmişdi. Bunlar için Vahşî, hazret-i Hamzayı, ok atarak ağır yaraladı ve kılıncı ile şehîd etdi. Ciğerlerini çıkarıp Hinde götürdü. Her ikisi de, dünyâ zîneti için, bu işi yapdı. Uhudda, Resûlullah, birkaç kâfire beddüâ etmişdi. Vahşîye niçin la’net etmiyorsun dediklerinde, (Mi’râc gecesi, Hamza ile Vahşîyi kolkola, birlikde Cennete girerlerken görmüşdüm) buyurdu. Mekkenin fethinden sonra, Vahşî, Tâiflilerle birlikde Medînede mescide gelip, îmân etdi. Afva kavuşdu. Fekat, Yemâme tarafına gitmesi emr olundu. Resûlullaha karşı çok mahcûb olup, başı önünde yaşadı. Bir dahâ Medîneye gelmedi. (Muhammediyye) kitâbında (Adı da Vahşî, kendi de vahşî) yazısı, müslimân olmadan önce Vahşî olduğunu bildiriyor. Îmân edince, tertemiz oldu. Bütün Evliyâdan yüksek oldu. Hicretin onbirinci [11] senesi Yemâmede mürtedler ile çok şiddetli harb oldu. Müseyleme ordusundan yirmibin, Hâlid ibni Velîd askerinden ikibin kişi öldü. Önce müslimânlar bozuldu. Sonra, Vahşî hazretleri kahramanca saldırıp, hazret-i Hamzayı şehîd etmiş olduğu kılınç ile Müseyleme-tül-kezzâbı öldürdü. Bunu gören müslimânlar hücûm edip, zafer elde edildi. Resûlullahın vaktîle, Vahşîyi Yemâme tarafına göndermesinin, büyük mu’cize olduğu böylece meydâna çıkdı. Yermük gazâsında da bulunup, rumlara karşı çok kahramânlıkları görüldü. Humsda yerleşdi. Hazret-i Osmân zemânında orada vefât etdi. Vahşînin îmân etdikden sonra, şerâb içdiğini ve bu yüzden had cezâsı verildiğini söyliyenler oluyor. Bu haberlere sahîh diyemeyiz. Sahîh desek bile, bu yüzden bir sahâbîye hattâ herhangi bir müslimâna dil uzatmak câiz olmaz. Her müslimânı ve Eshâb-ı kirâmın hepsini iyilikle yâd etmemiz emr olundu. Büyük âlim ve onüçüncü asrın müceddidlerinden mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî, (Âdâb-ı tarîka-i aliyye) kitâbında buyuruyor ki, (Ehl-ullaha i’tirâz eden kimsenin küfr üzere öleceğini gösteren hadîs-i şerîfler vardır. Velînin ma’sûm olması şart değildir. Eshâb-ı kirâm arasında had cezâsı verilen ve eli kesilen oldu. Hâlbuki, Sahâbenin en aşağı derecede olanı da Velî idi. Hepsi, Sahâbî olmıyan Velîlerin hepsinden dahâ yüksek idiler. Velîlerin hepsi, günâha devâm etmekden mahfûzdurlar. Hepsi tevbe ve istigfâr eder. Belki, ba’zan günâh işlediği için pişmânlıkları, ağlamaları, Allahü teâlâya yalvarmaları dahâ çok olur. Dereceleri artar. Bu sebeble, (Hikem-i Atâiyye)de, (Zillet ve inkisâra sebeb olan günâh, izzet-i nefse ve kibre sebeb olan tâ’atden dahâ hayrlıdır) denilmişdir. Amelleri ve sıfatları müsâvî olan iki Velîden, tevbesi dahâ çok olanın, ma’sûm olandan dahâ üstün olduğu bildirildi.) (Buhârî)de diyor ki, (Eshâb-ı kirâmdan Abdüllah adında birine, şerâb içdiği için had cezâsı verildi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, buna la’net edildiğini işitince, (Ona la’net etmeyiniz! Çünki O, Allahı ve Resûlünü sevmekdedir) buyurdu. (Merec-ül-bahreyn)de, Ahmed Zerrûkdan alarak diyor ki, (Ma’sûm olmak, kusûrsuz olmak, Peygamberlere mahsûsdur. Velînin ma’sûm olması şart de-

-1187-

ğildir. İsrâr ve devâm olmadan, büyük günâh işlemek, vilâyeti bozmaz. Velî, günâhından vazgeçer ve tevbe eder. Günâh işlemek, insanı helâk etmez. Günâha devâm etmek, tevbeyi terk etmek, helâk eder. Âdem aleyhisselâmın zellesi ile, İblîsin ısyânı, bundan dolayı farklı oldular.) Eshâb-ı kirâmın hepsini sevmekle ve hepsine saygılı olmakla emr olunduk. Sevilmeleri az veyâ çok olabilir. Fekat, hiçbirine dil uzatmamız, kötü bilmemiz câiz değildir. Kendi kusûrlarımıza bakmamız, hiçbir müslimânı gıybet etmememiz lâzımdır. 1106, 1152.

941 - VÂNÎ MUHAMMED EFENDİ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kendisi Vanlıdır. Fâzıl Ahmed pâşa 1072 [m. 1661] senesinde Vandan getirmişdir. Serâyda sultân dördüncü Muhammed hâna, va’z ederdi. İkinci Mustafâ hânın hocası oldu. Binyetmişaltı 1076 [m. 1665] da Mevlevîlerin simâ’larını ve Halvetîlerin rakslarını yasak etdirdi. Babaeskideki Hurûfî tekkesini yıkdırdı. Binseksenbir 1081 [m. 1670] de, şerâb satılmasını yasak etdirdi. Yeni câmi’de ilk Cum’a va’zı yapan budur. 1094 [m. 1682] de, sadr-ı a’zam Merzifonlu kara Mustafâ pâşa Viyanada haçlı orduları karşısında bozguna uğradığında, Vânî Muhammed efendi ordu şeyhi idi. Bunun için, Bursada Kestel köyüne sürüldü. Kestelde büyük câmi’ ve mekteb yapdırdı. 1096 [m. 1684] da orada vefât etdi. Boğaziçinde Vaniköy câmi’ini de yapdırmışdır.

942 - VÂSIL BİN ATÂ: Mu’tezile fırkasının kurucusudur. 80 [m. 699] de Medînede tevellüd, 131 [m. 748] de vefât etdi. Hasen-i Basrî hazretlerinin talebesi idi. Bunu dersinden kovdu.

943 - VÂSİLE BİN ESKA’ “radıyallahü anh”: Eshâb-ı kirâmdan idi. Tebük gazâsından önce îmâna geldi. Bu gazâda bulundu. 841.

944 - VEHBÎ: Muhammed Vehbî bin Hüseyn Çelik, [1280] hicrî yılında, Konyanın Hâdim kazâsında tevellüd, 1362 [m. 1943] de Konyada vefât etdi. Siyâsî hayâta atıldı. Şer’ıyye vekîli iken, hilâfetin ilgâsı için fetvâ vermişdir. 45.

945 - VEHBÎ EFENDİ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Altıyüzaltmışbeşinci [665] sırada Muhammed Mer’aşî ismine bakınız!

 946 - VEHEB BİN VERD MEKKÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: 153 [m. 770] senesinde vefât etdi. 608, 688.

947 - VELÎD BİN MUGÎRE: Kureyş kâfirlerinin ileri gelenlerindendir. Ebû Cehlin amcasıdır. Babasına Mugayre de denir. Birgün Resûlullahın yanına gelip, bana bir mikdâr Kur’ân oku dinleyeyim dedi. Dinledi. Çok tatlı, latîf, derin ve çok fâideli, bunu insan söyliyemez, dedi. Kâfirlerin yanına gidip, içinizde, şi’ri benden iyi bilen yokdur. Muhammedin okuduğu kelâm, insan ve cin şi’rlerine benzemiyor. O kâhin değildir. Sözleri kâhin sözüne benzemiyor. Deli dersek kimse inanmaz. Onda cünûn alâmeti yokdur. Şâ’ir de değildir. Sihirbâz da diyemeyiz. Sihre benziyen bir işi yok. Okuyup, üflemiyor, düğüm bağlamıyor, dedi. Öyle ise, ne diyelim, dediler. Velîd, ne demeli bilmem. Fekat, şu sözlerimizin hiçbiri yakışmıyor. Hangisini söylesek inanılmaz dedi. Diyecek birşey bulamadılar. Çünki, Peygamberdir demekden başka birşey yakışdıramadılar. Hicretin birinci [1] senesinde Mekkede öldü.

