737 - OĞUZ HÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Eski türkler, şark ve garb türkleri diye ikiye ayrılmışdı. Şark türkleri, beş, garb türkleri, onbeş kabîle idi. Uygurlar şark, Oğuz ve Kırgızlar da, garb türklerinden idi. Hicretden beşbin sene önce, Hind, Îrân ve Irâka yayılmışlardı.
Oğuz türkleri hicretden binüçyüz sene önce, Oğuz hânın kumandasında, Şâma kadar gelmişdi. İslâmiyyet yayılınca, Mâverâünnehr ve Buhârâ tarafları (Horâsân) emâretine verildi. Me’mûn halîfe tarafından buraya vâlî ta’yîn edilen Sâmân oğulları, sonra [261] de hükûmet kurdu. Merkezleri Buhârâ idi. Oğuz türkleri ve Selçuk türkleri, Abbâsî halîfesi Mutî’ zemânında [334] de müslimân oldu. Oğuzların en kıymetlisi, Kayı hânın kabîlesi idi. Bunun torunlarından Süleymân şâh, Cengiz zemânında Anadolu tarafına gelip, 626 [m. 1229] senesinde Fıratda boğuldu. Dört oğlu kaldı. Bunlardan Ertuğrul beğ, Cengizlerden uzaklaşmak için, kabîle-
si ile Sivâs tarafına geldi. Bir tatâr ordusu ile, Selçuk sultânı Alâ’üddîn harb ediyordu. Selçuklulara yardım etdi. Sultân, Ertuğrul beğin Kayı hân kabîlesini Ankara civârına yerleşdirdi. Sonra, beşyüz kişi ile Söğüde yerleşdi. 680 [m. 1281] senesinde vefât etdi. Üç oğlundan küçüğü olan Osmân beğ, babası yerine emîr seçildi. 699 [m. 1299] da Osmânlı devletini kurdu. 533.
738 - OSMÂN AĞA “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Sultân Ahmed hân-ı evvelin bâb-üs-seâde ağası idi. Binyirmibir 1021 [m. 1612] senesinde Kadıköyünde Osmân ağa câmi’ini yapdı. Bunun yerinde kadı Muhammed efendi câmi’i vardı. Bunun için oraya Kadı-köyü denilmişdir.
739 - OSMÂN BEDREDDÎN: Seyyid Selmân efendinin oğludur. 1274 [m. 1857] de Erzurumda tevellüd, 1340 [m. 1922] da Harputda vefât etdi. 1293 [m. 1875] de Karsda üçüncü tabur imâmı oldu. O yıllarda seyyid Tâhânın oğlu ve halîfesi seyyid Ubeydüllah ile ve mevlânâ Hâlidin halîfelerinden Kufrevî şeyh Muhammed ve Gümüşhâneli Ahmed Ziyâeddînin ve Erzincanlı Terzi baba demekle meşhûr Vehbî Hayyâtın talebelerinden hâcı Fehmi efendilerle sohbet eyledi. 1297 [m. 1879] de Palu kasabasında yirmisekizinci alayın üçüncü tabur imâmı iken seyyid Mahmûd-i Sâminî ile mülâkî oldu. Sâminî, sekizinci müceddid demekdir. Onsekiz günde icâzet aldı. 1325 [m. 1906] de emekli olunca, Harputda birçok zevâtı sülûk ile, bir kısmını da yalnız sohbet ile cehâletden kurtardı. İkiyüzbine yakın teşnedilân, çeşme-i feyzinden sîrâb olmuşdur. 1327 [m. 1908] de Hicâz seferinde, Şâm, Mekke ve Medîne âlimlerinin ta’zîm ve tekrîmlerine mazhar olmuşdur. (Gülzâr-ı Sâminî) adındaki mektûbâtı ve (Gülbün-i irşâd) ve (Mecâlis-i sâminiyye) adındaki beş cild kasîdeleri vardır. Beyâz fes üzerine beyâz sarık sarardı. Oğulları Nûreddîn ve Ziyâeddîn Uz birer cevher idi. 639, 1132.