948 - VELÎD BİN UTBE: Kureyş kâfirlerinden Utbenin oğludur. Babası gibi, İslâm düşmanı idi. Kardeşi Ebû Huzeyfe ise, hâlis müslimân olup, bütün gazâlarda bulundu. Velîd, Bedrde babası ve amcası ile, meydâna yürüdü. Hazret-i Alî çıkıp, Velîdi bir hamlede katl eyledi. 506, 1093, 1185.

949 - VELİYYÜDDÎN TEBRÎZÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Altıyüzotuzyedinci [637] sırada Muhammed bin Abdüllah ismine bakınız!

950 - VELİYYULLAH DEHLEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Sekizyüzaltmışdördüncü [864] sırada Şâh Veliyyullah ismine bakınız!

951 - VELVÂLİCÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kâdî Zahîrüddîn Abdürreşîd

-1188-

467 de Bedahşânin Velvâlc kasabasında tevellüd ve 540 [m. 1146] da vefât etmişdir. Semerkandda kâdî idi. Fıkhda (Emâlî) kasîdesi ve fetvâları vardır.

952 - VEYSEL KARÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Üveys bin Âmir Karnî de denir. Tâbi’înin büyüklerinden olduğu hadîs-i şerîfde bildirilmişdir. Yemenlidir. Resûlullah sağ iken, görmediği hâlde müslimân oldu. Fekat, Sahâbî olamadı. Hazret-i Ömer zemânında Medîneye geldi. Çok hurmet gördü. Basrada yaşadı. Sıffîn muhârebesinde hazret-i Alînin yanında bulundu ve 37 [m. 657] de şehîd oldu. Anadoluya hiç gelmemişdir. Veysel Karânîye hediyye edilen hırka-i se’âdet, Van civârında İrisân beğlerine kadar gelmiş ve bunlardan Şükrüllah efendi, 1027 [m. 1618] senesinde, halîfe-i müslimîn ikinci Osmân hâna getirip hediyye etmişdir. Abdülmecîd hân, bu hırka-i se’âdet için, Fâtih civârında (Hırka-i şerîf) câmi’ini yapdırmışdır. Her sene Ramezân-ı şerîfde camekân içinde olarak Şükrüllah efendinin torunları tarafından halka ziyâret etdirilmekdedir. İstanbuldaki bütün câmi’ler hakkında, geniş bilgi veren (Hadîkatül-cevâmi’) kitâbında (Akseki mescidi)ni anlatırken diyor ki, (Bu mescidi Kemâleddîn efendi yapmışdır. Fâtih sultân Muhammed hân ile gelenlerdendir. Mescidin karşısında, Çorlulu Alî pâşanın yapdırdığı binâda (Hırka-i şerîf) ziyâret edilmekdedir. Binânın yanına bir imâret ve çeşme de yapmışdır. Sultân Mahmûd-i Adlî, binikiyüzkırkaltı [1246] da, bu binâyı yeniden yapdı.) Bu kitâb 1193 [m. 1779] de te’lîf ve 1253 de tevsî’ ve 1281 [m. 1864] de tab’ edilmişdir. Rûhların terbiye etdiği kimseye (Üveysî) denir. 677, 678, 909, 923, 1110.

953 - VOLTER: Fransız şâ’irdir. 1105 [m. 1694] de tevellüd etdi. 1192 [m. 1778] de öldü. İslâm düşmanı idi. Resûlullahın hazret-i Zeynebi nikâh etmesini, tiyatro olarak yazmış, âdî, alçak iftirâlar etmişdir. Bu yüzden, düşmanı olan papadan tebrîk mektûbu almışdır. İkinci Abdülhamîd hân, bu tiyatronun Avrupada oynatılmasına, çok şiddet göstererek mâni’ olmuşdur. 381, 1197.

954 - WEGENER: Meteoroloji âlimi ve kutub kâşifidir. 1297 [m. 1880] de tevellüd, 1348 [m. 1930] de vefât etdi. Grönland seyâhatinde, buzlar arasında öldü. Kayaların kayması teorisini kurdu. 83.

955 - WESTENFELD: Alman müsteşriklerindendir. İbni İshakın (Sîret-i Resûlillah) kitâbını basdırmışdır. 374, 1115.

956 - WILLIAM CEYMS: Amerikalı felsefecidir. 1258 [m. 1842] de tevellüd etdi. 1328 [m. 1910] de öldü. (Pragmatizm)in kurucusudur. (Dînî tecribeler) ve başka kitâblarında, îmânlı olmağı övmüşdür. 27.

957 - WILLIAM STERN: Alman psikolog ve pedagoglarındandır. 1287 [m. 1871] de tevellüd etdi. Zekâyı ta’rîf ederken, zekâ, düşünceyi hayâtın yeni şartlarına uydurmakdır, demişdir. 405.

958 - YÂFES: Nûh aleyhisselâmın üç oğlundan biridir. Çin, rus, slav ve türkler, bunun soyundandır. Yâfes beşyüz yaşında suda boğuldu. Binlerle torunu, Asyaya ve o zemân mevcûd olan kara yolları ile, okyânus adalarına yayıldılar. Nûh aleyhisselâmın ve Yâfesin dînini ve nasîhatlerini unutarak, yıldızlara, güneşe, heykellere tapınmağa başladılar. 62, 377, 431, 483, 1123, 1157.

959 - YÂFİ’Î “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Afîf-üddîn Abdüllah bin Es’ad Yâfi’î, Şâfi’î mezhebi âlimlerindendir. 698 [m. 1298] senesinde Yemende tevellüd etdi. Mekkede yerleşdi. Kutb-i Mekke denir. 768 [m. 1367] de Mekkede vefât etdi. (Ravd-ur-rıyâhîn), (Neşr-ül-mehâsin-il-gâliyye) ve (Menâkıb-i Abdülkâdir) kitâbları meşhûrdur. (Neşr-ül-Mehâsin)de (Makâmât-i aşere)yi anlatmakdadır. Bu kitâbı, (Câmi’ul Kerâmât) kenârında basılmışdır. 419, 458.

960 - YAHYÂ “aleyhisselâm”: Zekeriyyâ aleyhisselâmın oğludur. Annesi Elisâ, İmrânın kızı idi. Hıristiyanlar Elizabeth diyor. Hazret-i Meryemin teyzesi oğlu idi. Dâvüd “aleyhisselâm” soyundandır. (Tevrât)da yazılı olan Îsâ aleyhis-

-1189-

selâmın geleceğini haber verdi. Îsâ “aleyhisselâm” göke çıkarıldıkdan sonra, (İncîl)e uyduğu için, zâlim yehûdî hükümdârı büyük Herodun torunu, birinci Herod tarafından şehîd edildi. Mubârek bedeninin parçaları başka şehrlerdedir. İbni Âbidîn, önsözünde diyor ki, (Mubârek başı, Şâmda Ümeyye câmi’indedir.) 482, 507, 1194.

961 - YAHYÂ BİN MU’ÂZ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Zekeriyyâ Sôfiyyedendir. Rey şehrinde tevellüd etdiği için Râzî denir. 258 [m. 872] senesinde Nîşâpûrda vefât etdi. 419, 607, 610.

962 - YAHYÂ BİN MUHAMMED “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kâdî İbn-ül-Hâşim-il-Bağdâdî [228] de tevellüd, 318 [m. 930] de vefât etdi. Fıkh ve hadîs âlimidir. (Kitâb-ül-kırâet) ve fıkhda (Sünen) ve hadîsde (Müsned) kitâbları vardır.

963 - YAHYÂ EFENDİ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Beşiktâş ile Ortaköy arasındaki câmi’i şerîfi yapdı. Amasyalıdır. Dokuzyüz [900] de Trabzonda tevellüd, 977 [m. 1569] de vefât etdi. Kabri üzerine ikinci Selîm hân tarafından türbe yapıldı. Tıb, matematik ve fizik bilgisi çok idi. Trabzonda vâlî olan sultân Süleymân ile süt kardeşi idi. Sultân Süleymân halîfe olunca, İstanbulda meşhûr olan yere yerleşdirdi. Babası Şâmlı Ömer efendi Trabzonda kâdî iken tevellüd etdi. Şi’r ve dîvânı vardır. Üveysîdir. Türbesinde dört erkek, dört kadın dahâ vardır. Yanındaki üç türbenin herbirinde birer Alî pâşa yatmakdadır. Yanında bir de niyyet kuyusu vardır.Bir niyyet kuyusu da, Eyyûbde Kaşgarî dergâhı yokuşunda 16 numaralı evin bağçesindedir.

Fetvâ sâhibi Minkârî-zâde Yahyâ efendi başkadır. Kırkikinci şeyh-ul-islâm idi. 1088 [m. 1677] de vefât etdi. Üsküdârda medresesi yanındadır. 250, 339, 631.

964 - YA’KÛB “aleyhisselâm”: İshak aleyhisselâmın oğlu, Yûsüf aleyhisselâmın babasıdır. Adı İsrâîl idi. Oniki oğlunun torunlarına (Benî-İsrâîl), ya’nî İsrâîl oğulları denir. Sonradan yehûdî denildi. Şâmdadır. İshak aleyhisselâmın ikinci oğlu İys idi. Bunun oğlu Rûm sarışın olduğu için bunun soyundan olanlara (Rûm) veyâ (Benî-Asfer) denildi. 356, 389, 390, 391, 482, 1006, 1122, 1151.

965 - YA’KÛB BİN SEYYİD ALÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Edirnede kâdî idi. Sonra Bursada müderris iken 931 [m. 1525] senesinde vefât etdi. (Gülistân) şerhı ve (Mefâtîh-ul-cinân) ismindeki (Şir’a-tül-islâm) şerhı meşhûrdur. Bu şerh 1288 [m. 1871]de İstanbulda basılmış ve Hakîkat Kitâbevi tarafından 1413 [m. 1992] de İstanbulda ofset baskısı yapılmışdır. 392, 596, 1036, 1142.

966  - YA’KÛB-İ ÇERHÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Alâüddîn-i Attâr hazretlerinin talebelerinin büyüklerindendir. Derin âlim, veliy-yi kâmil idi. Gaznede Çerh köyünde tevellüd ve 851 [m. 1447] de Hülfetûda vefât eyledi. Hirâtda ve Mısrda tahsîl edip, Buhârâda Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin sohbeti ve teveccühleri ile şereflendi. Tebâreke ve Amme cüz’lerinin tefsîri ve fârisî (Risâle-i ünsiyye) kitâbı Hindistânda basılmışdır. 957, 969, 1148, 1174, 1184, 1185.

967 - YEHÛDÂ: Îsâ aleyhisselâma îmân eden oniki havârîden biridir. Bunun mürted olup, Îsâ aleyhisselâmı otuz dirhem gümüş karşılığında yehûdîlere haber verdiği söylenmekdedir. Yudas İsharyot da denilmekdedir. Üçyüzdoksandokuzuncu [399] sırada (Havârîler) ismine bakınız! 1108, 1109.

968 - YEKDEST “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ahmed Yekdest Cüryânî, Buhârânın Cüryân kasabasında tevellüd etdi. 1069 [m. 1658] da ticâret için Hindistâna giderken Cüryândaki tâ’ûnda çoluk çocuğunun öldüklerini işitdi. Yolda eşkıyâlar basıp mallarını aldılar ve sol kolunu kesdiler. Çok üzüntülü Serhend şehrine geldi. 1069 [m. 1658] senesinde Muhammed Ma’sûm-i Fârûkînin hizmeti ile şereflendi. Onbir sene kahvesini pişirdi. Sonra hilâfet verilip Mekke-i mükerremede irşâda emr olundu. Otuzdokuz sene bu vazîfeyi yapdıkdan sonra 1119 [m. 1707] da Mekkede vefât etdi. Şeyh Ahmed Yekdest hazretlerinin çok talebesi vardır. Bunlardan biri, Muhammed Emîn Tokâdî hazretleridir. Bir talebesi de, Eğrikapı dâhilinde Emîr

-1190-

Buhârî mescidi tekkesindeki tatâr Ahmed efendidir. 1156 [m. 1743] da vefât etmişdir. Bu mescid, İvez pâşa câmi’inden Ayvanserâya inerken sağda sed üzerinde olup, 1384 [m. 1964] de kasden yakılmış, dört dıvârı ve mihrâbı dışındaki tatâr Ahmed efendinin ve başka birkaç taş kabr kalmışdır. Ahmed Yekdestin bir talebesi de, seyyid Abdülhakîm efendi hazretlerinin ikâmet etdiği, İdrîs köşkü civârındaki evi, Kaşgarî tekkesini ve câmi’i yapdıran, hâcı Murtezâ efendi olup, hesâb uzmanı idi. 1160 [m. 1747] da vefât etmişdir. Bu tekkenin bağçesinde medfûndur. Bunları 1158 [m. 1745] de yapdırmışdır. Tekkenin ilk şeyhi olan Abdüllah-i Kaşgârî, ondört sene sonra 1174 [m. 1760] de vefât etmişdir. Birinci sultân Mahmûd zemânındaki altmışüçüncü şeyh-ul-islâm seyyid Mustafâ efendi de, 1112 [m. 1699] de Ahmed Yekdest hazretlerine intisâb etmişdir. 1090 [m. 1678] da tevellüd ve 1158 [m. 1745] de vefât edip Üsküdârda medfûndur. 1157 [m. 1744] de, Eyyûb Nişâncasında şeyh-ul-islâm tekkesini ve mescidini yapdırdı. Bu mescid kapısında ve ayrıca Sarâchânede birer çeşmesi vardır. Ahmed Yekdestin bir halîfesi de dördüncü Muhammed hânın baş çuhâdârı Kahramân ağadır. 1147 [m. 1734] de vefât eden târîhci Muhammed Râşid efendi, bunun halîfesi Emîr ağaya mensûbdur. İki cild târîh kitâbı çok kıymetlidir. Kahramân ağanın bir halîfesi de, Enderûnlu Sührâb efendi olup, sonra Abdülganî Nablüsîden de feyz almışdır. Üsküdârda Azîz Mahmûd-i Hüdâî tekkesindeki mürşidlerden Mudanyalı zâde Muhammed Revşen efendi, Sührâb efendîden feyz almışdır. Ahmed Yekdestin halîfelerinden biri, kâdî Zıyâüddîn efendi, biri de rûznâmeci başı Muhammed Kumul beğdir. 1132 [m. 1719] de vefât etmişdir. Fındıklıda sâhilde molla Çelebî câmi’i yanında, 1121 [m. 1708] de vefât eden şeyh-ul-islâm Muhammed Sâdık efendinin kabri yanındadır. Sâdık efendi, kırksekizinci şeyh-ul-islâm olup, ikinci Ahmed hân zemânında, 1105 [m. 1691] de şeyh-ul-islâm olmuş, dokuz ay sonra, ikinci Mustafâ hân tarafından azl edilmişdir. Üçüncü Ahmed hân zemânında tekrâr şeyh-ul-islâm yapılmış, ihtiyâr olduğundan bir sene sonra azl edilmişdir. Bu câmi’i yapdıran Molla Muhammed Çelebî, İstanbul kâdîsı [hâkimi] idi. 998 [m. 1590] de vefât etdi. Eyyûbde Defterdâr caddesi ile Kızılmescidden gelen yolun kesişdiği yerde büyük türbededir. Ahmed-i Yekdestin bir talebesi de, 1117 [m. 1704] de vefât edip, Karaca Ahmed kabristânında defn edilen Muhammed Semerkandîdir. Bir talebesi de, Dâr-üs-se’âde ağası [ya’nî İstanbul vâlîsi] Beşîr ağadır. Bu isme bakınız! 1073, 1082, 1162, 1184.

969 - YESEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ahmed bin Muhammed Yesevî, Yûsüf-i Hemedânînin üçüncü halîfesidir. Türkistânda Yesi kasabasında tevellüd, 590 [m. 1194] da orada vefât etdi. Hâce Atâ-i Yesevî denir. Nevâyî dilinde (Atâ), baba demek ise de türkler meşâyıh ulularına (Atâ) derler. Buhârâda irşâd edip, sonra Türkistâna gitdi. Vedâ’ ederken, hâce Abdülhâlık-ı Goncdüvânîye tâbi’ olmaları için talebesine vasıyyet etdi. Türkistân meşâyıhının birincisidir. 503, 1103, 1193.