740 - OSMÂN BİN AFFÂN “radıyallahü anh”: Ebul’âs bin Ümeyye bin Abd-i Şems bin Abd-i Menâf torunudur. Aşere-i mübeşşeredendir. Üçüncü halîfedir. Resûlullahın iki kızını aldığı için (Zinnûreyn) denir. Önce müslimân olanların beşincisidir. Zevcesi Rukayye “radıyallahü anhâ” ile iki kerre Habeşistâna ve sonra Medîne-i münevvereye hicret etdi. Çok zengin tüccâr idi. Bütün malını, dîn-i islâm için sarf etdi. Hilm ve hayâ ile meşhûrdur. Hicretin yirmidördüncü [24] sene başı olan Muharremin birinci günü halîfe seçildi. Kıbrıs adasının ilk fâtihidir. [35]. ci senenin Zil-hicce ayında, Kur’ân-ı kerîm okurken şehîd edildi. Mubarek kanı bulunan Kur’ân-ı kerîm için, 388. ci sahîfeye bakınız! Hadîs-i şerîflerle medh-u senâ edilmişdir. Orta boylu, gür sakallı, sarışın güzel yüzlü, doğan burunlu idi. Sallanan dişlerini altın tel ile sardırmışdı. Bedr gazâsından başka her gazâda bulundu. Bedrin fazîletine de dâhil edildi. Nemâzda bir rek’atde bütün Kur’ân-ı kerîmi okuyan dört kimseden biridir. Çok okumakdan iki mushaf eskitdi. Hazret-i Ebû Bekrin topladığı bir Kur’ân-ı kerîmden altı nüsha dahâ yazdırıp, altı vilâyete gönderdi. 44, 47, 59, 60, 114, 204, 242, 261, 350, 376, 380, 381, 388, 440, 510, 511, 621, 628, 717, 738, 752, 772, 790, 802, 1012, 1014, 1066, 1072, 1085, 1092, 1105, 1112, 1117, 1135, 1138, 1142, 1162, 1163, 1165, 1168, 1186, 1187.
741 - OSMÂN GÂZÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Sultân birinci Osmân hân, Ertuğrul beğin oğlu ve Süleymân şâhın torunudur. Süleymân şâh, Cengiz fitnesinde Ahlat taraflarına yerleşmişdi. Osmân hân, Osmânlı devletinin kurucusudur. 656 [m. 1257] da Söğüdde tevellüd, 726 [m. 1326] da Söğüdde vefât etdi. Bursadadır. 680 [m. 1281] de babası Ertuğrul beğ vefât edince yerine geçdi. İnegölü, Karacahisârı rumlardan aldı. 699 [m. 1299] da Konyadaki Selçûk sultânı üçüncü Alâüddîn Keykûbâd, Gazân hâna esîr olunca, Yenişehrde Osmânlı devletini kurdu. Cesûr, zekî ve tam bir müslimân idi. Çok cömerd idi. Şeyh Edebâlî hazretlerinin kızı ile teehhül edip, bundan Alâüddîn pâşa oldu. Ömer beğin kızı Bâlâ hâtundan da sultân Orhân oldu. Konya Selçûkî sultânı Alâüddîn şâhın altıyüzseksensekiz [688] senesinde sultân Osmâna gönderdiği takdîr ve iltifât ve nasîhatlerle dolu uzun