970 - YEZÎD: Emevî halîfelerinin ikincisidir. Hazret-i Mu’âviyenin oğludur. Yirmialtıncı [26] yılda Şâmda tevellüd etdi. [64] de vefât etdi. [60] senesinde halîfe oldu. 61 [m. 681] senesinin Muharrem ayında Kerbelâ fâci’ası oldu. Yezîd buna üzüldü. (Allah ibni Mercâneye la’net eylesin! Hüseynin istediklerini kabûl etmeyip de, onu katl etdirdi. Böylece, beni kötü tanıtdı) dedi. İbni Mercâne, Ubeydüllah bin Ziyâdın adıdır. Yezîd, müslimân idi. Nemâz kılardı. İslâmiyyete düşmân değildi. Yüzüğünün taşı üzerinde (Rabbünallah) yazılı idi. 490, 1066, 1092, 1139.

971 - YEZÎD BİN AMR HÜBEYRE: Emevîlerin son halîfesi olan Mervân bin Muhammed zemânında Irâk ve Horâsân vâlîsi idi. Ebâ Müslim ile çok harb etdi. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfeyi habs etdi. Başına kamçı vurdurdu. 132 [m. 750] senesinde Ca’fer Mensûr tarafından öldürüldü. 441, 443.

972 - YUHANNÂ: Îsâ aleyhisselâma îmân eden oniki havârîden biridir. İbrânî dilinde Yahyâ demekdir. Rumcada Yohannes, yâhud Yani, ermenilerde Ohan-

-1191-

nes, ingilizlerde Con, fransızcada Jan denir. Dört İncîl yazanlardan biridir. Îsâ aleyhisselâmın teyzesinin oğlu idi. Üçyüzdoksandokuzuncu [399] sırada, (Havârîler) ismine bakınız! 372, 1109.

973 - YÛNÜS “aleyhisselâm”: Yûnüs bin Metâ, Mûsul yanındaki Nineve ehâlîsine Peygamber idi. Dinlemediler. Heykellere tapmakdan vazgeçmediler. Yûnüs “aleyhisselâm” üzüldü. Dicle kenârına geldi. Gemiye bindi. Hâlbuki, Allahü teâlâ, böyle emr vermemişdi. Gemi yürümedi. Kur’a çekdiler. Buna isâbet etdi. Suçlu benim buyurdu. Denize atdılar. Balık yutdu. Tevbe etdi. Balık, bunu bir kenâra çıkardı. Ölüm hâlinde idi. Tekrâr kuvvet buldu. Tekrâr Nineveye gitmesi emr olundu. Yûnüs “aleyhisselâm” gelmeden önce, hava kararmış, her yeri kara duman kaplamışdı. Kavmi korkup, tevbe etmiş, tevbeleri kabûl olup, azâb geri alınmışdı. Gelince sözlerini dinlediler. Yıllar geçdi. Şarkda Midyalılar Bâbilde Keldânîler meydâna geldi. 353, 356, 427, 482, 993.

974 - YÛNÜS BİN ABÎD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Takvâ ehli idi. Bezzâz idi. Ya’nî kumaş tüccârı idi. 841.

975 - YÛNÜS EMRE “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Tesavvuf ehli ve halk şâ’iridir. Boluludur. Porsuk çayının Sakaryaya karışdığı mahalde türbesi vardır. Tapdık Emreden feyz aldı. 843 [m. 1439] de vefât etdi. İlâhîleri zevkle okunmakdadır.

976 - YÛNÜS ŞEMMÂS: Roma İmperatörlerinden ikinci Klaudius zemânında [m. 268-270] Antakya patrîki idi. Allahü teâlânın bir olduğunu, Îsâ aleyhisselâmın Onun kulu ve Peygamberi olduğunu i’lân etdi. Çok kimseleri doğru yola getirdi. (Kâmûs)da Şemmâs kelimesinde diyor ki, (Hıristiyanlıkda, Patrîk, müctehid, mezheb sâhibidir. Papa, halîfedir. Matrân, Kâdî, hâkimdir. Üskuf, müftîdir. Kıssîs, hâfız, okuyucudur. Câsilîk, imâmdır. Şemmâs, müezzindir.)

977 - YÛSÜF “aleyhisselâm”: Yâ’kûb “aleyhisselâm” oniki oğlundan en çok Yûsüfü severdi. Kardeşleri, onu kıra götürüp kuyuya atdı. Onu kurt yidi dediler. Fekat Allahü teâlâ Onu korudu. Hem Peygamber yapdı, hem de Mısra hükümdâr yapdı. Dahâ çok bilgi için, (Eshâb-ı Kirâm) kitâbına bakınız! 356, 482, 522, 787, 1006, 1151, 1190.

978 - YÛSÜF BİN AHMED SİCSTÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: (Münyetül-müftî) ve (Gunye-tül-fükahâ) kitâblarını yazmışdır. Altıyüzotuzsekiz 638 [m. 1240] senesinden sonra Sivâsda vefât etmişdir.

979  - YÛSÜF BİN CÜNEYD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ehî Çelebî denir. İkinci Bâyezîd hân devri âlimlerindendir. Tokatlıdır. Bursada, Edirnede ve İstanbulda müderrislik yapdı. Vikâyenin (Sadr-üş-şerî’a-şerhı)ne hâşiye yaparak (Zahîret-ül-Ukbâ) ismini vermişdir. Bu hâşiyesi ve (Hediyyet-ül-mehdiyyîn) adındaki (Elfaz-ı küfr) kitâbı ve (Beydâvî hâşiyesi) meşhûrdur. (Hediyyet-ül-mehdiyyîn) kitâbı da arabî olup, Hakîkat Kitâbevi tarafından 1394 [m. 1973] de İstanbulda basdırılmışdır. Akserây ile Topkapı arasında (Ehî zâde) câmi’ini yapdı. 905 [m. 1499] de vefât etdi. Câmi’i yanındadır. Kızının torunu Ehî-zâde Abdülhalîm bin Muhammedin (Riyâd-üs-sâdât fî-isbât-il-kerâmât ba’del-memât) kitâbı ve Molla Câmînin fârisî (Şevâhid-ün-nübüvve) kitâbının tercemesi meşhûrdur. 85, 90, 454, 467, 1084, 1097, 1164.

980 - YÛSÜF BİN ÖMER “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hanefî fıkh âlimlerindendir. 832 [m. 1429] de vefât etdi. (Kudûrî muhtasarı)nı şerh edenlerdendir. Bu şerhıne (Câmi’ul-mudmerât) veyâ kısaca (Mudmerât) denir. Yûsüf bin Ömer Sakafî başka olup, Emevîlerin Irâk vâlîsi idi.

981 - YÛSÜF DECVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Decve, Mısrda Dimyât yakınındadır. Fıkh âlimidir. İbni Teymiyyeyi ve Muhammed Abdühü red etmekdedir. Tütün içmek harâm değildir derdi. 1365 [m. 1945] de vefât etdi. 366, 461, 639.

-1192-

982 - YÛSÜF-İ HEMEDÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Ya’kûb Yûsüf bin Eyyûb Hemedânî, Ehl-i sünnet âlimlerinden ve Evliyânın büyüklerindendir. Büyük âlimlerdendir. (Umdet-ül-makâmât)da diyor ki, (Piyâde olarak otuzyedi hac yapdı. Kur’ân-ı kerîmi binlerce hatm eyledi. Gece nemâzlarında, her rek’atde, bir cüz’ okurdu. Tefsîr, hadîs, kelâm ve fıkhdan yediyüz cüz’ ezberinde idi. İkiyüzonüç mürşid-i kâmilden istifâde etdi. Yedibin kâfirin îmâna gelmesine sebeb oldu. Hızır aleyhisselâm ile çok sohbet etdi. Hastalara ve nazar değenlere ta’vîz ve mıska yazardı. İmâm-ı a’zam soyundan idi). [440] da Hemedânda tevellüd, 535 [m. 1141] senesinde Hirâtda vefât etdi. Merv şehrindedir. Onsekiz yaşında Bağdâda gelip, Ebû İshak-ı Şîrâzîden okudu. Hanefî fıkh ve münâzara âlimi oldu. Ebû Alî Fârmedîden feyz alıp, kemâle geldi. Muhyiddîn-i Arabî hazretleri bir kitâbında diyor ki, [602] senesinde şeyh Evhâd-eddîn-i Hâmid Kezmânî Konyaya geldi. Hemedânda Yûsüf-i Hemedânî, altmış yıldan ziyâde irşâd etmişdir. Birgün bir yere gitmek istedi. Hayvânın yularını serbest bırakdı. Hayvân bunu, şehr hâricinde bir mescide götürdü. Mescidde bir genç, buna birşey sordu. Cevâbını verdi, dedi. Muhyiddîn-i Arabî hazretleri, burada buyuruyor ki, (Sâdık olan talebe üstâdı kendi yanına çeker.) (Fetâvâ-i hadîsiyye) sonunda diyor ki, (Ebû Sa’îd Abdüllah ve İbn-üs-sakkâ ve Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri, ilm tahsîli için Bağdâda gelmişlerdi. Yûsüf-i Hemedânî Bağdâdda, Nizâmiyye medresesinde va’z ediyordu. İbn-üs-sakkâ adındaki meşhûr derin âlim, kalkıp birşey sordu. Otur, senin sözünden küfr kokusu geliyor buyurdu. Hakîkaten İstanbula sefîr olarak gidip, orada hıristiyan oldu.) Abdülhâlık-i Goncdüvânî ve Ahmed-i Yesevî gibi büyük Velîler yetişdirdi. (Zînet-ül-hayât), (Menâzil-üs-sâyirîn) ve (Menâzil-üs-sâlikîn) kitâbları meşhûrdur. 969, 1062, 1090, 1103, 1191.