mektûbu ve sultân Osmânın edeb ve nezâket dolu cevâbı, (Mir’ât-i kâinât) kitâbında yazılıdır. Ömrü, rum kâfirleri ile savaşmakla ve islâmiyyeti yaymakla geçdi. Müslimânları râhata, huzûra kavuşdurmak için çalışdı. Vefât edeceği zemân, oğlu Orhân beğe gönderdiği vasıyyetnâmesi, islâmiyyete olan sevgi ve saygısını ve türk milletinin râhat ve huzûrunu düşündüğünü ve insan haklarına olan gönülden bağlılığını açıkça bildirmekdedir. Vasıyyetnâmenin özü şöyledir:
(Allahü teâlânın emrlerine muhâlif bir iş işlemiyesin! Bilmediğini islâm ulemâsından sorup anlıyasın! İyice bilmeyince bir işe başlamıyasın! Sana itâ’at edenleri hoş tutasın! Askerine in’âmı, ihsânı eksik etmiyesin ki, insan ihsânın kulcağızıdır. Zâlim olma! Âlemi adâletle şenlendir. Ve Allah için cihâdı terk etmiyerek beni şâd et! Ulemâya ri’âyet eyle ki, ahkâm-ı islâmiyye işleri nizâm bulsun! Nerede bir ilm ehli duyarsan, ona rağbet, ikbâl ve hilm göster! Askerine ve malına gurûr getirip, islâmiyyet ehlinden uzaklaşma! Bizim mesleğimiz Allah yoludur ve maksadımız Allahın dînini yaymakdır. Yoksa, kuru gavga ve cihângirlik da’vâsı değildir. Sana da bunlar yaraşır. Dâimâ herkese ihsânda bulun! Memleket işlerini noksânsız gör! Hepinizi Allahü teâlâya emânet ediyorum.) Osmânlı sultânları, bu vasıyyetnâmeye cândan sarılmış, devletin altıyüz sene hiç değişmiyen anayasası olmuşdur. 532.
742 - OSMÂN HÂN-III: İslâm halîfelerinin doksanıncısı ve Osmânlı pâdişâhlarının yirmibeşincisidir. Binyüzaltmışsekiz 1168 [m. 1754] de cülûs etdi. Binyüzyetmişbirde 1171 [m. 1757] vefât etdi. Yeni câmi’ yanında, Turhân sultân türbesindedir. Kardeşi birinci Mahmûd hân da buradadır. 1169 [m. 1755] da Üsküdârda (İhsâniyye câmi’i) ile (İhsâniyye mescidi)ni ve aynı senede İstanbulda (Nûr-i Osmâniyye) câmi’ini yapdırmışdır. Bu câmi’i, kardeşi birinci Mahmûd hân yapdırmağa başlamışdı. Vâlidesi Şâhsuvâr sultân, câmi’ yanındaki türbededir. 666, 1152, 1153, 1184.
743 - OSMÂN HOPAVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası Hasendir. 1241 [m. 1825] de vefât etdi. (Dürre-tün-nâsıhîn) tefsîri ve hadîs kitâbları vardır. 419, 732.
744 - OSMÂN KARABIYIK: Hüseyn Hilmi Işıkın talebesi ve Hakîkat Kitâbevinin müdîridir. İslâm kitâblarının basılması ve yayılmasına çok hizmet etmişdir.