983 - YÛSÜF NEBHÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Yûsüf bin İsmâ’îl bin Yûsüf Nebhânî, Hayfada Eczîm kariyyesinde 1265 [m. 1849] de tevellüd, 1350 [m. 1932] Ramezân ayında Beyrutda vefât etdi. Ondördüncü asrın büyük âlimlerindendir. Câmi’ul-ezheri bitirdi. Çok kitâb yazdı. Bunlardan 46 sının ismleri, vehhâbîleri red eden (Şevâhid-ül-hak) kitâbının başında yazılıdır. Bunların hepsi basılmışdır. Fazla bilgi için (Eshâb-ı kirâm) kitâbına bakınız! 454, 458, 459, 469, 1077, 1185.

 - YÛŞA’: Mûsâ aleyhisselâmın dînini yayan peygamberlerdendir. Kur’ân-ı kerîmde ismi yazılı değildir. Mûsâ aleyhisselâmın hemşîresinin oğludur. Kabri, İstanbulda, Beykozda Yûşa’ tepesinde olduğu söylenmekdedir. 482, 1152.

984 - YÛSÜF ZİYÂ AKIŞIK “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Bosnada, Foçalıdır. [1303] de tevellüd, 1378 [m. 1958] de Fâtihde vefât etdi. Edirne-kapı kabristânındadır. Mubârek cesedi 2000 senesinde, zevcesi Sü’adâ hanımın cesedi ile birlikde, Eyyûbda Kaşgârî tekkesi kabristânına nakl edilmişdir. Ahmed bin hâcı Sâlih bin Zülfikâr pâşa oğludur. Zülfikâr pâşa, Akkoyunlu soyundandır. Yûsüf Ziyâ beğ, Vefâda Karamürsel kumaş fabrikası müdîri idi. Yüzlerce müslimân fakîrin sığınağı idi. Yüzlerce gencin hidâyete kavuşmasına sebeb oldu. Seyyid Abdülhakîm efendinin sohbeti ve hizmeti ile şereflenmiş, teveccüh ve feyzlerine mazhar olmuş, derece-i kemâle vâsıl olmuşdur. Halk içinde, Hak ile idi. Seyyid Abdülhakîm efendi, 1348 [m. 1929] de Ziyâ beğe hediyye etdiği (Mektûbât) kitâbı iç kapağına (Bu kitâb, Yûsüf Ziyâ ibni Ahmede, din kardeşi hattâ babası yerindeki Abdülhakîm vâsıtası ile, Allahü teâlâ tarafından ihsân edilmişdir) yazmışdır. Bu kitâbı, altı cild bir arada, fârisî olarak, 1166 [m. 1752] da Fâtihde Mesîh pâşa câmi’i civârındaki (Hâcı İlyâs Mescidi) imâmı Vâsık İbrâhim efendi, çok nefîs olarak yazmışdır. Hüseyn Hilmi Işık, Ziyâ beğin dâmâdıdır.

985 - ZÂHİDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhtâr bin Mahmûd, Hanefî fıkh âlimlerindendir. Îrânda Hârezmde tevellüd, 658 [m. 1259] senesinde vefât etdi. (Hâvî), (Müctebâ), (Kudûrî şerhı) kitâbları çok kıymetlidir. (Kınye-tül-fetâvâ) kitâbında za’îf bilgiler de vardır. 269, 375, 852, 873.

986 - ZÂHİD-ÜL-KEVSERÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed Zâhid bin Hasen, sultân Vahîdeddîn hân zemânında, şeyh-ul-islâm Mustafâ Sabrî efendinin

-1193-

ders vekîli idi. Kafkasyalı çerkesdir. 1295 [m. 1878] de tevellüd, 1370 [m. 1951] de Mısrda vefât etdi. Zemânının tefsîr, hadîs ve fıkh âlimi idi. Vehhâbîliği red eden (Esseyf-üs-sakîl) kitâbı ile (Makâlât)ı çok kıymetlidir. (El-işfâk alâ ahkâm-ıt talâk) kitâbı Kâhirede ve (İrgâmül-merîd) kitâbı Hakîkat Kitâbevi tarafından İstanbulda basılmışdır. (Hüsn-üt-tekâdî) kitâbında Şâh Veliyyullahı tenkîd etmekdedir. 454.

987 - ZAHÎRÜDDÎN-İ HÂREZMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ahmed bin İsmâ’îl Zahîrüddîn-i Tîmûr-tâşî Hârezmî, 601 [m. 1204] de vefât etmişdir. Hanefî fıkh âlimlerindendir. İmâm-ı Muhammedin (Câmi’us-sagîr)ini şerh etmişdir. 1183.

988 - ZAHÎREDDÎN-İ İSHÂK: Ebül Mekârim Velvâlicî. (Velvâliciyye fetvâsı) İstanbulda basılmışdır. 710 [m. 1310] da vefât etdi.

989 - ZEBÎDÎ [Zübeydî]:Ahmed bin Ahmed, 893 [m. 1488] de vefât etdi. (Tecrîd-üs-sarîh) adındaki iki cild (Buhârî) muhtasarı meşhûrdur. Şerkâvî ve İbni Kâsım-ı Gazzînin hâşiyeleri ile birlikde 1347 [m. 1928] de Mısrda basılmışdır. 1083.

 990 - ZEHEBÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İmâm-ı Ebû Abdüllah Şemseddîn Muhammed bin Ahmed bin Osmân bin Kaymaz Türkmânî Mısrî, hadîs ve târîh âlimlerindendir. 673 [m. 1274] de Şâmda tevellüd, 748 [m. 1348] de Mısrda vefât etdi. Eserlerinden (Mîzân-ül i’tidâl), oniki cild (Târîh-ül-islâm), (Tecrîd fî-esmâ-i Sahâbe) ve (Es-sahîfe fî-menâkıb-i Ebî Hanîfe) kitâbları vardır. (Et-tıbbün-Nebevî) çok fâideli olup, İbrâhîm Ezrâkın (Teshîl-ül-menâfî’)i hâmişinde olarak Mısrda ve 1396 [m. 1975] da İstanbulda basılmışdır. (Tecrîd) Beyrutda, (Mekteb-üt-ticârî)de satılmakdadır. İbni Teymiyyenin talebesidir. 442, 443, 652, 719, 734, 765, 1117.

991 - ZEKERİYYÂ “aleyhisselâm”: Süleymân aleyhisselâmın soyundandır. Kudüsde Beyt-i mukaddesde (Tevrât) yazmağı, kurban kesmeği idâre ederdi. Zevcesi Îsâ’ hâtûn veyâ Elîsa’, hazret-i Meryemin hemşîresi idi. Babaları İmrân idi. İmrân, önce Îsâ’ hâtûnun annesi ile, sonra bunun başka erkekden olan kızı Hunne ile evlenmişdi. Hazret-i Meryemin annesi Hunne, (Cenâb-ı Hak bana bir oğul ihsân ederse, Beyt-ül-mukaddese hizmetci yapacağım) diye adadı. Kızı oldu. Adını Meryem koydu. Hazret-i Meryem dünyâya gelmeden önce, babası İmrân vefât etdi. Hunne, kızını Beyt-ül-mukaddese hediyye etdi. Zekeriyyâ “aleyhisselâm”, onu evine götürdü. Teyzesi Îsâ’ büyütdü. Sonra, ona Beyt-ül-mukaddesde oda yapdırdı. Hazret-i Meryem, bu odada ibâdet ederdi. Yanına Zekeriyyâ aleyhisselâmdan başka kimse giremezdi. Cebrâîl “aleyhisselâm”, Zekeriyyâ aleyhisselâma gelip, Îsâdan Yahyâ adında oğlu olacağını haber verdi. Yahyâ aleyhisselâmdan altı ay sonra, (Beyt-üllahm) denilen yerde, hazret-i Meryemin oğlu Îsâ “aleyhisselâm” tevellüd etdi. Yehûdîler, Zekeriyyâ aleyhisselâma iftirâ etdiler. Sonra, şehîd etdiler, şehîd olurken, yüz yaşında idi. 482, 507, 1135, 1189.

992 - ZEMÂHŞERÎ: Zimâhşerî de denir. Allâme Ebül-Kâsım Mahmûd Cârullah bin Ömer, tefsîr, fıkh ve lügat âlimi idi. Mu’tezile mezhebinde idi. Ölürken tevbe etdiği söylenmekdedir. 467 [m. 1074] de Hârezmde Zemâhşer kasabasında tevellüd, 538 [m. 1144] de arefe gecesinde Cürcâniyyede vefât etdi. Belâgat ilminde çok yüksek idi. (Esâs-ül-belâga) kitâbı iki cilddir. Mısrda basılmışdır. (Mukaddeme-tül edeb) lügat kitâbı, [1117] de Bursada Murâdiyye medresesi müderrisi tarafından türkceye terceme edilmiş, İstanbulda basılmışdır. (Keşşâf tefsîri) Kur’ân-ı kerîmin belâgatini göstermekde bir şâheserdir. Hanefî mezhebine göre ibâdet ederdi. (Kudûrî muhtasarı)nı şerh etdi. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin menâkıbını yazdı. Ayasofya câmi’i hakkında da bir risâlesi vardır. Bir ayağı kırık, takma idi. Mekke-i mükerremede beş yıl kaldı. Bunun için Cârullah denir. 416, 417, 644.

993 - ZEMÂN ŞÂH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Şâh-ı zemân da denir. Efganistân hükümdârlarındandır. Ahmed Şâh-ı Ebdalînin torunu ve Tîmûr Şâhın oğludur. 1207 [m. 1793] de pederi ölünce, Kâbilde hükümdâr oldu. 1210 da Lahore ve Delhîye ziyârete giderken Hirât hâkimi küçük kardeşi Mahmûd şâh Kâbile te-

-1194-

câvüz edince,geri döndü.1214 de Mahmûda mağlûb oldu. 1255 [m. 1839] de ingilizler, Kâbile en küçük kardeşi şâh Şücâ’ı getirdiler ise de, 1258 de Şâh-ı zemân hükûmeti tekrâr eli ne aldı.Serhend şehrinde imâm-ı Rabbânî hazretlerinin küçük türbesini ta’mîr edip üzeri ne büyük,çok müzeyyen, mermerden bir türbe yapdırdı. Bunun yanındaki türbede zevcesi ile birlik de medfûndur. 1121.

994 - ZENBİLLİ ALÎ EFENDİ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Osmânlı Şeyh-ul-islâmlarının sekizincisidir. Karamanlıdır. Mevlânâ Muslih-uddîn efendinin talebesi ve dâmâdıdır. 908 [m. 1502] de Şeyh-ul-islâm oldu. 932 [m. 1526] de vefât edinciye kadar ikinci Bâyezîd ve Yavuz sultân Selîm ve Kânûnî sultân Süleymân zemânlarında, bu makâmda başarı ile çalışdı. Yavuz sultân Selîmin şiddetli hareketlerini bile teskîne muvaffak oldu. Zühd ve takvâsı ve istikâmeti ile şöhret yapdı. İbni Kemâl Ahmed Şemseddîn efendi, kendisine halef oldu. Cemâlî ismini kullanırdı. (El-muhtârât) fıkh kitâbı çok kıymetlidir. Zeyrek yokuşundaki türbesindedir.

995 - ZENON: Eski yunan filosofudur. Bunun felsefesine (Revakuyyun) denir.

996 - ZERDÜŞT: Mecûsî ya’nî ateşe tapma dîninin kurucusudur. Mîlâddan altıyüz [600] sene önce Hindistânda doğdu. Berehmen din adamları tarafından kovuldu. Belhde Mecûsî dînini yaydı. İyilik tanrısı (Îzed) veyâ (Ormüzd) ile kötülük ve karanlık tanrısı (Ehrimen) olmak üzere iki tanrı vardır dedi. (Zend) kitâbı ve (Avesta) denilen şerhı Avrupada basılmışdır. Îrân şâhı İsfendiyâr, bu dîni yaymak için Tûranlılarla çok harb etdi. Mejdek, Mecûsîliğe (İştirâkiyye) i’tikâdını da katdı. Ondan önce Îrânlılar (Sâbi’î) idi. Güneşe ve yıldızlara taparlardı. Hazret-i Ömer Îrânı alınca, acemler müslimân oldu. Mecûsî dîni Hindistânda kaldı. Bugün, Îrânlılar, eski millî âdetler diye mecûsî âyinlerini ve sayılı günlerini ortaya çıkarıyorlar. 528.

 997 - ZERKÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin Abdülbâkî Ezherî, Mısrda, Mâlikî hadîs ve fıkh âlimlerindendir. Babası gibi, Zerkânî adı ile meşhûrdur. 1055 [m. 1645] de Zerkânda tevellüd, 1122 [m. 1710] de vefât etdi. İmâm-ı Mâlikin (Muvattâ)ını ve Kastalânînin (Mevâhib)ini şerh etdi. Bu, sekiz cild olup, 1329 [m. 1911] senesinde Mısrda ve 1393 [m. 1973] de Lübnanda basılmışdır. 43, 281, 378, 387, 391, 458, 633, 639, 695, 718, 783.

998 - ZERKEŞÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Bedreddîn Muhammed bin Behâdır, Şâfi’î fıkh âlimidir. 745 [m. 1344] de tevellüd, 794 [m. 1391] de Mısrda vefât etdi. Şâmda kâdî idi. (Ukûd-ül-cemân fî-vefiyyât-il-a’yan)ı meşhûrdur. 419, 632.

999 - ZEYD BİN HÂRİSE “radıyallahü anh”: Resûlullahın kölelerinin en sevgilisi idi. Hazret-i Hadîcenin kölesi idi. Resûlullaha hediyye etdi. O zemân sekiz yaşında idi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” âzâd edip, evlâd edindi. Babası yıllarca oğlunu aramış, haber alınca Mekkeye gelip oğlunu istemişdi. Resûlullah, (Çocuğun re’yine bırakalım. Kimi isterse, onun olsun) buyurdu. Zeydi getirip sordular. Benim anam babam budur diyerek, Resûlullahın yanından ayrılmak istemedi. Resûlullah, bunun üzerine, (Zeyd benim oğlumdur) buyurdu. Babası ve amcası, sevinip geri döndüler. İlk îmân edenlerdendir. Bütün gazâlarda kahramânlık gösterdi. Resûlullah, Zeydi, kendi âzâdlısı Ümm-i Eymen ile nikâhladı. Üsâme tevellüd etdi. Sonra, Resûlullah kendi halası Ümeymenin kızı Zeyneb bint-i Cahşı da, Zeyde nikâh etdi. Zeyd, Zeynebin ri’âyetine kâdir olamayıp, hicretin üçüncü [3] senesinde, arzûları ile ayrıldılar. Hicretin sekizinci [8] senesinde, Şâm civârında Mu’te denilen yerde üçbin islâm askeri, yüzbinden ziyâde ve tam techîzâtlı rum ordusu ile cihâd ederken kumandan idi. Şehîd oldu. Yerine Ca’fer bin Ebî Tâlib kumandayı ele aldı. O da şehîd oldu. Sonra sancağı Abdüllah ibni Revâha eline aldı. O da şehîd oldu. Sonra Hâlid bin Velîd, kumandan oldu. Ansızın hücûm etdi. Elinde dokuz kılınc kırıldı. Düşman bozuldu. Resûlullah, Medînede Mesci-

-1195-

dinde, bu hâli görüyor. Eshâbına haber veriyordu. Eshâbının şehîd olduğuna çok üzüldü. Zeydden başka hiçbir Sahâbînin ismi, Kur’ân-ı kerîmde açıkca bildirilmemişdir. Zeyd beyâz, güzel idi. Üsâme ise esmer idi. Çünki, Ümm-i Eymen, Resûlullaha annesinden mîrâs kalan habeşî câriye idi. 353, 381.