745 - OSMÂNLI SULTÂNLARI “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”: Osmânlı devleti 699 [m. 1299] da kuruldu. Dîn-i islâm ile idâre edildi. Osmânlı sultânları 923 [m. 1517] den i’tibâren bütün müslimânların halîfeleri oldular. Her işlerinde islâmiyyete uydular. Altıyüzyirmiüç sene islâmiyyete hizmet etdiler. Ehl-i sünnet olup, hanefî mezhebinde idiler. Üçüncü kısm, 65. ci maddenin sonuna bakınız! İslâmiyyeti yaymak ve müslimânları korumak için kâfirlerle cihâd yapdılar. İslâmiyyeti bozmak, müslimânları bölmek için saldıran mezhebsizleri terbiye etmek için çok uğraşdılar. Âlûsî (Gâliyye)nin doksanbeşinci sahîfesinde diyor ki, (Yeryüzünü sâlih kullarıma mîrâs bırakırım) meâlindeki âyet-i kerîmenin Osmânlı sultânlarını övdüğünü Abdülganî Nablûsî bildirmekdedir. (Burhân) kitâbı da bunu yazmakdadır. 940 [m. 1534] da Hindistân sâhillerine gitdiler. Masonların ve İngilizlerin oyunları ile 1326 [m. 1908] da halîfelerin salâhiyyetleri sınırlandı. 1340 [m. 1922] da Devlete ve 3 Mart 1342 [m. 1924] de hilâfete son verildi. Azgın islâm düşmanlarından İngiliz câsûsu Lawrence’in bu işlerde çok te’sîri oldu. Osmânlı toprakları üzerinde kurulan küçük arab devletleri, Avrupalıların kontrolu altında kaldı. İkinci cihân harbinden sonra da, başlarına geçen din câhili devlet adamları, islâmiyyeti içerden yıkdılar. Doktor Muhammed Harb tarafından 1413 h. [m. 1991]de Şamda üçüncü baskısı yapılan arabî (Müzekkiratü sultân Abdülhamîd) kitâbında Osmânlı devletinin yıkılması ve islâmiyyetin yok edilmesi için, ingilizlerin hîleleri ve askerî hücûmları uzun yazılıdır. 350, 441, 460, 532, 621, 802.
746 - ÖMER BİN ABDÜL’AZÎZ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Mervân bin Ha-
kemin torunudur. Emevî halîfelerinin sekizincisidir. Annesi, Ömer bin Hattâbın oğlu Âsımın kızıdır. [60] senesinde Medînede tevellüd, 101 [m. 720] senesinde zehrlenerek şehîd edildi. [99] da halîfe oldu. Amcası olan halîfe Abdülmelikin dâmâdı idi. Adâletde ikinci Ömer idi. Hazret-i Mu’âviyeden sonra hutbelerde, Ehl-i beyte la’net edilmeğe başlanmışdı. Bu kötü âdeti kaldırdı. Beyâz, ince ve nâzik yüzlü, za’îf, güzel sakallı, sevimli bir zât idi. İmâmlığı, Resûlullah efendimize çok benzerdi. Malatyayı rumlardan, yüzbin esîr karşılığı satın aldı. 120, 350, 465, 512, 513, 609, 738, 988.
747 - ÖMER BİN ALÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İbni Mülkın Sirâcüddîn Ebû Hafs Mısrî, Şâfi’î hadîs ve fıkh âlimlerindendir. [723] de tevellüd, 804 [m. 1401] senesinde vefât etdi. Çok kitâb yazdı.
748 - ÖMER BİN FÂRID “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Tesavvuf büyüklerinden ve Resûlullahın âşıklarındandır. Benî-Sa’d kabîlesindendir. 576 [m. 1180] da Mısrda tevellüd, 636 [m. 1238] da orada vefât etdi. (Kurâfe)dedir. Onbeş sene Hicâzda kaldı. (Hamriyye) ve (Tâiyye) kasîdeleri çok makbûldür. (Tâiyye)sinde din bilgilerinin hakîkatini ve Evliyânın zevklerini toplamışdır. Böyle olgun kasîde yazmak başkasına nasîb olmamışdır. Yediyüzelli beyt kadardır. 497.