1000 - ZEYD BİN SÂBİT “radıyallahü anh”: Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir. Hazrec kabîlesindendir. Hicretde on yaşında idi. Babası dört sene önce ölmüşdü. Hendek ve sonraki gazâlarda bulundu. Ferâiz ilminde derin bilgisi vardı. Süryânî öğrenmesi emr olundu. Resûlullahın komşusu idi. Vahy gelince, Resûlullah buna adam gönderir, çağırır, vahyi yazardı. Deve ve Sıffînde ictihâdı, hazret-i Alînin ictihâdına uymadı. Kur’ân-ı kerîm toplanırken, kendisi yazdı. [45] veyâ 55 [m. 674] de vefat etdi. Nemâzını Mervân bin Hakem kıldırdı. 440, 534, 1106, 1107.

1001 - ZEYD BİN VEHB “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Süleymân Cühnî, Resûlullahı uzakdan işitip îmâna geldi. Cemâlini görmekle şereflenmeğe gelirken vefât etdiğini yolda haber aldı. Tâbi’înin büyüklerinden oldu. Kûfede yerleşdi. Hazret-i Alînin sohbetinde bulundu. 289.

1002 - ZEYD BİN ZEYNEL’ÂBİDÎN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hazret-i Hüseynin torunudur. Hişâm bin Abdülmelik zemânında, Kûfeliler Zeyde, halîfe olursan sana kırkbin asker veririz dediler. Fekat, sözlerinde durmadılar. Ehl-i beyte hıyânet etdiler. Bunların sözlerine aldanarak, yüzyirmiiki 122 [m. 739] de Kûfede halîfeliğini i’lân etdi. Irâk vâlîsi Yûsüf bin Âmirin askeri ile harb ederken yanındakilerin çoğu dağıldı. Zeyd şehîd oldu. (Eshâb-ı Kirâm) kitâbına bakınız! 61, 1197.

1003 - ZEYLA’Î: Osmân bin Alî, Hanefî fıkh âlimlerindendir. 743 [m. 1343] de Mısrda vefât etdi. İmâm-ı Muhammedin (Câmi’ul-kebîr)ini şerh etmiş ve (Kenz) kitâbını şerh ederek (Tebyîn-ül-hakâık) adını vermişdir. (Tebyîn) kitâbı, Ahmed bin Muhammed Şelbînin hâşiyesi ile birlikde 1313 [m. 1895] senesinde Mısrda ve sonra Beyrutda basılmışdır. Şelbî 1031 [m. 1621] de Mısrda vefât etmişdir. 284, 323, 867, 883.

1004 - ZEYNEB “radıyallahü anhâ”: Resûlullahın dört kızından birincisidir. Otuz yaşında iken tevellüd etdi. Nübüvvetden önce, annesi Hadîcenin hemşîrezâdesi Ebul’âs bin Rebî’ ile evlendi. Ebul’âs îmân etmedi. Bedr gazâsında esîr olup, zevcesini Medîneye göndermek şartı ile bırakıldı. Kendi kardeşi ile gönderdi ise de, kâfirler Zeynebi yolda geri çevirdi. Resûl “aleyhisselâm” Zeyd bin Hâriseyi Mekkeye gönderip Zeynebi gece Medîneye kaçırdı. Ebul’âs, Hudeybiye gazâsından sonra îmâna geldi. Zeyneb tekrâr kendisine verildi. Hicretin sekizinci [8] senesinde otuzbir yaşında vefât etdi. Oğlu Alî, Mekkenin fethinde Resûlullahın devesinde ve arkasında idi. Zeynebin kızı Ümâmeyi hazret-i Alî kendine nikâh eyledi.

1005 - ZEYNEB BİNT-İ CAHŞ “radıyallahü anhâ”: Resûlullahın halası olan Ümeymenin kızı, Abdüllah bin Cahşın kardeşi idi. Babasının adı Burre idi. Îmân etmediği için, Cahş denildi. Zeyneb ilk îmân edenlerdendir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bunu, önce, oğulluğu olan Zeyd bin Hâriseye nikâh etdi. Zeyd, Zeynebin hakkını gözetemediğinden, hicretin üçüncü [3] senesinde ayrıldılar. Resûl “aleyhisselâm” nikâh etmek istedi. Zeyneb bunu işitince, sevincinden iki rek’at nemâz kılıp, (Yâ Rabbî! Senin Resûlün beni istiyor. Eğer Onun zevceliği ile şereflenmemi takdîr buyurdun ise, beni Ona sen ver!) diye düâ etdi. Düâsı kabûl olup, Ahzâb sûresinin, (Zeyd, onun hakkında istediğini yapdıkdan sonra [ya’nî Zeynebi boşadıkdan sonra], biz, onu sana zevce eyledik), meâl-i şerîfinde olan otuzyedinci âyeti nâzil oldu. Zeynebin nikâhını Allahü teâlâ yapdığı için, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ayrıca nikâh yapmadı. Hazret-i Zeyneb “radıyallahü anhâ” bununla her an öğünür ve her kadını babası evlendirir. Beni ise, Allahü teâlâ nikâhladı, derdi. O zemân otuzsekiz yaşında idi. Hicretin yirminci [20] yılın-

-1196-

da, elliüç yaşında vefât etdi. Hayrı, ihsânı, sadakayı pekçok severdi. El işlerinde de mâhir idi. İşlediği şeyleri ve eline geçen herşeyi akrabâsına ve fakîrlere verirdi. Hattâ, halîfe Ömer “radıyallahü anh” Ezvâc-ı Mutahherâtın herbirine onikibin dirhem verirdi. Bu, alır almaz hepsini sadaka eder, dağıtırdı. Resûlullahdan sonra, Zevcât-i tâhirât arasında, en önce vefât eden budur. Hazret-i Âişe, bunu çok medh ve senâ eyledi. (Zevcelerim arasında, bana en önce kavuşacak olanı, eli uzun olanıdır) hadîs-i şerîfi, bunun önce vefât edeceğini haber vermişdi. Çünki, en çok sadaka veren bu idi. Fransız edebsiz şâ’iri Volter, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” hazret-i Zeynebi “radıyallahü anhâ” zevceliğe kabûl buyurmasını, târîhlere, vak’a ve haberlere taban tabana zıd ve uydurma, alçak iftirâlarla, şi’r düzerek bir tiyatro kitâbı yazmışdır. Edebiyyât ve fikr adamına yakışmıyan bu çirkin, iğrenç yazısı, kendisini aforoz etmiş olan, büyük düşmanı papanın hoşuna gitmiş, kendisini okşayıcı mektûb yazmışdır. Müslimânların halîfesi, sultân ikinci Abdülhamîd hân, bu piyesin sahnede oynatılacağını işitince, Fransa ve İngiltere hükûmetlerine ültimatom vererek hemen önlemiş, bütün insanlığı, yüz kızartıcı, aşağılıklardan kurtarmışdır. 381, 1065, 1189, 1195.

1006  - ZEYNEB BİNT-İ HUZEYME “radıyallahü anhâ”: Resûlullahın zevcelerindendir. Çok ibâdet eder, çok sadaka verirdi. Önce Abdüllah bin Cahşın zevcesi idi. Abdüllah, Resûlullahın halası Ümeymenin oğlu idi. Uhud gazâsında şehîd oldu. Resûlullahın nikâhı ile şereflendi ise de, sekiz ay sonra vefât etdi. 381.