749 - ÖMER BİN HATTÂB “radıyallahü anh”: Resûlullahın ikinci halîfesidir. Aşere-i mübeşşeredendir. Hicret-i Nebeviyyede kırk yaşında idi. Kureyşin eşrâfından idi. Önce, islâma düşman oldu. Bi’setin altıncı yılında, kırkıncı veyâ kırkbeşinci olarak îmâna geldi. Bununla müslimânlar çok kuvvetlendi. Silâhlı olarak, açıkca hicret etdi. Resûlullahın gelmekde olduğunu Medînedeki müslimânlara müjdeledi. Bütün gazâlarda bulundu. Çok kahramânlık gösterdi. Fârûk adını aldı. Ebû Bekri halîfe yaparak, karışıklık çıkmasını önledi. Onüçüncü yılın Cemâzil’âhır ayı yirmisekizinci Salı günü halîfe seçildi. Çok memleket aldı. İslâmın adâletini bütün dünyâya tanıtdı. Yirmiüçüncü [23] senenin son ayında, câmi’de sabâh nemâzına durunca, Mugîre bin Şu’benin kölesi Ebû Lü’lü Fîruz kâfiri tarafından bıçakla, karnından yaralanıp yirmidört sâat sonra vefât etdi. Resûlullahın yanına defn edildi. Oğluna, islâmiyyetin emr etdiği kadar değnek vurulmasını emr etdi. Eshâb-ı kirâm yalvardığı hâlde, bir değnek az vurulmasına izn vermedi. Dayakdan oğlu bayıldı. Çok üzüldü ise de, pişmân olmadı. Çok hadîs-i şerîf ile medh edildi. Bunların çoğunu hazret-i Alî haber vermişdir. İri yarı, buğday renkli, uzun boylu, gözleri kızıl, bıyıklarının ucu sarı idi. Üzüntülü veyâ düşünceli olunca uclarını bükerdi. Sakalı ve bıyıkları sık idi. Yanaklarının üzerinde az idi. Sol elini, sağ eli gibi iyi kullanırdı. Eğere dokunmadan ata binerdi. Çok heybetli, yüreği çok kuvvetli idi. Edebinden, hayâsından, Resûlullahın huzûrunda o kadar yavaş konuşurdu ki, (Yüksek söyle yâ Ömer! İşitmiyorum) buyurulurdu. Resûlullahın kayın pederi idi. Hazret-i Alînin dâmâdı idi. Benî-Adiy kabîlesi büyüklerinden olup, soyu Hattâb bin Nüfeyl bin Abdül’uzza bin Rebâh bin Abdüllah bin Kurat bin Rezâh bin Adiy bin Kâ’bdır. 21, 28, 44, 45, 59, 60, 71, 108, 109, 114, 204, 235, 249, 252, 259, 263, 347, 349, 350, 379, 380, 381, 388, 442, 447, 448, 450, 452, 457, 471, 473, 478, 497, 498, 505, 506, 507, 508, 509, 510, 511, 516, 532, 578, 583, 584, 595, 607, 608, 609, 610, 616, 621, 645, 687, 696, 698, 699, 717, 719, 729, 738, 752, 788, 801, 802, 848, 885, 909, 913, 920, 923, 952, 993, 1014, 1065, 1068, 1092, 1094, 1096, 1100, 1104, 1118, 1126, 1129, 1138, 1139, 1147, 1152, 1165, 1168, 1169, 1176, 1180, 1186, 1189, 1195, 1197.
750 - ÖMER FEHMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Seyyid Ömer Fehmî bin Hasen 1292 [m. 1875] de (İzhâr-ül-hak) ikinci kısmını terceme ederek, (İbrâz-ül-hak) ismini vermişdir. 1161.
751 - ÖMER RIZÂ: Şâ’ir Muhammed Âkifin dâmâdıdır. 1310 [m. 1893] da Kâhirede tevellüd, 1371 [m. 1952] de İstanbulda vefât etdi. Edirne-kapıdadır. Câmi’ulezherde okudu. Muhammed Abduhun reformcu fikrlerine saplandı. Mu-
hammed Alî ismindeki bir Kadyânînin ingilizce tefsîrini türkçeye terceme ederek (Tanrı buyruğu) ismini verdi. Burada, Îsâ aleyhisselâmın babası vardır demekde ve Nahl sûresinin altmışsekizinci âyetine verdiği ma’nâ da küfre sebeb olmakdadır. İngilizceden çevirdiği (Asr-ı se’âdet târîhi) de, onun gibi düşünen bir zümre tarafından halkın önüne sürülmekdedir. 468, 499, 887, 1088.