1007 - ZEYNEL’ÂBİDÎN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Oniki imâmın dördüncüsüdür. Zeydin ve Muhammed Bâkırın babalarıdır. Alî bin Hüseyn bin hazret-i Alîdir. Bir ismi de Seccâddır. 46 da tevellüd, doksandört 94 [m. 713] de halîfe Velîdin emri ile, Medîne vâlîsi Osmân bin Hayyân tarafından zehrletilerek şehîd edildi. Mubârek başının, Mısrda Kurâfe kabristânında olduğu, (Tezkîre-i Kurtûbî muhtasarı)nda yazılı ise de, bunun Zeynel’âbidîn hazretlerinin oğlu Zeydin mübârek başı olduğu (Tuhfetürrâgıb fî sîreti cemâ’ati min ayânı Ehl-i beytil atayib) kitâbının 31. sahîfesinde tashîh edilmekdedir. 62, 1126, 1141.

1008 - ZEYNÜDDÎN-İ HÂFÎ: İsmi Ebû Bekr Muhammeddir. Büyük Velîlerdendir. Nûreddîn Abdürrahmân Mısrînin halîfesi ve Abdüllatîf Kudsî Bursavînin mürşididir. [Nefehât.] Bu da, İstanbuldaki Ebül Vefâ hazretlerinin mürşididir. Halvetiyye kolundan Zeyniyye tarîkatinin müessisidir. 838 [m. 1435] de vefât etdi. Horasânın Haf kasabasındandır. [(Mesmû’ât)da sahîfe 110.] 1094, 1146.

1009 - ZEYNÜDDÎN-İ TAYBÂDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Mevlânâ Zeyneddîn-i Ebû Bekr, mevlânâ Nizâmeddîn-i Hirevînin talebesi idi. İslâmiyyete yapışmakla, sünnete uymakla, bâtınî ilmlere kavuşdu. Evliyânın hâlleri, makâmları ihsân olundu. Üveysî idi. Şeyh-ul-islâm Ahmed-i Nâmıkî Câmînin rûhâniyyetinden feyz aldı. Onun türbesine çok gitdi. Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn-i Buhârî hazretleri hacca giderken, Hirâtdan geçdi. Taybâda uğrayıp, mevlânâ Zeyneddîn ile görüşdü. 791 [m. 1388] senesinde vefât etdi. 903.

 - ZİYÂ BEĞ: 984 numarada YÛSÜF ZİYÂ ismine bakınız!

1010 - ZİYÂDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Nûr-üd-dîn Alî bin Yahyâ Ziyâdî, Mısrdaki Şâfi’î âlimlerindendir. 1024 [m. 1615] de vefât etdi. (Minhâc şerhı)ne hâşiyesi, âlimler arasında çok makbûldür. (Muharrer)i şerh etmişdir. 633.

1011  - ZİYÂ PÂŞA: Osmânlı devlet adamlarından ve şâ’irlerindendir. Erzurumludur. Abdül’azîz hân zemânında Mâ-beyn kâtibi idi. İkinci Abdülhamîd hân zemânında Adana vâlîsi oldu ise de, İstanbuldan ayrı kalmak zor geldi. Bursada iznde iken 1295 [m. 1878] de vefât etdi. Mason olduğu meydâna çıkmışdır. 1086, 1154.

1012 - ZİYÂ-ÜD-DÎN-İ GÜMÜŞHÂNEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ahmed Ziyâ-üd-dîn efendi, [1235] de Gümüşhânenin Emîrler mahallesinde tevellüd ve 1311 [m. 1893] de İstanbulda vefât etdi. Süleymâniyye câmi’i bağçesindedir. Hâ-

-1197-

lid-i Bağdâdînin talebelerinden Ahmed bin Süleymân Ervâdîden [1264] de icâzet aldı. İcâzet alırken, Hâlid-i Bağdâdînin talebelerinden veliy-yi kâmil Abdülfettâh-i Akrî hâzır idi. Bâb-ı âlîde Fâtıma sultân câmi’i yanında ders verirdi. Çok kitâb yazdı. (Râmûz-ül-ehâdîs) hadîs kitâbı çok kıymetlidir. 399, 460, 1158.

1013 - ZÜBEYR BİN AVVÂM “radıyallahü anh”: Huveyled bin Esed bin Abdil’uzzâ bin Kusay torunudur. Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden ve aşere-i mübeşşeredendir. Hazret-i Hadîcenin erkek kardeşinin ve Resûlullahın halası olan hazret-i Safiyyenin oğludur. Onsekiz yaşında dördüncü olarak îmâna geldi. İslâmda ilk kılınc çeken budur. Bütün gazâlarda bulundu. Çok yaralandı. Mısrın fethinde de bulundu. Zengin idi. Bütün malını Allah için dağıtdı. Eshâb-ı kirâm şehîd olunca, yetîmlerine vasî olur, onları beslerdi. Deve vak’asında hazret-i Talha ve hazret-i Âişe ile birlikde, hazret-i Alîye karşı idi. Harbden çekilip nemâz kılarken, İbni Cermuz tarafından [36]. cı senede, şehîd edildi. Altmışyedi yaşında idi. Hazret-i Alî bunu işitince, çok üzüldü. Nemâzını kendi kıldırdı. Zübeyr bin Ebül’ulâ müceddidî, Muhammed Nakşibend-i sânînin hafîdi olup 1152 de Serhendde vefât etdi. 133, 509, 510, 621, 1066, 1098, 1164, 1182.

1014 - ZÜFER “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Züfer bin Hüzeyl, Hanefî fıkh âlimlerindendir. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin talebesindendir. [110] da İsfehânda tevellüd, 158 [m. 775] de Basrada vefât etdi. Zarûret hâlinde imâm-ı Züferin sözü ile amel câizdir. 120, 304, 439, 443, 806, 863.

1015 - ZÜHDÜ PÂŞA “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ahmed Zühdü pâşa seyyiddir. Me’ârif nâzırı idi. 1319 [m. 1901] da vefât etdi. Türkçe (Mecmû’at-üz-Zühdiyye) fıkh kitâbı çok fâidelidir. 1311 de İstanbulda basılmışdır.

1016 - ZÜLKARNEYN: 496. cı sırada, İskender ismine bakınız! 62, 740, 1110.

1017 - ZÜLYEDEYN: Resûlullahın bir öğle veyâ ikindi nemâzında, ikinci rek’atde selâm verdiğini edeble soran, bu zâtdır. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, sonra kalkıp iki rek’at dahâ kıldı ve secde-i sehv yapdı. 506.

1018 - ZÜNNÛN-I MISRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebülfadl Sevbân bin İbrâhîm, Sôfiyye-i aliyyedendir. Sehl-i Tüsterînin mürşididir. Mısrda, tesavvufu ilk olarak açıklıyan bu zâtdır. 245 [m. 860] de vefât etdi. 609, 788, 1115.

1019 - ZÜVVÂR HÜSEYN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Pâkistânda Karaşi şehrinin Nâzımâbâd kısmında, 1401 [m. 1981] de vefât etmişdir. Pâkistânda Haydarâbâd üniversitesi profesörlerinden gulâm Mustafâ hânın mürşididir. Muhammed Sa’îd-i Kureyşînin halîfesidir. İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkînin “rahmetullahi aleyh” üç cild fârisi (Mektûbât) kitâbını 1392 [m. 1972] senesinde ve Muhammed Ma’sûm-i Fârûkînin “rahmetullahi aleyh”, üç cild fârisî (Mektûbât)ını 1396 [m. 1976] senesinde, Pâkistânda Karaşi şehrinde tab’ etdirdi. İstanbulda Hakîkat Kitâbevi, birincinin hepsini 1397 [m. 1977] de ofset yolu ile basdırmış, bu üç cildden seçdiği ikiyüzoniki mektûbu ve arabîlerinden seçdiği yüzdoksandört mektûbu (El-müntehabât) ismi ile ayrı birer kitâb hâlinde basdırmışdır. Ma’sûmiyyeden seçdiği yüzotuzbeş mektûbu da, (Müntehabât-i Ma’sûmiyye) ismi ile, 1399 [m. 1979] da basdırmışdır. Altıyüzaltmışsekizinci sırada Muhammed Osmân ismine bakınız! 1146.

1020 - ZÜVÂVÎ ÎSÂ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Mâlikî fıkh âlimidir. İbni Teymiyyeyi red eden risâlesi ve (Müdevvene) şerhı meşhûrdur. 743 [m. 1342] de Kâhirede vefât etdi.

___________________

Yâ Allah! Yâ Rahmân! Yâ Rahîm! Yâ Afüvvü yâ Kerîm! Fa’fü annâ, vagfirlenâ, verhamnâ, vensurnâ alel-kavmil kâfirîn!

-1198-